Suriye'de ekmek krizi: "Tam 8 saat boyunca sırada beklemek zorunda kaldım"

Ekmekler karaborsada resmi fiyatın 10 katı

Suriye'nin nüfusunun 17 milyon olduğu tahmin ediliyor (AFP)

Suriye’de uzun süredir devam eden iç savaş ve ekonomik krizin etkileri halka birçok açıdan zarar vermeye devam ediyor. Ülkede sofralarda büyük yere sahip ekmekte yaşanan kriz de bu etkilerin en görünür ve acı belirtilerinden birini ortaya çıkartıyor.

Ülkede çoğu ailenin umutlarını bağladığı sübvansiyonlu ekmeklerin miktarı yarı yarıya, belki de daha fazla azaldı. Suriye hükümeti ilkbaharda sübvansiyonlu ekmek fiyatının “kırmızı çizgiye” ulaştığını ve artık artmayacağını vaat etmesine rağmen fiyatlar ekimden bu yana iki katı yükseldi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Örneğin, Şam’da yaşayan fabrika işçisi Ebu Muhammed, iki oğluyla her gün sabahın erken saatlerinde uyanıp sırayla fırına gittiklerini söyledi. Sırada en az üç saat beklediklerini, kendisinin işe, çocuklarının okula ucu ucuna yetiştiklerini ifade etti ve şu ifadeleri kullandı:

Bir gün 7 saat durdum. Sonraki gün 8, sonra 6. İşimin zarar görmeye başladığını fark ettim. Çalışmalıyım. Yaşamam gerekiyor.

Beş çocuk babası adam, güvenlik güçlerinin rahatsız etmesinden korktuğu için tam adını vermeyi reddetti. Günde üç ila 4 poşet ekmeğe ihtiyacı olduğunu söyleyen Ebu Muhammed, devlete ait fırından iri, düşük kaliteli ekmeklerden iki poşet alabiliyor. Özel işletmelerdeki daha kaliteli ekmekler içinse sırada daha çok beklemek zorunda kalıyor. Çaresiz hissettiğinde ve eğer bulabilirse, “kriz tacirleri” olarak adlandırdığı karaborsadaki kişilerden düşük kaliteli ekmeklere yaklaşık 3,75 TL'lik resmi fiyatın 10 katını ödüyor.

Bununla birlikte, ülkede büyük şehirlerin dışında, halkın yoksunluğu daha kötü durumlarda olabilir. Tartus şehrinden adını açıklamayan bir sakin, şöyle konuştu:

Köyde yaşayan zavallı adamın artık gazı yok, odunu var. Ekmeği bitti, kendisi yapıyor.

Suriye ekonomisini takip eden bir rapora göre, ülke son üç yılda yıllık ortalama 1,1 milyon tondan fazla buğday ithal etti. Bu ithalatın neredeyse tamamı Rusya’dan geliyordu fakat Kovid-19 pandemisi sebebiyle kendi iç arzını korumak isteyen Rusya, ihracatı sınırlamaya başladı. Bu durum, Moskova yönetiminin ekmek krizini Şam üzerinde kontrol mekanizması olarak kullanmaya çalıştığı yönünde spekülasyonlara da yol açtı. Suriye Tahıl İşletmesi'nden bir yetkili, Rus şirketlerinin Suriye’yle yaptığı 6 sözleşmeden çekildiğini, bu yüzden buğday ithalatının neredeyse yarı yarıya azaldığını ifade etti.

 

 

Bununla birlikte, gittikçe derinleşen ekonomik krizle Suriye lirasının değeri de düştü. Bu durum, buğday ithalatını durduracak kadar pahalı hale getirirken üretimini ve pazarlamasını da aksatmaya başladı. The Washington Post'ta yer alan habere göre, üretim ve pazarlamadaki tek engel ekonomik kriz değil. Ülkenin tarihsel olarak en büyük mahsulü buğday, savaşlar ve yaşanan kuraklıkla giderek zayıfladı. 2011’de başlayan iç savaş ve IŞİD’le çatışmalar yüzünden Halep, Rakka ve Haseke gibi tarım arazileri bakımından zengin bölgeler büyük zarar gördü. Buralardaki tarım makineleri tahrip edilirken nakliye yollarında güvenlik zafiyetleri meydana geldi.

Öte yandan, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tahminlerine göre, geçen yıl yağışın çoğalması ve güvenliğin bir nebze de olsa sağlanması, hasadın iki katına çıkmasına yol açsa da 2,2 milyon tonluk bu üretim, kriz öncesi ortalamasının yaklaşık yarısına tekabül ediyor.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, ekonomik yaptırımların etkisine işaret ederek yaşanan krizlerden ötürü ABD’yi suçluyor. Çünkü bu yaptırımlar, Suriye’nin makine ve tarım ilaçları için parçalar ithal etmesini engelleyerek ve mali işlemleri de aksatarak Suriye lirasının değerini düşürdü. 

Daha önce de Suriye’nin devlet haber ajansı SANA, Haseke’yi etkileyen orman yangınlarında ABD Başkanının parmağı olduğunu iddia etmiş, Trump’ın askeri helikopterlere bölgedeki buğday tarlalarını yakma talimatı verdiğini bildirmişti.

Halkı hükümeti beklememeye davet eden Suriye Tarım Bakanı Hasan Katana, evde ekmek pişirmeyi önerdi. Fakat fiyatlar arttıkça, kalite kötüleştikçe ve sıralar uzadıkça, daha önce baskıdan çekinip şikayet edemeyen kişiler öneriyi dinlemekten ziyade öfkelerini dışa vurmaya başladı. Bu öfke, hükümetin bu ay 500 ton buğdayın bir gemiden indirilirken kaybolmasını açıklamasının ardından iyice arttı.

Birleşmiş Milletler, ülkedeki yaklaşık 9,3 milyon kişinin gıda güvencesinin olmadığını bildirdirirken şu anda gıda yardımına ihtiyacın, çatışmaların en yoğun olduğu dönemlerden bile daha fazla olduğunu ortaya koydu.

Fakat hükümete yakın medya ve bazı hükümet yanlısı sosyal medya paylaşımlarında, ülkede ekmek krizi olmadığı belirtiliyor. Bu da halktaki öfkeyi artıran sebeplerden. Zira Tartusta yaşayan kişi, “orada oturup kişilerle alay eden ve her şeyin yolunda olduğunu düşünen” ülkenin bakanlarının kendisini özellikle sinirlendirdiğini söyledi.

 

Independent Türkçe, The Washington Post, NPR

Derleyen: Uğurcan Yıldız

DAHA FAZLA HABER OKU