KOVİD'in ağır atlatılmasında ve uzayan KOVİD'de bağırsak mikrobiyotasının önemini gösteren çalışmaların sayısı artıyor.
Bir pilot çalışmada KOVİD hastalarının bağırsaklarında fırsatçı patojenler artarken faydalı bakterilerin azaldığı ve bu değişikliklerin virüs temizlendikten ve hastalık belirtileri geçtikten sonra da devam ettiği belirlenmişti. 1
Başka bir araştırmada KOVİD hastalarının bağırsak mikrobiyotalarının gripli ve sağlıklı insanlarınkinden farklı olduğu gösterildi.
KOVİD'lilerde kontrol grubuna kıyasla Streptococcus, Rothia, Veillonella ve Actinomyces gibi fırsatçı patojen bakterilerin arttığı ve faydalı bakteri türlerinin azaldığı, H1N1 ile grip geçirenlerin bağırsak bakterilerindeki değişikliklerin KOVİD'e göre daha az olduğu tespit edildi. 2
100 hasta üzerinde yapılan çalışmada da Faecalibacterium prausnitzii, KOVİD hastalarının dışkılarında Eubacterium rectale ve Bifidobacteria gibi bağışıklığı müspet yönde etkilediği bilinen bakterilerin azaldığı ve bu durumun hastalık düzeldikten 30 gün sonra da devam ettiği görüldü. 3
Ayrıca, enflamasyonla alâkalı sitokinlerin ve CRP, LDH, AST, GGT gibi belirteçlerin hastalığın ağırlığıyla farklılaştığı ortaya çıktı.
KOVİD'li hastalarda bağırsak mikrobiyotası bileşimi ile sitokin ve enflamatuar belirteç seviyeleri arasındaki bu münasebet muhtemelen bağışıklık cevaplarının modülasyonu yoluyla bağırsak mikrobiyomunun hastalığın ağırlığında rol oynadığını düşündürmektedir.
Tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan çıktı?
Bağırsak mikrobiyotasındaki bu farklılıkların enfeksiyondan önce de var olduğu için mi hastalığın ağır seyrettiği veya bu değişikliklere KOVİD'in mi yol açtığı henüz kesin olarak bilinmiyor ama şunları söyleyebiliriz:
BİR: Bağırsaklardaki bu değişikliklerin KOVİD' den önce de var oldukları ispatlanabilirse bağırsak mikrobiyotasının bileşimi düzeltilerek koronavirüse yakalanma ve ağır hastalıkların önlenmesi mümkün olabilir.
İKİ: Bu farklılıklar koronavirüs enfeksiyonunun eseri ise KOVİD geçirenlerin bağırsak bakteri bileşiminin sağlıklı hâle getirilmesi, hastalığın hafif atlatılmasını sağlayabilir, uzun KOVİD' i önleyebilir.
Sağlıklı mikrobiyota için adam gibi beslenme olmazsa olmaz unsurdur
Sağlıklı bir mikrobiyotaya sahip olabilmek için evvel emirde adam gibi beslenme olmazsa olmaz bir unsurdur.
Yoğurt, turşu, ayran gibi fermente besinlerin tüketilmesinin KOVİD mortalitesini yüzde 35 azaltabileceğini, KOVİD ölüm oranlarının düşük olduğu ülkelerde diyetin geleneksel mayalı gıdalardan zengin olduğunu gösteren çalışmaların bu sonuçları dolaylı olarak sağlıklı mikrobiyotaya bağlanabilir. 4, 5
Mayalı ve lifli gıdalar sağlıklı mikrobiyotayı teşvik ederken işlenmiş gıdalar ise tam aksine disbiyozise yani mikrobiyota bileşiminin bozulmasına sebebiyet vererek kronik hastalıklara zemin hazırlıyor. 6
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
KOVİD'in dünyada en çok görüldüğü ve en çok ölümlere yol açtığı ülkenin Amerika olmasının bir numaralı sebebinin de tüm dünyaya sağlıklı diyet diye dayatılmaya çalışılan Amerikan Beslenme Kılavuzu olduğuna inanıyorum.
Günümüzde bir salgın halini alan kronik hastalıklarda tereyağı ve zeytinyağını karalayıp omega 6 deposu GDO'lu tohumlardan elde edilen bitki yağlarını tavsiye eden; yumurtayı, kırmızı eti, tam yağlı süt ve süt ürünlerini düşman gören, layt ürünlere methiyeler düzen, 3 ana 3 ara öğün beslenmeyi dayatan, 10 bin katkı maddesinin kullanıldığı hazır gıdaları yücelten bu beslenme türünün rolü büyüktür. 7
KOVİD tedbirleri de mikrobiyotayı etkileyebilir
Sağlıklı bir mikrobiyota ve hastalıklardan uzak kalmak için adam gibi beslenmeden sonra adam gibi hayat tarzı da yani hareketlilik, kaliteli ve yeterli gece uykusu, güneş banyosu, huzur, sigara-alkol kullanmamak da önemlidir.
Mikrobiyotayı bozan etkenlere KOVİD tedbirlerinin de eklenmesi gerektiğini dile getiren görüşlere ben de katılıyorum. 8
Hayatın tabii akışını uymadığı gibi aksine onu bozan fiziki mesafe, maske, kapsamlı hijyen, sokağa çıkamama, seyahat engelleri gibi pandemi kontrol tedbirleri ve uygulamalarının bağırsak mikrobiyotası üzerine geniş kapsamlı ve uzun süreli tesirleri olması muhtemeldir.
Bu mevzunun bilim dünyası tarafından tartışılması ve üzerinde düşünülmesi gerekir.
Gelelim neticeye
BİR: Mikrobiyotanın obezite, diyabet, kalp-damar hastalıkları ve kanser gibi kronik olanlar yanında akut hastalıklarda da rolü bulunabilir.
İKİ: Mikrobiyota KOVİD'de de olduğu gibi enfeksiyonlara yakalanma, ağır hastalık ve ölüm risklerinde belirleyici olabilir.
ÜÇ: KOVİD'de bozulmuş olan mikrobiyotanın beslenme veya icabında probiyotik ve prebiyotiklerle düzeltilmesi tedavide çok işe yarayabilir.
DÖRT: Bağırsaklarımıza gözümüz gibi bakmamız şarttır!
Kaynaklar:
1. https://www.gastrojournal.org/article/S0016-5085(20)34701-6/fulltext
2. https://academic.oup.com/cid/article/71/10/2669/5851452
3. https://gut.bmj.com/content/early/2021/01/04/gutjnl-2020-323020
4. https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2020.07.06.20147025v1
5. https://ctajournal.biomedcentral.com/articles/10.1186/s13601-020-00323-0
6. https://link.springer.com/article/10.1007%2Fs11938-019-00246-1
7. https://www.nature.com/articles/s41591-020-01183-8
8. https://www.pnas.org/content/118/6/e2010217118
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish