Amerikan Trumpizmi, özellikle de sahibi Donald Trump'ın ezici zaferinden sonra, Atlantik'in diğer tarafına doğru ilerleyen ve ülkenin bir sonraki Şansölyesi Friedrich Merz'in elleriyle Almanya'ya da ulaşan siyasi bir fenomen haline mi geldi?
Trump, ABD içinde "ABD'yi Yeniden Harika Yap" sloganını yükseltmişti.
Bugün ise Almanya'da muhafazakâr Hristiyan Demokrat Birlik Partisinin lideri, "Avrupa ve dünyanın Almanya'ya bir kez daha şaşkınlıkla değil, hayranlıkla bakması gerekiyor. Almanya'nın hareketsiz bir orta güç statüsünden, Avrupa'da ve küresel anlamda öncü bir orta güce dönüşmesinin zamanı geldi" diyor.
Yeniden göreve gelecek ve ilk döneminin, NATO bütçesine ödediği mali katkılar dışında Avrupa'yı bir ortak olarak umursamadığını gösteren Trump döneminde beklenen ABD'ye karşıt yönde çalışan bir Avrupalı sağcı akımla mı karşı karşıyayız?
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Geçen kasım ayında sol partilerden oluşan iktidar koalisyonunun çökmesinin ardından Merz'in Almanya'nın en üst düzey makamını kazanma şansı yüzde 32'ye ulaşacak kadar yüksek görünüyor.
Almanya'nın Avrupa kıtasındaki ve dünyadaki rolü son 20 yılda geriledi.
Dolayısıyla seçkinlerin özellikle çağdaş jeopolitik değişimler döneminde kendisini ileri itecek, etkili ve aktif güçler listesine yükseltecek yeni araç ve mekanizmalar üzerinde düşünmeleri doğal.
Soğuk Savaş boyunca Almanya, kendisini Sovyetler Birliği'nden koruma konusunda ABD'nin askeri rolüne güvendi.
Bu bağımlılık, Rusya'nın yaklaşık 3 yıl önce Ukrayna'ya karşı başlattığı askeri operasyonların ardından geri döndü.
Bu savunma bağımlılığı, Almanya'da meydana gelen ve onu Avrupa'nın ekonomik lokomotifi haline getiren ekonomik patlamanın katalizörü gibi göründü.
Öte yandan uzun bir süre Almanya'ya akan ucuz Rus enerjisi, Almanya'nın 1970'li yıllardan günümüze kadar gerçekleştirdiği ekonomik atılımın en önemli nedenlerinden biriydi. Doğu Almanya'yı entegre etmesini sağlayan da buydu.
Almanya'nın güvenliğini ve üstünlüğünü sağlayan üçüncü temel ise her yerde sevilen ve talep edilen kaliteli mal ve ürünlerin ihracatı yoluyla, tüm dünyaya açık olan uluslararası ticaret dünyasıydı.
Buradaki soru işareti şu:
Bu sabiteler hâlâ yerinde mi ve bir sonraki şansölye Merz, Alman güneşinin Avrupa ve dünya üzerinde yeniden parlaması için bunlara güvenebilir mi?
Gerçekte, özellikle Almanya'daki endüstriyel gerileme ve bir kez daha kaçınılmaz bir militarizasyon için muazzam Alman kaynaklarının seferber edilmesine dönüş göz önüne alındığında, Merz'in kurguladığı hedeflere ulaşması için ortam uygun görünmüyor.
Militarizasyon, Alman ordusunun silahlandırılması için acilen 100 milyar avro tahsis edilmesiyle başladı ve şüphesiz bunu başka milyarlar takip edecek.
Bu da barışçıl kalkınma bütçesinden net bir kesinti anlamına geliyor. Bu ikisi arasında Almanya İçin Alternatif (AFD) gibi aşırı sağ partilerin ve Pegida gibi benzer hareketlerin yükselişinin korkutucu etkileri ufukta beliriyor.
Görünen o ki, Merz öncü bir Almanya hayal ederken, bazı Almanların kafasında Üçüncü Reich hayalleri gizlice de olsa yaklaşıyor.
İç siyasi sahne bu eskimiş temellerin yerini alacak yeni bir stratejik vizyondan yoksun.
Merz, Almanya'nın yeniden harika ve ihtişamlı olması için halkına gerçekleştirmeye gayret edeceği hangi planı sunuyor?
Ortaya koyduğu fikirler hedefe ulaşmaktan daha zayıf görünüyor ve şüphesiz sağ politikalar çerçevesinde dönüyor.
Bu fikirler sığınmacıların sayısını ve sosyal yardım ödeneklerini azaltmakla başlıyor, ardından onun mali disiplin diye adlandırdığı şeyi sürdürmenin yanı sıra, kuralları azaltarak, özel yatırımı teşvik etme ve en önemlisi askeri harcamaları artırma şeklinde devam ediyor.
Merz'in geleceğinin önünde 3 engel var:
Bunlardan ilki, şu anda Almanya'yı ve tüm Avrupa'yı tehdit eden Rusya'nın niyetleridir. Alman istihbaratının, Moskova'nın Ukrayna'ya yönelik saldırısını geliştirme niyetine ilişkin ciddi uyarılarda bulunmasının nedeni de budur.
İkinci engel, Rusya'nın öfkesine askeri olarak karşı konulmasını garanti etmek için Trump ile bir sevgi köprüsü kurma ihtiyacıyla bağlantılıdır. Bu da kuşkusuz Beyaz Saray'ın efendisinin kendi mali koşullarını dayatacağı, aksi takdirde Rus Çarının Avrupa'nın işlerine karışmasına izin vererek, tehdidini mecazi şekilde de olsa uygulayacağı anlamına geliyor.
Üçüncü engel ise, iç siyasi durumla ve özellikle de halkı arasında saygı duyulan biri olmasına rağmen bazen kaba bulunan açık sözlülüğü nedeniyle, gerçekten sevilen bir adam olmadığı için her geçen gün zemin kazanan sağ hareketlerle yüzleşip yüzleşemeyeceği ile ilgilidir.
Merz'in güçlü bir Almanya hayali büyük ölçüde sınırlarının ötesindeki güçlere bağlı ve bu da Amerikan Trumpizmi döneminde onu uzak bir hayal kılıyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.