İBB Başkanı İmamoğlu: Geçmişte ranta harcanan 130 milyar dolar dönüşüme harcansaydı, İstanbul'da riskli bina kalmazdı

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) "İstanbul Yenileniyor" platformunun çalışmaları kapsamında, Avcılar'da yüksek riskli binanın yıkım işlemi yapıldı

Fotoğraf: ANKA

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Merkez Mahallesi Tüloğlu Sokak'ta güvenlik oranı sıfır olduğu tespit edilen binanın yıkımının yapılacağı alanda konuşma yaptı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İmamoğlu, KİPTAŞ aracılığıyla rekor sayıda binayı yıkıp yaptıklarını aktararak, "Şu anda yüzlerce noktada görüşmelerimiz sürüyor. Hem çözüm hem de garantör olduğumuz bu uygulamaları, yaptığımız protokollerle sadece İBB gündeminde tutmuyoruz. Aynı zamanda ilçe belediyelerimize de bu kabiliyeti taşıyarak onların da etkin bir biçimde rol almasını sağlıyoruz." dedi.

İmamoğlu, kentsel dönüşüm çerçevesinde hızlı tarama yaptıkları 35 bin binada toplam 1 milyon 800 bin kişinin hayatına dokunduklarını kaydederek, "Hepimiz biliyoruz ki depremle ilgili sürecin zamanı yok, bugünü yok, bir saat sonrası yok, yarını yok. Her an yaşayabileceğimiz bir afetten, felaketten bahsediyoruz." diye konuştu.

"Deprem Konseyi" gibi bir organizasyon altında ilgili bakanlıklar, İBB, yerel belediyeler ile finans ve yapı sektörünün bir araya gelmesinin önemli olduğunu dile getiren İmamoğlu, kentsel dönüşüm kapsamında dar gelirli vatandaşlara devlet desteğine ek olarak 10, emeklilere ise 12 bin lira kira desteği verdiklerini bildirdi.

Çok yüksek riskli yapı kapsamına giren 7 bin 200 konutun tahliye süreçlerinin devam ettiğini söyleyen İmamoğlu, "Bu süreçte birlikte çalışsak fena mı olur? Bu süreçte kamu bankaları KİPTAŞ'ın projelerine konut kredisi verse fena mı olur? Türkiye'nin en prestijli kuruluşudur KİPTAŞ." ifadelerini kullandı.

İmamoğlu, son dönemde bakanlıklarla millet için bir kısım adımlar attıklarını belirtti.

Milletin sesini ve çağrısını duyduklarını dile getirerek, "İstanbul ve Türkiye depreme hazır hale gelmelidir. Türkiye bir deprem ülkesidir. Ege'den Kuzey Anadolu'ya, Doğu Anadolu'dan Güneydoğu Anadolu'ya birçok bölgesinde deprem riskiyle her daim gündemde olan bir süreci yaşıyoruz." dedi.

İmamoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Bu süreçte kamu bankalarının KİPTAŞ'ın projelerine konut kredisi verse fena mı olur? Bir lira, bir kuruş… Türkiye'nin en prestijli kuruluşudur KİPTAŞ. Şu anda konut sektöründe algısı en pozitif, en itibarlı, verdiği sözün önünde daha erken binaların teslim eden bu kadar prestijli bir çalışmayı yürüten KİPTAŞ'a konut kredisi vermemek nedir Allah aşkına? Halkbank niye vermez? Ziraat Bankası niye vermez? Veya bunun gibi bankalar niye vermez? Bunun bir açıklamasını yapsınlar. Bir yerde yakalarsanız, medya mensupları olarak bir sorun. Konut kredisine sizin de ihtiyacınız olabilir. KİPTAŞ gelebilir ve burayı yaparken konut kredisi yapsa bizimle beraber destekleyici modellerle faizi birlikte indirsek KİPTAŞ'ın da finansal desteğin içine katsak fena mı olur? Bunlar ayıptır, yazıktır, günahtır. Milletin bu büyük sorununu çözmekte milletin iş birliği yapmasının dışında bir şey düşünülebilir mi? Ne gün konuşuyoruz? 6 Şubat günü konuşuyoruz. On binlerce insanımızı kaybettiğimiz günün yıl dönümü. Çare arıyoruz, çözüm arıyoruz. Hala bunları konuşmak ayıp değil mi?

“Milletin bu kötülüklere tahammülü yok”

Son dönemde bakanlıklarla yapmış olduğumuz olumlu görüşmelerde atılan doğru adımlar, atılan iyi adımlar kötü mü oluyor? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’yla bir kısım adımlar attık. Çevre Şehircilik Bakanlığı bir kısım adımlar attık. Maliye Bakanı'yla bir kısım adımlar atmak için cansiperane çalışıyoruz… Milletimiz için, İstanbul için, halkımız için, Türkiye'ye örnek olması adına, Türkiye Belediyeler Birliği üzerinden bütün şehirlerimiz için. Bu manada, bu kötülüğün milletimize bu kötülüğün yapılmamasını özellikle istiyoruz. Milletin bu kötülüklere tahammülü yok. Milletin sesini ve çağrısını aslında biz duyuyoruz.

“Geçmişte boş alanları, boş sahaları lüks konuta dönüştürüp …”

Sadece yapıların güçlendirilmesi meselesiyle de ilgili çalışmıyoruz. Altyapının güçlendirilmesinden İSKİ'den İGDAŞ'a, raylı sistemlerden birçok kurum ve kuruluşumuzun da özellikle kentin güçlendirilmesiyle ilgili çok önemli çalışmalarımız vardır. Bu sorumluluğumuzu yerine getirme konusunda gayretler gösteriyoruz. Eksiğimiz olabilir. Her kurumun eksiği olabilir. Her yöneticinin eksiği olabilir. Ama mesele eksiklerimizi birlikte düşünerek, birlikte çalışarak, konuşarak yapabilmektir. Geçmişte boş alanlara, boş sahalara; yürütülen, yapılan imarlarla elde edilen rantların bu söylediğim mevzulara üçte biri harcansaydı -bizim tespitimize göre 120-130 milyar dolara yakın- bugün İstanbul'da riskli bina kalmazdı. Bakın son 20 yıldır bahsettiğim yerlerde rantla ilgili imarsız yere imar, birinin imarını arttırarak kamunun alanının lüks konuta dönüştürüp imarlı hale dönüştürülmesiyle çalışma yapılarak elde edilen rantın üçte biri. Bu ne zamandan beri? Özellikle 2002’den bu yana olan kısımdan bahsediyorum.

“Rant adımı atmadık, attırmadık”

Biz bu şehirde kimsenin cebine rant şeklinde girecek tek bir adım atmadık, attırmadık. Meseleyi kamusal alanda çözüme kavuşturmak, kamunun kazançlı çıkmasını sağlamak için imarla ilgili şeffaf süreçler yürüttük, yürütmeye devam ediyoruz. Zaten birilerinin kızgınlıkları buradan. Biz toplumu düşünüyoruz, bazıları bir avuç insanı düşünüyor. Aramızdaki fark. Burada bu sonsuz mücadeleyi ve kararlı mücadeleyi devam ettiriyoruz, ettireceğiz. Tekrar ifade edeyim. Hukuksuzluğa karşı bir milim geri adım atmayız. Mücadelemizi en sert şekilde millet adına, milletten aldığımız güçle devam ederiz. Ancak milletimize hizmet için hangi kurum, hangi devletimizin birimi nereye çağırırsa oraya da koşa koşa gideriz. Bu bağlamda kararlı bir ekibiz.

Tekrar 6 Şubat vesilesiyle 11 şehrimizde yaşadığımız büyük acıyı, o acıda kaybettiğimiz canlarımızı rahmetle anıyorum. Yakınlarına, bütün milletimize tekrar başsağlığı diliyorum. Allah bize bir büyük acı daha yaşatmadan Türkiye'mizin bütün sorunlarını, depremle ilgili bütün sorunu hızlıca çözmemizin şart olduğunun altını çiziyorum. Hepimizin birlikte sorumluluğa sahip olduğunun da altını çiziyorum. Ben az, sen fazla demiyorum. Sen fazla, ben az da demiyorum. Birlikte sorumluluk sahibiyiz. Bugün de böyle, yarın da böyle olacak.

 

AA, ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU