Yeni Şafak yazarı Yaşar Süngü, bugünkü köşe yazısında Yemeksepeti’nin CEO’su Nevzat Aydın’ın Türkiye Kadın Girişimciler Derneği’nin (KAGİDER) toplantısında yaptığı açıklamalara yer verdi.
Süngü’nün aktardığına göre Nevzat Aydın, Yemeksepeti’nin hikayesini şöyle anlattı:
Benim babam noter, annem ise öğretmen. Yani, ikisi de devlette çalışan insanlar, buna rağmen beni girişimcilik yolculuğumda çok desteklediler. Amerika’da özel bir üniversitede okuyordum ve bu sürecin çok ciddi maliyetleri söz konusuydu. Henüz öğrenime devam ederken, aileme internetten yemek satma projemi anlattım. Bana ‘Bir dönem daha okuyup yapsan olmaz mı’ dediler. ‘Devam edeceğim’ dedim.
“Altı sene boyunca Yemeksepeti’nden para kazanmadık” diyen Aydın, şöyle devam etti:
Bu altı sene boyunca teyzemlerle yaşadım ve onlar beni desteklediler maddi olarak. Bu zor dönemleri atlatmamda ailemin çok büyük desteği oldu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Aydın, 50 binden fazla restoran ile komisyon alarak çalışan ve 21 milyon kullanıcıya hizmet veren Yemeksepeti’nin kurulduğu ilk yılları şöyle anlattı:
Yemeksepeti 2001 yılında kurulduğunda zamanın ilerisinde bir fikirdi. Her girişimcinin her zaman yaşayacağı sorunlarla karşılaştık. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve e-ticaret alt yapısının yetersiz olması zorluklardandı. İnternetin kitle interneti olmasına varıncaya kadar yaklaşık altı sene çok zorlandık. Girişim ve rekabet sermayesi piyasası aktif değildi.
Şimdiki girişimciler daha şanslılar. Melek yatırımcılar, sivil toplum kuruluşları, hızlandırıcı servisler, üniversite bünyelerindeki girişimcilik merkezleri var. O zaman hiçbiri yoktu hatta ‘girişimcilik’ diye bir kelime bile yoktu. ‘Ne iş yapıyorsunuz?’ diye sorduklarında ‘Kendi işimizi yapıyoruz’ derdik.
Aydın, Türkiye’deki start-up’larla ilgili olarak da şu görüşlerini dile getirdi:
Teknoloji değişirken tüketici trendleri de aynı hızla değişmeye devam ediyor. Başarılı olabilmek için bu değişimleri aynı hızla belki daha da hızlı takip etmeliyiz. Türkiye önemli bölgesel start-up merkezi haline geldi. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın Türkiye’den yatırımcı aradığını görüyoruz. Başarılı olunca daha fazla para start-uplara akıyor. Start-uplardan ortaya çıkan başarı hikayeleri görülünce daha fazla zeki ve yaratıcı beyinler girişimci olmak için uğraşıyorlar. Bu döngü bu şekilde devam ediyor.
Yeni Şafak, Independent Türkçe