"Silahını sustur, fırsatlar hakkında sessiz kal."
Bu cümle, Saad ve Baha Hariri arasındaki sessiz çatışmanın fırtınalı bir tartışmaya evrilmesine neden oldu. Çözüm mantığına karşı eleştiri kılıcını kınından çıkaran Baha Hariri'nin bu ifadesi, Lübnan'da eleştirilere yol açtı.
Baha'nın mecaz yaptığı ve kardeşi Lübnan'ın eski Başbakanı Saad Hariri'nin yolundaki eksikliklere değinmediği doğru. Ancak bazı taraflar onu, 17 Ekim intifadası önerilerini kucaklayan bir çembere koyarken bazıları da Baha'nın Lübnan sisteminin yapısında köklü değişikliklere ve Lübnanlılara adalet sağlayan yeni bir toplumsal düzen kurmaya bağlı olduğunu savundu.
Ancak 2005'ten sonra 'ulus pahasına güç ve para biriktirme' müziği çalınırken Arap ve uluslararası destekle siyasi girişimleri üstlenen Saad Hariri olmuş ve 'ilk vâris Baha' çatışma sahnesine dahil olmamıştı. Nihayetinde Baha Hariri, birçok kişinin zihninde 'bir gün alternatif çözüm olacağı' olarak yer edinmişti.
Baha'nın ifadesi büyük bir yaygara kopardı. Bununla birlikte 14 Mart Hareketi içerisinden büyük bir akım bu ifadelerin 'sadece kişisel bir rahatsızlıktan' kaynaklandığını savundu. "Dibe vuran Lübnan krizinin çözümü için alternatif bir öneri veya vizyon sunma seviyesine yükselmiyor" denildi.
Varisin meşruiyeti
Başbakan Refik Hariri'nin yokluğu, kendi kendini yetiştirmiş iş adamının sahip olduğu uluslararası ve yerel ilişkiler ağının büyüklüğünü de değersiz kıldı. Refik Hariri'nin ölümünden bu yana 15 yıl geçti ancak meşruiyet sorusu ise halen destekçileri ve muhalifleri arasında sürüyor.
Müstakbel Hareketi yandaşları, Baha'nın meşruiyetine dair her türlü bahaneyi reddederken geçmişteki yokluğu gibi geri dönüşünün de haklı olmadığını savundu. Hareket yandaşları ayrıca Saad Hariri'nin liderliğine bağlılıklarını vurguladı.
Müstakbel yandaşları, Baha'nın ifadesinin iki çözüme olan desteğinin arka planında kardeşine yönelik bir eleştiri' olduğunu belirtti. Müstakbel Hareketi'nin siyasi büro üyesi olan Mustafa Alluş "Baha neden geçmiş dönemde yoktu ve şu an geri döndü?" diye sordu. Alluş, siyasi eylemin herkese açık olduğunu, bu nedenle önerilerini nazikçe sunmasına ve insanların da onu yargılamasına izin verilmesi gerektiğini belirtti. Mustafa Alluş, Baha Hariri'nin yaptıklarına dair 'bulanık suda balık avlama' deyimini kullandı.
Müstakbel'e alternatif
Sesin yükselmesinin yalnızca Saad Hariri'yi değil, aynı zamanda riske maruz kalan hareket mensuplarını da savunma amacı taşıdığı düşünülüyor.
Bu çerçevede Mustafa Alluş, Saad Hariri'nin istifa ettiği 2017 yılının son günlerini hatırlatırken "O dönemde Baha Hariri'nin liderliği önerisi ortaya atıldı" diyerek Baha'nın uluslararası bir projenin parçası olduğunu kaydetti. Aynı şekilde etrafındaki isimlerin 'Müstakbel Hareketi'ne daha iyi bir alternatif oluşturduklarına inanarak' kazanç elde etmek için onu siyasi oyuna ittiklerini vurguladı.
Kardeşler arasındaki nüfuz mücadelesi, tek bir çevrede daha fazla parçalanmaya yol açtı. Bu çerçevede Alluş, "Sorumluluk mantığı, Baha Hariri'nin erkek kardeşiyle iletişim kurmasını ve ona doğrudan 'yerini değiştirmek istediğini' bildirmesini gerektiriyor" dedi.
Alluş, eski Başbakan'ın bu olası öneriye tepkisi hakkında ise cevabın nasıl olacağını bilmediğini söyledi. Milletvekili, Saad Hariri'nin 'seyirci tutumuna bağlı kalması ve hatta öneride bile bulunmaması' gerektiğini kaydetti.
Mustafa Alluş ayrıca Baha Hariri'nin kişisel özelliklerini bilmediğini belirterek "O, siyasette Platon, konuşmada ise Dimosthenis'tir. Ama kendisini siyasi uygulama düzeyinde tanımıyoruz" dedi. Alluş ayrıca Müstakbel ve Saad Hariri'nin arasındaki bağa dikkat çekerek Baha'nın ise partiyle hiçbir bağlantısı olmadığını vurguladı.
Baha'nın toplumsal temkinde önceliği
Baha Hariri'ye yakın kesim, 'hiçbir şekilde siyasi çizgiye değinmeyen ifadeye' yönelik olarak Müstakbel Hareketi yandaşları tarafından verilen 'histerik tepkileri' anlamadıklarını belirtti. Söz konusu kesim, ifadenin 'genellemeler çerçevesinde olduğunu ve Lübnan halkının mevcut siyasi sisteme karşı ayaklanmasını desteklediğini' bildirdi.
Trablus'taki Forumlar adlı kuruluşun kurucularından olan ve Baha Hariri'yi destekleyen Ahmed Hulvani, Baha'nın söz konusu açıklaması sonrasında maruz kaldığı acımasız ve haksız saldırılar karşısında şaşırdığını söyledi. Hulvani, Baha'nın, siyasi tavrını ifade etme hakkına sahip bir Lübnan vatandaşı olduğunu belirterek daha önce, 17 Ekim intifadası sırasında Lübnan halkının taleplerini desteklediğini hatırlattı.
Müstakbel Hareketi'nin yolsuzluk sisteminin bir parçası olmayı sürdürdükçe Baha'nın önerisinin hedefinde olacağını vurgulayan Hulvani, "Siyasi hırslarını ifade etmedi. Bundan ziyade Lübnan anayasası tarafından güvence altına alınan ifade hakkını kullandı" dedi.
Baha Hariri'nin söz konusu ifadesi, uzun süredir Lübnan siyasi sahnesine dahil olmadığı bir dönemde geldi. Yakın çevreleri, onun siyasi sahnedeki bu yokluğunun 'bir iş adamı olduğu ve siyasi hırslara sahip olmadığı için aile içerisinde bir tartışma yaşanmasını önleyerek Refik Hariri'nin mirasına duyduğu saygıdan' kaynaklandığını savundu.
Forumlar kuruluşu, yaklaşık bir buçuk yıl önce kuruldu ve Lübnan intifadasında aktif bir rol oynadı. Hulvani, ilerleyen günlerde Baha Hariri'den alacakları desteğin sadece Sünnileri değil, Lübnan toplumunun tamamını güçlendirmeyi hedefleyeceğini vurguladı.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Kübra Şahin