18 yaşındaki Nurbari Mircihan, Şanlıurfa'nın Ceylanpınar İlçesi'nde 25 Ağustos tarihinde 30 yaşındaki abisi Salih Mircihan tarafından boğazı kesilerek öldürüldü.
Bu olayın ardından tutuklanan Salih Mircihan'ın uyuşturucu madde bağımlısı olduğu ortaya çıktı. İki evladını birden kaybeden ailenin babası, yaşananların "uyuşturucudan kaynaklı bir olay" olduğunu düşünüyor.
Bunu düşünen sadece aile değil, ilçedeki diğer yurttaşlar da aynı görüşte.
İlçe sakinlerinin büyük bir bölümü, bir daha böyle bir olayın yaşanmaması için uyuşturucuyla mücadelenin yoğunlaştırmasını istiyor.
Yaşanan olayın perde arkasını, uyuşturucu madde kullanımın insanlar üzerindeki psikolojik ve sosyal etkilerini sosyolog ve psikologların yorumlarıyla Independent Türkçe için derledik.
25 Ağustos Salı günü, 30 yaşındaki Salih Mircihan uyuşturucunun da etkisiyle, 18 yaşındaki öz kardeşi Nurbari'yi hiçbir sebep olmadığı halde önce boğazını kesti, ardından kalbinden defalarca bıçaklayarak öldürdü.
Yaşanan olayın ardından Salih Mircihan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Nurbari ise ilçe mezarlığına defnedildi.
Bu olayı diğerlerinden farklı kılan şey, aile bireylerinin neredeyse tamamının eğitimli insanlardan oluşması. Çünkü ailede bu sene mezun olan bir doktor, bir eczacı, iki de tıp fakültesi son sınıfı öğrencisi var. Ailenin okumayan tek bireyi ise kardeşini öldüren Salih Mircihan'dı.
Baba Münir Mircihan'a göre ailenin en zekisi de Salih'ti. Salih'in okumamasını 15 yaşından itibaren bağımlısı olduğu uyuşturucuya bağlayan baba "O kötü olmayı seçti" diyerek, yaşananlar karşısında gözyaşlarını tutamıyor.
55 yaşındaki Münir Mircihan, yıllardır gündelik işlerde çalışıp çocuklarını büyüten ve okutan bir baba. Yedi çocuğu var. Bütün çocukları için "Benim çocuklarım çalışkan ve zeki çocuklardır" diyor.
Ailenin babası, oğlu Salih hariç bütün çocuklarını üniversiteye göndermiş. Salih ise bütün çabalara rağmen okumamış. Kıt kanaat çalıştığı işlerde çocuklarını tıp fakültelerinde, diş hekimliği fakültesinde ve eczalık fakültesinde okutmuş.
Mircihan'ın bu sene bir kızı eczacılık fakültesinden, diğer kızı ise tıp fakültesinden mezun oldu. Diğer oğlu da tıp fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi. Eczacılık okuyan oğlu ise ikinci sınıfta.
Abisi tarafından öldürülen Nurbari de, matematik öğretmenliğini kazanmıştı bu sene. Fakat gidemedi...
Ailenin uyuşturucu ile sınavı 15 yıl önce başlamış. Baba Mircihan, küçük kızını öldüren Salih'in 15 yaşında ortaokuldayken uyuşturucu kullandığını öğrenmiş.
15 yıldır uyuşturucuya karşı verdiği mücadele bilinciyle "Bu ilçede uyuşturucu alışkanlığına kapılmak zor değil" diyerek sözleri şöyle sürdürdü:
Bütün Ceylanpınar'da her evde bir uyuşturucu müptelasını bulabilirsiniz. Oğlum için çok girişimde bulundum. Fakat baş edemedim.
Oğlum bir yerden sonra çok tehlikeli olmaya başladı. Uyuşturucu içmek, bizim toplumuzda çok ayıp bir şey. Bundan kaynaklı onunla beraber içtiği arkadaşlarının ailelerine gidip 'oğlunuz, oğlumla uyuşturucu içiyor' diyemiyordum; çünkü utanıyordum. Eğer öyle deseydim, benim oğlum da kötülenecekti düşüncesindeydim o zamanlar. Fakat ben bu durumu aştım ve oğlumu şikayet ettim.
Oğlunu defalarca polise, kaymakamlığa, savcılığa şikayet ettiğini belirten Mircihan, "Gelip götürürlerdi, bir iki gün gözaltında tutup, nasihat eder, serbest bırakırlardı. Devletin nezdinde 'vukuat işlemeyen uyuşturucu bağımlısı tutuklanamazmış.' Bir baba olarak şikayet ettim yıllarca. "Suç" diyorlar, alın size suç! Hepimizi öldürdü bundan büyük suç mu olur?" diye konuştu.
Baba Mircihan, yaptığı yoğun şikayet üzerine oğlunun bir defa ilçe emniyet müdürlüğünce Adana Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlılığı Tedavi ve Araştırma Merkezine (AMATEM) götürüldüğünü, iki defa da kendi imkanları ile götürdüğünü, fakat kısa bir müddet orada kaldıktan sonra Salih'in aşırı bağımlı biri olmadığı gerekçe gösterilerek ilaç verilip eve yolladıklarını, verilen haplarını ise hiç kullanmadığını anlattı.
Daha önce de küçük kardeşini yaraladı: Boğazında hala falçata izi var
"Kontrolü kendi elinde olmayan biri; hele içinde kötülük de varsa, ne yaparsanız yapın iyileşmez" şeklinde tepkisini dile getiren Mircihan, oğlunun yıllar içinde madde bağımlıları ile arkadaş olmaya başladığını, yaşı büyüdüğü için bir yerden sonra baş edemediğini belirtti.
Kardeşini öldüren Salih'in ilk vukuatı değildi bu yaşananlar.
İki sene önce baba Mircihan işteyken Salih, yine uyuşturucu etkisi altında falçata ile annesine ve küçük kardeşine saldırmış.
Annesine saldırırken boğazını kesmek isterken küçük kardeşinin buna engel olmaya çalışması üzerine ona yönelen Salih, küçük kardeşinin boğazına falçata ile saldırmış. Küçük kardeşin boğazında hâlâ falçatadan dolayı yaralama izi var.
"Ceylanpınar'daki gençlerin durumu vahim, hepsi uyuşturucu bataklığına girmiş"
Salih Mircihan'ın en son olayı ise yaklaşık üç ay önce yaşandı. Bu olaya ise baro görevlendirmesi ile Ceylanpınar Emniyet Müdürlüğü'ne giden Avukat Uğur Kahraman tanıklık etmiş.
Avukat Kahraman, Salih'in annesini yaralamadan dolayı emniyette bulunduğuna şahit olmuş.
Uyuşturucu madde bulamadığından dolayı kesici bir aletle annesine saldırıp gözaltına alındığını söyleyen Kahraman, Salih'in bu olayda yaklaşık bir ay gibi bir süre tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldığını anlattı.
Böyle bir şahsın bir ayda ıslah olmasının beklenemeyeceğini dile getiren Kahraman, yine de mahkemenin tahliye yönünde bir karar verdiğini söyledi.
Uğur Kahraman, kontrolsüz ve bu denli tehlikeli insanların serbest bırakılmasının, yaşanan olay gibi vahim nitelikteki vakalara sebebiyet vermekte olduğunun altını çizdi.
Kahraman, "Ceylanpınar'daki gençlerin durumu vahim, hepsi uyuşturucu bataklığına girmiş. Ve bundan kurtulmaları için herhangi bir araştırma ve tedavi yöntemi uygulanmıyor. Bu açıdan emniyetin daa disiplinli ve ciddi bir çalışma yapması gerektiğini düşünüyorum" dedi.
Salih uyuşturucu satışı yapmaktan tutuklandı; denetimli serbestlik ile salıverildi
Salih Mircihan, bağımlılığı arttıkça zamanla, uyuşturucu temini için önceleri evdeki eşyaları çalmaya başlamış. Evdeki halıları, kardeşlerinin saatlerini, babasının bisikletini dahi götürüp bir içimlik uyuşturucu karşılığında satmış.
Baba Mircihan'ın anlatımına göre Salih, uyuşturucu ticareti de yapmış. Bir sene önce M.Ç. adındaki biri ile uyuşturucu satışı yaparken yakalanmışlar.
Bunun üzerine tutuklanan Salih, altı ay geçmeden denetimli serbestlik ile salıverilmiş ve daha sonra hem içmeye hem de satmaya devam etmiş.
"Ceylanpınar'ın her sokağında bu zıkkım kullanılıyor da satılıyor da"
Baba Mircihan'ın ilçedeki uyuşturucu kullanımı ve satışı ile ilgili iddiaları ise küçümsenmeyecek düzeyde.
Ceylanpınar'da her evde, sokakta, mahallede uyuşturucu kullanıldığını iddia eden Mircihan, ilçede şeker gibi uyuşturucu satıldığını ve kullanıldığını ileri sürerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
Birkaç yerden buz içildiğini duydum. Ben normal buz olduğunu sandım, meğerse uyuşturucuymuş şu buz. Bağımlılar 'bonzai'ye 'buz' diyormuş. Bu ilçede esrar, eroin, morfin, bonzai, bir de ismini bilemediğim haplar kullanılıyor. Bunları oğlumdan biliyorum. Genellikle bazı Suriyeliler satıyor. Sınırdan içeri koyduklarını düşünüyorum. Ve sudan ucuz satıyorlar. Ceylanpınar'ın her sokağında bu zıkkım kullanılıyor da satılıyor da. Ben eroini, morfini ilaç sanayiide kullanılan bir madde olarak biliyordum. Fakat sokakta gençlere çocuklara 20 liraya satılıyor. Bu da bunun piyasada ne kadar çok olduğunun kanıtıdır.
"Aileler, 'ne haliniz varsa görün' mantığıyla yaklaşmasın"
Anne ve babalara tavsiyelerde de bulunan Mircihan yaşananların bir başkasının başına gelmemesi için herkesin çocuklarına dikkat etmesini gerektiğinin altını çizerek, "Benim başıma gelen onların başına gelmesin. Müdahale etmezlerse başlarına gelir" dedi ve ekledi:
Eğer param olsaydı Türkiye'nin en büyük rehabilitasyon merkezlerinde oğlumu iyileştirirdim. Ama yapamadım. Düzelmesi için her yola başvurdum fakat olmadı.
Anne ve babaların çocuklarının arkadaş çevrelerine dikkat etmelerini istiyorum. Aileler 'Ne haliniz varsa görün' mantığıyla yaklaşmasın. Eğer bağımlı olduklarını, kullandıklarını düşünüyorlarsa tedavi için her şeyi yapsınlar. Aksi halde benim başıma gelen onlarında başına gelir.
Uyuşturucuyu yok etmenin tek yolunun devletin uyuşturucunun kaynağını kurutması olduğunu dile getiren Mircihan, devletin istemesi durumunda 24 saat içerisinde satıcıları da içicileri de tespit edebileceğini iddia ederek, devletin uyuşturucu ile yeterince mücadele etmediğini savundu.
Mircihan'ın bir diğer iddiası ise devletin tutuklananları arka kapıdan bıraktığını yönünde. Ülkede uyuşturucuya yönelik kanun boşluğu olduğunu ileri süren Mircihan, "Bizim tek kaygımız Salih'in serbest bırakılması, çünkü polisler onu götürürken gelip hepinizi öldüreceğim dedi. Ben savcıya, 'Oğluma on defa ağırlaştırırmış müebbet hapis verin' dedim. Bir baba evladı için bunu söyler mi? Hem de ilk göz ağrısı evladı olmasına rağmen, ben derim! Çünkü benim oğlum bu cinayeti ayık kafa ile işledi. O bir katil çünkü" diye konuştu.
"Çocuklarımızı uyuşturucudan kurtarın!"
Şanlıurfa'nın Ceylanpınar İlçesi resmi rakamlara göre nüfusunun 86 bin, gayri resmi rakamlar ise bu oranın 120 bin kişi dolayında olduğu tahmin ediliyor.
Suriye sınırındaki bu ilçenin kozmopolit yapısından kaynaklı ilçede Türkler, Kürtler, Araplar, 1982 yılında Afganistan'dan getirilen Özbekler ve Suriye'den gelen sığınmacılar bir arada yaşıyor.
Yıllardır birlikte yaşayan bu insanlar bazen bölgecilik adı altında, yer yer siyasi görüş farklığından kaynaklı ve çeşitli nedenler ile ufak tefek ayrışmalar yaşasalar da, yaşanan Mircihan cinayetinden sonra topyekûn aynı görüşün içinde buluştular.
Hepsinin ortak fikri ise, uyuşturucunun bitirilmesi.
İlçede yaşayan yurttaşlar her ne kadar isimlerinin verilmesini istemezseler de onlar da Münir Mircihan ile aynı fikirde. İlçenin neredeyse her yerinde uyuşturucu kullanımı ve satışı yapıldığını iddia ediyorlar.
Uyuşturucu bağımlılarının dini inançları, örf, adet ve gelenekleri hiçe sayarak; ilçe mezarlığında, cami tuvaletlerinde, parklarda, bütün tenha sokaklarda ve pandemiden dolayı kapatılan kültür ve taziye evlerinin kapılarının kırılarak içlerinde uyuşturucu madde kullanıldığı iddialar arasında.
Özellikle Nurbari Mircihan cinayetinden sonra ilçedeki uyuşturucuya karşı seslerin yükselmesi sosyal medyada daha çok ön plana çıkıyor.
Bunlardan biri de "Ceylanpınar Kuşu" adındaki bir sosyal medya sayfası. Burada özellikle uyuşturucu satışı yapan kişiler isim, adres verilerek teşhir ediliyor.
Yapılan bu paylaşımların altına ise onlarca kişi uyuşturucuya karşı olduklarını belirterek, yetkililerin uyuşturucu ile daha etkin mücadele edilmesi gerektiğini yorumluyor.
İlçe nüfusunun büyük bir bölüme gençlerden oluşuyor. Başta işsizlik ve buna bağlı olarak istihdam alanlarının kısıtlı olması, pandemiden kaynaklı okulların kapanması, sosyal alanların kısıtlaması ve hiçbir sosyal faaliyet ortamının olmamasından kaynaklı gençlerin birçoğu uyuşturucu batağına saplanmış durumda.
İlçe halkı ile konuştuğumuzda, "Çocuklarımızı uyuşturucudan kurtarın! İçenler rehabilite edilsin, ticaretini yapanlar ise cezalandırılsın" diyorlar.
"En büyük mağdur, uyuşturucu bağımlıların aileleri"
Uyuşturucu bağımlılığın sosyolojik nedenlerini Independent Türkçe için yorumlayan Sosyolog, Rehberlik ve Aile Danışmanlığı Uzmanı Arslan Özdemir, sosyolojik olarak sokakta çocukları bekleyen en büyük tehlikenin uyuşturucu bağımlılığı olduğunu belirtiyor.
Uyuşturucu ticaretinden büyük çıkarı olan çetelerin, çocukları ve gençleri bağımlı kılmak için birçok yol denediklerini, uyuşturucu bağımlısı yaptıkları gençleri ise torbacı olarak kullanıldığına dikkat çeken Özdemir, sözlerine şöyle devam etti:
Özellikle toplumsal anlamda sorunların yaşandığı yerleşim yerlerini seçerek kanser gibi yayılan uyuşturucu tacirlerinin, seçtikleri yerleşim yerlerine girişi en zayıf halkadan yapmaktadırlar.
Ailesinin sevgisini almayan, görmeyen, şiddet mağduru, cinsel istismar mağduru, psikolojik sorunları olan, zaaflı, amaçsız ve buna benzer özelliği olan gençleri bulup bağımlı yaptıktan sonra bu kişiler aracılığı ile bağımlı gençleri artırmak için bu gençleri araç olarak kullanmaktadırlar.
Uyuşturucu tacirlerinin, özellikle esrar bağımlılığı yaratırken, 'esrarın zararsız, hatta faydası olan, bağımlılık yaratmayan, bir sigara olduğunu' anlattıklarını aktaran Özdemir, buna inanan ve içmeye başlayan bağımlı olan kişinin, bu maddeyi almak için para arayışına girdiğini söyledi.
"Parayı bulamayan bağımlı, hırsızlık, gasp yapmakta, gerektiğinde gasp ettiği kişileri ya da kişiyi öldürebilmektedir. Esrar bağımlılığı, eroin, morfin bağımlılığının başlangıcı olabilmektedir. Bu aşamaya geçen gençlerin büyük bir çoğunluğu hayatını kaybetmektedirler" sözleriyle konuşmasını sürdüren Özdemir, bütün zararlı maddelerin bağımlılığı beraberinde suç işleme oranını da artırdığının vurguladı.
Bu nedenle adli suçtan yatan tutukluların büyük bir çoğunluğu uyuşturucu bağımlısı olduğunu hatırlatan Özdemir, özellikle aile bireylerinin bu konuda ciddi sorunlar yaşadığını, en büyük mağdurun ise bağımlıların aileleri olduğunu dile getirdi.
Toplumsal anlamda bağımlılığının öne geçmenin devlet politikası olması gerektiğini vurgulayan Özdemir, özellikle çocuklara ve gençlere farkındalık yaratılarak, ailelerin bilinçlendirmesi gerektiğini ve uyuşturucu ticareti yapan çetelere de ağır cezalar verilerek rehabilite edilebileceğini açıkladı.
"En büyük sorumluluk anne ve babalara düşüyor"
İlçedeki sivil toplum kuruluşları, esnaf ve mahalle muhtarları da uyuşturucuyla etkin mücadele edilmesini istiyor.
Bunlardan biri iİlçede esnaflık yapan aynı zaman Ceylanpınar Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkan Yardımcılığını yürüten Veysi Yılmaz.
Son zamanlarda ilçede artış gösteren madde bağımlığının genç bir kızın canına mal olduğunu hatırlatarak sözlerine başlayan Yılmaz, buna bağlı olayların bir an önce önlenmesini istedi.
Özellikle kısa bir süre sonra açılacak olan okulların önlerinde uyuşturucu maddelerin satıldığının duyumunu alığını dile getiren Yılmaz, yetkililerin bu konuda daha tedbirli ve daha kapsamlı bir çalışma yapması gerektiğinin altını çizdi.
"Gençler, arkadaş çevrelerini iyi seçmeli"
Uyuşturucuya karşı olduğunu belirten Mehmet Akif Ersoy Mahalle Muhtarı Mehmet Binay ise, ilçede uyuşturucu kullanımın çoğaldığını belirtti.
Binay, devletin her ne kadar uyuşturucuyla mücadelesi olsa da, en büyük sorumluluğun anne ve babalara düştüğünü ifade ederek, bu konuda herkesin çocuklarına sahip çıkması gerektiğini, gençlerin arkadaş çevrelerini iyi seçmekle bunu önüne geçilebileceğini dile getirdi.
İlçede uyuşturucu kullanımın artığı söyleyen Seydo Atilla Mahalle Muhtarı Ömer Küçükyıldım ise, uyuşturucu kullanımın ilçede artığını ifade ederek, ilçenin herhangi bir yerinde uyuşturucu ile ilgili bir faaliyetinin görülmesi durumunda emniyete kimliklerinin açığa çıkmasından dolayı çekinen insanların, Mmuhtarlıklara iletilmesi durumunda olayın üzerine gideceklerini belirtti.
"Uyuşturucu batağından kurtulmanın tek yolunun birlik ve beraberlik"
Mevlana Mahallesi Muhtarı Ahmet Akkurt da ilçedeki uyuşturucu kullanımın toplum tarafından aşikâr olunduğunu belirterek, uyuşturucuyu kimlerin içtiği, değil kimlerin sattığının tespit edilmesinin önemine değindi.
Uyuşturucu batağından kurtulmanın tek yolunun birlik ve beraberlikten geçtiğini dile getiren Akkurt, bu konudaki en büyük sorumluluğun ailelere düştüğünü ifade etti.
Peki, uyuşturucu madde kullanan bireylerin ruh hali nasıl olur?
Saldırgan kişilik yapısı bütün uyuşturucu madde kullanıcılarında ortaya çıkar mı?
Uyuşturucu kullanan birinin dışarıdan bakıldığı zaman uyuşturucu kullanıcısı olduğu anlaşılır mı, anlaşılıyorsa belirtileri kişinin davranışlarına yansır mı?
Bütün bu soruların cevabını Uzman Klinik Psikolog Mahmut Pakdemir ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Diyarbakır Şube Eş Başkanı Psikolog Şiyar Güldiken cevapladı.
"Madde kullanımı sizi bir başkası yapmaz; sizde var olanı ortaya çıkarır"
Klinik Psikolog Pakdemir, uyuşturucunun her bir insanın ruh hali üzerinde değişik etkileri olduğunu, genel olarak uyuşturucunun beynin olağan çalışma biçimini maddenin etkisi geçene kadar değiştirdiğini belirtiyor.
Kontrolü ortadan kaldırdığını ve kişinin ruhsal olarak olağan kişilik yapısından değişik tavırlar gösterdiğini dile getiren Pakdemir, "Madde kullanımı sizi bir başkası yapmaz, bu güne kadar bir şekilde kontrol etmeye çalıştığınız davranış, huy ve benzeri tavırlarınızın ortaya çıkmasına sebep olur. Yani sizde var olanı ortaya çıkarır. Kişilerin savunma mekanizmaları vardır. Savunma mekanizmaları dış dünyanın gerçekliğine uyum sağlamamıza yarar. Kişi maddenin etkisi altında bu işlevini önemli derece yerine getiremeyebilir. Madde, kişinin savunma mekanizması ile olan bu yapısını ortadan kaldırır ve kişi savunma mekanizması olmadığında barındırdığı kötü davranışları sergilemeye başlar" diye konuştu.
"Uyuşturucu kullanımı kişiyi saldırganlaştırır mı?" sorumuzu da yanıtlayan Psikolog Pakdemir, uyuşturucu kullanımı ile kişilik bozukluğu arasında yapılan araştırmalara göre yüksek oranda ilişki söz konusu olduğunu ifade ediyor.
Özellikle anti sosyal kişilik bozukluğu olan kişilerin madde kullanımı var olan saldırganlıkları daha fazla artırdığını, bağımlı kişinin zaten saldırgan olduğu ve maddenin bu saldırganlığı ortaya çıkardığının altını çizen Pakdemir, kişinin zihinsel kontrolü pek olmadığından bu saldırganlık çok kötü sonuçlara yol açabileceğini belirtiyor.
Uyuşturucu kullanımının, kişiye dışarıdan bakıldığında dışarıdan gözlemlenebileceğini söyleyen Pakdemir, ilk olarak kişinin arkadaş çevresinin ve rutin hayatının değişiklik göstermeye başladığının fark edileceğini belirterek, şöyle devam etti:
Madde kullanan bireyler, kullandıkları maddenin türüne bağlı olarak (uyarıcı ya da uyuşturucu maddeler olarak) ya aşırı tepki verme veya hiç tepki vermeme şeklinde davranışlar gösterirler. Çabuk öfkelenme veya içine kapanıklık gibi. Anlamsız konuşmalar, cümleler arasında bağlantının söz konusu olmaması, yüksek ses veya hiç konuşmama. Vücutta kontrol edilemeyen hareketler, tikler, gözlerde kızarıklık, gözbebeklerinde büyüme ya da küçülme, ışığa hassasiyet, okulda başarısızlık, sosyal ilişkilerin kötüleşmesi, aile bireyleri ile kavgalar, madde yoksunluğundan ve madde temini için suç işleme, suça bulaşma veya madde satma, uykulu veya uyuşukluk hali ya da tam tersi, fazla enerjik olma, uyarılmışlık hali, hafıza kayıpları, arada halisülasyonlar, yalan söyleme, hırsızlık, geç saatlere kadar uyumama,yeme düzeninde bozulmalar gibi kişinin rutin hayatında duygu ve davranışlarında ciddi değişiklikler kendini gösterir.
"Uyuşturucu kullanımı, tek başına bireysel bir sorun değil"
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Diyarbakır Şube Eş Başkanı Psikolog Şiyar Güldiken ise, uyuşturucu kullanımının tarihsel bir alt yapısı olduğunu, özellikle 20'nci ve 21'nci yüzyıldaki kullanımın, daha çok sistemlerin toplumu ve bireyi eleştirmez, sorgulamaz, kendine bağımlı hale getirme yöntemi olduğunu belirtiyor.
Uyuşturucu kullanımı, tek başına bireysel bir sorun olmadığını, içinde bulunduğu aile ve toplumu da olumsuz etkilediğini dile getiren Güldiken, bağımlılığın başlı başına bir kökünden, değerlerinden kopma halini beraberinde getirdiğini söyleyerek sözlerini noktalıyor.
İlçedeki Uyuşturucu kullanımına yönelik Ceylanpınar Kaymakamlığı'nın uyuşturucuya karşı kurulan bir birimin ya da faaliyetin olup olmadığı sorumuz, Kaymakamlık yetkililerince cevaplandı.
Yetkililer, uyuşturucu ile bağımlılık kapsamında Kaymakam başkanlığında bir birimin olduğu belirterek, ilçedeki diğer bütün resmi kulumlar ile diyalog halinde çalışıldığı, ve ortak kararlar alındığı açıklandı.
Birimin en son bir ay önce uyuşturucu ile mücadele kapsamında yaptığı toplantıda metruk binaların yıkılması, cuma namazlarında uyuşturucu ile vaaz verilmesi, ilçedeki 14 parka kamera takılması, açık sigara satışının yapıldığı yerlerde denetimin yoğunlaştırılması, internet kafe ve diğer kefelerin ruhsat ve denetiminin yapılması kararı alınmış.
© The Independentturkish