ABD mahkemesi, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad rejiminin 2012 yılında gazeteci Marie Colvin’in öldürülmesi olayında sorumlu olduğuna karar verdi.
Davaya bakan ABD Bölge Mahkemesi Hakimi Amy Berman Jackson, Suriye ordusunun, Colvin'in diğer gazetecilerle birlikte çalıştığı Humus kentindeki geçici medya merkezini kasıtlı olarak hedef aldığına hükmetti. Hakim ayrıca, neden olduğu zarar nedeniyle Suriye hükümetinin Colvin ailesine 302.5 milyon dolar (203 milyon sterlin) tazminat ödemesine karar verdi.
Suriyeli hükümet yetkililerinin, gazetecilerin çalıştığı medya merkezini kasten hedef aldığını savunan Colvin ailesi, 2016 yılında ABD federal mahkemesinde dava açmıştı.
Aile, 302.5 milyon dolarlık tazminatın Suriye hükümetinin yurt dışında dondurulan hesaplarından karşılanmasını umuyor.
Davada Colvin ailesinin başdanışmanlığını yapan Scott Gilmore, “Şimdi önümüzde bu kararı yürürlüğe sokmak gibi bir zorluk var. Emsal kararlar, paranın malvarlıklarından tahsil edilebileceğini gösteriyor” dedi.
Gilmore’a göre davaya ilişkin en büyük zorluklardan biri, Colvin’in savaş karmaşası içinde sıradanlaşan “puslu” ortam yüzünden ölmediğini kanıtlamak.
Dava sürecinde, görgü tanıklarının ifadeleri ve taraf değiştirenlerin şahitliklerinin yanı sıra Suriye rejim güçlerinin gazetecilerin merkez olarak kullandığı binanın yerini bulmak için günlerdir uğraştığını gösteren hükümet içi belgeler de kullanıldı.
Saldırının rastgele bir bombardıman olmadığını vurgulayan Gilmore, “Delillerin büyük çoğunluğu, bunun gerçekte bir suikast olduğu sonucuna götürdü” şeklinde konuştu.
Kadın gazetecinin kız kardeşi Cathleen ise, Marie’nin ölümünün başlarda trajik bir kaza olduğunu düşündüğünü ancak onunla birlikte çalışan ve aynı bombardımanda yaralanan foto-muhabiri Paul Conroy ile konuştuktan sonra dava açmaya karar verdiklerini söyledi.
Cathleen’in verdiği bilgiye göre, eskiden Kraliyet Topçu Birliği’nde askerlik yapmış olan Conroy, medya merkezinin tesadüfen bombalanmadığını, kaldıkları binanın atışı belirli bir hedefe yönlendirmede kullanılan bir topçu tekniği olan “çatal teşkili” metoduyla vurulduğunu belirtti.
Saldırının Suriye hükümetinin ayaklanmaları bastırma stratejisinin bir parçası olduğunu kaydeden Cathleen, “Gazetecileri ortadan kaldırmaya öncelik verdiler” dedi.
Humus’taki saldırıdan bir ayağı yaralı kurtulan Conroy, ABD’li gazeteciyle ilgili mahkeme kararını duyduğunda “çok duygulandığını” belirtti. Conroy, kararın herhangi bir fark yaratıp yaratmayacağı sorusuna şu cevabı verdi:
“Suriye halkı için çok geç olduğunu düşünüyorum. Kimsenin hayal bile edemeyeceği, en büyük cehennemi onlar yaşıyorlar. Süreci devam ettirmemiz de önemli. Rejime karşı karara bağlanan dava şimdi daha üst mahkemelere taşınmalı ve bu insanlar yaptıkları yüzünden hesaba çekilmeli. Bu, büyük bir yapıtaşı.”
Birleşmiş Milletler’in vahşet ve katliamlarla ilgili kanıtlarının şüphe götürmez şekilde açık olduğunu vurgulayan Conroy, “Ancak bu insanları yaptıklarından sorumlu tutmak için bir iradeye, siyasi bir iradeye ihtiyaç var. Umarım bu bir başlangıç olur” diye ekledi.
Öte yandan başarılı kadın muhabirin hayatı “A Private War” (Özel Bir Savaş) filmine de konu oldu. Colvin’i İngiliz oyuncu Rosamund Pike’ın canlandırdığı film İngiltere’de 15 Şubat’ta gösterime girecek. Davanın geldiği noktayı değerlendiren Pike, mahkeme kararı için “müthiş” açıklamasını yaptı.
22 Şubat 2012 tarihinde Humus’ta medya merkezinin de içinde yer aldığı bina aralıksız top ateşine tutulmuş, saldırıda The Sunday Times gazetesi için çalışan tecrübeli savaş muhabiri Colvin ile birlikte Fransız foto-muhabiri Remi Ochlik de hayatını kaybetmişti.
Dünya genelinde birçok çatışmayı yerinden bildirmiş bir muhabir olan 56 yaşındaki Marie Colvin, 2001 yılında Sri Lanka’da patlayan el bombasının isabet etmesi sonucu kaybettiği sol gözünü siyah bir bandanayla kapatıyordu.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/news/world/americas
Independent Türkçe için çeviren: Elvide Demirkol
© The Independent
