Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, parti yöneticileriyle birlikte 27 Mayıs askeri darbesi sonrası cunta tarafından idam edilen Başbakan Adnan Menderes ile bakanlar Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun anıt mezarlarını ziyaret etti.
Ziyaretin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Davutoğlu, “27 Mayıs 1960’da devlet geleneğimize, demokrasimize, hukuk sistemimize ve milli egemenliğe büyük bir darbe vurulmuştu. O gün milletin hür iradesiyle seçilmiş hükümetine, meclisine dönük olarak yapılan darbe daha sonraki birçok darbenin de tetikçisi oldu” dedi.
"27 Mayıs sonrası vesayetçiler darbe vurmak için uygun anı bekledi"
15 Temmuz’a uzanan süreçte TSK içindeki yapıların darbe için uygun zaman kolladığını söyleyen Davutoğlu, “27 Mayıs'tan sonra demokrasi üzerine vesayet oluşturan çevreler bu vesayetlerini cuntalar üzerinden harekete geçirmeye çalışmışlardır. En sonuncusu 15 Temmuz olmak üzere Silahlı Kuvvetlerimizin içinde örgütlenen yapılar demokrasimize en büyük darbeyi kurmak için uygun anı beklemişlerdir” ifadelerini kullandı.
“Bir daha hukuk sistemimizin böyle cuntalara alet edilmemesi için Türkiye'nin tam ve demokratik bir hukuk devleti niteliğine kavuşması esastır" diyen Davutoğlu şunları söyledi:
Biz, Başbakan olarak selefim Adnan Menderes'in ayak izlerinden yürüyerek bugünlere geldik. Onun hatırasının hiçbir zaman silinmesine izin vermeyeceğiz. Kıbrıs davamız olmak üzere birçok davada yine Dışişleri Bakanı olarak selefim Fatin Rüştü Zorlu'nun ayak izlerini takip ettik. Onların demokrasi emaneti bizim omuzlarımızın üzerindedir. 27 Mayıs, 12 Eylül, 12 Mart, 28 Şubat, 15 Temmuz benzeri olayların Türkiye'de yaşamasına asla izin verilmeyecek. Bunun yolu demokrasiyi güçlendirmekten geçiyor, özgürlüklerden geçiyor.
"Yassıada projesiyle ilgili ilk adımı Başbakanlığım döneminde attım, açılışa davet edilmem devlet geleniği gereğiydi"
Darbe söylentileriyle darbecilerin gündemde tutulmasının doğru olmadığını belirten Davutoğlu, Menderes ve arkadaşlarının yargılamalarının yapıldığı Yassıada'nın "Demokrasi ve Özgürlük Adası" olarak açılmasına da değindi.
Projeyle ilgili ilk adımı Başbakan olduğu dönemde attığını ancak kendisinin açılışa davet edilmediğini söyleyen Davutoğlu, projeye katkı sunmuş bir başbakanın davet edilmesinin devlet geleneğinin gereği olduğunu vurguladı.
"Demokrasi ve özgürlük, sadece müzeler veya hatıralar üzerinden değil, insan haklarına saygılı demokrasiyi tahkim etmek, insan hak ve özgürlüklerini korumakla mümkün olur” ifadelerini kullanan Davutoğlu, 27 Mayıs mahkemelerinin aldığı kararların tümden geçersiz sayılmasını sağlayacak bir yasal düzenleme yapılmasını talep etti.
Mehmet Dşli açıklamasını neden yaptı?
Davutoğlu, gazetecilerin gündeme dair sorularını da yanıtladı.
Gazetecilerin Davutoğlu'na, 15 Temmuz askeri darbe girişiminin planlayıcılarından eski general Mehmet Dişli’yi emekli etmek istediğini ancak Yüksek Askeri Şura’da son anda farklı karar çıktığına yönelik sözleri hatırlatılınca eski Başbakan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 'Gelecek Partisi adını FETÖ'nün belirlediği' iddiasına atıf yaparak şunları söyledi:
"FETÖ'yle, PKK'yla mücadelede bütün varlığını ortaya koymuş bir Başbakana böyle bir itham yapılmaz. Daha acı olan bütün mücadeleyi birlikte yürüttüğümüz devlet yetkilileri sayın Bahçeli’nin bu ithamına karşı da sessiz kaldılar. FETÖ gibi alçak bir örgütle bizi irtibatlandırmaya çalışırlarsa, bize de kendimizi savunmak düşer. Böyle bir suçlama yapılırsa da, o kişinin kendisinin bu yolda nasıl mücadele ettiğini anlatmak bir vazife halini alır. Mehmet Dişli ile ilgili yaptığım açıklama bir anda ortaya çıkmış bir açıklama değil, herkes söylediği söze dikkat ettsin.”
Davutoğlu, gazetecilerin "MİT raporunda başka isimler de var mıydı" sorusuna ise, “O kişinin görev değişiminde MİT tarafından, devlet kurumlarından gelen raporların etkisi olmuştur” şeklinde yanıt verdi.
Independent Türkçe