Yaklaşık iki yıllık bir gecikmenin ardından Sudan geçiş hükümeti, Yasama Meclisi'nin en geç 31 Aralık'a kadar kurulacağını ilan etti. Darfur, Mavi Nil ve Güney Kordofan'daki silahlı hareketleri kapsayan 'Devrimci Cephe' ile meclise ilişkin uzlaşı sağladı.
Egemenlik Konseyi'ndeki askeri bileşen ve Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG), Devrimci Cephe lehine bazı koltuklarından feragat ederken durum, barış anlaşmasını imzalayan diğer tarafların (Sudan'da sivil devletin inşasını zayıflatabilecek ve yetkilerin genişlemesine izin verebilecek) güç ve servet paylaşımına uzanacak bir diyalog yürütme talepleri hususunda, Devrimci Cephe ile bizzat görüşmeler başlatmasına kapı açtı.
Parlamento tecrübesi
Sudan Yasama Meclisi'ni (parlamento) oluşturma tecrübesi, farklı devlet kurumlarının tamamen ele geçirilmesine dayalı kapalı ve otoriter bir siyasi gerçeklikle sonuçlanan, tek ideolojik partinin yöntemi uyarınca, 30 yıllık totaliter ve tek taraflı bir yönetimin ardından gelmesi dolayısıyla büyük bir ivmeye sahip. Bu nedenle bu tecrübe, sadece kısa ve aralıklı parlamenter demokrasi dönemlerine dayandırılacak tarihsel bir suret bulmadı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
İlk olarak 1948 yılında 79 üyeyi içeren ve 1953 yılındaki ilk parlamento seçimlerine kadar devam eden 'Yasama Konseyi' adlı bir yasama kurumu kuruldu ve Aralık 1955'teki bağımsızlık ilanının yolunu açtı. Daha sonra Ümmet ve Ulusal Birlik partileri arasında bir koalisyon hükümetinin ortaya çıktığı ve iktidarın dizginlerini General İbrahim Abbud'a teslim eden Ümmet Partisi'nden Abdullah Halil önderliğindeki 1958 seçimleri geldi. General Abbud'a karşı Ekim 1964 devriminin patlak vermesi sonrasında, 1965 yılında üçüncü parlamento seçimleri yapıldı ve ardından 1968 yılında dördüncü parlamento seçimleri gerçekleştirildi. Ekonomik krize yol açan şiddetli siyasi bölünmelerden sonra Cafer en-Numeyri, 25 Mayıs 1969 darbesine liderlik etti. Beşinci parlamento seçimleri ise Nisan 1985'te Numeyri rejimine karşı ayaklanmadan bir yıl sonra 1986'da yapıldı ve üçüncü demokrasi dönemi, 30 Haziran 1989'daki Ömer el-Beşir darbesine kadar devam etti. Sudan toplumunun tanık olduğu bu kısa dönemlere rağmen, son derece zor şartlar altında demokratik bir parlamenter tecrübe kazanılabildi. Ancak her dönemde karşılaştığı büyük zorluklar nedeniyle bu tecrübenin, toplumda kök salması pek de zaman almadı.
Anayasanın inşası
Aralık 2018 devrimi sonrasında 2022 yılında yapılması planlanan seçimlere kadar Sudan'da yasama organı olarak görev yapmak üzere bir geçiş konseyi oluşturuldu. 17 Ağustos 2019 tarihinde imzalanan anayasal belgede, ÖDBG'ye parlamentodaki toplam koltukların yüzde 67'sinin verilmesi öngörülüyordu. Kalan yüzde 33'lük kısım ise iktidar koalisyonu olarak devrimi destekleyen siyasi güçlere gidecekti. Ama ufukta birkaç engel belirdi. Bunların başında sağlam bir anayasa olmadan gerçek bir demokratik tecrübe inşa etmenin zorluğu geliyordu, zira anayasal belge hızlı şekilde hazırlanmıştı. Uzmanlar, maddelerinde, tüm tarafların haklarının garanti altına alınmasına izin vermeyen kusurların olduğunu dile getirdi.
Öte yandan devletin zayıflığı ve onu inşa etme ihtiyacı sorunu, bağımsızlıktan beri mevcuttur ve bu sorun, yalnızca art arda gelen askeri hükümetler dolayısıyla da oluşmadı. Sorun, partilerin diktatörlük eğilimlerine yönelmesi ve devlet işlevlerinin boyutunun ve kapsamının daralması nedeniyle baş gösterdi. Faaliyet yürütme yöntemi, ya totaliter dönemlerde devlet sektörünün boyutunu büyütmek ya da kısa demokratik dönemlerde bu boyutu küçültmek için bölündü. Kanıtlanmış olan şey, her hükümetin, bazı başarılar olsa bile öncekinin tarihini silmeye geldiği ve yeniden inşa etmeye başladığı oldu. Bu durum, anayasal belgede de yer aldı.
Uygun bir kurumsal çerçevenin olmaması, yasamanın sağlanamaması, ülkeyi yönetecek bir parlamento kurulmaması, bazı yönetim kurumlarının bozulması ve devam eden ekonomik kriz, devleti kötü bir duruma düşürdü. Bu durum halkın eski rejim ile geçiş hükümeti arasında sallantılı bir karşılaştırma yapmasına neden oldu.. En büyük krizlerden biri de bir dereceye kadar eski rejimi karakterize eden bir duruma benzer olarak mevcut sıralanma durumu oldu. 12 Aralık 2018 tarihinde 534 milletvekilinden yaklaşık 294 milletvekili, 2005 geçiş anayasasını değiştirmek amacıyla, eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir'in birden fazla başkanlık dönemi için aday olmasına ve 2020'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerine yeniden adaylığını sunmasına izin verecek bir girişimde bulundu. Söz konusu girişim, eski Cumhurbaşkanı'nın ömür boyu iktidarda kalmasına izin verilmesi de dahil, bazı maddelerde değişiklik yapılması ve ona vali seçimini iptal etme yetkisi verilmesi çağrısı yapıyordu.
Sürecin doğruluğu
Beşir, gerçek seçimlerden veya demokrasi sınavından geçmeden, başta Çinli şirketler olmak üzere, ABD yaptırımlarını atlatan bazı Asya ulusal şirketlerinin yürüttüğü geliştirme projelerine yatırım yaparak bir düzeyde meşruiyet kazanmaya çalıştı. Ancak bu, bazı köprüler ve barajlar inşa etmek karşılığında petrol gelirleri gibi büyük miktarda doğal kaynağı tüketen içi boş bir kalkınmaydı. Aynı şekilde hükümeti, yüksek öğrenimin yatay olarak genişletilmesi üzerinde çalıştı ve eğitim gibi temel hizmetlerin altyapısı üzerine ortaya koyulmuş bir faaliyet olmaksızın devlet şirketlerine kapıyı ardına kadar açtı, aynı durum sağlık ve diğer hizmetler için de geçerli. Bu hareketler, kökleri olmayan bir kalkınma örtüsü üzerindeydi ve uzak, dışlanmış bölgelere ulaşmadan Beşir, meşruiyetini kaybetti. Nihayetinde uzun bir tahammülün ardından protesto kıvılcımı patlak verdi. Şu an Sudanlılar, anayasa ve gerçek kalkınma projeleri ile tesis edilecek bir meşruiyet arıyorlar. Bu da parlamentonun oluşturulmasıyla ilgili zorluklar dizisine ek olarak başka bir zorluk oluşturabilir.
Halkın katılımı krizi
Sudan devletinin, parlamento düzeyinde yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Ancak bir önceki anayasanın feshi ve yıkıntıları üzerine yeni bir anayasanın hazırlanması, bazı koşulların sağlanmasını gerekli kılıyor. Bu koşulların başında ise siyasi rıza geliyor. Geçiş dönemindeki hükümeti çevreleyen siyasi kriz, silahlı hareketlerle siyasi bir uzlaşıya ve nihai bir barışa ulaşılamamaktan kaynaklanıyor. ÖDBG, Yasama Meclisi'nin kurulmasının ertelendiğini açıkladığında bu, geçiş hükümeti ile silahlı hareketler arasında adil bir barış sağlanacağı beklentisinden kaynaklanıyordu. Bu temelde geçiş hükümeti, bugüne kadar parlamentonun işlevlerini yerine getirmeye devam etti.
Egemenlik Konseyi üyesi Şemseddin Kabaşi'nin geçtiğimiz günlerde Güney Sudan devletinin başkenti Cuba'da düzenlenen çalıştayın sonuçlarını reddetmesinin ardından Abdulaziz el-Hillu liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) örgütü, krizin köklerine yaklaştıktan sonra 3 Eylül 2020 tarihinde Addis Abada Anlaşması'nda dile getirilen 'din ve devleti ayırma' konusunu bir kez daha gündeme getirdi. Bu anlaşmaya eşlik eden açıklayıcı noktalar daha önce onaylanmıştı. Malik Akar liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi de Güney Kordofan ve Mavi Nil'deki kuvvetleri için yasama ve yürütme otoritesinin yüzde 80'i, ÖDBG için yüzde 20'si ve kalkınma için iki bölgede 10 yıllığına üretilen kaynakların yüzde 70'ine olan talebini artırdı. Bu durum, özellikle de bir savaşa girmeden yoksulluk ve dışlanmadan mustarip başka alanların mevcut olması ve SPLM'nin taleplerini talep etmemesi dolayısıyla yaygın tepkilere neden oldu.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.