Doğu Karadeniz Bölgesi’nde özellikle de Rize’nin sahil kesimlerinde 2004 yılından bu yana yaygın olarak görülmeye başlanan Vampir Kelebek/Yalancı Kelebek (Ricania Simulans) hızla tüm Karadeniz Bölgesi’ne yayılarak bahçelerdeki bitki ve sebzelere zarar vermeyi sürdürüyor.
İlk zamanlarda mısır ve fasulye gibi yumuşak bitkilerde etkili olan böceğin, genetik yapısının güçlenerek son yıllarda mandalina, çay, karayemiş, kivi gibi meyve ağaçlarına da zarar verdiği belirtiliyor.
Neredeyse tüm bitkilere yerleşip bitki öz sularını tamamen kuruyana kadar tüketen böcek türü için 2009’dan beri başlatıldığı ifade edilen çalışmalara rağmen etkili olabilecek bir ilaç veya yöntem henüz bulunamadı.
Ricania Simulans’ın halk arasında bir kelebek olarak adlandırılsa da aslında Çin’de 1850’li yıllarda tespit edilen bir çekirge türü olduğuna dikkat çeken uzmanlar, Gürcistan üzerinden 2000’li yıllarda Karadeniz Bölgesi’ne ulaştığı ve sonrasında bütün Karadeniz Bölgesi’nde ve hatta Marmara Bölgesi’nde görülmeye başlandığını ve yaygın bir şekilde tarımsal ürünlere zarar vermeye devam ettiği belirtiyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı Trabzon İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, sokucu-emici ağız yapısına sahip olan Yalancı Kelebek (Ricania Simulans) zararlısın, hem erginleri hem de nimfleri ile bitkilerin taze sürgünlerindeki bitki öz suyunu emerek bitkilerde zarar oluşturduğu ifade edildi.
Yılda bir döl verdiği belirtilen Yalancı Kelebeğin, yumurtalarını bitkilerdeki taze sürgünlerin ve ince dalların kabuk altına koymasının zararın buralarda daha çok görülmesine neden olduğu belirtildi.
Ayrıca birden çok bitkide zarar yapan Yalancı Kelebek'in konukçularının fındık, kivi, incir, fasülye, hıyar, patlıcan, asma, çay, karayemiş, ısırgan, pelin, kızılağaç, yabani böğürtlen ve mürver olduğu vurgulandı.
Söz konusu zararlı ile kültürel mücadele olarak, zararlının bir yıl önceden yoğun olarak bulunduğu bahçelerin kenarındaki bitkilerin nimflerin çıkışından önce mayıs ayı içerisinde temizlenmesi ve imha edilmesi gerektiğini belirten Trabzon Tarım İl Müdürlüğü tarafından, bu döneme kadar zararlının belirtilen yerlerdeki konukçularda yumurta dönemi olduğu ve iklim şartlarına göre değişmekle birlikte nimf çıkışlarının mayıs ayı sonuna doğru başladığı bilgisi paylaşıldı.
"Çay bizim için çok önemli, çayı bile etkiliyordu"
Rize Fındıklı’da yaşayan köylü Emine Ertaş, Independent Türkçe’ye söz konusu zararlı sebebiyle yaşadıkları sorunları anlattı.
Ertaş, “Taze meyve ve sebzelerin, fasülye, lahana gibi bostanda ne yaptıysak onların hiç birini bırakmıyor, suyunu emiyor. Mesela kivi var bizde, ona bir şey akıtıyordu kiviyi simsiyah yapıyordu ya da kabak yapıyordum, kabağın yaprakları simsiyah oluyordu. Salatalıkları kökünden kurutuyor. Gerçekten çok zarar veriyor bize. Bu sene henüz görülmedi, inşallah bitmiştir. Çay bizim için çok önemli, çayı bile etkiliyordu” dedi.
"Nasıl bunun peşine gideceksin; bütün köyü mü yakacaksın?"
Uzmanlar tarafından kendilerine önerilen çözümleri değerlendiren Ertaş, şunları söyledi:
Vampir Kelebeğe karşı hiçbir önlem alamadık. Neden derseniz, nerede önlem alacaksın ki her yerde var. Mesela köye bilirkişiler geldi, toplantı yapıldı. Bize dediler ki imha edin, yakın. Hangi birini yakacağız?.. Çaylığı mı yakacaksın, ağaçları mı yakacaksın... Mümkün değil. Kuru dallarda daha çok yuvalandığı söylendiği için kuru dalları imha edin deniyordu, çayın da kurusu var ağacın da kurusu var. Nasıl bunun peşine gideceksin; bütün köyü mü yakacaksın?
Kendi tüketimleri için bile ürün yetiştiremediklerini belirten Ertaş, “Bize bir ilaç önermediler, önerseler de kullanmazdık. Zaten her şey ilaçlı, yediğimiz şeyler ilaçlı. Onun için ilaç kullanmayı istemedik. Başka hayvanlar da telef olur. Karadeniz'de herkes isyandaydı; çünkü gerçekten hiçbir şey yetiştiremiyor, kendi yiyeceğimiz ürünü bile yetiştiremiyoruz” diyerek yaşadıklarını anlattı.
"Üreticinin ürünü hurda olarak bile satılmıyor"
Rize Fındıklı Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ali Özsoy ise, söz konusu böceğin Karadeniz Bölgesi’ne Gürcistan’dan gelen meyve fidanları ile geldiğini düşünüyor.
Özsoy, ilk yıllardaki gözlemlerine göre, fasülye, salatalık, mısır, incir, dut gibi çok az bitkiye zarar verirken, zaman geçtikçe yeşil olan her bitkinin suyunu emen, kurutan, çürüten Vampir Kelebeğin zararının boyutunun artmaya başladığını söyledi.
Yalancı kelebek olarak bilinen böceğin, kiviye de zarar verdiğini vurgulayan Özsoy, şöyle devam etti:
Bildiğiniz gibi ana geçim kaynağımız çay. Çay tarlalarına kelebekten girilmez oldu. Bahçeye adım attığınızda binlerce kelebek yüzünüze ok gibi fırlıyor, çayın taze sürgünlerinin suyunu emiyor, aynı şekilde kivi ağaçlarının taze sürgünlerinden ağacın öz suyunu emiyor ve glükozu yani şekerli bir sıvıyı kivi meyvelerinin üzerine bırakıyor. Bu sıvı meyvenin üzerinde silinmeyen bir siyahlık bırakıyor ve üreticinin ürünü hurda olarak bile satılmıyor.
"Sebze ekim mevsimlerini değiştirdik"
Böceğin verdiği zarardan kaçınmak için sebze ekim tarihlerini değiştirdiklerini söyleyen Özsoy, şunları ifade etti:
Kivi üreticilerimizin yüzde 70’i kivi ağaçlarını kökünden kesti, yani yalancı kelebek çiftçiyi üretimden soğuttu. Sebze ekim mevsimlerini değiştirdik, bazı ürünleri çok erken ekip kelebek çıkmadan kısa bir süre mahsül alıyoruz bazı ürünleride geç ekip kelebekten koruyarak kısa süreli sebze ekimleri yapıyoruz. Büyük bir bölümümüz ise kelebekten sebep sebzeyi hiç ekmiyor.
Özsoy, "Yalancı kelebekle ilgili gözle görülür elle tutulur bir mücadelenin olduğunu söyleyemem, tek umudumuz kelebeğin kendisidir. Bölgemizi kendi kendine terk ederse kurtulacağız" diye konuştu.
"Yeni bir böcek istilası ile karşı karşıyayız"
Ayrıca son iki yıldır yalancı kelebek kadar önemli ve zararlı yeni bir böcek istilası ile karşı karşıya olduklarını ifade eden Özsoy, "Kahve renkli kokarca bölgemize yine Gürcistan’dan geldi ve hızla çoğalıyor. Bölgede bilinen 300 çeşit sebzeye ve meyveye zarar verdiği söyleniyor. Kahve renkli kokarcanın en çok zarar verdiği meyve ise yine bölgemizin ana geçim kaynağı olan fındıktır” diyerek bölgede gelişmekte olan yeni bir böcek sorununa dikkat çekti.
Böceğin, geleneksel tarımda üretilegelen atalık tohumlar üzerindeki etkileri
Vampir Kelebek/Yalancı Kelebek (Ricania Simulans) böceğinin Doğu Karadeniz Bölgesi’ne etkilerini bölge insanları ile yaptığı görüşmeler üzerinden araştıran ve bu konuda makale çalışması da yayımlanan bağımsız araştırmacı Özlem Şendeniz ise, bölgedeki halkın büyük çoğunluğunun bu konuyu bir felaket olarak gördüğünü aktardı.
Böceğin, bölgedeki yaşamı ve tarımsal faaliyetleri nasıl etkilemekte olduğunu değerlendiren Şendeniz, geleneksel tarımda üretilegelen atalık tohumlar üzerindeki etkilerini vurguladı.
Tohumların Doğu Karadeniz’de 'erken gelen' ve 'geç gelen' olarak ikiye ayrıldığı bilgisini paylaşan Şendeniz, “Aslında adı üzerinde bir ayrım bu. Erken gelen tohumun sebzesi erkenden toplanırken, geç gelenin geç toplanıyor. Vampir kelebekler, tarım sezonunun geç gelen tohumların ürün verdiği döneminde ortaya çıkıp yaygınlaştığı için yerel üreticiler geç gelen tohumları ekmeyi bırakıyorlar. Sebze fidesi satan pazarcılar ile yaptığım görüşmeleri anımsıyorum, bütün görüşmelerde istisnasız erken gelen tohumların/fidelerin satıldığı aktarılmıştı” şeklinde konuştu.
"Uzun vadede atalık tohumların yok olma ihtimali ile karşı karşıyayız"
Vampir Kelebek/Yalancı Kelebek (Ricania Simulans) böceğinin bölgedeki tarımsal faaliyetler üzerindeki kalıcı ve belki de telafisi mümkün olmayacak etkilerini ayrıntılandıran Şendeniz, şunları söyledi:
Yıllar yıllı bölgeye uygun tohumların çiftçilerce ıslah edilmesi ile üretilmiş olan tohumlar kaç yıl ekilmezse yok olacaklar? Bu bizim için kritik soru. Söz gelimi küçük ölçekli ev için sebze üretimi yapan kadınların meşhur fasulye turşusunu geç gelen turşuluk fasulyeden yaparlardı, vampir kelebekler ile birlikte ürün alamadıkları için erken gelenden yapamaya başlamaları bir yanı ile müthiş bir adaptasyon yeteneği ama diğer yanı ile de korkutucu. Zira kısa vadede üretimde verim alamamaya başlayan üreticinin uzun vadede üretmeyi bıraktığı atalık tohumların yok olma ihtimali ile karşı karşıyayız. Bu beni korkutan bir ihtimal.
Daha fazla oku
-
Tohum ve toplum: Ucuz ve sağlıklı gıda mümkün mü?Node ID: 185031
Hava koşullarının etkisi ile bu yıl henüz vampir kelebekler ile hiç karşılaşılmadığını belirten Şendeniz, “Bölgede yeni bir zararlı türünün çoğalmasını izliyoruz. Kokulu böcek denilen bu böceklere dair halktan gelen şikayet ve anlatıları dinlerken dikkatimi çeken bir husus halk nazarında bir açıdan neredeyse peş peşe ortaya çıkan bu iki zararlıyı birlikte okuma eğilimine komplo teorileri benzeri dış müdahale anlatıları ile iklim krizi anlatılarını dile getiren bireylerde rastlamanın daha olası olduğudur” dedi.
Şendeniz, “Bu durumumuz ile ilgili en azından bana ilginç gelen bir resim çiziyor. Doğamız değişiyor, sorunlarımızın birbirinden bağımsız olmadığını görmek zorundayız. Hayatı etkileyen bütün çevre sorunlarında olduğu gibi bu sorun da bir açıdan çevreye ilişkin duyarlılığı arttırıyor. Ve günün sonunda annelerinin tohumlarını kaybetmek istemeyen üreticilerde olacak umudumuz gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.
Vampir Kelebek/Yalancı Kelebek (Ricania Simulans) böceğinin yoğun olarak görüldüğü yerlerden biri olan Arhavi Belediyesi, larva oluşumunu engellemek amacıyla ilaçlama çalışması başlatıldığı açıkladı:
Sıcaklığın artması ile birlikte üremeye başlayan sivrisinek ve karasinek başta olmak üzere kene ve vampir kelebek oluşumunun önünü almak, yumurtlama ve larva oluşumu önlemleri için sulak yerlerde ilaçlama çalışması yapıldı.
Arhavi Belediye Başkanı Vasfi Kurdoğlu’nun talimatlarıyla Arhavi Belediyesi Zabıta Müdürlüğü tarafından larvasit ilaçlama çalışmaları ilçe genelinde bulunan kanallarda ve sulak alanlarda yapılıyor.
Tüm tahliye kanalları, larva üretimi olabilecek gübre yığınları ve çöp toplama alanlarında yapılan ilaçlama çalışmaları, haziran ayından itibaren ULV Sisleme Aracı ile haşerelerle mücadele çalışması devam edecek.
"Nasıl mücadele edeceğimizi ne ben kestirebiliyorum ne de Tarım Bakanlığı"
Konu ile ilgili olarak bilgisine başvurduğumuz Arhavi Belediye Başkanı Vasfi Kurdoğlu ise, böceklere, sineklere ve yalancı kelebeklere karşı dere yataklarını ve larvaların konaklayabileceği benzer yerleri ilaçladıklarını belirtti.
Kurdoğlu, “Ağaçlara, bitkilere ilaç vurmuyoruz sadece dere yataklarına ve benzeri sulu bölgelere ilaç uyguluyoruz, larva ilacı kullanıyoruz. Henüz daha ortaya çıkmadı vampir kelebekler, bir ay sonra çıkar. Nasıl mücadele edeceğimizi ne ben kestirebiliyorum ne de Tarım Bakanlığı yetkilileri biliyorlar henüz. Henüz bize ulaşan bir çözüm yok, bir çalışma olduğunu da duymuş değiliz” dedi.
"Kimyasal ilaç kullanmanın doğru olmadığını düşünüyoruz"
Böceğin yoğun olarak görüldüğü bir diğer ilçe de Fındıklı.
Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu ise, bölge halkının tarımsal üretimini tahrip eden Vampir Kelebek/Yalancı Kelebek (Ricania Simulans) ile ilgili olarak, “Henüz bu böceklerle ilgili etkili bir mücadele yöntemi geliştirilebilmiş değil. Bu zararlılar hakkında ilaçlama yapılmasını önerenler var; fakat biz doğaya karşı daha fazla kimyasal ilaç kullanmanın doğru olmadığını düşünüyoruz” dedi.
Çervatoğlu, “Vatandaşlarımızdan bu yıl için bir talep gelmedi ve söz konusu böcekler bu yıl henüz yaygın şekilde görülmedi. Eğer böyle bir ihtiyaç doğarsa, kimyasal ilaç kullanımından kaçınarak, doğal yöntemlerle sorunu çözmek için harekete geçeriz. Kimyasal ilaç kullanarak zaten doğaya yeterince zarar verilmiş durumda, biz daha fazla kimyasal kullanmak istemiyoruz” diye konuştu.
İlçelerindeki tarımsal faaliyetin karşı karşıya olduğu tahribatla ilgili yaklaşımlarını aktaran Çervatoğlu şöyle devam etti:
Bizler geleneğimize ve geleceğimize sahip çıkacağız diyerek MECİ anlayışıyla yürütmekte olduğumuz tüm çalışmaların içerisinde önemsediğimiz en önemli alan tarımdır. Bu nedenle suyumuzu, toprağımızı koruyarak geleneksel yöntemlerle tarım faaliyetlerini yürütme isteğindeyiz. Son yıllarda hızlı yaşanan ekolojik tahribatlar sonucunda iklimler değişmeye başlamış ve doğanın dengesi bozulmuştur. Bölgemiz tarım çalışmalarını olumsuz etkileyecek bir uygulama da doğanın dengesini bozarak Yeşil Yol yatırımlarıdır.
"Kurtlu meyvenin çok kıymetli olduğunu bilmekteyiz"
Çervatoğlu, “Doğaya rağmen değil doğayla barışık, suyunu koruyan, toprağını zehirlemeden üretim yapmak mümkündür. Geleneksel doğal tohumlarımızı ve yöresel meyve ağaçlarımızı korumamız için halkımızı aydınlatarak çalışmalar yürütmeyi hedefliyoruz. Bu alanda Fındıklı Ziraat Odası ile birlikte ortak çalışmalar yürütmekte ve kısacası kurtlu meyvenin çok kıymetli olduğunu bilmekteyiz” ifadelerini kullandı.
"İklim felaketi, bütün bu yaşadığımız olumsuzlukları temelini oluşturuyor"
Vampir Kelebek böceğinin tarımsal üretimde ortaya çıkardığı tahribatın yoğunluklu olarak gözlemlendiği Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşayanların bu tahribatı bir felaket olarak görmesi ve sorunun sebebinin doğal dengenin bozulması olarak değerlendirilmesi ile ilgili açıklamalarda bulunan Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) Sözcüsü Ömer Şan, şunları ifade etti:
Ricania Simulans aslında bölgede pamukçuk olarak bilinen bir bitki haşeresi. Bu pamukçuk, daha önceleri hava koşulları nedeniyle olgunlaşamıyor ve pamukçuk halinde kalıyordu. Dolayısıyla dünyamız üzerinde yaşanan iklim değişikliği iklimsel değişiklikler ve küresel ısınma denilen bazı bölgelerin normal sıcaklıklarının üzerine çıkmasıyla ortaya çıkan, bizce iklim felaketi, bütün bu yaşadığımız olumsuzlukları temelini oluşturuyor.
Şan, normal sıcaklıklara göre 2 derece hatta 4 dereceye kadar varan sıcaklık artışının HES’lerle (Hidroelektrik Santralleri) doğrudan bağlantılı olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
Dolayısıyla ve özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yapılan ve adına tünel tipi HES projeleri denen çalışmalar önümüze çıkıyor. Çünkü bu projeler, suların tünellere alındığı yani havayla, doğayla, doğal yaşamla, ekosistemle ilişkisinin kesilmiş olduğu tüneller aynı zamanda 3,5 metre çapında ve en kısa olanı da 3,5 km boyunda. Bazı bölgelerde 9-10 km'ye kadar uzanan bu tüneller nedeniyle, 'Su Döngüsü' dediğimiz doğanın kendi kendini yenilemesi ve dengelemesinin önü kesiliyor!
Şan, “Ekosistemin vazgeçilmez bir parçası olan derelerdeki, vadilerdeki, yaylalardaki suyun bu şekilde ayrılması, coğrafi konumu bakımından suyun etkisiyle bütünleşen Doğu Karadeniz Bölgesi’nin bitki örtüsü, toprak yapısı ve iklimsel özelliklerinin değişmesine, geri dönüşümü olmayan şekilde yok olmasına neden oluyor” dedi.
"Suyun ekosistemle bağını kesen HES’ler, böyle bir yıkıma neden oluyor!"
HES çalışmaları sırasında ortaya çıkan tahribatın bölgenin doğal dengesine etkisini ayrıntılandıran Şan, ekosistemin uğratıldığı zararın insan eliyle oluşan felaketlere yol açtığını belirtti:
Örneğin bu tüneller açılırken kullanılan dinamitle oradaki iş makinelerinin çalışmaları bölgenin topografik yapısını da oynatıyor ve dolayısıyla sert kayaç bir özellik gösteren bölgenin zeminini kilometrelerce oynamasına ve çatlamasına neden oluyor. Bu daha sonra bölgede toprak kaymalarının, heyelanların ve bunun gibi birçok doğal afetin oluşmasına neden oluyor. Doğal afet diyoruz ama bu, sonuçta insan eliyle, insanların yapmış olduğu sözde yatırımsal çalışmalarla ilgili dengeyi bozan bir silsilenin sonucudur, doğanın bunda direkt bir dahli yoktur. Sadece kendi dengesini oluşturmak istemektedir doğa.
"Bölgenin bitki örtüsünün oluşmasına neden olan, suyun kendi doğal alışkanlığı engellendiğinde bölgede oluşan sıcaklık artışları doğal yaşamda varlığını sürdüren bir çok türün de yaşam şeklini etkiledi" diyen Şan, son olarak şunları söyledi:
Bu koşullarda, bitki zararlısı olan ve adına Vampir Kelebek denilen Ricania Simulans, bu süreçte bir hafta-15 gün gibi bir süreçte olgunlaşıp çoğalıyor. Dolayısıyla bu zararlı larvaları ve yumurtaları ile beslenen kuşlar da, bu sıcaklık artışı nedeniyle erken yumurtluyor, yumurtaları erken olgunlaşıyor ve 7-10 gün erken çıkıyor yumurtadan. Elbette ki bu durum, kuşların göç zamanlarını da erkene almış oluyor. Erken olgunlaşan kuşlar bu larvaları toplayamadığı için de yıllardır olgunlaşamayan pamukçuk, vampir kelebek halini alıyor. İşte, suyun ekosistemle bağını kesen HES’ler, böyle de bir yıkıma neden oluyor!
© The Independentturkish