Filistin ekonomisini canlandırmak neden önemli?

Gazze'deki ekonomik krize bir çözüm bulunamaması halinde üçüncü bir intifadanın başlaması söz konusu olabilir

Maaşlarını çekmek için ATM kuyruğunda bekleyen Gazzeliler / Fotoğraf: AFP

İsrail’in emniyet ve siyasi kurumları arasında Filistin Yönetimi’nin içinde bulunduğu ekonomik durum ve mali krizin, İsrail’in güvenliğine yönelik yansımalarıyla nasıl başa çıkılacağı konusundaki anlaşmazlık devam ederken araştırma enstitüleri çözüm yolları arıyor.

Independent Arabia'dan Amal Şehade'ye göre yapılan araştırmaların büyük bir kısmı, mevcut ekonomik krizi çözmenin, yoksulluk ve zorlu yaşam koşullarının giderilmesine bağlı olduğunu belirtirken bu durum, araştırma merkezlerinin İsrail güvenlik birimleriyle hemfikir olduklarına işaret ediyor.

Ortadoğu ile ilgili araştırmaların yapıldığı Moşe Dayan Merkezi (MDC) tarafından yapılan araştırmada, merkezin Filistin Araştırmaları Forumu Başkanı Michael Milstein, İsrail ve Filistin Yönetimi’nin geri dönüşü olmayan bir yola girmek üzere olduklarını söyledi.

Milstein, İsrail karşıtı eylemler sonucu şehit olan veya tutuklanan Filistinlilere tahsis edilen fonların nasıl dağıtılacağına dair bir uzlaşının, fonun Filistin Yönetimi’ne devri de dahil olmak üzere mevcut ekonomik krizin çözümünde kilit rol oynadığının altını çizdi.

MDC, İsrail hükümetini biri diğerinden daha kötü iki alternatifle karşı karşıya olduğunu kabul etmeye çağırdı.

Bunlardan ilki; bugünlerde Gazze Şeridi'nde olduğu gibi Batı Şeria'da da esnek ve pragmatist bir yolun izlenmesi gerektiği. Ekonomik krizin çözümünü geciktirme riski konusuna karşı uyarıda bulunulan MDC çalışmasında, çözümün bir an önce bulunmasının güvenlik gerilimi riskini azalttığı vurgulandı.

İsrail’in Filistin Yönetimi ile yakın güvenlik işbirliğiyle Batı Şeria’daki istikrar ve güvenliği sağlama konusundaki stratejik anlayışı, 10 yılı aşkın bir süredir buradaki ekonomik durumu ve Filistin halkının yaşam koşullarında devam eden bir iyileşmeye dayanıyor. Bu noktada araştırmada şu ifadeler yer alıyor:

“İsrail'deki birçok kişi bu yaklaşımı, ekonomik barış aracı olarak görüyor. Yani müzakere veya siyasi bir çözüm olmasa bile güvenlikte istikrar sağlanıyor.”

 

Olumsuz stratejik değişim

MDC çalışmasında, ekonomik krize bir çözüm bulunamaması halinde üçüncü bir intifadanın başlaması, tehlikeli eylem dalgalarının gerçekleşmesi ve Batı Şeria'da sağlanan istikrarın sona ermesi konusunda uyarılarda bulunduğu büyük güvenlik risklerine dikkat çekti.

Çalışmanın yazarı Michael Milstein, tüm zorluklara ve şoklara rağmen, hem Filistin Yönetimi’nin hem de Batı Şeria'daki Filistin halkının gerginliği tırmandıracak herhangi bir eylemde bulunmaktan kaçındıklarını ve kendilerine hakim olduklarını söyledi.

Milstein, söz konusu zorluklar ve şokların başında; “Temmuz 2015’te Gazze Şeridi'ne yönelik 3 şiddetli askeri operasyon, İsrail’le ilişkilerde devam eden kriz ve Duma köyüne yönelik sert operasyon, Ekim 2015'ten bu yana ortaya çıkan terör dalgası, Mayıs 2018’de ABD Büyükelçiliği'nin Kudüs'e taşınması ve Filistinlilere eski ulusal hatıralarını hatırlatan esirlerin açlık grevine girdikleri günlerin” geldiğine işaret etti.

MDC Filistin Araştırmaları Forumu Başkanı, Batı Şeria'daki göreceli sakinliğin, Filistin ulusal kimliğinin ve özlemlerinin tükenişinin bir işareti olmadığını, aksine stratejik coğrafi boyuttaki veya Filistin toplumundaki değişikliklerle kolektif hedeflerin yenilenen gelişimi ve uygunluklarına yönelik bir işaret olduğuna dikkat çekti. Milstein, “Batı Şeria'daki istikrar formülü son aylarda kötüleşen ekonomik kriz gibi büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı” dedi.

Krizin ortaya çıkış sebebi, İsrail'in Filistin Yönetimi bütçesinin yarısını oluşturan takas fonlarına el koyma kararıydı. Filistinli esirlerin aileleri, İsrail’in bu fonlara el koymasını protesto etmek için oturma eylemi gerçekleştirdiler.

Filistin Yönetimi’nin, yıllık olarak 100 milyon dolar vermeyi vaat eden Arap dünyasından yardım istediğini belirten Milstein, İsrail’in, özellikle Aksa İntifadası (İkinci İntifada) sırasında olmak üzere Filistin’in ekonomik durumunu oldukça olumsuz yönde etkileyen bir hamle olan takas fonlarına el koyulması adımını daha önce de birkaç kez attığını kaydetti.

İsrail’in, daha önceki bu el koyma eylemlerinden ekonomik bozulmanın neden olabileceklerini göz önüne alarak vazgeçtiğini belirten Milstein, örneğin, Filistin Yönetimi’nin 2015 yılı başlarında bir dizi uluslararası kuruluşa katılmasının ardından İsrail’in takas fonlarını yeniden teslim etmeye başladığını ifade etti.

İsrail’e yönelik riskler

İsrailli merkez tarafından yapılan çalışma, ekonomik krizin yansımaları ve İsrail'e yönelik risklerine odaklanıyor.

İsrail’in karar mercilerine krizin devam etmesi ve uzlaşılamaması halinde İsrail’e yönelik tehditlere neden olabileceği uyarısında bulunan çalışma, Filistin halkı arasında hakim olan hayal kırıklığı ve mevcut kar ve zararla ilgili değişen düşünceler ışığında, Filistin Yönetimi’nin sivil düzeyde görev yapmasının zorlaşacağı ve İsrail’in doldurması gereken boşluklar yaratacağının altı çizildi.

Araştırmada, krizin aynı zamanda Hamas’ın Batı Şeria’daki güç kısıtlamalarının sona ermesine ve Fetih’in üst düzey yetkilileriyle İsrail arasındaki koordinasyonun durmasına, bununla birlikte Batı Şeria’daki krizin Filistin Yönetimi’nin Hamas’a verdiği ekonomik desteğin azalmasına ve Gazze’deki sivil durumun daha da kötüleşmesine, ardından bölgedeki güvenlik durumunun bozulmasına yol açabileceğini vurguladı.

Ekonomik kriz ve Yüzyılın Anlaşması

Çalışmada, mevcut ekonomik krizle yakında açıklanması beklenen “Yüzyılın Anlaşması” arasında güçlü bir ilişki olduğunu ve ikisi arasındaki bağlantının aynı dönemde patlamaya aday olduğuna dikkat çekildi. Milstein çalışmanın bu bölümünde şunları kaleme aldı:

“Filistinlilerin görüşüne göre, ekonomik baskı ve Filistinlilerin değil kendi çıkarlarına hizmet eden bir uzlaşı empoze etmeyi amaçlayan Trump girişimi, İsrail-Amerikan ortak komplosundan kaynaklanıyor. Günümüzde Filistin halkının büyük bir kısmının Yüzyılın Anlaşmasıyla ilgilenmeyişi ve düşmanca bir tutum sergilemesinin nedeni bir siyasi meseleden çok ekonomik durum yüzünden yaşanıyor. Bununla birlikte Filistin’deki söz konusu ekonomik durumda planın sunulması halkı huzursuzluğa itebilir.”

Sokaktaki duruma dikkati çeken araştırma, Filistin halkının halen şoktan çıkamadığı ve mevcut durumu sindirmeye çalıştığına işaret ederek, tüm bu yaşananların birikip bir patlamaya neden olabileceğini, bununla birlikte “bireysel” veya “örgütsel” eylemlerin artabileceğini ve Filistin Yönetimi’ne yönelik protesto gösterilerinin fitilini ateşleyebileceğinin altını çizdi.

Son olarak çalışmanın yazarı Milstein, Batı Şeria’nın Gazze Şeridi’nden farklı olduğunu iddia ederek, Gazzelilerin sürekli olarak “şok ve darbelere karşı göğüs germe kabiliyeti” gösterdiğini ve yaşamsal krizlere alıştığını söyledi.

Ancak Batı Şeria’da bugün ortaya çıkan olumsuz değişimin dayanılmaz, büyük ve hızlı bir patlamaya yol açmasının beklendiğini vurguladı.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independentarabia.com/node/21521

Independent Arapça'dan Independent Türkçe için çeviren: Seda Demiröz

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU