Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sabri Tekir, ‘Türkiye’nin Ekonomik Durumu’na dair açıklamalarda bulundu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Hükümetin son aldığı kararlarla Merkez Bankası tarafından uygulanan “politika faizi” oranı yüzde 17’ye yükseltildiğini hatırlatan Tekir, alınan bu faiz yükseltme kararı ile Türkiye dünya ülkeleri arasında en yüksek faiz uygulayan ülkelerden biri haline geldiğini söyledi.
“Bir günde ödenen faiz, Tank Palet için geleceği söylenen paradan fazla”
Türkiye ekonomisinin bir türlü faiz sarmalından kurtulamadığını belirten ve Osmanlı döneminde ilan edilen moratoryumları hatırlatan Prof. Dr. Sabri Tekir, “On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında çıkarılan Ramazan ve Muharrrem Kararnameleri için söz konusu olan şartlara sürüklenme riski ile karşı karşıya bulunmaktayız. Bilmeyenler için küçük bir not düşelim: Bu kararnameler Osmanlı Devletinin kısa aralıklarla yarı iflası anlamında iki ‘Moratoryum’ ilanıdır” dedi.
Moratoryum nedir?
Devletin mali anlamda güç durumda bulunduğu dönemlerde yeni bir anlaşma yapmak suretiyle borcun ödeme şekli ve süresini yeni esaslara bağlamasına moratoryum denir.
Moratoryumda borç ortadan kalkmamakta, ödemeler ertelenmekte, faiz oranları yeniden belirlenmekte, belli durumlarda borcun kısmen silinmesi söz konusu olabilmektedir.
Türkiye son 16 yılda saniyede ortalama 871 dolar faiz ödediğini belirten SP Genel Başkan Yardımcısı Tekir, bir günde ödenen faiz miktarının şişe 75 milyon dolardan fazla olduğunu belirterek, “Aziz milletimiz bilmelidir ki, Türkiye’nin bir günde ödediği faiz miktarı, Tank Palet Fabrikasının işletme imtiyazının Katar’a verilmesi için Katar’dan geldiği veya geleceği söylenen 50 milyon dolardan yüzde 50 daha fazladır” şeklinde konuştu.
“Kumpas değil hatalı politikalar”
Kurumlar Vergisi Türkiye vergi rekortmenleri sıralamasında ilk 25 kuruluşun 3’ü hariç gerisinin bankacılık yapan kuruluşlar olduğunu ve bu durumun Türkiye’nin gerçek anlamda bir faiz cenneti olmasının en büyük göstergesi olduğunu belirten Tekir, “Yüksek faiz politikası, dış dünyanın kumpası olmaktan çok uygulanan hatalı politikaların bir sonucudur, öyle değerlendirilmelidir. Yüksek faiz politikası, başta vergi gelirleri olmak üzere kamu fonlarının ve diğer kamu kaynaklarının verimli, toplumsal sorumluluk ve hesap verebilirlik bilinci ile kullanılmamasının tabii bir sonucudur. Şeffaflık, hesap verebilirlik, kamusal bilinç, önce ahlak ve maneviyat denildiğinde, kamudan sağladıkları rantla beslenen bazı iş çevreleri ile bunlarla irtibatlı siyasilerin tüylerinin diken diken olmasının sebebi bu değil midir?” dedi.
Gıda fiyatlarındaki artış
Hükümetin ne kadar gayret gösterirse göstersin gıda fiyatlarını kontrol edemediği ve Ocak 2021 enflasyon oranının yüzde 8-9 dolayında beklenirken yüzde 14.6 olarak gerçekleştiğine dikkat çeken Tekir, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gıda fiyatlarındaki artışlar hükümetin sandığı gibi tarladan, yani çiftçilerden kaynaklanıyor değildir. Çiftçimiz, gübre ve ilaç fiyatlarındaki yüzde 60 – 70 düzeyindeki artışlara, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Bankacılık sisteminin yoğun faiz baskılarına rağmen tarlasını ekmekte, ürününü kaldırmakta, çok cüzi kazançlarla yetinerek faaliyetlerini sürdürmektedir. Özellikle Tarım Kredi Kooperatifleri ve Bankacılık sisteminin pandemi döneminde dahi müsamahasız ve insafsız uygulamaları nedeniyle traktörünü, hatta tarlasını bile yok pahasına elden çıkarmak zorunda kalmaktadır”
Prof. Dr. Sabri Tekir, Salgın döneminde alınan kısıtlama kararlarından dolayı küçük esnaf kirasını ve çalışanlarının maaşını ödemede zorluklar içinde çırpınırken, bir başka darbeyi de büyük marketler zincirinden aldığını belirterek, Modern sistem olduğu gerekçesi ile Türkiye’de tüketim piyasasının kendilerine teslim edildiği Zincir marketler fahiş fiyat uygulamakta, hükümet onlara ses çıkaramamasının sıkıntısını esnaftan, küçük market sahiplerinden, bakkal ve manavdan çıkarmaya çalışmaktadır. Üstüne üstlük çiftçimize yararlı olsun diye büyük teşviklerle kurulmuş Sözleşmeli Depoculuk Sistemi de bunlara hizmet eder hale getirilmiştir” dedi.
Kurdaki düşüş fiyatlara yansımadı
Dolardaki yükseliş sırasında iğneden ipliğe her şeyin fiyatını artırmak için fırsat görenlerin, doların TL karşısında değer kaybederek kurun 7.2’ye kadar gerilemesi sonrasında, yaptıkları zamları geri alma faziletini gösteremediklerini söyleyen Tekir, “Bu konuda yapılan ikazlara karşı görmemezlikten, duymazlıktan gelmeyi veya ayak sürümeyi bir kazanç telakki etmektedirler. Kendilerini muhafazakar ve hak – hukuk ehli olarak takdim edip halkımızın oyunu alanlar vahşi kapitalist uygulamalarla yine halkımızı sermayenin kölesi haline getirecek politikaları sessizce uygulamakta, oluşabilecek muhtemel tepkileri yapay gündemlerle halkımızın dikkatinden kaçırma gayreti içerisinde bulunmaktadırlar. Bununla beraber, unutmasınlar ki bu tür politikalar demokratik sistemlerde sadece ve sadece uygulayanlara zarar vermekle kalmazlar, toplumsal travmaları da beraberinde getirirler” dedi.
Tekir, “Toplumsal refahın genel seviyesini yükseltmeyi, en azından mevcut seviyesini korumayı hedefleyen politikalar yerine, genel refah dengesini bozacak ve değiştirecek politikalara değil tevessül etmek, heves bile edilmemelidir. Unutulmamalıdır ki, yanlış ve isabetsiz politikalar yoluyla ortaya çıkabilecek ekonomik, sosyal ve siyasal nitelikli travmaların maliyeti çok yüksek olacaktır, telafisi ise çok uzun zaman alacaktır” diye konuştu.
Independent Türkçe