Kanseri çözmek için iş birliğine 8 milyon dolarlık büyük destek

Kanseri çözmek için temel ve klinik alanda daha çok yapılmamışı yapmayı hedefleyen Amerika merkezli Mark Kanser Araştırma Vakfı toplam 8 milyon dolarlık araştırma fonunu kazanan projeleri açıkladı

Fotoğraf: Pixabay

Kazanan projelerden birinin yürütücüsü Amerika’da kanser ve bağışıklık sistemi alanında önemli çalışmalar yapan Türk bilim insani Dr. Semir Beyaz. Bu sene ilkini gerçekleştirdiği fon desteği ile kuruluş, farklı alanlarda çalışan bilim insanlarının bir araya gelerek iş birliği içerisinde çalışmalar yapmasını hedefliyor. Fon verilen projelerin çıktılarının kanser hastalarına direk olarak etki etmesini amaçlıyor.

Mark Vakfının ilk defa verdiği "Endeavour" (Çaba) ödülleri, kanserin karmaşık ve çalışması zor yönleriyle ele alan, riski yüksek ama getirisi önem arz eden üç projeye verildi. Bu projeler sırasıyla; kanserde metastaz mekanizmaları, kanserin bütün vücudu etkileyen mekanizmaları ve kanserli hücrelerin kimlik değiştirme mekanizmaları üzerine araştırmalar yapmayı amaçlıyor. Bu proje ödülleri, kanser araştırmalarında acil soruları ele almak amacıyla çeşitli uzmanlık alanlarındaki bilim insanlarını bir araya getirmek için oluşturuldu. İşbirliğinde önemli nokta ise, yenilikçiliği yapabilmek için biraz risk almayı da içeriyor.

Mark Kanser Vakfı bu yüksek bütçeli toplam 8 milyon dolarlık ödülleri, kanser araştırmalarındaki acil soruları ele almak ve çeşitli uzmanlık alanlarında başarılı çalışmalar yapan bilim insanlarını bir araya getirebilmek için oluşturuldu. Bu iş birliğine dayalı program, farklı kuruluşlarda kuruluşta çalışan bilim insanlarının, kanserle ilgili tek bir laboratuvarın kendi başına ele alamayacağı kadar karmaşık ve zor olan sorunların üstesinden gelmeyi hedefliyor.

"Bilimde başarının anahtarı iş birliğidir"

"Bilimde başarının anahtarı iş birliğidir" diyen Mark Foundation CEO'su Michele Cleary[1],  "Bu projeler normal destek mekanizmaları tarafından kolay kolay fonlanmayacak riskte projeler. Bu programla iyi fikirleri olan bilim insanları için risk alıyoruz. Şunu da biliyoruz, eğer biz bu bilim insanlarına gerekli desteği sağlarsak, bu bilim insanları zaten şu anda güzel işler yapıyorlar, bu soruları bir üst noktaya taşımak için sağlam alt yapıları da mevcut. Bu yenilikçi fikirlerin gerçekleşmesini hızlandırmak için, iş birliğini ön plana çıkararak kanserde fark yaratacak bilim insanlarını destekliyoruz" dedi.

Ödülü kazanan ekipler neler çalışacak?

Bu ilk ödülleri kazananlar arasında San Francisco'daki California Üniversitesi’nden (UCSF) bir ekip, Cold Spring Harbor Laboratuvarı'ndan (CSHL) Dr. Semir Beyaz’ın yürütücüsü olduğu bir ekip ve Columbia Üniversitesi, Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi ve Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden çok merkezli bir araştırma ekibi yer alıyor. Ödül kazanan bu üç takım birbirleriyle etkileşim halinde çalışacak, her takım kendi içinde farklı bir sorunun yanıtını arayacak.

Cold Spring Harbor Laboratuvarı'ndan ve içinde Dr. Semir Beyaz’ın laboratuvarında çalışan Türk öğrencilerin de bulunduğu kazanan ekip, kanserin insan vücudunu bir bütün olarak nasıl etkilediğini araştıracak. Kanseri bütün vücudu etkileyen bir hastalık olarak değerlendiren bu proje, kanser hastalığının vücudu esir alan mekanizmaları üzerine çalışacak ve bu buluşların kanser tedavisine nasıl katkı sunacağını sorgulayacak.  Bu nedenle ekip, bağışıklık sistemine, sinir ve endokrin sistemine ve aynı zamanda mikrobiyotaya bakacak.

Semir Beyaz (2).jpeg
Dr. Semir Beyaz

 

San Francisco'daki California Üniversitesi’ndeki grup ise, kanser hücrelerin metastaz surecinde diğer organlara nasıl yayıldıklarını inceleyecekler.

Columbia Üniversitesi, Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi ve Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden çok merkezli araştırma ekibi ise, kanser hücrelerinin esnek kimlik yapısını ve kimlik değiştirme mekanizmalarını çalışacak.

3 milyon dolar fon alan ekipte Türk bilim insanları var

3 milyon dolar ödül alan projenin yürütücülerinden biri Cold Spring Harbor Laboratuvarı'ndan Türk bilim insanı Dr. Semir Beyaz. Doktorasını ABD’de Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde immünoloji bölümünde ve MIT kanser merkezinde yapan Dr. Semir Beyaz’in yaptığı çalışmalar, Nature ve Cell gibi dünyanın en saygın bilimsel dergilerinde yayınlandı ve bilim dünyasında büyük yankı uyandırdı. Doktorasını tamamladıktan sonra, dünyanın önemli bilim merkezlerinden biri olan Cold Spring Harbor Laboratuvarında kendi araştırma laboratuvarını kurdu. Yaptığı çalışmalar sırasında bugüne kadar onlarca Türk öğrenci ve araştırmacılara destek olan ve mentorlük yapan Dr. Semir Beyaz, Türkiye’de Hatay’ın Samandağ ilçesinden başlayarak, Amerika’ya uzanan serüveninden öğrendiklerini, şimdi kendi laboratuvarında etkili ve nitelikli bilimsel keşfiler yapmaya tutkulu diğer araştırmacılarla paylaşıyor. Ekibinde şu anda dört Türk araştırmacıya yer veren Beyaz, bu projede yer alan bütün öğrencileriyle gurur duyduğunu belirtti. Farklı disiplinlerden bilim insanlarıyla çalışmanın önemine değinen Dr. Semir Beyaz, kanseri çözmek için iş birliğini ön plana çıkaran destek mekanizmalarına ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Mark Kanser Vakfı tarafından desteklenen bu projenin ilk aşamasının 3 yıl süreceğini açıklayan Beyaz, başarılı sonuçlar elde etmeleri durumunda, ikinci faz projelere başvurarak daha uzun soluklu destek mekanizmalarıyla bu araştırmalara devam etmek istediklerini belirtti. 

Semir Beyaz (1).jpeg

Dr. Semir Beyaz

 

Kanser karmaşık bir yapboz!

Independent Türkçe’ye konuşan Beyaz, şunları söyledi: "Kanser gibi karmaşık ve zor bir problemi anlamak ve tedavi etmek için geleneksel yaklaşımlar bu problemi küçük ve basit parçalara bölerek indirgemeci bir şekilde çalışmak zorunda kaldı. Bunun temel sebebi bilimsel açıdan kanserin nasıl başladığı, yayıldığı ve en önemlisi insanları nasıl hasta ettiği ile ilgili hücresel ve moleküler düzeyde çok net bilgiler yoktu. Kanser vücudumuzdaki organlarda, dokularda bazı hücrelerin kontrolsüz olarak bölünmeye başlamasıyla ortaya çıkan ve zamanla bütün vücudu esir alarak insan hayatını tehdit eden önemli bir hastalıktır. Çoğu bilim insani bugüne kadar, kanser hastalığını, işte bu kontrolsüz olarak büyüyen hücreler düzeyinde çalıştı ve tedavi seçenekleri buna göre şekillendi.

Mesela kemoterapi veya radyoterapi gibi tedavi yöntemleri kanser hücrelerinin aşırı ve kontrolsüz bir şekilde bölünmesini temel alan yöntemlerdir. Buna ek olarak, kanserin uğradığı mutasyonlar, kanserin gelişimi ve yayılması için önemlidir ve bunları hedefleyen akıllı ilaçlar günümüzde bazı kanserlerin tedavisi için kullanılmaktadır. Ancak, bu gibi sadece bölünen kanser hücresinin özelliklerini hedefleyen tedaviler ne yazık ki kanseri etkili bir şekilde kontrol altına alma konusunda yetersiz kalmaktadır. Çoğu kanser hastasının veya hasta yakının bildiği gibi, kanser vücudun bağışıklık, sinir, iskelet, kas, sindirim, metabolizma yani kısaca bütün sistemlerini etkileyen sinsi bir hastalıktır. Bu sebeple, yakın zamanda bilim insanları kanserin vücudumuzu oluşturan diğer sistemlerle olan ilişkisi üzerine yoğunlaşmaya başladı. Örneğin, son on yılda özellikle bağışıklık sistemi ile kanser arasındaki etkileşim üzerine yapılan çalışmalar, kanser tedavisinde bir devrim yarattı. İmmunoterapi, yani bağışıklık sistemini kullanarak kanseri tedavi etmek, su anda pek çok kanser hastasına umut oldu. Ancak, şu anda kullanılan immunoterapi yöntemleri kanser gibi büyük bir yapbozun sadece küçük bir parçasını ele aldığından dolayı, hala kanseri tam olarak çözebilmiş değiliz. Hastaların büyük bir çoğunluğu için hala daha etkili ve güvenli tedavi yöntemlerine ihtiyaç vardır. Bu sebeple kanserin tüm vücuda etkilerini sistematik bir şekilde hücresel ve moleküler düzeyde ortaya koyan çalışmalar yapmamız gerekiyor."

"Kanseri bir bütün olarak anlamak için yapbozun diğer parçalarına birlikte bakmak gerekiyor. Bu da ancak iş birliği ile mümkün"

Kanseri bir yapboza benzeten Beyaz, "Bu yapbozun parçaları bağışıklık sistemini, sindirim sistemini, mikrobiyotayı, sinir sistemini, metabolizmayı, uykuyu, kısacası bütün yaşamsal fonksiyonlarımızı etkiliyor. Kanser, daha sonra bunları kendi avantajı için, vücudu tamamen ele geçirmek için kullanıyor. Böylece kanser güçlendikçe vücudumuz zayıflıyor ve biz kaybediyoruz. Bu konuda yakın zamanda çok şey öğrendik ama hala öğrenmemiz gereken çok şey var.  Bu savaşı kazanmak için, kanseri bir bütün olarak anlamamız gerekiyor. Kanseri bir bütün olarak anlamak için yapbozun diğer parçalarına birlikte bakmak gerekiyor. Bu da ancak iş birliği ile mümkün. Farklı alanlarda uzman olan bilim insanları iş birliği yaparak kanserin bu farklı parçaları nasıl etkilediğini ve vücudu nasıl ele geçirdiğini ortaya koyabilir. Kanseri bir bütün olarak anlamak için hem deneysel hem de veri analizi acısından yenilikçi yaklaşımlara ve bu yaklaşımları destekleyecek, yatırım yapacak kurumlara ihtiyacımız var" dedi.

"Kanseri çözecek yenilikçi projeler için garantici yaklaşımla değil, iş birliğini öne çıkararak ve risk alarak destek olunmalı"

"Kanseri çözmek için iş birliğini konuşacaksak, bu çalışmalara destek olacak fonları ele almamız gerekiyor" diyen Beyaz, "Bu projeler çok bilinmeyenli zor ve riskli projeler ve destek bulmak pek kolay değil. Bu yüzden Mark Kanser Vakfının bu desteği bizim için çok önemli. Devlet, vakıf veya şirketlerin verdiği proje desteklerinin çoğu garantici yaklaşımlarla veriliyor. Bu garantici yaklaşımlarla kanser gibi oldukça karmaşık bir yapbozu çözemezsiniz. Akılcı, yenilikçi, korkusuz ve risk alabilen yeni destek yöntemleri uygulanmalı. Örneğin, projeler değerlendirilirken yenilikçi fikirleri olan genç araştırmacıları dezavantajlı duruma düşüren kıstaslar, yaratıcılığı köreltiyor. Mark Kanser Vakfının verdiği ödüller hem genç hem deneyimli araştırmacıları bir araya getiren yenilikçi ve riskli projeleri destekliyor. Kanserde çığır açacak buluşlar, eğer farklı birikimlere ve farklı bakış açılarına sahip bilim insanları ortak bir payda içinde çalışabilirse ve güçlü desteklenirse mümkün olabilir" şeklinde konuştu.

"Bu araştırmalar, kanser hücrelerinin, konakçı olduğu insan doku ve sistemleri ile etkileşimlerini benzersiz metodolojilerle açığa çıkarmayı amaçlıyor"

Yapılan işbirliği ile ilgili Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, şu yorumda bulundu: "Kanserleri, biyolojik, genetik ve immünolojik mekanizmalarla olan ilişkilerini ele alarak değerlendirdiğimizde, beyin ve hatta evren kadar kompleks bir sistemle karşı karşıya kalıyoruz desek yanlış olmaz. Mark Vakfı’nın bu ödülünü hem kanserin şimdiye kadar az değinilmiş konularına vurgu yaptığı hem de kanseri bütüncül değerlendirdiği için çok anlamlı buluyorum. Bu ödüle layık olan ekiplerden birinin başında şahsen de iyi tanıdığım bir Türk bilim insanı Dr. Semir Beyaz’ın bulunması, bizleri gururlandırdığı kadar, projelerin hedefine ulaşacağı yönünde umudumuzu da artırıyor. Bu araştırmalar, kanser hücrelerinin, konakçı olduğu insan doku ve sistemleri ile etkileşimlerini benzersiz metodolojilerle açığa çıkarmayı amaçlıyor ve yeni moleküler hedefler ve dolayısı ile yeni kanser ilaçları vadediyor."     

Mustafa Özdoğan (1).jpg

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan

 

"Zayıflama, daha çok kanserlerin ileri evreleri ile ilişkilendirilirken, yorgunluk erken evre kanserlerde de karşımıza çıkabilir"

Kanserin bütün vücudu etkilediğine dair klinikteki gözlemleri üzerine Özdoğan, şunları söyledi: "Kanserler için bazı ortak belirti ve şikayetlerden bahsedilebilir; bunların başında zayıflama ve yorgunluk gelir. Zayıflama, daha çok kanserlerin ileri evreleri ile ilişkilendirilirken, yorgunluk erken evre kanserlerde de karşımıza çıkabilir. Bu da kanserin tüm vücudu etkilediğine dair önemli bir klinik gözlemdir."

 

[1] https://themarkfoundation.org/2021/01/endeavor-release/

DAHA FAZLA HABER OKU