Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dezenflasyon sürecini hızlandırmak için 2025 yılında Kur Korumalı Mevduat'tan (KKM) çıkılacağını belirterek, fiyat istikrarını sağlamanın uzun soluklu bir çaba gerektirdiğini vurguladı. Şimşek, ''Deprem harcamalarının etkisiyle 2023’te bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 6,4 öngörmüştük. Uyguladığımız politikalarla bu oran yüzde 5,2 gerçekleşti ve gelişmekte olan ülke ortalamalarının altında kaldı. 2024 yılında ise bu oranın yüzde 4.9 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz'' dedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Şimşek, 2023 yılı mayıs ayından itibaren uyguladıkları programın olumlu sonuçlarını aldıklarını belirterek, ''2025 yılında ise kalıcı fiyat istikrarını sağlamayı ve ekonomide yapısal dönüşümü hızlandırmayı hedefliyoruz. Enflasyonun düşmeye devam edeceği bu dönemde, para politikasını desteklemek için mali disiplini güçlendirecek ve arz yönlü politikaları devreye alacağız'' dedi.
Şimşek, enflasyondaki düşüşün devam edeceğini belirterek, şöyle konuştu:
Birincisi, para politikasının enflasyona gecikmeli etkisi zamanla daha net görülecek. İkincisi, 2025 yılında bütçe açığının milli gelire oranının azalması negatif mali etki yaratacak. Üçüncüsü, bütçe imkânlarının elverdiği ölçüde, yönetilen ve yönlendirilen fiyatları enflasyon hedefiyle uyumlu olarak belirleyeceğiz. Örneğin, enflasyonu etkileyen kalemlerde yeniden değerleme oranını uygulamadık. 2025’te akaryakıt ürünlerinde yapılacak ÖTV artış oranını yüzde 6 ile sınırlandırdık ve 12 milyar liralık vergi gelirinden vazgeçtik. Dördüncüsü, dezenflasyonu sadece talep yönlü politikalarla değil, gıda, konut ve enerji gibi birçok alanda arz yönlü tedbirlerle de destekleyecek; bu alandaki reformlara hız kazandıracağız. Gıda arzını artırmak amacıyla sulama projeleri, arazi toplulaştırması, gıda lojistiği ve gıda ihtisas bölgelerinin kurulmasına yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz. Sosyal konut arzının artırılması da arz yönlü politikaların temel unsurlarından biri olacak. Enerji dönüşümünü ise hem yerli hem de yenilenebilir kaynakları önceliklendirerek gerçekleştireceğiz.Makro finansal istikrarı pekiştirmek ve dezenflasyon sürecini hızlandırmak için KKM’den çıkıyoruz. KKM’nin cazibesini azaltmak için tüzel kişilerdeki kurumlar vergisi istisnasını kaldırdık. Bireysel mevduatlara ise stopaj getirdik. Döviz yükümlülüğü olan firmaların döviz ve TL cinsinden hesaplarına sağlanan kur korumalı desteği kaldırıldı. Bu adımların da katkısıyla KKM’deki azalış 71 haftadır kesintisiz sürüyor. Ağustos 2023’te 144 milyar dolarla zirve seviyesini gören KKM stoku, Aralık’ta 32.8 milyar dolara geriledi ve KKM’nin toplam mevduatlar içindeki payı 20 puan azalarak yüzde 5.9’a düştü. 2025 yılında KKM’den çıkışı tamamlayacağız.
Mayıs 2023’te 55,6 milyar dolara ulaşan yıllıklandırılmış cari açık, Ekim 2024’te 7,7 milyar dolara, milli gelire oranla yüzde 0,8’e geriledi. Ekonomideki yeniden dengelenme, azalan enerji maliyetleri, düşen altın ithalatı ve turizm gelirlerindeki olumlu seyir cari dengedeki iyileşmeyi destekledi. 2024 yılında cari açığın milli gelire oranla yüzde 1’in altında gerçekleşerek Orta Vadeli Program hedefinin altında kalmasını bekliyoruz. 2025 yılında ise cari açığın sürdürülebilir bir düzeyde, milli gelire oranla yüzde 2 seviyesinde kalmasını öngörüyoruz.
''Haziranda başlayan dezenflasyon süreci devam ediyor''
Vatandaşımızın geçim sıkıntısını çözmek en büyük önceliğimiz. Bu doğrultuda gerekli politika çerçevesini oluşturduk ve dezenflasyon programını kararlılıkla uygulamaya devam ediyoruz. Uyguladığımız programın temel amacı olan fiyat istikrarını sağlamak, uzun soluklu bir çaba gerektiriyor. Bu nedenle programın ilk yılını dezenflasyona geçiş dönemi olarak planlamıştık. Yıllık enflasyon öngördüğümüz gibi mayısta zirveye ulaştı. Haziranda başlayan dezenflasyon süreci devam ediyor. Aralık ayında yıllık enflasyon 2023 sonuna göre 20 puan, 2024 mayıs ayındaki zirve seviyesine göre ise 31 puandan fazla geriledi. Para politikasına hassasiyeti yüksek olan temel mallarda enflasyon düşüşü daha belirginken, dünyada olduğu gibi bizde de hizmetlerde atalet yüksek seyrediyor.
''Gelir dağılımındaki bozulma düzelmeye devam edecek''
Uyguladığımız ekonomi programı sayesinde gelir dağılımındaki bozulmayı gidermeye başladık. Gelir dağılımı eşitsizliğini gösteren Gini Katsayısı 2022 yılında, 2005 yılından sonra en kötü seviyesini görmüştü. Ancak 2023 yılında bu eğilim tersine döndü, gelir dağılımında adalet yeniden sağlanmaya başladı. Çalışanlarımızın milli gelirden aldığı pay son 26 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Enflasyondaki düşüşün devamıyla, vatandaşlarımızın alım gücü daha da artacak ve gelir dağılımındaki bozulma düzelmeye devam edecek.
Deprem harcamalarının etkisiyle 2023’te bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 6,4 öngörmüştük. Uyguladığımız politikalarla bu oran yüzde 5,2 gerçekleşti ve gelişmekte olan ülke ortalamalarının altında kaldı. 2024 yılında ise bu oranın yüzde 4.9 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz.
Enflasyondaki düşüş ve destekleyici küresel koşullarla birlikte, 2025’in ikinci yarısından itibaren ekonomik aktivitede göreli bir toparlanma öngörüyoruz. 2025 yılında küresel büyümenin, ticaretin, finansal koşulların ve emtia fiyatlarının ekonomimiz açısından daha destekleyici olmasını öngörüyoruz.
İhracatımızın yüzde 72’sini oluşturan Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da büyümenin 2025 yılında hızlanması beklenmektedir. 2025 yılı sonuna kadar piyasalar, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 50 baz puan, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) ise 100 baz puan daha faiz indirimi yapmasını öngörmektedir. Gevşeyen küresel finansal koşullar ülkemiz ve gelişmekte olan diğer ülkeler açısından olumlu olacaktır. Küresel ekonomide korumacılığın arttığı bir dönemden geçiyoruz. Üretimin yerelleştiği ve tedarik zincirlerinin dost ülkelere yöneldiği bu dönemde, Türkiye önemli avantajlara sahip. Gümrük Birliği dahil olmak üzere, 54 ülkeyle yaptığımız serbest ticaret anlaşmalarıyla, 30 trilyon dolarlık bir coğrafyaya entegreyiz ve bu sayede korumacı eğilimlere karşı dayanıklıyız. Serbest ticaret anlaşmalarımızın olmadığı yakın ve dost coğrafyalarla da güçlü ilişkilerimiz var.
ANKA