“İyi deneyimlerin kötü deneyimlerimden daha fazla olmasını beklerim” mi size daha yakın bir cümle, “Güzel olayların başıma geleceğine nadiren inanırım” mı?
Bu basit teste göre ilkini seçmeniz sizi iyimser, ötekisiyse kötümser yapıyor ama büyük ihtimalle iki özelliğe de aynı anda sahipsiniz. Michigan Eyalet Üniversitesi’ne bağlı Yakın İlişkiler Laboratuvarı’nın müdürü Psikolog William Chopik, “İnsanlar bazı konularda iyimser, bazılarında da kötümserdir” diyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Yarısı birlikte yetiştirilmiş, yarısı da çok küçük yaşta evlatlık verilmiş 500 çift ikizle yapılan araştırmadan çıkan sonuca göre, iyimserlik yüzde 25 oranında miras olarak aktarılan bir özellik. Chopik, açıklamaya muhtaç kısım için “Gerisi de hayatınız boyunca başınıza gelenlerle belirleniyor. Ebeveynleriniz size nasıl davrandı? Arkadaşlarınızla ilişkileriniz nasıldı? İyi bir öğrenci misiniz? Genç yaşta çok fazla başarı deneyiminiz oldu mu?” ifadelerini kullanıyor.
Genetik dışındaki bir diğer başat faktörse yaş. Yaşları 18 ila 104 arasında değişen 22 bin 150 Amerikalının da aralarında bulunduğu 75 bine yakın kişiyi kapsayan bir araştırmada ortaya çıktı ki; iyimserlik genelde genç erişkinlik döneminde artıyor, 55-70 yaşları arasında grafik düzleşiyor, daha sonraysa düşmeye başlıyor.
Chopik, yazarlarından biri olduğu bu çalışma hakkında şöyle konuşuyor:
Yaşamınızın erken dönemlerinde ergenken ya da lisedeyken kariyerinizi ilerletmek ve hayatta öne geçmek için çok yatırım yapıyorsunuz. Sonrasındaysa daha yeterli bir insan oluyorsunuz, bu da iyimserliği artırabilir.
Daha da ilerleyen yıllardaysa yaşla birlikte sağlık sorunları da artıyor, bu da kötümserlik için iyi bir gerekçe.
İyimserlik grafiği, yaşam boyu 'U' şeklinde seyrettiği söylenen ‘mutluluk eğrisi’nin neredeyse tamamen zıttı yönde. Mutluluk eğrisine göre gençken mutlu olan insanlar, orta yaşta mutluluk konusunda dibi görse de 50 yaşından sonra eğri yeniden yükselişe geçiyor.
“İnsanlar şimdi mutsuz olsa da geleceğe ve güneşli günlerin eninde sonunda geleceğine dair umutlu olabilir” diyen Chopik iyimserlik gelecekteki mutluluğu tahmin ettiği için iki grafiğin aslında birbirini izlediğini söylüyor.
Peki tüm dünyayı sarsan koronavirüs bizi ne kadar etkileyebilir?
Bu tip krizler kötümserliğe yol açsa da uzmanlara göre tek seferlik olaylar bizim duruşumuzu çok da değiştirmiyor.
Çocuk sahibi olmak, ilk kez bir işe girmek, birlikte olduğun kişiyi kaybetmek ve kanser tanısı gibi şeyler, tek başına bir insanın iyimser olup olmadığını göstermiyor. Burada iki farklı insanın aynı olaya farklı tepkiler verebileceğini düşünmek gerekiyor.
Chopik’le aynı araştırmayı yazan isimlerden Ted Schwaba, “Bir insan partneriyle birlikte aynı evde yaşamaya başlarsa bu onun için mükemmel olabilir ama aynı durum bir başkası için dünyada yaptığı en kötü şey de olabilir” diyor.
Felaketler karşısında düşünce yapısı da önemli rol oynuyor. İyimserler iyi olaylarla karşılaştıklarında kendilerini takdir ederken, kötü giden işler için kaderi suçlayabiliyor. Schwaba’ya göre “Eğer bir optimistseniz limondan biraz da olsa limonata çıkarmaya çalışırsınız.”
İyimserlik neden önemli?
Kötümserliğin de faydalı olabileceğini savunan Chopik’e göre yukarıdaki sorunun cevabı, iyimserliğin motive edici gücünde saklı:
Eğer gerçekten işe yarayacağını düşünürsem, o işi yapmayı gerçekten denerim. Kötümserlikse sizi kötü gidebilecek pek çok şeyden koruyabilir.
Chapman Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdüren Julia Boehm de konuyla ilgili şu ifadeleri kullanıyor:
Eğer amacınız sağlıklı olmaksa ve bu hedefe ulaşma konusunda iyimserseniz, bu amaca uygun davranışları seçme ihtimaliniz daha fazla olacaktır. İyimser insanların kalp ve damar hastalığı yaşama ihtimali daha az. Sağlıklı davranışların da bir insanın iyimserlik düzeyini artırıyor olması kesinlikle muhtemel.
Ayrıca iyimserlik daha mutlu ilişki kurmada ve iş yerinde daha verimli çalışmakta da önemli bir etken olarak görülüyor.
Nasıl daha iyimser oluruz?
Washington Post'a “İşlerin kötü gidebileceği gerçeğini de kabul edin. Kötü giden işler için kendinizi hazırlayın ama umudunuzu da kaybetmeyin” diyen psikanalist Lindsay Brancato’nun kendi deneyimine göre, insanlar pandemi sırasında daha iyimser olmak istiyor.
Kendi duygularını ve kendi kendini anlayabilme yeteneğinin geliştirilmesinin önemini vurgulayan Brancato, “Sahip olduğunuz bilinçli ama otomatik düşüncelerle aranıza mesafe koyun. Kendinize sorular sorup içgörü kazanın. Kendinize her şeyin geçici olduğunu ve hayatın yalnızca iyi ya da kötüden ibraet olmadığını hatırlatın” diyor.
Meditasyon yapmak ve yazı yazmak da içgörüyü geliştirmek için verilen tavsiyeler arasında.
Independent Türkçe, Washington Post