Dervişoğlu'ndan Erdoğan'a: Sen Kasımpaşalıysan, ben de Orduluyum

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin Ordu İl Binası açılışı öncesinde ‘İyilerin Ordu Buluşması’ programında konuştu

Ekran alıntısı: X

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Ordu’da; “Siyaset sadece yönetmek ya da sadece muhalefet etmek için yapılmaz. Siyaset sorunları çözmek için yapılır. Sorunların çözülebilmesi için öncelikle doğru tespit edilmesi, doğru bir yol tanzim edilmesi ve sorunların çözümüne yönelik eylem planlarının düşünceden eyleme dönüştürülmesi lazımdır. Bunun için de önce bir doğru sisteme ihtiyaç vardır" dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Dervişoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

Siyasette herkese bir isim veriliyor. Acaba ben Ordu’ya gidince ne diyeyim dedim. Bu memlekette yıllardır siyaset yapanlara kendi memleketi sahip çıkar. Uzunca bir zamandan beri de iş başında bulunan Sayın Recep Tayyip Erdoğan biliyorsunuz ki her zaman Kasımpaşalılığıyla övünmüştür. Ben de ona buradan diyorum ki işte sen Kasımpaşalıysan ben de Orduluyum.

Siyasetin hedefi halka hizmet etmektir. Siyasetin varlık sebebi de haktır. Halka hizmet, hakka hizmettir. Siyasetle iştigal eden kişinin yapması gereken en önemli şey ülkesinin halkını mutlu etmek, halkına huzur, refah, güvenlik vermektir. Gençlerine gelecek vadetmektir. Çiftçisinin hakkını, hukukunu savunması, memurun, işçinin sabit gelirlinin geleceğinin garanti altına alınması, emeklinin huzur içinde tenceresini kaynatmanın ve insanca yaşamanın şartlarını oluşturması, siyasetçinin temel görevleri arasındadır. Türkiye bugün bakıldığında üzülerek ifade ediyorum ki geleceğini endişeyle takip eden ve o gelecekten kendisine pay çıkaramayan mutsuz insanların ülkesi haline getirilmiştir. Bu kendi kendine olmaz. Yapılan yanlış uygulamalar, alınan yanlış kararlar bu ülkede yaşayan insanların her bir kesiminin ayrı ayrı sıkıntıya düşmesine sebep teşkil etmiştir. İYİ Parti’nin kurulduğu andan itibaren yaptığı en önemli şeylerden biri de umutsuzluğu ortadan kaldırmak, Türk milletinin umutsuz, çaresiz, mecbur ve mahkum olmadığını milletine anlatmaktır.

"Derdimiz kimin cumhurbaşkanı olacağı değil vatandaşın ne olacağı"

Bu toplumun yeniden kucaklaştırılması lazım. Bu toplumun birbirinden en uzak noktaların birleştirilmesi suretiyle yeniden barıştırılması lazım. Siyaset kuru bir rekabet alanı değildir. Siyaset sadece yönetmek ya da sadece muhalefet etmek için yapılmaz. Siyaset sorunları çözmek için yapılır. Sorunların çözülebilmesi için öncelikle doğru tespit edilmesi, doğru bir yol haritasının tanzim edilmesi ve sorunların çözümüne yönelik eylem planlarının düşünceden eyleme dönüştürülmesi lazımdır. Bunun için de önce bir doğru sisteme ihtiyaç vardır. Bugünkü sistem, parlamenter demokratik sistemden ayrıldığımız andan itibaren her gün tek adamlığa biraz daha yaklaşmaktadır. Bu yüktür Türkiye için. Türkiye bu yükü kaldıramaz.

Anketlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu tartışılıyor. Kim cumhurbaşkanı olacak? Biz de diyoruz ki İYİ Parti olarak bizim derdimiz orta yerde bir seçim yokken kimin cumhurbaşkanı olacağı değildir. Bizim derdimiz vatandaşın halinin ne olacağıdır. Vatandaşın hali ne olacak? Onu soruyorum. Şimdi soruyorum. İşçinin hali ne olacak? Asgari ücret 17 bin 2 lira. Hükümetten beklenen yeni asgari ücret 24-25 bin liranın arasında diye düşünülüyor. Oysa bu memlekette açlık sınırı 20 bin lirayı, yoksulluk sınırı neredeyse 70 bin lirayı aşmış durumda. İYİ Parti olarak biz asgari ücret belirlemesinde bütün parametreleri göz önüne alarak işçinin hakkı olduğunu düşündüğümüz kadar işverenin de durumunu düşünüp onu dengeleyecek bir asgari ücret önermesinde bulunduk. Şu anda asgari ücret bu milletin geçimini temin edecek bir miktarda zaten çıkarılamayacaktır. Ama bizim hesaplarımıza göre en az 28 bin lira olmalıdır. Hem işçi korunmalıdır hem de işverenin durumu burada dengelenmelidir. Eğer 28 bin liranın altında bir asgari ücret belirlenirse bu milleti açlığa ve sefalete mahkum etmek, enflasyon karşısında inim inim inlemek durumuna getirecektir. Asgari ücret denilen şey adı üstünde taban ücret demektir. Başlangıç ücreti demektir. Ama üzülerek ifade ediyorum ki Türkiye'nin yüzde 65’i asgari ücretle geçinmektedir. Ve Türkiye'nin bu sorunu çözmek gibi bir mecburiyeti vardır.

“Sıkı dur Yusuf Tekin; geliyoruz, geleceğiz hesap soracağız”

En son bakanın yaptığı en önemli icraat okullarda tuvaletlerde sabunu kaldırması oldu. Okul tuvaletlerine sabun koyamayan bir Milli Eğitim Bakanı’ndan içinde Atatürk ve Cumhuriyet olan bir eğitim müfredatı zaten beklemiyordum. O kendisinden bekleneni yaptı. Sıra bizim hesap sormamıza geldi. Sıkı dur Yusuf Tekin; geliyoruz, geleceğiz hesap soracağız.

Sağlık artık rant çetelerinin kuşatmaları ile karşı karşıya bırakıldı. Yeni doğan bebekler çetelere teslim edildi ve evlatlarımızı kaybettik. Basından takip ediyorsanız televizyonlardan ve gazetelerden şimdi yaptıklarının hesabını veriyorlar. Parlamentodaki milletvekili arkadaşlarımızın tamamı bütün bu sorunlarla alakalı olarak üzerlerine düşen sorumluluğun icaplarını yerine getirmek suretiyle kendilerine yakışan mücadeleyi veriyorlar. Tüm milletvekili arkadaşlarımı buradan huzurunuzda kutluyor ve tebrik ediyorum. Milletine yakışan vekil oldukları için kendilerine sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Müsavat Dervişoğlu, ‘İyilerin Ordu Buluşması’nın ardından partisinin Ordu İl Başkanlığı binasının açılışını yaptı.

“Zaman harcanmayacak kişilerle ilgili de bundan sonra biraz söylemlerimize dikkat edeceğiz”

Dervişoğlu, yerine kayyum atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’la TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder ile DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan’ın görüşebileceği yönündeki açıklamasının sorulması üzerine şunları söyledi:

Daha önceden de o heyet orayla görüşmüştü. Bunun biliyorsunuz tutanakları var. Şimdi de görüşmek üzere başkaları müracaat etmişti. Müracaat eden müracaatlarından daha önemli ve farklı olur diye mi düşünüyorlar bilmiyorum. Ama yani buradan oraya kim gidecekse onu bilmiyorum. Adalet Bakanlığı’nın vermiş olduğu bir görüşme izni de yok. Dolayısıyla şu an ben de oturduğum yerden onlar gitmesin, şunlar gitsin türünden bir kelam sarf edebilirim ama bunun bir karşılığı olmaz. Yani neler olup bittiği hususunda eksik bilgilerle, sahte bilgilerle derin değerlendirmeler yapılamaz. Onun için herkes temennisini ifade ediyor bu süreçte. Kimileri işte Meclis kürsüsünde konuşsun diyor. Kimileri şurayla bura arasında birtakım köprüler kursun diyor. Bu somutlaşmadan bizim bir beyanda bulunmamız yerinde olmaz. Ayrıca bizim bazı yapay tartışmalarla alakalı olarak kaybedecek zamanımız yok. Yani siyasetleriniz muhatap olarak milleti seçmişiz. Muhatabımız millettir. Dolayısıyla zaman harcanmayacak kişilerle ilgili de bundan sonra biraz söylemlerimize dikkat edeceğiz. Yani spekülasyonlara düşmeyeceğiz. Türkiye'nin gerçeklerini konuşmaya devam edeceğiz.

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU