Gıda enflasyonunun yüzde 30’un üzerine çıkmasıyla birlikte patlıcanın kilogram fiyatının 18 liraya, salatalığın 12 liraya, biberin 15 liraya yükselmesine karşı başlatılan tanzim satışlara yoğun ilgi devam ediyor.
Temel sebze ve meyveyi vatandaşa uygun fiyatlarla sunan ve sayıları Ankara’da 30, İstanbul’da 50’ye ulaşan çadır ve otobüsler önünde uzun kuyruklar oluştu.
Kuyruklarda bekleyenlerden bazıları hükümetin bu kararını desteklerken, bazıları bu durumun kalıcı bir çözüm olmadığını ve fiyatların sürekli olarak düşük seviyede seyretmesi gerektiğini savunuyor.
Tüketici kısmında fikirler değişkenlik gösterirken, üretilen herhangi bir ürünün tüketiciye ulaştığı sürece etkisi olan halciler, pazarcılar ve ziraat odalarında şaşkınlık ve “kırgınlık” hakim.
“Halden 4,5 liraya alıp, tanzimde 3 liraya satıyorlar”
İstanbul Yaş Meyve Sebze Bostan Komisyoncuları ve Tüccarları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Şubat Dalgalı, söz konusu uygulamanın bir devamlılığının olmadığını söyleyerek haldeki ürünlerin tanzim satış noktalarına giden süreci şu şekilde anlattı:
“Tanzimlerdeki ürünler Bayrampaşa Hali’nden ya da Antalya Hali’nden alınıyor. Örneğin maliyeti 1,5-2 lira olan bir salatalığın kilogramı bizden 4,5 liraya satın alınıyor. Bu, tanzimlerde 3 ya da 4 liraya satılıyor.”
Bayrampaşa Hali’nde dükkan sahibi de olan Dalgalı, ürün fiyatlarının düşmesi isteniyorsa önce Antalya’daki, Gazipaşa’daki, Kumluca’daki ya da Anamur’daki fiyat listesinin düşürülmesi gerektiğini vurguladı.
Halde denetimlerin arttığını da söyleyen Dalgalı, dükkanlara 9 bin 500 lira ile 10 bin 500 lira arasında cezaların kesildiğini, bu kesintilerin genellikle müşteriye verilen ürün ve faturalandırma arasındaki fiyat farklarından kaynaklandığını ifade etti.
Tanzim fiyatları (Kilogram/TL) | İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hal Müdürlüğü fiyat aralığı (Kilogram/TL) | |
Patates | 2 | 3,5-4 |
Soğan | 2 | 3,5-4 |
Domates | 3 | 3-8 |
Salatalık | 4 | 3-5 |
Patlıcan | 4,5 | 1,5-7 |
Sivri biber | 6 | 5-10 |
Çarliston biber | 6 | 3-7 |
Dolmalık biber | 6 | 4-8 |
Kıl biber | 6 | 10- 12 |
Ispanak | 4 | 2,5- 4 |
“Ankara pazarları Türkiye’nin en ucuzu olmasına rağmen tanzim kuruldu”
Konuyu tanzim fiyatlarının en yakın olduğu pazarcılara sorduğumuzda ise pazar esnafında bir “kırgınlık” söz konusu.
Ankara Pazar Yerleri Esnaf Odası Başkanı Recep Ayhan, Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada Türkiye’de üretilen tüm ürünlerin önce Ankara’a geldiğini ve bu şehirden diğer bölgelere dağıldığını hatırlatarak, en ucuz pazar fiyatlarının Ankara’da olduğunu aktardı.
Ankara’daki pazarcıların yüzde 50’sinin kiraladıkları kamyonlarla Antalya gibi bölgelerden mal taşıdığını, dolayısıyla aracı masraflarının olmadığını ifade eden Ayhan, Ankara pazarlarının ucuzluğunda bunun da etkili olduğunu söyledi.
“Gönlümüz kırıldı”
Bu ucuzluğa rağmen tanzim satışlarının kendilerine danışılmadan başlatıldığını ifade eden Ayhan “Gönlümüz kırılıdı” dedi ve ekledi:
“2012’de çıkan Hal Yasası ile pazarcı olarak biz malımızı diğer şehirlerden aracısız olarak getiriyoruz. O nedenle fiyatlarımız zaten düşük. Bugün Ankara’da hangi pazara giderseniz gidin domatesin kilogramı 3 lira, en iyi domates 4 lira. Portakal, mandalina 1,5 liradan satılıyor. Patatesin en iyisi 2,5 liradan satılıyor. Pek fazla farkımız yok. Devlet başımızın tacı ama biz bu ülkenin vatandaşıysak devletin insanlarına da bir sorması lazım. Ürünleri bunu gerçekten pahalı satana ceza kes. Pazar yerini kapat. Ancak pazarcılıkta zaten insanlar az para kazanıyor.”
“Devlet de köylüden almıyor”
Tanzim reyonlarındaki ürünlerin köylüden alınmadığını, yine halden alındığını vurgulayan Ayhan, söz konusu uygulamanın İstanbul ve Ankara ile sınırlı kaldığını hatırlattı:
“Diyarbakır’da Erzurum’da portakal 5 liradan, domates 10 liradan satılıyor. Türkiye’de her yol Ankara’dan geçer. En ucuz mal Ankara’ya gelir. Ucuz mal, Kars’ta, Diyarbakır’da halka nasıl ulaşacak?”
“Tanzimin zararı cebimizden çıkacak”
Tanzim satışların zarar etmesi durumunda bunun vergilere yansıyabileceğini aktaran Recep Ayhan “Biz zaten günde 100-200 lira kazanamayan insanlarız. İki aydır mal pahalı olduğu için kazanamıyoruz. Ama biz idare ederiz. Akşam zarar eder, evimize gideriz. Ancak tanzimde zarar edilirse bu sizden ve bizden çıkacak” dedi.
Pazarcılar Odası Başkanı Ayhan, İstanbul’da pazar fiyatlarının yüksek olmasını ise nüfusun kalabalık olmasına, dolayısıyla ürünün insanlara yetmemesine ve Ankara’dan İstanbul’a taşımanın ek maliyet getirmesine bağlıyor.
“Medya pazardaki ucuz soğanı çekmiyor”
Pazarcıların zor duruma düşmesinde medyanın da payı olduğunu savunan Ayhan, televizyon kanallarının genellikle İstanbul pazarlarında çekim yaptığını, Ankara’da yapanların ise soğanını iki aydır iki buçuk liradan satan pazarcıyı çekmeyi tercih etmediğini söyledi.
Recep Ayhan’a göre daha ucuz gıdaya ulaşmanın çözümü olarak öncelikle doğalgaz, elektrik, benzin gibi maliyetler ucuzlamalı ki hem pazarcının hem müşterisinin alım gücü artabilmeli.
“Devlet pazarcılara fiyat belirlesin”
Devletin tanzim noktaları kurmak yerine pazarda fiyat belirlemesinin de etkili olacağını aktaran Ayhan şunları söyledi:
“Devlet, pazarcıya ‘Domatesi 3 liradan alıp 3 buçuk liraya satacaksın’ dese biz buna uyarız. Zaten fiyatlarımız mevcut durumda bile ucuz. Bu şartı uygulamayan zaten bizim içimizde barınamaz.”
“Esnaf da kira ve fatura ödüyor”
Independent Türkçe’ye konuşan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, tanzim satışların, devletin halkı doğrudan ilgilendiren bir alana müdahale elini oluşturması açısından doğru olabileceğini ancak sürdürülebilir olmadığını, haksız rekabet doğurduğunu aktardı:
“Esnafın birçoğu kira veriyor, vergi ödüyor, kişi çalıştırıyor, ücretini ödüyor, sigortasını yatırıyor, elektrik doğalgaz faturası ödüyor. Halkımıza kaliteli ve ucuz gıda ulaştırmaksa amaç, bu kişilerin bu kalemlerdeki masraflarını gözen geçirmek gerekiyor. Pazarcının bile birçok masrafı var. Kira ödüyor, vergi ödüyor, kişi çalıştırabiliyor. Bu insanlar ev geçindiriyor. ‘Ben sadece mazot masrafını düşüp satacağım’ davranışı yanlış.”
“Tanzimde çalışanlar ücret almıyor”
“Devlet düzenleyici olmalıdır. Ama bu vergisini ödeyen insan çalıştıran, faturaları ödeyen esnafı yok etmek pahasına olmamalıdır. Onların da masraflarını aşağı çekmek suretiyle ucuz ve kaliteli gıda halka sunulmalıdır” diyen Ataklı, “ Tanzimlerde çalışanlar dahi ücretsiz. BELTUR’un elemanları. Bununla hiçbir esnaf baş edemez” ifadelerini kullandı.
Tanzim noktalarının, giderek artan nüfusun, özellikle 20 milyona yakın kişinin yaşadığı İstanbul’un sebze ve meyve ihtiyacını karşılayamayacağını açıklayan Atalık, pazar ve marketlerin bu nedenle muhakkak gerekli olduğunu vurguladı.
“Çalışan insanı tanzim kuyruğunda nasıl bekleteceksin?”
Marketleri genellikle çalışan insanların kullandığını hatırlatan Atalık, bir çalışanın iki kilogram domates için saatlerce kuyrukta beklemesinin imkansız olduğunu ifade etti.
Üretici masraflarına da değinen İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı, mazottaki yüksek vergiye, dövizdeki hızlı artıştan kaynaklanan gübre ve ilaçtaki aşırı pahalılaşmaya dikkat çekti.
“Ürünler, kamyonlar ve tırlarla taşınıyor. Bu araçların tükettiği mazot açısından baktığımızda biz dışarıya bağımlı bir ülkeyiz. Mazotun yaklaşık yüzde 60’ı vergi. Ürünü taşıyan da, taşıyan kişiden alan da bu vergiyi ödüyor. Buna ek olarak özel sektörün yaptığı otoyol ve köprülerin fiyatı döviz üzerinden belirleniyor. Bu araçlar, o yolları ve köprüleri kullanıyor. Bunlar da maliyetleri yükseltiyor.”
Mazota yüzde 60 vergi, gübre fiyatında yüzde 100 artış
Ahmet Atalık’a göre halka ucuz ve kaliteli gıdanın ulaştırılması söz konusu maliyetlerin kısılması, yüzde 60’lara varan mazot vergisinin kaldırılması ya da düşürülmesinden geçiyor.
“Tarım ilacında da gübre de yüzde 90’lar düzeyinde yurtdışına bağlıyız. Mayıs 2018’den itibaren yükselen döviz fiyatlarıyla tarım ilacı fiyat artışları yüzde 50 ve 80’leri buldu. Azotlu gübrelerde yüzde 100’ün üzerinde artış gösterdi. Döviz arttığı için ithalatta cazibesini kaybetti. Bu durum çözüleceğine, çiftçinin fiyatlarını baskılamak yoluna gidiliyor.”
“Belçika kadar tarım alanını kaybettik”
Tarım alanlarına da değinen Ataklı son 16- 17 yılda Belçika’nın yüzölçümünden daha çok alanın kaybedildiğini söyledi:
“AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılında sebze-meyve yetiştirilen alan 930 bin hektardı. 2017 sonu itibariyle bu alan 798 bin hektara düştü. Aynı yıllar itibariyle toplam tarım alanımız 3,2 milyon hektar azaldı. Çiftçi ekmiyor artık. Bugün Belçika’nın yüzölçümü 3 milyon hektardır. Çiftçinin 16-17 yılda ekmekten vazgeçtiği alan miktarı Belçika’nın toplam yüzölçümünden daha büyük. Çiftçi artık alanı terk ediyor. Nüfus artarken üretimimiz artmadığı gibi pek çok üründe gerileme başladı.”
“Fiyat dalgalanması ve fiyat yükselmesi farklı şeyler”
Gıdada arz talep dengesinin de çoktan bozulduğunu aktaran Ataklı’ya göre gıda fiyatlarındaki dalgalanmalar meteorolojik olaylarla, fiyatların yükselmesi ve yüksek kalması tarım politikalarıyla alakalı.
Yani bir ürün üç liradan 5-6 liraya yükselip sonra yine 4 liraya gerileyebilir. Ataklı bu durumu, meteorolojik olaylar ve mevsimsel şartlarla açıklıyor. Ancak bir ürünün fiyatı 2-3 lirayken 20 liraya çıkması, müdahale sonrası 4 liraya düşmesi tarım politikalarında alınan kararla bağlantılı.
“’Seçmen kızacak’ denilerek sunulan bir proje”
2019’da çiftçi mazota yüksek vergi vermeye, tarım ilacına ve gübreye ulaşamadıkça üretimimiz daha da örseleneceğini, fiyatların daha da artacağını söyleyen Ataklı “Tanzim satış projesi, üretim ayağını çözmeden, ‘seçime birkaç ay kala fiyatları çok arttı, seçmen kızacak, halka acilen ucuz birkaç ürün sunulmalı’ projesi” diye konuştu.