Irak’ta Ekim ayaklanmasının başından geçen onca hadisenin ardından gelen yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) salgını, 5 aydır aralıksız bir şekilde devam eden bütün yürüyüşlere, gösterilere ve etkinlere son verdi. Keskin nişancılar, göstericilerin başına isabet eden gaz bombaları, kaçırma ve suikast eylemleri taleplerini gerçekleştirme yolunda göstericilerin direncini etkilemezken, bir salgın geldi ve belirsiz bir zaman dilimine kadar toplanma yasağı ilan edildi, tüm etkinlikler iptal edildi. Ancak bununla birlikte az sayıda gösterici meydanları terk etmedi. Halihazırda protestoların kaldığı yerden devam etme ihtimali ve bu yasakların daha ne kadar süreceğine dair sorulara yanıt aranıyor.
Meydanlardan geri çekilme kararı, koronavirüsün ülkede büyük bir sağlık felaketine yol açmasından endişe duyan çok sayıda aktivistin, bütün yürüyüşlerin ve etkinliklerin durdurulması hususunda görüş birliğine varmasıyla alındı.
Koronavirüsün yayılmasından duyulan endişeye rağmen az sayıda gösterici meydanlarda bulunan çadırlarda kalmakta ısrar ediyor. Nasıriye’deki El-Halbubi Meydanı ile başkent Bağdat’taki Tahrir Meydanı bunların başında geliyor. Aktivistler, meydanlarda kalmaya devam eden göstericilerin bulundukları çadırlarda kendilerini karantina altına almak için tüm tedbirleri aldıklarını bildiriyor. Bu çerçevede her bir çadırda kalan kişi sayısının en fazla 2 veya 3 kişi olmasına dikkat ediliyor. Göstericiler çadırlarda kalmaya devam etme gerekçesini "uğrunda yüzlerce kişinin öldüğü hayallerin dağılmasını engelleme" olarak ifade ediyor.
Siyasetçilerin salgın istismarı
Koronavirüsün yayılmasını önleme kapsamında meydanlardaki göstericilerin sayılarının azalması, protestoların siyasilerin müzakerelerine de yansıdı. Nitekim salgın öncesinde göstericilerin talepleri hükümet müzakerelerinin merkezinde yer alırken, salgın sonrasında bu müzakerelerde taleplerin dikkate alınmadığı görülüyor. Zira hükümet kurma görevinin Adnan ez-Zurfi’ye verilmesi bu gerçeğe işaret ediyor. Aktivistler, başbakanlık makamı için belirledikleri kriterleri karşılamadığı için Zurfi’yi reddettiklerini bildirmişti.
Irak’ta protestoların kaldığı yerden ve ‘daha şiddetli’ bir şekilde devam etmesini sağlayabileceğini vurgulayan aktivistler, protestoları geçici olarak durdurma kararını ülkenin çıkarları çerçevesinde aldıklarına dikkati çekiyor.
Hayaller son bulmaz ve çekilme geçici olacak
Iraklı aktivist Ala Settar, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, "Korona krizi, göstericilerin bilinçli hareket etme ve küresel ölçekte verilen sağlık talimatlarına bağlı kalması sonucu protestoların bu turu bitmiş olabilir. Ancak uğrunda çabaladığımız değişim hayali ve ayaklanma asla bitmeyecek" dedi.
Settar, "Korona krizi, bu yozlaşmış rejimin Iraklıları yönetme becerisine sahip olmadığını bir kez daha ispat edecek. Virüsten ölen sayısının dünyadaki ölümlerin üzerinde olması da buna işaret ediyor" diye konuştu.
Meydanlarda halen bazı göstericilerin kalmaya devam etmesine değinen Settar, "Tahrir Meydanı’ndaki tüm faaliyetler durduruldu. Çok az sayıda kişi, sıkı koruma tedbirleri altında çadırlarda kalıyor. Göstericiler, çevik kuvvet güçlerinin işgaline uğramaması ve dönüşün zor olmaması için Tahrir Meydanı’nı tamamen boşaltmak istemiyorlar. Ekim ayaklanması iktidarın 17 yıldır bize ölümleri reva görmesinin ardından insanlara hayat imkânı sağlamak için ortaya çıktı. Geçici olarak çekilmemiz, ölümün yayılmasına sebebiyet vermekten kaçınmamızdan kaynaklanıyor. Biz, hayat imkânı sağlamak için çıktık.
‘Rejimin düşmesi’ sloganıyla dönüş
Irak’taki siyasi elitlerin gösterilere ara verme kararını istismar ettiğini anlatan Settar, sözlerini şöyle sürdürdü;
"Gösterilerin geçici olarak durdurulması kararını istismar eden siyasiler, ilk olarak Adnan ez-Zurfi’yi seçtiler ardından düzenledikleri toplantıda devlet makamlarını bölüştüler. Vatandaşlar koronavirüsün hayatlarına ve ekonomik durumlarına yönelik etkileriyle boğuşurken, iktidar makam için birbiriyle güreşiyor. Bu kriz biter bitmez meydanlara dönüş kaçınılmazdır. Ancak bu sefer rejimin kendine çeki düzen vermesi talebiyle değil. Çünkü artık bu rejimin ıslah olmak istemediğini anladık. Bu nedenle iktidarı bırakmaları gerekir. Sokaklara ‘rejimin düşmesi’ sloganlarıyla dönüş yapacağız."
Siyaset Bilimi Profesörü Kahtan el-Hafaci, "Korona salgını ayaklanmayı etkiledi ancak nasıl ki daha önce sindirme politikaları bu ayaklanmayı bitiremedi, korona da aynı şekilde bunu bitiremeyecek. Protestolar sonsuza dek durdurulmadı bilakis ülkenin karşı karşıya olduğu sağlık problemleri karşısında bilinçli bir tavırla ara verildi" ifadelerini kullandı.
Independent Arabia’ya konuşan Hafaci, "Siyasi elitler, protestolarla ilgili alınan kararı büyük ölçüde istismar etti ve siyasi kazanımlarının peşine düştü. Göstericilerin taleplerini görmezden geldi. Onlar da uluslararası toplumun kendileri için bir tehlike oluşturmayacağının farkında. Onlar için asıl tehlike, rejimin tüm kirli işlerini ve dış bağlantılarını ortaya çıkaran göstericilerdir. Protestolar ara verilmesinden istifade etme çabaları sonuçsuz kalacak. Çünkü hükümetle ilgili müzakereler korona salgınından önce de devam ediyordu ve bu süreçte görüşmeler daha az karmaşık olmasına rağmen herhangi bir netice alınamadı" dedi.
Yüce çıkarlara hizmet eden bilinçli bir davranış
Iraklı gazeteci yazar Ali Reyyad, "Av tüfekleriyle göstericilere ateş açma, kaçırma ve işkence Ekim ayaklanmasının hayallerine zarar veremedi. Göstericilerin şu an yaptığı küresel bir tehdide dönüşen koronavirüs karşısında yüce çıkarlara hizmet eden bilinçli bir davranış sergilemektir" dedi.
Reyyad, açıklamasını şöyle sürdürdü;
"Halk ayaklanmasının ilk gününden beri göstericiler devletin yüksek çıkarlarını gözetti. Zira bunun yerine daha hızlı bir çözüm için rejimi düşürme veya askeri darbe çağrılarında da bulunabilirdi. Ancak kaos ve diktatörlük endişesiyle bunu yapmadılar. Değişim yerine savundukları taleplerini korudular. Virüs, protesto hareketlerinden çok siyasi elitleri etkiledi. Hükümetin sokağa çıkma yasağını uygulama noktasında yetersiz kalması, bu iktidarın siyasi yönetimi beceremediğini açık bir şekilde gösterdi. Ayrıca daha önce Muhammed Tevfik Allavi’ye güvenoyu verilmesi noktasında yaşanan kriz siyasi partiler arasındaki krizin derinliğini göstermesi açısından önem taşımakta"
Reyyad, korona krizinin sona ermesinin ardından meydanlara dönüşlerin yeniden gerçekleşip gerçekleşmeyeceği sorusuna, "Dönüş kaçınılmaz ve ayrıca öncekinden daha güçlü olacak. Iraklıların son günlerde ve halihazırda gösterdikleri toplumsal dayanışma ayaklanmanın bir meyvesidir" diye yanıt verdi.
Irak resmi makamları 17 Mart Salı günü sokağa çıkma yasağı ilan etmesine rağmen vatandaşların büyük bir bölümü bu yasağa riayet etmiyor.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Halil Erdoğan