Efkan Ala: Silah bırakma çağrısı bekliyoruz

AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, Habertürk TV'ye konuştu

Fotoğraf: AA

AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, Türkiye’nin terörsüz bir geleceğe ulaşması için çalışmaların sürdüğünü belirterek, silah bırakma çağrısının yapılabileceğini ve bunu beklediklerini söyledi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ala, "İmralı ne zaman çağrı yapacak?" sorusuna yanıt vererek, Türkiye’nin terörsüz bir geleceğe ulaşması için çalışmaların sürdüğünü belirtti. Cumhur İttifakı’nın bu konuda kararlı bir duruş sergilediğini vurgulayan Ala, “Türkiye bu prangalarından kurtulmalıdır. Terörsüz bir ülke için herkesin katkı sunması gerekiyor” dedi.

Ala'nın programdaki açıklamaları şöyle:

AK Parti'ye yeni katılan isimler

Siyaset üretmeyen kendi aralarında spekülasyon için kurdukları cümlelerle yönetmiyoruz biz Türkiye'yi. Yetişmiş insanların başka partilerde görev almış, Türkiye'nin etrafında olup biteni görüp hedeflerine doğru yürümesinin zorunluluğunu anlayan, AK Parti ile sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte olmanın daha çok katkı sağlamaya fırsat vereceğini gören kişilerin bizimle yol yürümesinden büyük memnuniyet duyarız. Burada hem Kürşat Bey hem Serap Hoca, Nedim Bey, sayın Ensarioğlu burada daha çok katkıda bulunma imkanı gördükleri için buradalar. O partilere girerken hedefleri buydu ancak o partiler kendi sorunlarını çözmekle meşgul iken, Türkiye Türkiye'nin sorununu çözecek kadroları alıyor. Biz bir pazarlık içerisinde değiliz. Kurulduğu günden bu güne uyguladığı proje, yaptığı yatırımlarla, koyduğu vizyonla, hedeflerle Türkiye'yi yönetmeye çalışan kadroyuz. Bunu görenler de elbette AK Parti'nin içinde politika yapmak için tercihte bulunuyorlar. Bunu selamlarız. Bakın gelen arkadaşlara kendilerini ispat etmiş arkadaşlarımız.

Cumhur İttifakı'nın şu anda hükümet olma sıkıntısı var mı? Biz bir pazarlıkla iş yapmıyoruz ki. Tarzımız da değil. Daha önce olanlarla kıyaslanacak durum yok. Önümüzde seçimsiz, 3-4 yıllık dönem var. Siyaset mevzuata sığmaz. İnsanlar amaçlarıyla bunu değerlendiriyorlar. Başka partilerde de değişim oluyor. Onun amacını hemen fark ediyor vatandaş. Burada güçlü bir ittifak içerisinde yürüyen mekanizma var. 'Ben de katkıda bulunayım' diyen arkadaşlardan bahsediyoruz. Burada vizyona, projeye, programa katkıda bulunma arzusu var. 

"TÜSİAD'ın siyasi sicili temiz değil"

TÜSİAD bir iş adamları derneği. Elbette Türkiye'nin iş dünyasında önemli yeri var. Fakat siyasi sicili temiz değildir TÜSİAD'ın. Ne zaman boşluk bulsa, siyasete siyaset dışı müdahalelerde bulunma imkanını değerendirmiştir. Bu eski Türkiye'de sonuç alıyordu. Şimdi bizim getirdiğimiz aşamada Türkiye'de vesayet odakları kalkmıştır. TUSİAD'ın açıklamasına bakın. Ekonomiyle ilgili kısmına bir şey söyleyen yok. İşleri üretim. Bu alana söylediklerine ilişkin bir eleştiri yok. TÜSİAD'ın iş adamları olarak Genelkurmay Başkanlığı'ndaki askeri disipline ilişkin soruşturmasına dair ne gibi bir görevi ve vazifesi var? Demek ki demokrasiden değil oligarşiden yana Devletten beslendikleri dönemleri hatırlatırcasına daha fazla üretim, daha fazla ihracat talepleri yerine gidiyorlar kendileri ile ilgisi olmayan alanda, tamamen devlet kurumunun kendi kuralları içerisinde ele alması gereken hususta fikir beyan ediyorlar ve yüksek perdeden konuşuyorlar. Milli Savunma Bakanlığı'nca yürütülen Genelkurmay ve Kara Kuvvetleri yetkisi içinde olan teğmenlerin hangi kararlar alınacak, ne olacak konusuna ilişkin açıklamaları neden yapıyorlar? Dünyanın her yerinde askeri meseleler asker içerisinde soruşturulur, neticelendirilir. Bunun iş dünyasıyla ne ilgisi var?

Daha önce bu tür konularda, böyle meselelerde demokrasiden yana değil demokrasiden yanaymış gibi gözüküp, siyasete müdahale dili kullandılar. Şimdi de bunun başka versiyonu piyasaya sürülmüş durumda. Biz bu kadar vesayet odağı ile mücadele edip Türkiye'ye getirmiş partiyiz. Hem sayın Cumhurbaşkanı hem de biz sözün ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz. Ekonomik ile ilgili değerlendirmelerine sert tepki göstermiş değiliz. TSK'nın kendi iç disiplinini ilgilendiren bir konuda neden açıklama yapılır?

85 milyon insanı, yangın yerine dönmüş bölgede Türkiye'nin yönetimiyle uğraşıyoruz. Memurların, yargının yaptığı işler içinde her gün her şeyi konuşarak vaka bazında bakıp yer alamayız. Meseleyi oradaki kişiler karar veriyor. Görevler, yetkiler icra edilir, bir yanlış varsa karşıdaki kişiler avukatlarıyla itiraz eder, mekanizma işler. Bu tartışmalar siyaseti vakalara indiriyor, sonra Türkiye zaman kaybediyor. Burada çok ciddi iniyisatif alarak 'gelin Türkiye'yi ileriye taşıyacak meseleleri ele alalım'. Her vaka bazındaki meseleye ele alırsak buradan çıkamayız. Yanlış olur.

"İleri demokrasiyi savunuyoruz"

Temel yaklaşımımız Türkiye'nin gelişmiş demokrasiye sahip olmasıdır. Önemli mesafeler aldık. Bu ülkede en temel hak ve özgürlükler, inanç hürriyeti, düşünce, girişim özgürlüğü kısıtlıydı. Çocuklar üniversite kapılarında bekletiliyordu, anneler babalar askeriyeye alınmıyordu. Siyasetin sunduğu imkan ve reformlarla giderildi bunlar. Sayın Cumhurbaşkanımız ve bizler sürekli Türkiye'nin ileri demokrasiye kavuşması gerektiğini dile getiriyoruz. Anayasa, sistem değişikliğini biz gündeme getiriyoruz. Arzu ederiz ki, muhalefet de buna katkıda bulunsun, Türkiye'yi gelişmiş demokrasiyle buluşturalım. Özellikle CHP, bir sorun çıktığında sorunun adresi olarak AK Parti, sayın Cumhurbaşkanımızı ve bizleri gösteriyor. Çare için davet ettiğimizde gelmiyorlar. Millet bunlardan bıkmış ki teveccüh göstermiyor. Hangi çözüm önerisini dile getiriyorsunuz? İş dünyasından olup devletten beslenip oligarşik yapıların oluşması da mümkün bir yandan sürekli afaki vaatler bulunarak popolizme kayması mümkün. Bu iki yanlış arasında doğru olarak gitmek, demokrasi koridorunda ilerlemekle mümkündür. Gelin 12 Eylül Anayasası'nı kökten değiştirelim, hak ve özgürlükleri garanti altına alan, Türkiye'nin daha iyi işlemesini sağlayan temel hak ve özgürlüklerle birleştirecek anaysada buluşturalım diyoruz. Buradan bir fırsat üreterek Türkiye hedefleriyle buluşturmalıyız.

Türkiye'de geldiğimizden beri hangi hak ve özgürlükler konusunda Türkiye'yi geri getirecek düzenlemeler yaptık? Tedbir başka bir şey, politika başka bir şey. AK Parti'nin genel olarak Türkiye'yi getirdiği yere baktığınızda politikalardır. Günü birlik bazı hadiseler oluyor siz tedbir alıyorsunuz. AK Parti iktidara geldiğinde 28 Şubat'ın ağır atmosferi içindeydi Türkiye. İnsanlar birbirlerine kendi dillerinde merhaba diyemiyorlardı. Bugün 24 saat televizyonda Kürtçe yayın yapılıyor, başka ana dillerde yayın yapılıyor. Herkes televizyonların içeriğinden şikayet ediyor. Daha kaliteli yayın olsun diyor. Katsayı problemi, insanların dillerini öğrenme konusunda seçmeli ders olarak Kur'an-ı Kerim'i ve Siyer'i seçiyor olmaları. Birçok alanda değişim, dönüşüm oldu. Elbette daha iyisini yapmak için yeni Anayasa diyoruz. Talepler bazen realiteden daha önde gediyor. Bence Türkiye'de olan budur. Yeni nesil haklı olarak daha fazlasını talep ediyor. Biz de bunu istiyoruz. Onun için gelin sistemi değiştirelim diyoruz. Sosyal medya devriminden sonra dünyada da hissedilen özgürlükler ortamında çok soru işaretler var. Toplum kesimleri de birtakım özgürlükleri tamamen sorumsuzlukla berhava ediyor, bir kısmı da buna tamamen karşı çıkıyor. Dünyadaki karmaşık durumun Türkiye'de de yaşanmaması için elimizden geleni ortaya koyuyoruz. Daha fazla demokrasiyi arzu ediyoruz ama demokrasi sorumsuzluk, insanlara küfretmek, hakaret etmek değildir.
"Engelleme diye bir şey yok"

Belediye seçimlerinden sonra 15-16 milyon insan İstanbul'da hizmet bekliyor. Seçimler oldu ertesi gün tartışmalar başladı. Cumhurbaşkanlığı adaylığı. Daha Cumhurbaşkanlığı adaylığına 5 yıl vardı o zaman. Belediye hizmetleriyle ilgili ortada sorun, dava, engelleme diye bir şey yok. Ya hakaret ya diploma gibi kendi özel alanıyla ilgili tartışmalar gündeme gelince bunları aslında yargıdan kaçırmanın siyasi alana taşımanın gayretlerini görüyoruz. Kendileriyle ilgili mesele gündeme gelince bunu derhal siyasi alana taşıyorlar. Sanki siyasi kimliklerinden dolayı bunlar olmuş perdesi arkasına koymaya çalışıyorlar. Belediye hizmetleriyle ilgili ne sorsanız cevabı yok. Parti içi çekişmeler ne zaman gündeme gelse, şaibeler genel başkanları tarafından gündeme getiriliyor. Bunlar ne zaman gündeme gelse 'bir siyaset müdahalesi var' diye yaygara koparıyorlar. Bu Türkiye'ye yakışmıyor. Siyaset ciddiyet ister. Emek ve saygın olmayı gerektirir. Daha belediye başkanı seçilir seçilmez ertesi gün çocukca şeylere girişmemek icap eder. Bu tartışmalarla Türkiye'nen zamanı heba ediliyor.

Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri zamanı geldi diyelim. Tek rakip aday İmamoğlu mu? Bu nasıl bir mantıktır? Kendisi belediye başkanı olarak seçildi. Belediye başkanlığını yapacağına bir hadise olduğunda tatilde yakalanıyor, bir konuşma yapacağı zaman birine hakaret ediyor, başka alana taşıyor. Yargının prosedürleri var. Yargı içinde kendisinin itiraz hakları elinden mi alınmış? Bunun başka partilerle ne ilgisi var? Ne zaman davayla karşılaşsalar niye kendi prosedüründe devam ettirmeyip de siyasal alana taşıyorlar? Cumhurbaşkanlığı seçimleri kimsenin ayıbını, yanlışını örtme yeri değildir. Cumhurbaşkanlığı seçimine ne kadar yıl var?

"Silah bırakma çağrısı bekliyoruz"
 

Cumhur İttifakı olarak sayın Devlet Bahçeli'nin açıklaması oldu arkasından sayın Cumhurbaşkanımızın irade beyanı oldu. Biz bu meseleyi AK Parti kurulduğundan beri ciddiye ele almışızdır. Bu konuda da alışılmışın dışında yeni gelenekler oluşturarak yoluna devam etmektedir. Burada terörsüz Türkiye hedefi ile çalışmalarımızı yürütüyoruz. Türkiye bu prangalarından kurtulmalıdır. Türkiye'nin etrafında olup bitenleri görüyoruz. Günübirlik tartışmalar, birtakım polemikler hoşa gidebilir ama biz gerçekten bu ülkenin acı çekmeden, o prangalarından kurtularak 85 milyonun acı çekmemesini istiyoruz. Terörsüz bir Türkiye'yi sağlayalım artık. Çok bedel ödendi. İnsanlarımız hayatını kaybetti, şehitlerimizin bu memleket için canlarını verdi, birçok kardeşimiz gazi oldu. Şu anda silah bırakma çağrısı yapılabilir. Biz de bunu bekliyoruz. Siyaset sadece bir şeyi beklemez. Beklenenin yapılması için çalışmalar yapar. Biz terörsüz Türkiye olsun diye çalışmalar yaptık. Bu çalışmaların sonuç almasını arzu ediyoruz. Herkes katkıda bulunmalı buna. Büyük bir ihtimalle sonuç alınabilir. Burada tırnak içinde temkinli bir iyimserlik içerisindeyim. Çok fazla aktör var işin içinde, Yabancı ülkeler, istihbarat örgütleri var. Burada da başarı elde edebiliriz diye elimizden geleni yapıyoruz. Herkes üzerine düşeni yaparsa daha az maliyet ödenir.

Her partinin kendine ait politikası var. Şimdi daha önceki dönemlerde olup bitenlerle kıyasladığında şimdi iyimserlik var. En azından terörsüz bir Türkiye'nin herkesin lehine olduğu konusunda geniş mutabatın ve fikir birliğin olması çok önemlidir Türkiye için. Bunun sözde olmaması gerekiyor; gerçekten desteklenmesi lazım. Esad zulüm rejimiydi, Baas rejiminin çökmesi fırsatları biraz daha tahkim etmiştir. Orada çok önemli gelişmeler oldu. Esad rejimi terör örgütünü destekliyordu. Suriye'deki gelişmeler önemli katkılar sağlamaya müsaittir.
 

Habertürk TV

DAHA FAZLA HABER OKU