Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 10 Aralık'ta hak ihlali kararı verdiği davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala ve 15 kişinin yargılandığı Gezi Davası'nın dördüncü duruşması bugün görüldü. Kavala'nın tutukluluğu devam edecek.
Duruşmada, savcı mütalaasında Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.
Mahkeme, tutukluluğun devamına gerekçe olarak, AİHM'in kesinleşmiş kararının tarafları bağladığı, kararın nihai karar olmamasını gösterdi.
Ayrıca, tutuksuz sanıkların adli kontrol şartının kaldırılması talebini de reddetti. Bir sonraki duruşma 28 Ocak'ta görülecek.
Tanık polis memurları: Kavala ve diğer sanıkları şiddet olaylarında görmedik
Duruşma, Gezi Parkı eylemleri sırasında görev yapan polis memurları Ercan Orhan Aydın ve Hasan Gül tanık olarak dinlenmesiyle başladı. İki tanık da ifadelerinde, Kavala ve diğer sanıkların şiddet olaylarına karıştıklarını görmediğini belirtti.
Mahkeme başkanının, "Buradaki sanıklardan bu organize içinde gördükleriniz kim var?" sorusuna Hasan Gül, "Kurumsal anlamda öyle bir şeye şahit olmadım" yanıtını verirken, Ercan Orhan Aydın ise kendisine yöneltilen "Kim organize ediyor, lojistik ekipman desteği kim veriyor? diye toplantı yaptınız mı? İsimler geçti mi?" sorusunu şöyle yanıtladı:
Ben bilmiyorum öyle bir toplantıyı. Divan Otel'de kaldıklarını biliyorduk. Divan Otel bunlara yardım ediyordu. Koç Grubu finanse ediyor denmişti o zamanlar. Dönemin valisi Mutlu, Gezi'ye katılanlarla Dolmabahçe'de görüşme vardı. Ben yoktum orada, kimler vardı bilmiyorum. Vali'nin, herkes bulunduğu noktada duyarlı olsun dediğini hatırlıyorum.
Ercan Orhan Aydın, Kavala'nın avukatı İlkan Koyuncu'nun, "Osman Kavala'yı bu olayları organize ederken gördünüz mü?" sorusunu yanıtlarken, "Ben Osman Kavala'yı fiziki olarak ilk defa burada gördüm." ifadelerini kullandı.
Tanık Papuç: Can güvenliğim yok
Bir diğer tanık Murat Papuç ise, can güvenliğinin olmadığını ileri sürerek, duruşmaya gelmedi. Papuç, duruşmada belirlenecek bir tarihte ifade vermek istediğini belirtti. Mahkeme, Papuç'un talebini kabul ederek 25 Aralık'ta dinlenilmesine karar verdi.
Sanıklar tanık beyanlarına karşı konuştu
Duruşmada hazır bulunan tutuksuz sanıklar ve tutuklu Osman Kavala'ya tanık beyanları karşı görüşleri soruldu. Osman Kavala, şunları söyledi:
Tanıklar benim herhangi bir şiddet eylemine katılmış olduğuma dair ya da yönlendirmiş olduğuma dair ya da Gezi Olayları'nda yönlendirici olmuş olacağıma dair bilgi vermediler.
Mücella Yapıcı tanık beyanlarına karşı, "Yaptığımız basın açıklamaları en temel haklarımızla ilgiliydi. Ben özellikle bu konuda yargılandım ve beraat ettim. Fakat bir şey beni rahatsız etti. Tanıklıkta biraz yönlendirme var mı diye düşünmeye başladım, ifadeleri okuyunca ama hukukçu değilim. Tanıklar da aslında iddianemenin asılsız olduğunu gösteriyor." derken, Ali Hakan Altınay, "Tanıklar benle bilgil bir şey söylemediği için söyleyecek bir şeyim yok.", Mine Özerden "Beyanım yok." demekle yetindi.
"Anladığım kadarıyla konunun bizle pek bir alakası yok." diyen Çiğdem Mater'in ardından, tutuksuz sanık Can Atalay, "Bir diyeceğim yok. 2013 Mayıs-Haziran arasında benim ya da arkadaşlarımın Taksim civarında olduğumuzu söylemelerine gerek yok. Çünkü biz ilk ifademizden beri Gezi Direnişi'nin bir suç olmadığını söylüyoruz." ifadelerini kullandı.
Tayfun Kahraman'in tanık beyanlarına karşı görüşü ise, "Tanıkların da dediği gibi, Gezi Parkı etrafında olduğumuz doğrudur, Gezi bir suç değildir. Hiçbir şekilde şiddet eylemlerine karıştığım ya da yönlendirdiğime dair bir ifadede bulunmadılar. Toplanma ve gösteri yürüyüşlerine muhalefetten hakkımda soruşturma zaten takipsizlikle sonuçlandı." şeklinde oldu.
Dava kapsamından bir süre tutuklu kaldıktan sonra ilk duruşmada tahliye edilen Yiğit Aksakoğlu ve Yiğit Ali Ekmekçi, tanık beyanlarına karşı diyecek bir şeyi olmadığını belirtti.
Kavala, şunları söyledi: Bu hukuksuz ve ayrımcı uygulamaya son verilmesini istiyorum
Sanıkların tanık beyanlarına karşı sözlerinin ardından, Osman Kavala'nın tutukluluk konusundan beyanına geçildi.
Önceki celselerde Gezi Olayları'nı planladığım ve organize ettiğim iddialarının dayanaksız olduğunu ifade ettim. MASAK raporları bir kaynak aktarmadığımızı gösterdi. Sanık avukatları iddianamedeki dinlemelerin hukuksuz olduğunu, çalışmaların Gülencilikle suçlanmış görevliler tarafından yapıldığını ortaya koydu.
Bu iddianame suçluluğumu değil, suçsuz olduğumu gözler önüne süren bir belgedir. 26 tahliye talebim, benzer gerekçelerle reddedildi. İddianamede anlatılan edimlerin suç unsuru taşımadığı ve benimle somut bir ilişki olmamasına rağmen benimle ilgili şüphelerin ağır basması özgürlüğümün değerinin verilmediğinin göstergesi ama özgürlüğümün değeri evrensel normlara dayanıyor. AİHM kararı da bunu gösteriyor. Bu hukuksuz ve ayrımcı uygulamaya son verilmesini istiyorum.
Mahkeme ile Adalet Bakanlığı arasında yazışma
Kavala'nın ardından, avukatları da tutukluluk konusunda ve AİHM'in hak ihlali kararı hakkında savunmalarını yaptı. Kavala'nın avukatlarından Deniz Tolga Aytöre, mahkemenin Adalet Bakanlığı ile AİHM kararının kesinleşip kesinleşmediği konusunda yazışma yaptığını belirterek, "Bu kararın kesinleşmesini beklemek Kavala'nın 1 yıl daha cezaevinde kalması demek. Tahliye talebimiz reddolursa, 18'inci maddede yer alan, bu davanın siyasi olduğuna dair inancımızla, buna göre hukuki adımları atacağımızı bilginize sunarım." diye konuştu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ne olmuştu?
Silivri'de görülen davada, yargılanan 16 kişi hakkında 606 yıldan 2 bin 970 yıla kadar hapis cezası isteniyor. İddianamede 746 müşteki yer alıyor. Müştekilerin başını Cumhurbaşkanı Erdoğan ve 61. hükûmetin bakanları çekiyor.
Davanın ilk duruşmasında, tutuklu yargılanan Yiğit Aksakoğlu tahliye edilmişti.
2013 yılında FETÖ'den ihraç edilen yargı mensuplarının başlattığı soruşturmanın ardından bu yıl 657 sayfalık iddianame hazırlanmış ve soruşturmayı başlatan FETÖ'cü yargı mensuplarına atıf yapılarak "delillerin yeniden kıymetlendirildiği" ifade edilmişti.
Davada yargılanan 16 kişi Gezi olaylarında, İstanbul dışındaki tüm eylemlerden de sorumlu tutuluyor.
Osman Kavala, 18 Ekim 2017'de Antep'te Goethe Enstitüsü ile birlikte gerçekleştirilmesi planlanan bir projenin toplantısından döndüğü sırada İstanbul Atatürk Havalimanı'nda gözaltına alınmış, 1 Kasım 2017'de de tutuklanmıştı. 784 gündür hapishanede olan Kavala hakkındaki iddianame, tutuklandıktan 13 ay sonra hazırlanmıştı.
Davanın 8 Ekim’de görülen son duruşmasında mahkeme heyeti, firari sanıklar hakkındaki yakalama kararlarının infazının ve müştekilere çıkarılan davetiyelerin ulaşmasının beklenmesine karar vermişti. Sanıklardan İnanç Ekmekçi hakkında yakalama kararı çıkarılmasına karar veren mahkeme, Murat Papuç'un dinlenmesi için çağrılmasına, usulüne uygun çağrılan tanık Hasan Gül hakkında zorla getirme kararı çıkarılmasına hükmetmişti.
Osman Kavala kimdir?
Kavala, 1957'de Paris'te doğdu. İstanbul Robert Lisesi'ni bitirdikten sonra Manchester Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun oldu.
Babası Mehmet Kavala'nın 1982 yılında vefat etmesinin ardından, Kavala grubunda yönetici olarak çalışmaya başladı.
Murat Belge’yle birlikte Türkiye’nin önde gelen yayınevlerinden İletişim Yayınları’nın kuruluşunda yer aldı.
Türk-Polonya İş Konseyi, Türk-Yunan İş Konseyi, Center for Democracy in Southeast Europe (Güneydoğu Avrupa'da Demokrasi Merkezi) gibi çeşitli iş ve toplumsal kuruluşların Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulundu.
Açık Toplum Enstitüsü'nde Danışma Kurulu üyesi, Tarih Vakfı ve Diyarbakır Kültürevi'nin destekçisi olan Kavala, Helsinki Yurttaşlar Derneği üyesi.
© The Independentturkish