“Her Kürt, doğal bir Kürd Dil Hareketi üyesidir” sloganıyla yola çıkan ve son 2 haftadır özellikle dil konusunda hassasiyet sahibi her kesimin ilgi odağı olan Kürd Dil Hareketi (HEZKURD/Hereketa Zimanê Kurdî), eylül ortasında deklarasyonunu duyuracak.
Wikipedia, geçen haftalarda, 30 bin makaleyi aşan Kürtçe’nin Kurmanci lehçesini tebrik ederek Wikipedia Kurdi’ye daha fazla yazı yazılması için çağrıda bulunması, dünya dilleri arasında en fazla materyale sahip diller arasında yer alan Kürtçe, Türkçe ve Arapça’yı geride bırakarak 9’uncu sıraya oturmasının yanı sıra 20 Ağustos’ta Microsoft Translotor Blogu’da metin çevirisi için Kürtçe’nin Kurmanci ve Sorani lehçelerine yer verdiğini resmi olarak duyurmasıyla Kürtçe, bir kez daha gündeme oturdu.
Türkiye’de ise son iki haftadır, Kürt toplumunun tüm tabakalarından gönüllülerin öncülük ettiği, partiler üstü “Kürd Dil Hareketi”, ideolojiden uzak, şiddetin her türlüsünü baştan reddeden, demokratik ve sivil bir hareket olarak ortaya çıktı.
Tüm dillerin kutsal olduğunu ve dillerin siyasetten uzak insani, hukuki ve ahlaki bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğine işaret eden hareketin, arayışı içinde ve talep ettiği hakları ise, “Kürt dilinin anayasal güvenceye alınması, Kürtçe'nin eğitim ve öğretim dili olması, Kürt diline, kültürüne, coğrafyasına ait isimlerin özüne dönüşünü sağlayarak, iadelerinin sağlanması.”
HEZKURD ayrıca, tek amaç ve gayelerinin Kürtçe’nin “asimile olmasını engelleme” ve “geleceğinin yasal güvenceye” alınmasını sağlamak olduğunu savunuyor.
Eylül ortasında deklarasyonunu duyurması beklenen Kürd Dil Hareketi Yöneticisi Barij Celalî, Independent Türkçe’ye hareketin amaç ve perspektifini anlattı.
"Sayın Cumhurbaşkanı'nın da dillendirdiği değerlerimizi kaybetmemek adına bu hareketi kurduk"
Böylesi bir harekete neden gerek duyulmadığı sorusundan ziyade, neden daha önce böyle bir oluşumun kurulmadığı üzerine düşünmenin daha faydalı olduğunu söyleyen Barij Celalî, “Kürt dili üzerindeki yoğun baskılar, yasaklar, ileri düzey asimilasyon ve kaderine terk edilişi bizim çıkış kaynağımız ve sebebimizdir” dedi.
“Dil, doğuştan gelen bir haktır ve kutsaldır” diyen Celalî, hareketin kuruluş amacını şu sözlerle anlattı:
Ben daima şunu derim; diliniz yoksa bütün kimlikleriniz ve sıfatlarınız eksiktir. Bunu 3 dil bilen biri olarak söylüyorum. Kaldı ki, Sayın Cumhurbaşkanı bir keresinde şunu dile getirmişti: ‘Dilini kaybeden bir toplumun, diğer bütün değerleri de kaybolur.’ İşte biz bu hakikat ışığında böyle bir hareketi kurma kararı aldık. Sayın Cumhurbaşkanı'nın da dillendirdiği değerlerimizi kaybetmemek için.
"Kürt dilini seven ve sempati duyan herkes Kürd Dil Hareketi’nin doğal üyesidir"
Tabandan, gönüllülük esası üzerine örgütlendiklerine dikkat çeken Celalî, “Biz aklımızda ve kalbimizde olanları anlattıkça bize destek de arttı. Biz sivil kişilerden oluşan ve her kesime hitap eden sivil bir hak hareketiyiz. Kısacası Kürt dilini seven ve ona sempati duyan herkes Kürd Dil Hareketi’nin doğal üyesidir” diye konuştu.
Celalî, “Kaldı ki dil söz konusu olunca, bizler siyasî parti mantığını da reddediyoruz. Çünkü partiler, dil gibi hayati bir hakkı da, kazanım amacı ile propaganda malzemesi yaparak dili araç haline getiriyorlar. Oysa HEZKURD için, Kürtçe araç değil amaçtır. Bu nedenle Kürt dili ve kültürüne yönelik kaygılarımız bizi bir araya getirdi” ifadelerini kullandı.
Resmi olarak henüz deklarasyonunu yapmayan HEZKURD'un peyderpey kamuoyunu da bilgilendirmelerini yaptıklarını belirten Celalî, şunları söyledi:
Çünkü resmi olarak kuruluşumuzu açıkladığımızda ‘Hangi ara kuruldu!’ söylemlerine de mahal vermek istemiyoruz. Mevcut durumda zaten çağrı aşamasındayız, dil konusunda kaygısı ve talebi olan ve bizimle iletişim kuran her birey ‘Ben ana dilimi konuşamıyorum, çocuğuma aktaramıyorum, ana dilim için ne yapabilirim?’ isteğiyle bize katılıyorlar. Ve hareketimize dahil olan her birey gönüllülük esasına uygun bir şekilde, görevlendirmelerini de kendi şartlarına göre kendileri seçiyor.
Diyabakır, Şanlıurfa, Van, Mardin, Iğdır, Muş, Mersin, Hakkari, Batman, Balıkkesir, Bursa, Erzurum, Bingöl, Bitlis, Siirt, Şırnak, Malatya, Elazığ, Manisa, Ağrı, Adıyaman, Kars, Konya, İzmir, İstanbul, Ankara’nın aralarında bulunduğu kentlerde bir araya gelen 15 ila 20 kişilik gönüllü gruplarla çalışmalarını başlatan harekete, her geçen gün katılımcı gönüllüler de artıyor.
Barij Celalî, “Şüphesiz pilot bölgelerde yönetim kadroları oluşturduktan sonra deklarasyonu mutlaka ilan edeceğiz” ifadelerini kullandı.
"Biz hiçbir şekilde herhangi bir partinin, ideolojinin arka bahçesi olarak ortaya çıkmadık"
“Kürtler adına birçok farklı inisiyatif, platform ve partiler kuruldu ancak çoğu farklı gerekçelerle aktif olarak çalışmalarını sürdüremedi. Hareketinizin bu oluşumlardan farkı nedir?” sorusuna Celalî, şu yanıtı verdi:
Evet, daha önce platformlar oldu, dil için çalışmalar yapıldı. Hatta 2012 yılında yaklaşık 300’e yakın delegenin ve tanınmış birçok ismin öncülüğünde Kürd Ulusal Dil Çalıştayı yapıldı, fakat işlevsiz kaldı. Şuna inanıyoruz, fikriyatınız, ideolojiniz, partiniz ne olursa olsun dil bunlardan bağımsızdır. Araçsallaştırılan dil, güçlü bir partinin tekelinde dahi olsa Kürt milletinin tümünde karşılık bulmuyor. Çünkü tabanın tamamına hitap eden herhangi bir parti veya oluşum yok. Bu nedenle daha önce ideolojilerle yola çıkan irili ufaklı çıkışlar da sonuçsuz kaldı.
Celalî, HEZKURD'un farkını ise, “Herhangi bir partinin, ideolojinin arka bahçesi olarak ortaya çıkan bir hareket olmayışımız. İşçisinden, akademisyenine, hukukçusundan farklı siyasi partilerin destekçilerine, ev hanımından öğrencisine kadar her kesimden vatandaşımız bir araya gelip hareketimize öncülük ettiler. Siyaset üstü dememizin sebebi de budur. Biz; Kürt dilinin geleceği konusunda yapılması gerekenler dışında her hangi bir gündeme yer vermiyoruz” sözleriyle açıkladı.
Deklarasyonu henüz ilan etmedikleri için, herhangi bir parti ile görüşmediklerini belirten Barij Celalî, “Elbetteki önümüzdeki süreçte özellikle Kürt dili konusunda sözü olan iktidarından, muhalefetine, düşük ve yüksek tabanlı partilere kadar tüm siyasi aktörlerin yanı sıra, toplumumuzdaki tüm STK ve oluşumlarla da görüşeceğiz” ifadelerini kullandı.
"Özellikle DEVA ve Gelecek partilerinin Kürt dili konusundaki beyan ve çıkışlarını yakından takip ediyoruz"
İktidarda olan AK Parti'nin, TRT Kurdî ve üniversitelerde Kurdolojî bölümlerinin açılmasına zemin hazırlamasını önemsediklerini ancak çok yetersiz de bulduklarını, muhalif partilerden Gelecek Partisi, Saadet Partisi, DEVA, HDP ve CHP’nin zaman zaman Kürt dili konusundaki çıkışlarını dikkatle takip ettiklerine işaret eden HEZKURD Yöneticisi Celalî, şunları söyledi:
Bu partiler arasındaki siyasi çekişme ve rekabetler bizi ilgilendirmiyor. Çünkü bizim ajandamızda siyaset yok. Sayın Davutoğlu’nun Diyarbakır’daki il kongresinde Kürtçe’nin eğitim dili olmasına dair son çıkışını önemsiyoruz. DEVA Partisi’nin ise örgütlenme çalışmaları henüz devam etse de tüzüklerindeki anadilde eğitim beyanları dikkatimizi çekti. Biz tüzel kimliğimizi kazandıktan sonra resmi olarak kendileriyle özellikle istişareler yapmak istiyoruz.
“CHP’de siyasi durumlar değişir mi bilmiyoruz, ama dil konusunda İmamoğlu’nun İSMEK’lerde Kürtçe dil kursları açması da dikkatimizi çekiyor” diyen Celalî, ayrıca CHP’nin yerelde hâkim olduğu diğer büyükşehir belediyelerinin bünyesinde de aynı tavrı sergilemeleri gerekmektiğine dikkat çekti.
Celalî, “Nitekim birçok büyük şehir belediyesini Kürt seçmenlerin oyları ile elde ettiği bir hakikat. Tabii olarak böylesine pozitif ve hak bir çıkış, Kürt seçmenin de dikkatini çekecektir” şeklinden konuştu.
Celalî, HDP için ise şu ifadeleri kullandı:
HDP'nin ezici bir biçimde Kürtlerden oy alması, buna rağmen dil konusunda çok yetersiz olması da Kürtlerin dikkatinden kaçmıyor. Kürt seçmenin, yaşamın her alanında Kürtçe için çalışmalar beklediğini ve dilin görünür kılınması konusunda projeler istediğini biliyoruz.
"Kürtler, mağduriyetleri söz konusu olduğunda partiler üstü bir tavırdan mahrumlar"
Barij Celalî, Kürt diline hizmetin yanı sıra, Kürtçe konuştukları ve Kürt oldukları için hakaret, saldırı ve tacize maruz kalanların sesi olacaklarını ve bu gibi durumlarda hukuki ve manevi destekte bulunacaklarını kaydederek, “Kürtler ne yazık ki, kimliklerine yönelik bir mağduriyet söz konusu olduğunda, partiler üstü bir refleksten mahrumlar. Bunun sebebi ise farklı siyasi tercihleri olan Kürtlerin, değer ve kimliklerine yönelik bir saldırı olduğunda, meseleye parti ve ideolojiler üstü yaklaşmayıp, benden değilse benim sorunum değildir tavrıdır” dedi.
Celalî, “Bu realiteye binaen, bizim öncelikli bir diğer amacımız da nerede olursa olsun mağdur edilen, hak ihlaline maruz kalan her Kürt’ün sesi ve dayanağı olmaktır. Bu durum AKP, MHP, CHP, HDP seçmeni olduğunda da değişmeyeceği gibi, herhangi bir cemaate, inanca bağlı olan veya apolitik olan bir Kürt için de geçerlidir” ifadelerini kullandı.
“Israrla siyaset üstü hareket olduğunuzu belirtiyorsunuz ancak hareket içinde farklı siyasi partilerden üyeleriniz var. Bu durumun hareket içinde çekişmelere neden olacağı endişesi yok mu? Nitekim olabilecek sürtüşmelerin hareketinizi zayıflatması kaçınılmaz…” sorusuna ise Celalî, şöyle yanıt verdi:
Doğrudur, hareketimizin içinde farklı partilerin üyesi olan, hatta alt kademede de olsa yönetici olan doğal üye ve gönüldaşlarımız var. Bu durum onların özgür iradelerini bağlar, Kürd Dil Hareketi’ni bağlamaz. Ama şunu kesin bir dille söyleyebilirim ki, hareketimizde görevlendirme kademelerinde, herhangi bir parti ile organik bağı olan tek bir yönetici yoktur ve bu durum doğru da değildir. Örneğin; Azadi Hareketi Genel Sekreteri Sayın Fevzi Bulgan, ilk istişare toplantılarına hem öncülük etti hem de önemli katkılarda bulundu. Ancak gönüllülerimiz kendisine, ‘Evet çalışmalarınızı ciddiye alıyoruz. Saygı da duyuyoruz ve sahipleniyoruz. Ama hareketin yönetim kadrosunda yer almanızı prensip gereği doğru bulmuyoruz. Birinden taviz vermeniz gerekiyor’ konusundaki düşüncelerini aktardı. Akabinde kendisi HEZKURD'a olan inancından dolayı Azadi Hareketi Genel Sekreterliğinden istifa ederek, hareketimizde sivil kimliği ile göreve başladı.
Yönetim mekanizması dışında, destekçi ve gönüllü üyelerin herhangi bir partiye üye olmaları veya destek sunmalarının HEZKURD için sorun teşkil etmediğini vurgulayan Celalî, “Bu onların en doğal ve demokratik hakkıdır. Yalnız şunun altını özellikle çizmek istiyorum, masamızda siyasete ve ideolojilere dair en ufak bir şey konuşulmaz, tartışılmaz bu bizim içerideki kırmızı çizgimizdir” diye ekledi.
"Gençler arka bahçede değil, yürütmedeler"
Barij Celalî, Kürd Dil Hareketi’ne özellikle toplumun her tabakasından gençlerin yoğun katılımının nedenini ise şu gerekçelerle belirtti:
Tüm partilerde gençlerin ve kadınların öne çıkarılmama sorunu var. Gençlerin bir alt birim veya ihtiyaç duyulduğunda ortaya çıkacak kitle olarak görülmesi büyük bir rahatsızlık sebebidir. Bu durum, gençlerin doğal olarak partilerden uzaklaşmasına veya silikleşmesine yol açıyor. Bizim farkımız ise ideolojiler üstü olmamız ve gençleri işin arka bahçesine değil, merkezine yani yürütme kısmına almamız oldu. Gençleri ve kadınları merkeze aldığımız için, toplumun etkili bu iki kesimi doğal olarak hareketimize yoğun bir şekilde rağbet gösterdi. Kaldı ki hareketimizde başından beri kadınlar ve gençler ağırlıktaydı ve bu daima böyle sürecek.
Gençlerin dil konusunda çok hassas olduklarını vurgulayan Celalî, “Büyüklerimiz ‘Ben konuşabiliyorum, bu bana yetiyor’ diyor. Bir diğer anlamda asimilasyonu görmüyor. Ama okuyan, araştıran, çalışan bireylerimiz ve kimliğinin farkında olan gençlerimiz, dil eksikliğini gündelik hayatın yanı sıra, yaşamın her alanında hissediyorlar. Bu durum, doğal olarak bireyleri hareketimize yönlendiriyor” diye konuştu.
Celalî, “Dürüst, çalışkan, samimi ve aktif gençlerimizin bu sorunun üstesinden gelmemesi mümkün değil. Çünkü biz aynı zamanda bir bilinç hareketiyiz ve aydınlanma gençler ile başlar” ifadeleriyle sözlerini sonlandırdı.
© The Independentturkish