Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Kocaeli'nin Gölcük ilçesinde meydana gelen depreminin 21. yıl dönümü vesilesiyle panel düzenledi.
"Sahi Siz 21 Yıldır Ne Yaptınız?" başlıklı panelin açılış konuşmasını yapan İTÜ Maden Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi ve Yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür, merkezi yönetime seslendi.
"Bu ülkeyi yönetenlere soruyorum, neyi bekliyorsunuz?" diye soran Görür, yerel yönetimler ve halkla birlikte topyekûn harekete geçilip, önlem alınmasının önemine dikkati çekti.
"Geçmişten ders alınmadı"
18 bini aşkın kişinin yaşamını yitirdiği Gölcük depreminin gerçekleştiği 1999'u "milat" olarak niteleyen Görür, "Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" şeklindeki söylemlerin 6 sene sonra unutulmaya başlandığını, 17 Ağustos tarihinin ise "deprem anma yıl dönümü"nden ibaret hale geldiğini, geçmişten ders alınmadığını savundu.
"Bu kayalar artık yükü taşıyamıyor, yakında kırılacak ve beklenen deprem olacak"
Prof. Dr. Görür tepkisini şu ifadelerle dile getirdi:
'Depremi unutmayacağız' söylemi, 'Depremde artık can yitirmeyeceğiz, oturduğumuz yerleşim alanlarını güvenli hale getireceğiz, insanlarımız ölmeyecek, deprem kader değildir, önlem alabiliriz' anlamına gelmeliydi ama ne yazık ki bunu beceremedik. Bugün beklediğimiz deprem tetiklenmiştir, 99'daki İzmit depremi bunu tetikledi. Bu kayalar artık yükü taşıyamıyor, yakında kırılacak ve beklenen deprem olacak. 99 depremi nedeniyle bu yük buraya bindi.
"İlk olarak Silivri açığı ile Yeşilköy açıklarındaki Kumburgaz fay kolunun kırılacağını öngörüyoruz"
Kuzey Anadolu Fayı'nın (KAF) güneyindeki Anadolu bloğunun her yıl 2,5 cm Yunanistan'a doğru kayarken, 45 saniyelik Gölcük depreminin bunu 5,5 metre fırlattığını belirten Görür, bu 5,5 metrenin tüm yükünün burada olduğunu, ilk olarak Silivri açığı ile Yeşilköy açıklarındaki Kumburgaz fay kolunun kırılacağını öngördüklerini söyledi.
Prof. Dr. Görür'den 7-7,2 büyüklüğünde deprem uyarısı
Prof. Dr. Naci Görür, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
(Kumburgaz fay kolu) Eğer kırılırsa minimum 7,2 büyüklüğünde deprem üretir. Adalar fay kolu ise 7 büyüklüğünde üretir. Tarihteki depremlere bakıldığında doğudan batıya olduğu görülüyor.
"Depremin ayak sesleri duyuluyor ama bunu bir duymayan bizleriz"
"30 yıl içinde bu fayda deprem olacağının bilimsel olarak gösterilip gerek yurt içi gerek ise yurt dışında bu konuda yayınların çıkarıldığını söyleyen Görür, 1999'dan itibaren 10 sene içinde deprem gerçekleşme ihtimalinin yüzde 15, 2020'den sonra ise yüzde 62 olduğunu belirterek, "Deprem er ya da geç gerçekleşecek. Artık bu işin şakası yok. Depremin ayak sesleri duyuluyor ama bunu bir duymayan bizleriz. Bütün dünya farkında" yorumunu yaptı.
"Bilmediğiniz ne var ki harekete geçmiyorsunuz?"
Ülkeyi yönetenlerin bilim dünyasına 'Bu tehlike nedir, bize bilgi verin de önlem alalım' diye sorması gerektiğini ifade eden Görür, "Depremin yeri belli, İstanbul. Üretebileceği büyüklük belli, gerçekleşebileceği periyot belli, o deprem kuşağındaki yerleşim alanları belli, o alanların nasıl zarar göreceği de belli. Sadece ulusal değil uluslararası bilim camiasının da ortaya koyduğu bir tehlike var ve yeniden soruyorum, Neyi bekliyorsunuz? Yerel ve merkezi yönetimlere soruyorum. Bilmediğiniz ne var ki harekete geçmiyorsunuz?" diye seslendi.
"Hele bir deprem olsun, Allah büyüktür, gerekeni yaparız' diye düşünüyorlar herhalde"
Yerbilimci Naci Görür, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
'Hele bir deprem olsun, Allah büyüktür, gerekeni yaparız' diye düşünüyorlar herhalde. 1939 Erzincan depreminden bu yana tüm yönetimler, afeti yönetmeye talip olmuşlardır. 'Hele bir deprem olsun, ölen ölsün, rahmet diler, kalanların yarasını sararız' gibi bir düşünce çağdışı bir yaklaşımdır.
"'İzmit'e, Gölcük'e dikkat' denildiğinde önlem alınmadı, 18 binden fazla kişi öldü"
"Bu insanların önemli bir kısmı ölmeyebilirdi" diyen Prof. Dr. Naci Görür, 1967'de gerçekleşen Adapazarı depremi sonrasında yayımlanmış ulusal ve uluslararası makalelerde 'İzmit'e, Gölcük'e dikkat' denildiğini, özellikle 1979'da bu konunun gündeme geldiğini ancak sonrasında hiçbir önlem alınmadığını ifade etti.
Prof. Dr. Görür, yaşananlardan ders alınmadığını savundu:
Ne yaptık? Hiç! Onlara kulak kabartmadık, 18 binden fazla kişi öldü 1999'da... Yıl 2020 oldu. Neyi bekliyoruz? Bendeki izlenim şu; bizim yöneticilerimiz riski yönetmek istemiyor. Bingöl, Elazığ, Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş... Doğu Anadolu Fayı (DAF)... Yapı stoku güvenli değil, insanlarda deprem kültürü yok. DAF harekete geçti, yarın binlerce kişi ölebilir, bu belli ama evler doğru şekilde yapılmıyor.
"Zeytinburnu, Bakırköy, Küçükçekmece, Avcılar, Beylikdüzü, Esenyurt riskli"
Sözlerini "Adımı 'depremi bilen adam' yaptılar. Düzce'yi de Elazığ'ı da söylemiştim. İşte şimdi de söylüyorum, neyi bekliyorsunuz? Yüz binlerce insanımızın can güvenliği riski var" ifadeleriyle sürdüren Görür, "Yapılması gereken nedir?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
İstanbul'u konuşursak, Zeytinburnu, Bakırköy, Küçükçekmece, Avcılar, Beylikdüzü, Esenyurt riskli, bu bölgede hızla harekete geçip, depreme güvenli hale getirilmesi lazım. En zayıf halka burası ama riskli Zeytinburnu bırakılıp, Bağdat Caddesi'nde kentsel dönüşüm yapıldı. Halbuki Anadolu yakası, Avrupa'ya göre biraz daha güvenli. Kentsel dönüşümü yönetenler müteahhitler oldu. Kentsel dönüşümü müteahhitlik projesi olarak algılarsanız böyle olur!
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Depremde ölmek kader değil"
"Pandemi gelir geçer ama deprem 13 milyon yıldır var ve devam edecek! Depremde ölmek kader değil, ölmemek de mümkün, yeter ki deprem güvenliği çalışmalarını başlatalım" diyen Prof. Dr. Görür, halka da deprem konusunda eğitim verilmesinin şart olduğunu söyledi.
Merkezi yönetimin siyasi irade ortaya koymadığını savunan Naci Görür, deprem olduktan sonra değil, olmadan önce harekete geçilip, önlem almanın önemine vurgu yaptı.
"Afeti yönetmektense riski yönetin"
Afeti yönetmektense riski yönetmenin daha kolay olduğunu vurgulayan Yerbilimci Görür, merkezi yönetimin yerel yönetimlerle birlikte hareket etmesi, yapı stokunun güçlendirilmesi ve gerekli finansmanın sağlanması gerektiğine vurgu yaptı.
"Ne yol ne köprü ne de havalimanı insanların can güvenliğinden önemli"
"Bugün bir manifesto çıkacak olsa sloganınız ne olur?" şeklindeki soruya ise Prof. Dr. Naci Görür, "Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetenler, 'İnsanımız depremde ölmemeli' şeklinde bir proje ortaya koyup, tüm yerel yönetimleri de buna dahil edip, deprem alanları oluşturmalı. Tek eksik, ülkeyi yönetenlerin iradesini ortaya koyması! Ne yol ne köprü ne de havalimanı, insanların can güvenliğinden önemli. Ama hiçbir partinin programında deprem ön planda değil. O kadar seçim geçti, depremin konuşulduğunu hiç gördünüz mü?" yanıtını verdi.
"Deprem konusu, Kanal İstanbul'un önüne geçmelidir"
Kanal İstanbul'un yapılıp yapılmaması tartışmalarına ilişkin ise Prof. Dr. Görür, İstanbul depremine hazırlığın öncelikli bir durum olduğuna dikkati çekerek, "Yüzbinlerce kişinin hayatı söz konusu. Deprem konusu, Kanal İstanbul'un önüne geçmelidir" ifadelerini kullandı.
© The Independentturkish