Türkiye son bir aydır CHP, İYİ Parti, HDP ve Saadet Partisi'nin İbrahim Kaboğlu başkanlığında yeni bir anayasa çalışması yapıp yapmadığını tartışıyor.
AK Parti ve MHP; CHP, Saadet Partisi ve özellikle de yumuşak karın olarak gördükleri İYİ Parti'yi 'bölücü ve terörist' ilan ettikleri HDP ile yan yana gelmekle, aynı masaya oturmakla, teröristlerle işbirliği yapmakla suçluyor, milliyetçi taban nezdinde köşeye sıkıştırmak istiyorlar.
Her ne hikmetse kimsenin aklına 'Yahu bu bölücü ve terörist ilan ettiğiniz HDP ile ilk önce siz masaya oturdunuz; Dolmabahçe'de, İmralı'da fotoğraflar çektirdiniz, Kandil'e heyetler gönderdiniz' demek gelmiyor.
Ve yine hiç birisi 'Yahu TBMM'de Meclis başkanı Cemil Çiçek'in başkanlığında AK Parti, CHP, MHP ve HDP 2 yıl yeni anayasa yapmak için mesai yaptılar' demiyor.
Ve yine her ne hikmetse yeni anayasa çalışması yapmak sanki suçmuş gibi CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi yetkilileri en başta da genel başkanları böyle bir yan yana gelmenin asla söz konusu olmadığını avazları çıktığı kadar bağırarak yemin billah ediyorlar.
Bugün Türkiye'nin iktidar yanlısı ve iktidar karşıtı olmak üzere neredeyse 'karpuz' gibi ortadan ikiye bölündüğü herkesin malumu.
Hem öyle böyle değil, öyle bir bölünme ki birinin ak dediğine ötekisi mutlaka kara diyor.
Maalesef herhangi bir diyalog ve uzlaşma çabası da yakın bir gelecekte gözükmüyor.
Sorumlu ve ciddi bir muhalefetin toplumun önüne mutlaka ciddi bir yeni anayasa taslağı ve her konuda ikna edici projeler koyma zorunluluğu var.
Mevcut anayasadan ve kanunlardan bu kadar rahatsız iseniz nasıl bir anayasa istiyorsunuz ve bu konuda nasıl bir hazırlığınız var?
İktidara 'ölümüne' muhalif bu kadar parti ve taalukatı bugüne kadar taslak bazında bile olsa bir hazırlık yapmadı ise 'ne yaptı?' diye sormuyor.
Ve yine hiç kimse muhalefete 'Arkadaşlar siz iktidarın ekonomiden dış politikaya, yargı sisteminden demokratik hak ve özgürlüklerle ilgili yaklaşımına kadar her şeyine karşıysanız bu konularla ilgili alternatif projeleriniz ne?' diye de sormuyor.
Bizim muhalefetin ise maalesef özrü kabahatinden büyük!
Bu konuda çok geç kaldıklarını kabulleneceklerine, henüz ciddi bir hazırlıkları olmadığı için tüm Türkiye'den özür dileyeceklerine, sanki bir kabahatmiş gibi asla böyle bir yeni anayasa hazırlığı içinde olmadıklarını, toplantı ve çalışma yapmadıklarını söylüyorlar.
Ne yazık ki işin vehameti bununla da bitmiyor.
HDP üzerinden Kürtlerin önemli bir kesiminden aldıkları desteği ve HDP ile kurdukları ilişkiyi sahiplenemiyorlar.
Tıpkı sevdaya yüreği yetmeyen silik ve korkak aşıklar gibi sevdalarına sahip çıkamıyorlar. İYİ Parti ve CHP'nin ulusalcı seçmenlerinden çekiniyorlar.
Açık ve cesur bir siyaset uygulayamıyorlar ve belki de bundan da vahimi Kürt meselesinin çözümü ile ilgili hiçbir ileri söylem geliştiremiyorlar.
Suriye ve Irak Kürtleri ile ilgili AK Parti ve MHP'nin bile gerisinde duruyorlar.
Mevcut anayasanın ilk 4 maddesi ile anadille eğitimle ilgili maddeye dokunmayacaklarını söylüyorlar.
Sizin anlayacağınız 12 Eylül anayasasını allayıp pullayıp tekrar bize yutturmak istiyorlar.
AK Parti'nin durumu ise en az muhalefetinki kadar içler acısı.
AK Parti adına yazıp çizen sözde kalemşörler, AK Partili troller hiç kimsenin sahiplenmediği basına sızan anayasa taslağı için (Eğer doğru ise gayet makul ve doğru bir taslak, aslında tam da Ak Parti’nin kuruluş ilkelerine uygun ve AK Parti'nin hazırlayıp sahiplenmesi gereken maddeler) CHP'yi Atatürk'e şikayet ediyorlar.
CHP’nin Atatürk ilkelerine ve 'Türklüğe' ihanet ettiğini söylüyorlar.
Eskiler 'Allah insanın akibetini hayır eylesin, son nefesini iman üzre vermesini nasip eylesin' derlerken ne kadar haklılarmış.
AK Parti nereden, nerelere geldi!
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish