Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Cem TV’de katıldığı Not Defteri programında Atakan Sönmez ve Cem TV Ankara Temsilcisi emin Varol’un sorularını yanıtladı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
AK Parti’nin 7. Olağan Kongresi’ni değerlendiren Davutoğlu, Merkez Karar ve Yürütme Kurulu (MKYK) listesindeki değişim için, “Numan Kurtulmuş istiskal edilmiştir. Aslında vekilliği elinden alınmıştır” dedi. Davutoğlu, parti yönetiminde yaşanan değişimin toplumdaki değişim beklentisini karşılamadığı için kabine değişikliğinin zorunlu hale geldiğini savundu.
“Halk nasıl güvensin”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyimiyle ‘lebaleb’ gerçekleştirilen AK Parti kongresinde ortaya çıkan görüntüyü eleştiren Davutoğlu, “Pandemi şartlarında lebalep dolu salonlarda iktidar olan bir partinin yapmaması gereken bir şey. Kongrenin ana sloganı güven ama halk sana nasıl güvensin? Halka tavsiye ettiğin şeyin dışında bir davranış sergiliyorsan halk nasıl güvensin? Madem ki kongre salonlarını lebalep doldurmak suç değil, geçmişte esnafa, vatandaşa kestikleri bütün cezaları geri ödemeleri ahlaken hukuki bir vecibedir” dedi.
“Yeni müjde vermemiş olması bir risk almadığımız anlamına geliyor”
Erdoğan’ın kongre konuşmasında çok önemli açıklamalar yapacağı söylenmesine rağmen ezber niteliği taşıyan çok yüzeysel söylem dışında hiçbir yeni unsur olmadığını belirten Davutoğlu, “En azından şu sevindirici: Daha önce “bir müjde vereceğim” dedi. Gara’da şehitler verdik. Bu sefer yeni müjde vermemiş olması bir risk almadığımız anlamına geliyor” dedi.
“Bu metinin ruhu yok”
Erdoğan’ın kongredeki konuşmasına ‘ruh eksikliği’ eleştirisi getiren Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Metinin ruhu, mekanın ruhu vardır. Bu metinin ruhu yok. O kişinin o metni içselleştirmesi lazım. Metinde Türkiye’ye yeni bir vizyon biçmesi yok. AK Parti için sadece “Bitmedik, tükenmedik, hala ayaktayız, kitlemiz diri, heyecanlı, coşkulu” diyebilmek milletin sağlığını riske edecek şekilde oraya toplanan bir kitlesel kalabalık görüntüsü var. Bu doğru değil. Oradan gidenlerin her biri sadece oradaki kongredekilerin hayatını riske atmıyor. Oradan çıkıp 81 ile geri götürerek bütün milleti riske atma hakkını nereden buluyorsunuz?”
“300 kişilik bir kongreye görevli gelip uyarıyor”
Gelecek Partisi’nin Milas’ta yaptığı kongrede 300 kişilik salonda bir polisin “150 kişi olunca diğerleri giremez” uyarısında bulunduğunu anlatan Davutoğlu, “Arkadaşlarımız riayet etmişler. 150 kişi aralıklı olarak oturmuş. Bugünkü kongreye bakınız. Binlerce insandan bahsediliyor. Nasıl girdiler? Kim kontrol etti? 300 kişilik bir kongreye görevli gelip uyarıyor ve bu doğrudur” diyerek ortada bir çifte standart olduğunu vurguladı.
“Numan Kurtulmuş’un vekilliği elinden alınmıştır”
Bir süredir kamuoyunda AK Parti’de bir yapı değişikliği olacağı beklentisi oluştuğunu ancak kongrede bunun görülmediğini savunan Davutoğlu, AK Parti’de bugün değişen hemen hemen hiçbir şey yok. Ben MKYK listesine baktım. Partide yeni bir görüntü verecek hiçbir isim yok neredeyse. Yeni isimler, eskileriyle hemen hemen aynı çevreye hitap edebilecek olanlar” dedi.
Tek bir önemli değişikliğin olduğunu ve bunun da genel başkan vekilliğinin ikiye çıkarılması olduğunu belirten Davutoğlu, “Vekil bir olur. Yardımcı çok olabilir. Bir numara Binali Yıldırım olacaksa o zaman Numan Kurtulmuş’un vekilliğinin bir anlamı yok. İki vekil denilen şey, vekil kavramının kendisine aykırıdır. Burada açık söyleyeyim Numan Kurtulmuş istiskal edilmiştir. Aslında vekilliği elinden alınmıştır” diye konuştu.
“Yeni siyasi rotalara yönelmemeleri için”
AK Parti MKYK üye sayısının 50’den 75’e yükseltilmesinin nedenini, “Sayın Erdoğan’ın artık tatmin etmesi gereken kişi sayısı çok arttı” şeklinde açıklayan Ahmet Davutoğlu, “Çünkü 18 yıllık bir birikim partide bazılarının yeni siyasi rotalara yönelmemesi için, orada tutulması için bir unvan alması gerekiyordu. Bu doğru bir siyasi tutum değil. Daha önce AK Parti’ye açık eleştiri getirmiş olanlar da listede yer almış isimler var. Onlar adına şaşırdım. Baş başa kalındığında en ağır ifadeleri kullanacaksınız. İnşallah o eleştirilerini şimdi AK Parti yönetiminde de yapabilirler” dedi.
AK Parti MKYK’sındaki liste değişikliği için yöneltilen “Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’ne gitmeyi mi önledi?” sorusunu yanıtlayan Davutoğlu, “Gayret oydu. Yeni siyasi arayışlara yönelmemesi için. Bu kaygılar siyaseti suni bir genişlemeye açıyor. Tanımlanması zor alanlarda yeni yeni unvanlar açılıyor” dedi.
“Artık kabine revizyonu mecburi hale gelmiştir”
AK Parti kongresinde beklenen değişim mesajını verecek bir sonuç çıkmadığını savunan Ahmet Davutoğlu, “Kabinede yakın dönemde bir değişiklik bekliyor musunuz?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
“Burada istenen etki yapılamadığı için, ciddi bir vizyon, yapısal değişiklik olmadığı için muhtemelen bu değişim ihtiyacını göstermek üzere kabine değişikliği ihtimali bugünden itibaren daha çok artmıştır. Bugün muhteşem bir değişime imza atıldı gibi kamuoyu algısı oluşturulmuş olsaydı kabine revizyonu beklenmezdi. Şimdi artık kabine revizyonu mecburi hale gelmiştir diye düşünüyorum”
“AK Parti ruh çağırıyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “94 ruhuna dönüyoruz” söylemini de değerlendiren Ahmet Davutoğlu, “Bir insan ya da bir topluluk gelecek vizyonunu kaybetmişse geçmişine sığınır. Geçmişten referans arayan insan aslında o andan rahatsız demektir. Bu durum, şu anda AK Parti yöneticilerinin yaşanan andan memnun olmadıklarını gösterir. Geleceğe dair vizyon da koyamıyorlar. Adalet Partisi sıkıntı yaşandığında ’46 ruhundan bahsetmeye başladı. ANAP da sıkıntıya düştüğünde ’83 ruhu’ndan bahsetmeye başlamıştı. Ruh çağırmak aslında geriye dönük bir itiraftır. AK Parti de ruh çağırmaya başlamıştır “ dedi.
HDP hakkında açılan kapatma davası ve Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, “Ben akademik hayatımda da parti kapatmalara karşıydım bugün de karşıyım. Biz siyasi özgürlükleri kısıtlayan her türlü girişime karşıyız. Bu konuda net bir tutumumuz var” dedi.
“Türkiye’yi kim idare ediyor o zaman?”
Erdoğan’ın HDP’ye açılan kapatma davasıyla ilgili bugüne kadar fikir beyan etmediğini beliren Davutoğlu, kendisinin de AK Parti’ye açılan kapatma davasından sonra buna tepki olarak AK Parti’de aktif siyasete başladığını hatırlatarak “Her halükarda parti kapatmalara karşı olduğunu savunan biri için gelinen yer vahimdir. Türkiye’yi kim idare ediyor o zaman? Kimin idare ettiği çok açık: Bazı konularda Bahçeli, bazı konularda Perinçek” diye konuştu.
Davutoğlu, Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesinin de utanç verici olduğunu ifade ederek, 94’te Hatip Dicle ve Leyla Zana’ya yapılan, 99’da Merve Kavakçı’ya yapılan bugün Sayın Gergerlioğlu’na yapılıyor” dedi.
"Mısır konusundaki açıklamada aceleci davranıldı”
Türkiye’nin Mısır’la yeniden diplomatik ilişkileri başlatmasının olumlu bir adım olduğunu söyleyen Ahmet Davutoğlu, kendisinin Dışişleri Bakanlığı döneminde dış politikada ulusal çıkarlardan önce ideolojik önceliklerle hareket edildiği yönündeki iddiaların doğru olmadığını savundu.
2009 Irak seçimlerinde İslamcı çizgideki Nuri Maliki karşısında seküler çizgideki İyad Allavi’yi desteklerini hatırlatan Davutoğlu, “Bizim ölçümüz seçimi kazananın ve meşru olanın desteklenmesidir. Mısır’da darbeye karşı olmak, bu ülkeyle ortak çıkarlarınızı sürdürmemenizi gerektirmez” dedi.
Mısır konusunda atılacak adımların açıklanmasında aceleci davranıldığını kaydeden Davutoğlu, iki ülkenin yol haritası konusunda bir mutabakata vardıktan sonra ortak açıklama yapmasının doğru ir yöntem olduğunu ancak hükümetin tek taraflı olarak bunu açıklaması ile Mısır’ın elini güçlendirdiğini ve üst perdeden açıklamalar yapmasına neden olduğunu belirtti.
Davutoğlu, Türkiye’nin çok yönlü bir dış politika yürütmesi gerektiğinin altını çizerek, son dönemde bu ilişkilerde Rusya lehine bir dengenin oluştuğunu da sözlerine ekledi.
Rus uçağı krizi
2015 tarihinde Rusya Hava Kuvvetleri'ne ait uçağın düşürülmesi ve sonrasında yaşanan “Emri ben verdim” tartışması hakkındaki soruyu yanıtlayan Ahmet Davutoğlu, “Genelkurmay Başkanı’na olayı araştırmasını söyledim ve Silahlı Kuvvetler’de bir tedirginlik oluşmaması için ‘Talimatı ben verdim’ dedim. Türk hava sahası yol geçen hanı değil. Rusya’da bunu biliyordu. Düzeltme yolunda çalışmalar yapılırken, Cumhurbaşkanlığı tarafından gereksiz olarak yapılan “Rus uçağını düşürdük” açıklaması bu imkanı ortadan kaldırdı” dedi.
“Kimse kimseye bir şey lütfetmiyor”
Türkiye’nin 3 fay hattı olduğunu ve bunların bazen yer değiştirdiğini belirten Ahmet Davutoğlu, “Bunların biri etnik fay hattı. İkincisi dini-mezhebi fay hattı. Üçüncüsü ise laik-muhafazakar fay hattı” dedi.
Başbakanlığı döneminde Alevi yurttaşların talepleri için bir heyetle görüştüğünü ve bu talepleri not aldığını, taleplerin çözümü için adımlar atılacağı sırada da “Parti içi darbe” ile Başbakanlık görevinden uzaklaştırıldığını söyleyen Davutoğlu, “Alevi yurttaşlarımızın talepleri konusunda insan hakları, demokratik hukuk devleti ve eşit vatandaşlık neyi gerektiriyorsa onu yapmakta hiç tereddüt etmeyeceğiz” dedi.
Türkiye’de jakoben laiklik anlayışı olduğu gibi jakoben muhafazakarlık anlayışının da olduğunu belirten Ahmet Davutoğlu, “Biz çözümün demokratik değerler ve özgürlükler olduğuna inanırsak ve bir birimize saygı duymayı esas kabul edersek sorun çözülür. Bu bir lütuf değildir. Bir Sünninin sahip olduğu hakka bir Alevi de sahip, bir Türk’ün sahip olduğu hakka bir Kürt de sahip. Kimse kimseye bir şey lütfetmiyor. Zihniyet sorunu aşıldığında bunların hepsini aşabiliriz” dedi.
İstanbul Sözleşmesi’ni okumadan mı imzaladı?
Cumhurbaşkanı kararı ile Türkiye’nin çekildiği İstanbul Sözleşmesi’nde Türkiye Cumhuriyeti adına kendisinin imzasının olduğunu hatırlatan Ahmet Davutoğlu, sözleşmeyi okumadan imzaladığı yönündeki iddialar için, “Bunun söyleyen gazeteciler kendileri bir şeyi araştırmadan yazdıkları için, benim de bir şeyi okumadan imzalayacağımı zannediyorlar. O onlara has bir özelliktir. Beni tanıyan herke bilir, bırakın bir metni okumadan imza atmayı, bir öğrenci ödevini bile sonuna kadar detayı ile okuduğumu bilir. Bunlar belli bir kesimin artık hiçbir itibarı kalmayan kalemşörün iftiraları” diye konuştu.
Davutoğlu, sözleşmenin eşcinselliği meşrulaştırdığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirten Davutoğlu, “Bu konu sözleşmede ülkelerin iç hukukuna bırakılmış bir konudur. İstanbul Sözleşmesi kadının ve çocuğun korunması için yapılmış bir düzenlemedir” dedi.
“Seçim sitemi ile oynayan herkes kaybetmiştir”
Cumhur İttifakı’nın seçim sisteminde bir değişiklik yapacakları hakkındaki iddialar için “Düşüşe geçen partiler başta da söyle4diğim gibi bir geriye doğru ruh ararlar, ikincisi de seçim sitemi ile oynarlar. Ki kendi işlerine yarayan bir şey olsun. Ama ikisi de yaramaz. Seçim sitemi ile oynayan herkes bir sonraki seçimde kaybetmiştir” diye konuştu.
“İttifaklar kalıcı ve mutlak ittifaklar değil”
Seçim ittifakları konusunda üçüncü bir ittifak seçeneği ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde çatı aday konusundaki soruyu yanıtlayan Davutoğlu, “Türkiye’deki ittifakalar da kalıcı ve mutlak ittifaklar değil. Cumhur İttifakı’nın içinde de çok ciddi görüş ayrılıkları ve gerilimlerin olduğunu da her gün görüyoruz. Dolayısıyla bu ittifaklar hep varmış ve hep olacakmış gibi düşünmemek lazım. Seçim sathı mailine girdiğimizde bunların hepsi tekrar düşünülür” dedi.
Independent Türkçe