Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Saadet Partisi'nin geldiği gelenektekiler başta olmak üzere Türkiye'de şu ana kadar onlarca parti kapatıldı.
2008'de kapatılma davası açılıp ama kapatılmaktan kıl payı kurutulan parti de oldu: Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti).
İktidara geldikten sonra siyasi partilerin kapatılmasını karşı olduğunu gündeme getiren AK Parti, 2010'da yaptığı anayasa değişikliğiyle siyasi parti kapatmayı zorlaştırdı.
Siyasi konjonktürün değiştiği 15 Temmuz darbe girişiminden sonra parti kapatmalar tekrar ülke gündemine geldi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Özellikle iktidar ortağı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, HDP'nin kapatılması gerektiğini ifade ederek konuyu sürekli gündemde tuttu.
AK Parti ise ilk başlarda "Parti kapatmalarının Türkiye'de olumlu sonuçları görülmedi" diyerek kapatma konusuna sıcak bakmadı.
Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP'nin kapatılması istemiyle iddianame düzenleyerek Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) gönderdi.
Düzenlenen iddianamede HDP'nin "devletin bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı" haline geldiği görüşü savunuldu.
Ayrıca iddianamede, HDP'nin mevcut eş başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile tutuklu eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ dahil 687 HDP'li hakkında 5 yıllık siyasi yasaklılık istendi.
HDP'nin kapatılması ve 700'ye yakın kişinin siyaset yasağıyla neyin amaçlandığı ve baskın seçim ihtimalinin olup olmadığını, uzmanlar, Independent Türkçe'ye değerlendirdi.
"Türk milliyetçiliği Kürt milliyetçiliğinden besleniyor"
Eski ANAR Başkanı Dr. İbrahim Uslu, Cumhur İttifakı'nın her iki ortağının da kapatma davasında avantajlar elde etmeyi umduklarını söyledi.
HDP'ye açılan dava ile MHP'nin ideolojik bir avantaj elde etmek istediğini belirten Uslu, "Bu her milliyetçinin isteyeceği bir şey. Çünkü Türk milliyetçiliği Kürt milliyetçiliğinden besleniyor. Kürt milliyetçiliğiyle ilgili ne kadar tartışma yaşanırsa ve onlara karşı Türk milliyetçileri ne kadar çok ‘zafer kazanırsa' bu onlara avantaj, beğeni kazandırır ve MHP bundan ideolojik avantaj sağlar" dedi.
AK Parti'nin ise ilk başlarda itiraz ettiğini ama sonradan HDP'nin kapatılmasından siyasi imkanın elde edebileceğini gördüğünü ifade eden Uslu, "HDP kapatılır ve 700 yakın yöneticisi yeni kurulacak partide görev alamazsa bu HDP'nin biraz daha içe kapanmasına ve sertleşmesine neden olur. Bu muhalefetin geri kalan kısmıyla işbirliği yapmaması sonucu da doğurabilir. Ayrıca cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerinde olduğu gibi tek başına hareket eder. Zaten AK Parti'nin istediği de budur. Yüzde 50'liler civarındaki muhalefet bloğunu çatlatmak istiyor" şeklinde konuştu.
AK Parti'nin yüzde 11-13 arası oyu olan HDP'nin muhalefet ile hareket etmesini istemediğini dile getiren Uslu, "Hiç değilse HDP'li seçmenin bir kısmını gücendirip muhalefet adaylarına oy vermemesini sağlayabilir yaşanan süreç. Bu da Cumhur İttifakı'nın işine yarar" ifadelerini kullandı.
Bir baskın erken seçim olabilir mi? sorusuna "Erken seçim o kadar kolay değil" yanıtı veren Uslu, devamında şunları kaydetti:
"Kapatma davası aylarca sürebilir. Henüz kapatılıp kapatılmayacağını da bilmiyoruz. AYM'de çoğunluk kapatalım dese de kapanma kararı çıkmayabilir. Kapanmak için AYM'de 2/3 çoğunluğa ihtiyaç var. Ayrıca davanın gidişatı ve raportörün hazırlayacağı rapor gibi gelişmelerde çok önemli. Henüz davanın kabul edilip edilmeyeceğini bile bilmiyoruz. HDP'nin kapatılacağı iyice anlaşılırsa bir baskın seçim senaryosu gündeme gelebilir. Bekleyip gelişmeleri gözlemlemek gerekir."
"Dava hem içte hem de uluslararası kamuoyunda sıkıntı oluşturacak"
Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Poyraz Gürson, siyasi temsili olan bir partiye kapatılma davasının açılmasının hem içte hem de uluslararası kamuoyunda sıkıntı oluşturacak bir karar olduğunu söyledi.
HDP'nin etnik temelli bir siyaset yürüttüğünü belirten Gürson, "Siyasi temsil meselesinde İrlanda ve İspanya örnekleri var. Terör ile iltisaklı ve hukuki süreç konusu ayrı şeyler ama meselenin Avrupa Birliği uyum ve dünya konjonktürü çerçevesinde ele alınması gerekir. Bu Türkiye'nin demokratikleşmesine de etki eder" dedi.
Ülke içinde bu süreçte "vurun abalıya" şeklinde kamuoyunda bir sesin olacağına dikkat çeken Gürson, "Açıkçası bunu doğru bulmuyorum. İRA, İrlanda, ve ETA ne yaptı? Bu örnekleri çok teferruatlı incelemek lazım. Türkiye örneği çok farklı ve direk onlarla nitelendirmek olmaz ama sonuçta etnik temelde faaliyet yürüten bir terörden bahsediyoruz. Bu örnekler incelenirse çözüme ulaşılabilir" değerlendirmesinde bulundu.
Baskın erken seçim ile ilgili Cumhur İttifakı'nın 2023'ten önce rejim değişikliğine gitmek istemeyeceğini kaydeden Gürson, "Erken seçime yönelik artan siyasi baskıyı nasıl göğüsleyecekler bilemiyoruz ama bir baskın seçim ihtimali çok düşük. Bahçeli'nin kongredeki açıklamalarını takip ettim. Doğrusu böyle bir intiba edinmedim. Mevcut şartlarda böyle bir kararın alınacağını düşünmüyorum. Olmasını arzu eder miydim, elbette ederdim" ifadelerini kullandı.
"Hukuki sürecin yürütmenin tercihleriyle bir alakası yok"
Ülkenin içinde bulunduğu siyasi atmosferde dava ile ilgili tahmin yapmanın kolay olmadığına vurgu yapan siyaset bilimci Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, bunun eskiye dönüşün bir işareti olduğunu belirtti.
Çarkoğlu, kapatılmayla bölgedeki HDP'li seçmenin oy tercihlerinde bir değişikliğin meydana gelmeyeceği görüşünde.
Yeni seçim sistemi tartışmalarına ilişkin aldığı bir duyumu paylaşan Çarkoğlu, "Bugün seçim sistemiyle ilgili ‘bölgenin hepsinde en çok oyu alan bütün vekilleri kazansın' şeklinde birtakım duyumlar aldım. Bu sistem bölgede dengeleri değiştirecektir" dedi.
"Kapatılma meselesi davanın nasıl olacağına bağlı çünkü hukuki olarak çok ciddi bir dava ve bu ciddiyetin nasıl olacağı önemli" diyen Çarkoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İddianın yabana atılır bir iddia olarak görülmesi durumunda bu Türkiye ve siyaseti için hiç iyi olmayacak. Bu davaların nasıl sonuçlanacağını kestirmek zor. 2008'de AK Parti içinde benzer bir dava açılmıştı. O zaman bir oy farkıyla kapatmama kararı çıkmıştı. Görülecek davada iddialar destek bulabilir ama kapatma yönünde gerekli oy çıkmayabilir. Ayrıca davada ince bir hukuk oyunu da oynanıp bir sonraki seçimde HDP pasifize de edilebilir. Davada hukuki sürecin nasıl işleyeceği konusu çok önemli. Şuna varsaymamız gerekiyor ki hukuki sürecin yürütmenin tercihleriyle bir alakası yok."
© The Independentturkish