Edirne Cezaevi’nde üç yıldır tutuklu bulunan Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, avukatları aracılığıyla Artı Gerçek’ten Mehveş Evin’in sorularını cevaplandırdı.
Demirtaş’ın geçtiğimiz günlerde kalp spazmı geçirdiği buna karşın hastaneye sevkinin yapılmadığı iddiası yakınlarınca dile getirilmişti.
Sağlık sorunları yaşadığı belirtilen Demirtaş’ın cezaevlerinde durumları çok daha ağır olan tutuklular varken kendi sağlık sorunlarının gündeme gelmesini istemediği için açıklama yapmadığı iddia edildi.
“Çözüm süreci toplumda rahatlama yarattı”
“HDP yöneticilerine ve HDP’ye yönelik bu sistematik hukuksuzluğa sizce alışıldı mı?” sorusuna Demirtaş, şöyle bir iddiada bulundu:
İktidarın bunca hukuksuzluğu sürdürebilmesinin tek bir nedeni yok. Bu bir süreç şeklinde ele alınmalı ve birbirini izleyen olaylar silsilesinin sonucu olarak okunmalı. Aksi taktirde toplumun şu anda içine sürüklendiği sosyo-psikolojik durumu izah edemeyiz.2013-2015 arasında yaşanan ‘çözüm süreci’nin yarattığı rahatlama, yumuşama, umut ve ekonomik iyileşme, toplumun ekseriyetinde gevşemeye yol açtı. Tabiri caizse toplum “savunma kalkanlarını” indirdi. 7 Haziran 2015 seçim sonuçları ise umutların tavan yapmasına yol açtı. Elbette normal bir toplum bunları hissetmekte haklıdır, toplumun bunda bir suçu yok.
"Zulmün karşısında dik duruş gösteremezsen ortalık çakallara kalır"
Demirtaş’ın cevaplarında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ve muhalefete de eleştiriler vardı:
Faşizm, yarattığı korkuyu her an her gün canlı, diri ve gerçek kılarak sürdürmeye çalışır. Bunun için kesintisiz bir tutuklama, gözaltı, polis şiddeti, fişleme, linç etme uygulamasına ihtiyaç duyar. Şu andaki İçişleri Bakanı’na verilen görev budur. O da buna layık olabilmek için canla başla, panikle çalışıyor işte. Öte yandan, bunu sürdürebilmelerinin nedeni faşizmin yeteneği ve başarısı değil, muhalefetin acizliği ve korkaklığıdır. Zulmün karşısında dik duruş göstermezsen ortalık çakallara kalır. Korkunun panzehiri salt teori değil, pratiğe geçmiş cesarettir, bu kadar net. Gerisi laf kalabalığıdır.
HDP’nin erken seçim çağrısına destek
Demirtaş, HDP’nin erken seçim çağrısı ve TBMM’de kalma kararına dair de şu değerlendirmelerde bulundu:
HDP’nin erken seçim çağrısı meşru ve doğrudur. Bundan sonra bunun altını dolduracak mücadeleyi örgütlemek, büyütmek ve demokratik iktidar alternatifini güçlü, inandırıcı ve ikna edici argümanlarla halkın önüne koymak gerekir. Bu nedenle HDP siyaset alanını terk etmemekle doğru bir karar vermiştir. Şimdi yapılması gereken, büyük siyasi hamlelerle faşizmi yerle bir etmek ve iktidara yürümektir. HDP artık ‘benim sorunlarımı çözün lütfen’ diyen talepkar dili bırakmalı, ‘sorunları ben çözeceğim’ özgüveniyle kitlelerin önüne yeni bir hedef koyarak mücadeleyi büyütmelidir.
“Toplumun nezdindeki karşılığım beni ne şımartır ne bozar”
AKP’nin artık siyasi mefta olduğunu iddia eden Demirtaş, AKP’nin anketinde en beğenilen üçüncü siyasetçi çıkmasıyla ilgili de şunları söyledi:
Toplum nezdindeki karşılığımın farkındayım. Bu beni ne şımartır ne de bozar. Sorumluluklarımı artırır sadece. Yeri ve zamanı geldiğinde ben de bu sorumluluklarıma denk bir tutum almaya gayret ediyorum. Halk özgürlüğünü kazandığında, halkın bir evladı olarak ben de kazanmış olacağım. Siyasette ne başka hedefim ne hevesim de de hırsım var. Halk kazanacak, biz kazanacağız. Buna yürekten inanıyorum.
“Halkın talepleri meydanlarda görünür olmalı”
Demokratik Ortadoğu Birliği’nin tartışılması gerektiğini de söyleyen Demirtaş, “Halkın şikâyet ve taleplerinin miting meydanlarında da görünür olması, demokratik mücadelenin, muhalefetin hem hakkı hem de görevidir” diyerek sözlerini bitirdi.
© The Independentturkish