Geri dönme umudunu kaybetmeyen ilk nesil Filistinli mülteciler: Bir gün geri döneceğiz

Lübnan, tıpkı Filistin’in komşusu olan diğer ülkelerin çoğu gibi, ‘Nekbe’ (Büyük Felaket) olarak adlandırılan 1948 yılından bu yana Filistinli mülteciler için bir destinasyon ülkesi olmuştur

"Ey hasret kaldığım! Nasıl geri döneceğim?" / Fotoğraf: Independent Arabia

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), Filistinli mültecileri, ‘1 Haziran 1946 ile 15 Mayıs 1948 yılları arasında Filistin'de ikamet eden ve 1948’deki savaş sonucunda evlerini ve geçim kaynaklarını kaybeden insanlar’ olarak tanımlıyor. UNRWA’nın bu mülteci tanımı, mültecilerin erkek torunlarını da kapsıyor.

Lübnan, tıpkı Filistin’in komşusu olan diğer ülkelerin çoğu gibi, ‘Nekbe’ (Büyük Felaket) olarak adlandırılan 1948 yılından bu yana Filistinli mülteciler için bir destinasyon ülkesi olmuştur. Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun 194 sayılı kararı, Filistinlilere ‘eğer komşularıyla barış içinde yaşamak’ isterlerse evlerine dönme hakkı veriyor.

filistinli mülteciler 2.png
Akka bölgesinin Amka köyünden Hacı Yusuf Mahmud Uveyd (79) / Fotoğraf: Independent Arabia

 

UNRWA, çeşitli ülkelerde bulunan 58 mülteci kampını resmen tanıyor. Bunlardan 12’sine Lübnan ev sahipliği yapıyor. Bu 12 kampta yaklaşık 500 bin kayıtlı mülteci bulunuyor. Tamamı 1948’de kurulan bu kamplar, Lübnan’ın başkenti Beyrut’un yanı sıra Trablus, Sayda ve Bekaa Vadisi’nde bulunuyorlar. Lübnan’daki Filistinli mültecilerin kaldıkları kampların adları ise şöyle; Beddavi Mülteci Kampı, Burc el-Baracine Mülteci Kampı, Burc eş-Şimali Mülteci Kampı, Dabiye Mülteci Kampı, Ayn el-Hilve Mülteci Kampı, el-Buss Mülteci Kampı, Mar Elias Mülteci Kampı, Miye Miye Mülteci Kampı, Nehru'l-Barid Mülteci Kampı, Reşidiye Mülteci Kampı, Sabra ve Şatila ile Veyfel (Celil) Mülteci Kampı.

Veyfel (Celil) Mülteci Kampı

Veyfel ya da diğer adıyla Celil Mülteci Kampı esasen bir Fransız askeri kışlasıdır. 1948'de Filistinlilere sığınak olan bu 12 binayı yetkilerden kiralayan UNRWA, 1952 yılında kampta hizmet vermeye başladı. Celil Mülteci Kampı başkent Beyrut'un 90 kilometre doğusunda Bekaa Vadisi'nde Baalbek şehri yakınlarında bulunuyor. Kampta yaklaşık 8 bin kayıtlı mülteci yaşıyor.

Beddavi Mülteci Kampı

Beddavi Mülteci Kampı, UNRWA tarafından 1955 yılında Trablus'un beş kilometre kuzeyinde, Lübnan'ın kuzeyindeki bir tepede kurulmuştur. Özel mülk olan arazi UNRWA'ya kiralanmıştır. Kampta 16 bin 500’den fazla kayıtlı mülteci barınıyor.

Burc eş-Şimali Mülteci Kampı

Burc eş-Şimali Mülteci Kampı, Lübnan’ın güney bölgesinde Tire şehrinin üç kilometre doğusunda bulunuyor. Özel mülk üzerine kuruludur ve kirası UNRWA tarafından karşılanmaktadır. 1948 yılında Filistin’in kuzeyindeki Hula ve Tiberya şehrindeki çadırlarda kalan Filistinlilere konut sağlamak amacıyla kurulan kamp, ​​Lübnan'ın diğer bölgelerinden yerlerinden edilmiş Filistinli mültecilere de ev sahipliği yapıyor. Kampta, 19 bin 500’den fazla kayıtlı mülteci bulunuyor.

Burc el-Baracine Mülteci Kampı

Kamp, 1948'de Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu (IFRC) tarafından Filistin'in kuzeyindeki el-Celil şehrinden kaçan mültecilerin sığınması için kuruldu. Üzerinde bulunduğu arazinin kirası UNRWA tarafından karşılanıyor.

Reşidiye Mülteci Kampı

Kamp, eski ve yeni olmak üzere iki kısma ayrılıyor. Eski kısım, Lübnan'a kaçan Ermeni mültecilerin barınması için 1936'da Fransız hükümeti tarafından inşa edildi. Üzerinde kurulu olduğu arazi, 1963 yılında Lübnan'ın Baalbek şehrinden tahliye edilen Filistinli mülteciler için UNRWA tarafından kiralandı. Kamp sakinlerinin büyük bir bölümünü, Filistin’in kuzeyindeki Deyr el-Kassi, Alma en-Nehr ve diğer köylerden gelen Filistinliler oluşturuyor. Kamp, 27 bin 500'den fazla kayıtlı mülteciye ev sahipliği yapıyor.

Miye Miye Mülteci Kampı

Miye Miye Kampı, 1954 yılında, Lübnan’ın güneyindeki Sayda şehrinin dört kilometre doğusunda kuruldu. Kampta kalan mültecilerin büyük bölümünü, Filistin’deki Saffuriye, et-Tayra, Hayfa ve Meron köylerinden gelen Filistinliler oluşturuyor. Üzerinde bulunduğu arazi UNRWA tarafından kiralanan kampta, 4 bin 500'den fazla kayıtlı mülteci yaşıyor.

El-Buss Mülteci Kampı

Lübnan’ın güneyindeki Tire şehrinin 1 buçuk kilometre güneyinde bulunan el-Buss Mülteci Kampı, yine 1939 yılında Fransız hükümeti tarafından Ermeni mülteciler için inşa edilmişti. 1950'lerde Ermeni mülteciler Anjar bölgesine taşınırken el-Celil’deki Akka bölgesinden gelen Filistinliler kampa yerleştirildi. Özel mülk olan arazisinin kirası UNRWA tarafından karşılanıyor. Kampta 9 bin 500'den fazla kayıtlı mülteci bulunuyor.

Sabra ve Şatilla Kampı

Başkent Beyrut'un güneyinde bulunan Sabra ve Şatilla Kampı, 1949 yılında Filistin’in kuzeyine akın eden yüzlerce mülteciyi barındırmak amacıyla IFRC tarafından kuruldu. Kamp arazisinin bir kısmı UNRWA tarafından kiralanırken diğer kısmının kirası Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) tarafından karşılanmaktadır. Sabra ve Şatilla’da 8 bin 500’den fazla kayıtlı mülteci yaşıyor.

Dabiye Mülteci Kampı

Dabiye Mülteci Kampı, başkent Beyrut'un 12 kilometre doğusunda Beyrut ile Trablus arasındaki karayoluna bakan bir tepede bulunuyor. Kamp, 1956 yılında Filistin’in kuzeyindeki el-Celil şehrinden gelen Filistinli mültecilere ev sahipliği yapması amacıyla kuruldu. Bulunduğu arazinin Rum Kilisesi Vakfına ait olduğu ve UNRWA tarafından kiralandığı biliniyor. Kampta yaklaşık 4 bin mülteci barınıyor.

Nehru'l-Barid Mülteci Kampı

Nehru’l-Barid, Trablus şehrine 16 kilometre uzaklıkta, Lübnan'ın kuzeyindeki sahil yolunun yakınında yer alıyor. Kamp, 1949 yılında IFRC tarafından Filistin'in kuzeyindeki Hula Vadisi’nden gelen Filistinli mültecilerin barınması için kuruldu. Özel mülk olan kamp arazisinin kirası UNRWA tarafından karşılanıyor. 2007 yılının ortalarında, Lübnan ordusu ile karargahı kampta bulunun aşırılık yanlısı Fetih El İslam örgütü arasında yaşanan çatışma sonucu, 27 bin mülteci Lübnan'ın kuzeyindeki kamptan ve çevresinden ayrılmak zorunda kaldı. Yaklaşık 5 bin 900 aile hala evlerinden uzaktalar ve tamamen UNRWA yardımlarıyla hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar.

Mar Elias Mülteci Kampı

Lübnan’daki en küçük mülteci kampı olan Mar Elias (Aziz İlyas), 1952'de el-Celil’den gelen Filistinli mültecileri ağırlamak için bir Yunan Ortodoks manastırı olan Mar Elias Manastırı tarafından kurulmuştur. Beyrut'un güneybatısında yer alan kampta, yaklaşık 600 kayıtlı mülteci yaşıyor.

Ayn el-Hilve Mülteci Kampı

Lübnan’ın güneyinde, Sayda kenti yakınlarında yer alan Ayn el-Hilve Kampı, Lübnan topraklarındaki en büyük mülteci kampıdır. Kamp 1948 yılında IFRC tarafından İngiliz ordusunun İkinci Dünya Savaşı sırasında kışla olarak kullandığı yerin arazisi üzerine kurulmuştur. Kampta faaliyetlerine 1952 yılında başlayan UNRWA, kamptaki çadırların yerine zamanla beton konutlar inşa etti. Lübnan iç savaşı sırasında başta Trablus yakınlarındakiler olmak üzere kamplarda nüfus hızla artarken Ayn el-Hilve Mülteci Kampı, nüfus ve bölge açısından Lübnan'daki en büyük kamp haline geldi. UNRWA'ya göre kampta 47 bin 500 kayıtlı mülteci bulunuyor. Ancak Independent Arabia’dan Sevsen Mehanna’nın edindiği bilgilere göre gerçek rakam, 71 bini geçiyor.

UNRWA raporlarına göre Lübnan'daki Filistinli mültecilerin yarısı 25 yaş ve altı. Bu nedenle nüfusun çoğunluğunu gençler oluşturuyor. Öte yandan mültecilerin yaklaşık yüzde 62'si kamplarda yaşıyor. Geriye kalan yüzde 38’lik dilim ülke geneline dağılmış ya da kampların çevresinde bir arada yaşamaktadırlar. Ancak bu yüzde 38’lik dilim resmi anlaşmanın bir parçası değiller. Bu yüzden kayıtlı mültecilere verilen hizmetlerden yararlanamazlar.

Independent Arabia, Lübnan topraklarındaki diğer kamplara kıyasla en büyük ve en kalabalık kamp olan Ayn el-Hilve Ayn el-Hilve Mülteci Kampı’nı ziyaret etti. Suriye'deki savaştan bu yana 8 bin 500 mültecinin daha Lübnan’daki kamplarda ağırlandığı biliniyor.

Bugün büyük çoğunluğu 70 yaşın üzerinde olan ilk nesil Filistinli mültecilerin bazılarıyla görüşen Indepdendent Arabia, onların hala bir gün Filistin’e dönme umutlarını kaybetmediklerine tanık oldu.

Geri dönüş umudu

Akka bölgesinin Ayn el-Esed köyünden 79 yaşındaki Muhammed Abbas el-Esedi, kendi topraklarındayken geçen günlerini hatırladığında gözlerinin içi parlıyor. "Köyümüzden çıkarıldığımızda küçüktüm. Yaklaşık yedi yaşlarındaydım" diyen Hacı el-Esedi şöyle devam ediyor;

"Ayrıntıları hatırlamıyorum. Fakat ağladığımı, katledilenleri ve köyümüzden çıkarılışımızı görmemek için başıma bakır bir tencere geçirdiğimi hatırlıyorum. O bakır tencereyi, bir ya da iki yıl öncesine kadar sakladım. Ancak oğlum onu satmak zorunda kaldı."

Bir gün kendi topraklarına dönebilme umudunu hiç kaybetmeyen Hacı el-Esedi, "Israrla, her gün Filistin'e dönmeyi hayal ediyorum ve geri döneceğime inanıyorum" diyor.

Akka bölgesinin Amka köyünden olan 79 yaşındaki Yusuf Mahmud Uveyd ise yaşadıklarını şöyle anlatıyor;

"Köyümüzden kaçtığımızda yedi yaşındaydım. Gülen ve oynayan çocuklardık. Çevremizdeki silah seslerine ve yerinden edilmelere dikkat etmezdik. Sonra biz de kaçtık. Ailem bir yana ben bir yana, herkes başka yerlere dağıldı. Sonra birbirimizi aramaya başladık ve bir Dürzi köyünde yeniden bir araya geldik."

Evin anahtarı

Hacı Uveyd, dedesinin evlerinin anahtarını taşıdığını ve kendisine yedi gün sonra eve döneceklerini söylediğini hatırlıyor. Ayn el-Hilve Mülteci Kampı’na yerleşene kadar bir süre yaşadıkları diğer köylerden bahsediyor. Lübnan'ı ikinci vatanı olarak benimseyen, fakat Filistin’de ölmek isteyen Hacı Uveyd, Filistin’i ‘Firdevs Cenneti’ olarak görüyor. Hacı Uveyd Filistin'in sadece savaşla geri alınabileceğini düşünüyor.

El-Muftehira köyünden 1920 doğumlu Hacı Hasna Hüseyin (100) ise kampta tek başına yaşıyor. Yüzünden tebessümü eksik etmeyen Hacı Hasna Hüseyin, yerdeki kilimin bir kenarında otururken Filistin’den ayrıldığında evli, hamile ve çocuklu olduğunu söyledi. O sıra kaç yaşında olduğunu hatırlayamayan Hacı Hasna Hüseyin, Golan Tepeleri’ne doğru kaçtıklarını belirtti. Geri dönme umudu olup olmadığı sorulduğunda ise Hacı Hasna Hüseyin, diğerlerinden daha az umutlu olarak "Ey hasret kaldığım! Nasıl geri döneceğim?" ifadelerini kullandı.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Seda Demiröz

independentarabia.com/node/92801

DAHA FAZLA HABER OKU