Sanat dünyası balonu gereğinden fazla şişirilmiş fiyatlarıyla nihayet patlayınca olay, çağdaş sanat tarihinde ezber bozan bir an olarak methedilmeye başladı bile.
Tabii ki İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan'ın Miami Art Basel sanat fuarında 120 bin dolar etiketle bir muzu duvara bantladığı, Banksy'nin geçen yılki kendi kendini imha eden tablosundan beri sanat dünyasında yaşanan en büyük tartışmayı yaratan büyük muz vakasından söz ediyorum. Gürcistan doğumlu performans sanatçısı David Datuna eserin absürt fiyatını açıkça protesto ederek sergilenen muzu yedikten sonra yerine yenisi yerleştirildi ancak o da "denetlenemeyecek muhtelif kitlesel hareketliğin" ardından sergiden çıkarıldı. Bir sanat fuarında isyan mı? Hayırdır inşallah!
Eserin üç “nüshası” da meyve çürüdüğünde (yaklaşık bir hafta içinde) başvurulmak üzere "yenileme talimatıyla" ve sertifikasıyla birlikte etiket fiyatından satıldı. Bu esnada ikinci bir performans sanatçısı Rod Webber ise muzlardan birinin (hangisi olduğunu söyle deseniz söyleyemem) sergilendiği boş duvara sprey boyayla "Epstein kendini öldürmedi" yazdığı için tutuklandı.
Bu eser bir yaşına geldiğinde, başka bir sürü muz olaya dahil olacak ama bunların tamamı (sanatçısına ve galerisi Galerie Perrotin'e göre) obje değil bir "fikir" olan ilk muzla karşılaştırıldığında şüphesiz ki düşünsel açıdan aynı meyve olacak. Hala bende misiniz?
Muz geleneksel bir komedi sembolüdür. Muz kabuğuna basıp kayarak tüm iddiamızı yıkarız, erkekliğin karikatürize dublörüdür ve rengi sarıdır; ezelden beri biraz aptalca görülen bir renk. Çağdaş sanatın tanındık şakacılarından 59 yaşındaki Cattelan (daha önceki çalışmaları arasında Blenheim Sarayı'ndan bu yıl çalınan som altından bir tuvalet yer alıyor) bu gibi nedenlerle eserine Comedian (Komedyen) adını verdi. Fakat bu deneyimli ihtilaf taciri bile başlatmak üzere olduğu muazzam komediler silsilesini öngöremezdi.
Komedyen, fuarın açıldığı andan itibaren hakkında en çok konuşulan eser, tipik sanat fuarı izleyicilerini oluşturan pozcular, beleşçiler ve röntgenciler içinse mükemmel bir selfie fırsatı oldu. Sonra Datuna sakince muzu duvardan aldı, kameralar önünde yedi, videoyu da Instagram'da yayınladı: Art Basel'i ve ticari sanat dünyasının temsil ettiği her şey için bir selam. Yoldan geçen biri 120 bin dolar değerinde bir sanat eserini rahatlıkla yiyebiliyorsa bu, sanatın bütün ticari temellerini temelden sarsmaz mı?
Muz vakasının sanatı görme biçimimizdeki etkisi zaten hararetle tartışıldı. Esere kendi hicivli tepkisini üreten birçok sanatçıdan biri olan New Yorklu tasarımcı Sebastian Errazuriz (onunki 12 bin dolar fiyat etiketli, duvara bantlanmış bir yapay penisti) "sanat dünyasının kendini tam anlamıyla toparlayabileceğinden emin olmadığını" iddia etti.
Bu, insanlara kral çıplak diye haykırmaları için gereken o küçük itici güç olabilir ve geriye doğru itmeye başlayabilir.
Veteran New York Magazin'in sanat eleştirmeni Jerry Saltz açıkladı:
Şiddetli bir kargaşa kapıya dayanmış durumda. Sanata bir şey olmaz; bize de öyle. Ama mizahi sanat, büyükannenin-aklını-alma-sanatı, sanatın sanatının sanatı: Bunların hepsi on yıl veya daha uzun süredir ölü durumda. Göç başladı; sanat aldı başını gidiyor.
Kulağa fantastik geliyor değil mi? Keşke! Kimse, Errazuriz'in de Saltz'ın da hiç sanat fuarına gitmediğini, ticari sanat dünyasının ve kendi çıkarlarına yönelik en yıkıcı girişimlere bile el koyma becerisinin brüt kişisel tatminine dair hiç deneyimleri olmadığını düşünmez.
Bu, gündelik eleştirel melekelerin kapı dışında bırakıldığı doğaüstü cazibe ve para dünyasına katılmanın uçucu illüzyonu uğruna (büyük çoğunluğu selfie çekmek için kuyruklar oluşturan) izleyicilerin cömert paralar ödediği ( bir günlük bilet 65 dolar) kurşun geçirmez bir bardak suda fırtınalar koparmaktan ibaret. Cattelan'ın Komedyenine baktığımızda, Martin Creed'in 2001 Turner ödüllü, Tate duvarına iliştirilmiş bir kağıt topundan oluşan Work 88 eserinden, tabii ki Andy Warhol'un 1966 tarihli Velvet Underground albüm kapağına ve çürüyen bir meyvenin bize ölümlülüğü hatırlattığı 17. yüzyıl "vanitas" tablosuna kadar çok sayıda esin ve referans görebiliriz. Ancak, Art Basel Miami gibi bir ortamda bütün bunlar tamamen rastlantısal ve galericinin ağzındaki laf gibi hissettiriyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Cattelan'ın muzunun hikayesi, parlak sanat dünyası balonunda birbirlerine bağıran insanlar hakkında. Mevzuya dahil olan herkes içeridendir (bahse girerim, ne Errazuriz, ne Saltz, hatta ne de Datuna, biletleri için para ödemiştir) ve herkes kazançlı çıkmıştır. Datuna çağdaş sanatın varoluşuna saldırır gibi görünürken, bir yandan Cattelan'ın eserine para yağdıran über-zengin koleksiyonerlerin yatırımlarının değerine değer katmış ve kendi şöhretini de katlamıştır. Üstelik dikkat ederseniz, bir diğer müdahaleci performans sanatçısı talihsiz Webber yalnızca duvara sprey boyayla yazı yazdığı (onu da yanlış yazdı) için tutuklanırken -ki muhtemelen giriş biletinin parasını da ödemişti- Datuna'nun 120 bin dolarlık sanat eserini tahrip etmekten yargılanmadığını fark edeceksiniz.
Sanatsal değişimlerin habercisi olmaktan uzak olan bu iş de (tıpkı Banksy'nin kendini imha eden ve değeri anında fırlayan tablosu gibi) tamamen sanat dünyasının işine yarayan bir diğer geleneği yıkma girişimi örneğidir. Kültürü temellerinden sarsmak istiyorsanız, bunu bir sanat fuarında yapmaya kalkışmayın.
*Makale orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/arts-entertainment
Independent Türkçe için çeviren: Sena Çenkoğlu
© The Independent