Özel'den "barış süreci" açıklaması: Parlamento dışında bir süreç yürütülürse bunun madden ve manen içinde olmayız

Erdoğan'ın seçim sonucu öz eleştirisine yanıt veren Özgür Özel, “Rakibini tanımayıp küçümserse daha çok mağlubiyet alır” dedi

Fotoğraf: AA

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, dün akşam Ankara’da bir grup gazeteciyle bir araya gelerek, gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 

Özel, “Ahmet Özer ile Silivri Cezaevi’nde görüşmenize Adalet Bakanlığı tarafından izin geldi. Ziyarete izin verilmesinin öncesinde işleyen süreç nedir” sorusuna şu yanıtı verdi:

Ben Ahmet Özer tutuklanır tutuklanmaz yazmıştım. Bakan’ın özel kalemi, bizim özel kaleme hemen dönmüş. ‘Başvurunuzu aldık, imzaya çıkarız’ demiş. Gayet normal bir süreç. Sonra durdu, cevap gelmedi. Birkaç gün sonra aradık. ‘Bakan size dönecek.’ Sonra ben bakanı aradım, dün söylediğim gibi ‘Ya birkaç gün geçse mi?’ Yani reddetmediler şu ana kadar ama kabul de etmediler, yani bana bir uygunluk yazısı da vermediler. Aslında bizim zaten onlardan izin alma değil de gideceğimizi bildirme gibi bir durumumuz var. Ama onlar bir yazı veriyor, o yazı olmayınca cezaevi almaz, orada başka bir tartışma olur. Milletvekili düzeyinde tartışmalar yapılıyor da Genel Başkan gidip de cezaevi kapısına dayanacak halimiz yok. Ben sabırla bekledim ilk önce birkaç zaman. Sonra Bakan Yardımcısı Ramazan Can ile de iyi bir hukukumuz var. Ramazan Bey aradı beni, ‘Bakan mahcup oluyor izin veremiyor’ dedi. ‘Niye vermiyor’ dedim. Sonra Bakan ile bir konuştuk. Ağızlarında Akın Gürlek'e sert yapmamız var. Buna tabii çok acayip sinirlendim. ‘Hele bir vermeyin izni, görüşeceğiz’ moduna geldik. Geçen hafta gidebilme durumum yoktu ama bir yandan da bekliyorum ki beni arayıp ‘İstediğiniz gün gidebilirsiniz’ diye.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“Tercih etmediğim bir üslupla tenkit edince izin çıktı, gerginlikten beslenen bir iktidar var”

Ben bunu, bir yandan Meclis’in itibarı açısından duyulmasını çok istemedim ilk başta. Yani milletvekillerinin ya da bir genel başkanın kendi belediye başkanıyla görüşmesi konusunda, iktidarın zorluk çıkarması, muhalefet açısından elverişli bir muhalefet alanı olmakla birlikte Meclis’in itibarı açısından kötü bir şey. Ben iktidarda olsam muhalefete böyle bir şey yaşatmaya çok üzülürüm. Çünkü Meclis’in itibarı diye bir şey var. İnsanların gözünde zaten Meclis hak ettiği noktanın çok gerisinde. O yüzden ısrarla bekledim. Bu arada Meclis Başkanı’na söyledim. Dedim ki ‘Böyle bir şey olur mu?’ O da ‘Olamaz’ dedi, devreye girdi. Bir kez daha söyledik, bir kez daha devreye girdi. ‘Bakan sizi arayacak.’ Baktım aramadı. Salı günü tercih etmediğim bir üslupla bu işi tenkit edince bugün izin çıktı. Bir yandan da insan şunu düşünüyor: Bu gerginliği, bu tartışmayı özleyen bir iktidar var. Gerginlikten beslenen bir iktidar var.

“İktidarla muhalefet psikolojik olarak yer değiştirmiş zaten Türkiye'de”

Yoksa normal şartlarda muhalefetin gelmesi, iktidarın da Şeyh Edebali’nin kendilerine verdiği öğüte uygun olarak yumuşatması, iktidarın daha diyalogdan yana olması lazım. Osmanlı'ya sürekli öykünüyorlar, atıflar yapıyorlar. Osmanlı'nın kurucusuna, hocası Şeyh Edebali ‘Ey oğul’ diye başlamış. Bunların hiçbirisi muhalefete değil, iktidara öğüt. Ama iktidar bundan nasibini almamış. Biz aksine, 31 Mart seçimlerinden sonra birinci parti olmanın sorumluluğuyla tam da olması gerektiği gibi yapıyoruz. Herhalde onlar da artık muhalefete hazırlanıyorlar. Normalde muhalefetin gerginliği tırmandırması, iktidarın da ülkeyi yönetebildiğini göstermek için gerginlikten kaçması lazım. Tam tersi oluyor. Demek ki iktidarla muhalefet psikolojik olarak yer değiştirmiş zaten Türkiye'de. Öyle düşünüyorum.

“Bakanın bugünkü açıklamalarından sonra zaten bir süre görüşmezsek iyi olur”

Özel, “Ziyarete izin verilmesi öncesinde Bakan Tunç ile görüştünüz mü” sorusuna, "Bugün görüşmedim. Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Bey cezaevlerinden sorumlu. O aradı, ‘Sayın Genel Başkanım, hangi gün arzu ediyorsanız biz size izin vereceğiz’ dedi. Ben de belediye başkanları toplantısından önce olması açısından cuma günü sabahtan gideceğimi söyledim. Ama Bakan’ın bugün yaptığı açıklamalardan sonra zaten bir süre görüşmezsek iyi olur. Ama tabii izin verildi. Ben artık o meseleyi, yaptıkları ve tepkimizden sonra verdikleri izinle geçmişe bıraktıkları, yaptıkları bir hata ve hatadan dönmek için de bu kadar sert sözleri işitmek olarak not ediyorum. Ama artık geride bıraktık onu, devam etmem yani" yanıtını verdi.

Özel, şunları kaydetti:

Ben zaten kendilerine şeyi hatırlattım: ‘Devlet Bey biraz önce, ‘DEM gitsin, Abdullah Öcalan ile görüşsün’ dedi. Yarın öbür gün DEM milletvekillerine Abdullah Öcalan ile görüşme izni verirsiniz. Beni belediye başkanımla görüştürmüyorsunuz.’ Buna sert bir tepki gösterdim. Bundan da bağımsız değildir ama biz salı günü bir şey demeseydik bizi unutur giderdi bunlar. O yüzden yani salı günü söylememiz ve konuşmada esas Abdullah Öcalan'a görüş izni meselesine yaptığımız atıfla ilgili. Ama tabii esas bu işin uzamasının sebebi şu: Bana bir şekilde ya izin verilecek de ‘Akın Gürlek'e çok ağır konuşuyorsun.’ Ben her salı bilerek Akın Gürlek’e konuştum. Çünkü öbürü muhalefeti terbiye etmek, muhalefete istikamet vermek, çerçeve çizmek. ‘Bunu söylersen görüşemezsin, söyleme.’ O yüzden sırf bu konudaki ilkesel duruş gereği her salı Akın Gürlek’e laf söyledim. Bu salı da söyledik ve aldık görüşmeyi. Aslında Akın Gürlek, AK Parti’nin dokunulmazı, sarayın korumasındaki savcı, bürokrat diye bir şey yüklenmeye çalışılıyor ona. ‘Süper savcı’ gibi bir şey yüklenmeye çalışıldı bu süreçte. Muhalefete karşı arkasında durulan. Salı günkü konuşmamdan sonra Akın Gürlek’in arkasından çekildiler yani sonuçta. Zaten bunu yapmak için ben, bu salı da dahil Akın Gürlek’e en ağır şeyleri söyleyip yoksa Akın Gürlek'e söz söylemeyip izni alsak uysal ve terbiye edilmiş bir muhalefete veya çizilen çerçevenin içinde muhalefet yapmış oluruz.

“Tayyip Bey'e tavsiyem: Rakibini tanımayıp küçümserse daha çok mağlubiyet alır"

Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünkü grup toplantısında, "CHP nasıl bu kadar oy alabiliyor, nasıl bu kadar belediye kazanabiliyor? Açık konuşmak gerekirse bunun müsebbibi AK Parti olarak biziz. Bu bir özeleştiridir, açık ve net. Küresel ve bölgesel krizlerin etkisiyle yaşadığımız ekonomik sıkıntılar, bizim kimi eksiklerimizle ve hatta yanlışlarımızla birleşince milyonlarca insanı istemeye istemeye gidip CHP'ye oy vermek zorunda bıraktı" sözlerinin anımsatılması üzerine, şunları kaydetti:

CHP’nin geçmişte oy alamadığı kesimlerden bugün oy almasını sadece kendi hatalarına bağlamasını Tayyip Erdoğan'ın ağzından bir öz eleştiri duymak açısından kıymetli ama üstenci ve kibirli iktidar anlayışı açısından da son derece ayırt edici veya göze sokucu olarak görüyorum veya bunun bir itirafı olarak görüyorum. Bir parti doğru aday belirleme yöntemiyle, doğru adaylarla, etkin bir kampanyayla ve yeni bir siyaset stratejisiyle bir başarı elde ediyor. ‘İstemeye istemeye oy verilme...’ O zaman bu üstenci tavır ve kibir AK Parti'nin esas öz eleştiri yapması gereken kısım. Halen daha şeyi hazmedemiyorlar: Siyaseti bu noktaya ben getirmedim, şöyle bir noktaya Tayyip Bey getirdi: Seçim kazanmayı geçmişte olan her şeyi aklama ve gelecek için bir meşruiyet alanı olarak tarif ettiler. Ve bu işi ağır sıklet boks maçı gibi, son maçı kazanan kemeri takar ve dediği olur. 31 Mart'ta kendileri hiç beklemediği ve bizim çok inandığımız şekilde unvan maçını biz kazanınca onlar bunu unvan maçına çevirdi. Daha önce ‘Ben kazanıyorum ve gerisinin hiçbir önemi yok’ken bir anda kendisini çok önemsiz ve siyasette her şeyi kaybetmiş olarak gördü ve bunu hazmedemiyor. Oysa alınan her oya bir kıymet vermek, alınamayan her oyun da muhasebesini yapmak lazım. Ama Tayyip Bey bunu sadece AK Parti çerçevesinden bakıyor. Tayyip Bey'e tavsiyem şu: Rakibini tanımadan yenemezsin. Ben onu çok iyi tanıdığımı kendisine de söyledim. Ve ben rakibimi tanıdığım için 31 Mart'ı kazandım. O rakibini tanımayıp küçümserse daha çok mağlubiyet alır.

“Balkanlar turu yapma niyetimiz var”

Özel, “Yakında bir yurt dışı gezisi olacak mı” sorusu üzerine, "8 Kasım günü, Azerbaycan’ın Zafer Bayramı’nda İlham Aliyev ile telefonla görüştüğümde ben zaten önce Kıbrıs, sonra Azerbaycan'ı geçen sene seçildiğim günden beri istiyorum ama geçmişteki bazı gerginliklerden dolayı Azerbaycan'dan o konuda bir davet almamıştık. Yaptığımız görüşme sırasında ben Azerbaycan'ı kutlayıp o da bizim dünyada kendileriyle ilgili Sosyalist Enternasyonal’de, Avrupa Sosyalist Partisi’nde, Almanya'daki temaslarımda Azerbaycan ile ilgili kullandığımız cümleler, tutumumuzun kendisi kadar Azerbaycan halkı tarafından da bilindiğini ve sevildiğini söyledi. Ben de Hikmet Çetin ile birlikte zaten Azerbaycan'a gitmek istediğimi yazmıştım ona. Bizi Hikmet Çetin ile birlikte -ki Hikmet Çetin babasının da çok yakın dostu, kendisinin de çok sevdiği bir isim- davet etti. Şimdi onu planlayacağız, o ne kadar vadede olur bilmiyorum. Ama bir de bir Balkanlar turu yapma niyetimiz var. Onu da 26 Aralık'taki Bosna Hersek'teki Türkan Bebek anmasına denk getirerek bir Balkanlar turu yapabiliriz. Bir de rutin Sosyalist Enternasyonal toplantılarından birisi, 21 Aralık’ta, Fas'ta. Onu saymazsak 26 Aralıkta’da Türkan Bebek’in anmasına gitmeyi düşünüyorum ama kesinleşmiş değil" ifadesini kullandı.

Özel, şunları kaydetti:

“Dış ilişkilerde eksiklerimiz vardı”

Dış politika ve dış ilişkiler iki ayrı şey. CHP dış politikada çok güçlü bir parti ama dış ilişkilerde eksiklerimiz vardı. Bununla ilgili kurultayda da kararlılığımız ifade etmiştim. CHP'nin temsil edilmesi gereken her yerde ve görev alabileceğim her yerde görev alıyorum. Etkili bir dış ilişkiler yürütmeye çalışıyoruz. Selin Hanım'ın da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ndeki (AKPM) görevi önemli. Biz Avrupa Birliği'ne (AB) tam üye olmak istiyoruz. Onun için Avrupa'yı çok sıkı tutuyoruz. ABD ile önümüzdeki süreçlerde Türkiye-ABD ilişkileri açısından, iyi müttefiklik ilişkileri açısından onarılması gereken çok süreç var, oraya bakıyoruz. Bu Rusya ile ilişki kurmayacağımız anlamına gelmez, Rusya'ya bir temsilci atadık ve temsilcimizin temaslarıyla Putin'i destekleyen parti bizden randevu istedi. Bu temsilcinin temaslarıyla Rusya ile daha etkili ilişkiler içindeyiz. Putin'i destekleyen Adil Rusya Partisi bizden bir görüşme talep etti. Bize ziyarete gelecekler. Bizden bir heyet ziyarete gidecek. Çin Büyükelçisi, Pekin ziyaretimizin onları memnun edeceğini ifade etmişti. Hem büyükelçilik düzeyinde Çin’e ziyarette bulunacağız hem 2025 sonu ya da 2026’da bir Çin ziyareti olacak. Orta Doğu ve Türki Cumhuriyetler ile ilgili iki ayrı ziyaretimiz 2025’te olacak, planladık onları. Şubat ayında Türki Cumhuriyetler, mart ayında Orta Doğu'ya bir gezimiz olacak. Taslak olarak programlarınız var, niyetlerimiz var. Bunların her birini hayata geçireceğiz. CHP olarak son bir yılda biz 10 dış temasta bulunmuştuk. Bunu aynı hızla arttırarak devam edeceğiz. Dışarıda çok uzun süreler geçirmek değil ama birkaç günlük programlarla Balkanlar'da, Türki Cumhuriyetler’de, Orta Doğu'da, Rusya, Çin, Avrupa ve Amerika ayakları olmak üzere gidiyoruz. Ara vermeden bunu seçime kadar da bu şekilde sürdüreceğiz.

“Esad ile görüşme için çok gecikmeden bir tarih alacağımızı düşünüyorum”

Özel, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme talebine ilişkin olarak, "Esad ile görüşme talebimizde bizden resmi yazı istediler ve bir tarih belirleyecekler, onu bekliyoruz. ‘Şu zaman olacak’ diyemiyorum. Orada Rusya, Erdoğan, Esad arasında bir denge ve böyle bir şey var şu anda. Herhalde ondan dolayı bize tarih vermek için biraz bekliyorlar gibi geliyor. Ama bize, ‘Size randevu vermeye karar verdik. Resmi bir yazı yollarsanız tarih bildireceğiz’ demişlerdi. Çok gecikmeden bir cevap alacağımızı düşünüyorum ama şu an bir şey diyemem onunla ilgili" ifadesini kullandı.

“Güvenlidir, gelebilirsiniz’ dediklerinde Filistin’e gideceğiz”

Özel, planlanan ancak ertelenen Filistin ziyaretine ilişkin olarak da, “Filistin'de hava sahasının açılmasını bekliyoruz. Uçağımızın kuyruk numarasına kadar bildirildi. Çünkü Mahmut Abbas davet etti. Tel Aviv'e gidip oradan geçmemiz gerekiyor. Ama İsrail'de hava saldırıları, hava sahasının kapalı olması, zaten tarifeli uçuş şu anda yok. Biz uçağımızın kuyruk numarasına kadar bildirdik. ‘Güvenlidir, gelebilirsiniz’ dediklerinde gideceğiz" diye konuştu.

“Putin’i destekleyen Adil Rusya Partisi ziyaret talebinde bulundu”

Özel, “Putin ile Cumhurbaşkanın ilişkisini hepimiz biliyoruz. Putin’in partisinin sizden randevu talep etmesini nasıl yorumlarsınız” sorusuna şu yanıtı verdi:

Biliyorsunuz, Rusya-CHP ilişkileri donmuştu, seçim öncesi karşılıklı yükselen bir gerilim vardı. Rusya Büyükelçisi bizi ziyarete geldi. Ben onlara yeni bakış açımızı anlattım. O da bundan çok etkilendiğini ve bunu rapor edeceğini ve bundan Kremlin'in de çok memnun olacağını söyledi. Çünkü ben, ‘CHP gelirse Rusya'ya düşmanlık yapmaz. AB ile tam üyelik müzakerelerini sürdürür ama sizle de iyi ilişkileri sürdürmek ister. Rusya çok önemli bir komşudur. Erdoğan'ın kolay dış politikasını beğenme ama Ukrayna ile Rusya arasındaki dengeli ve arabuluculuğa varan siyasetini destekliyorum ve sürdürürüz eğer buna ihtiyaç kalırsa o döneme kadar. Biz Avrupa'nın tarafında yer alıp sadece Ukrayna'yı tutmak değil, Rusya-Ukrayna dengesini doğru tuttururuz. Ben bunu doğru buluyorum’ dedim. O da bunları not edeceğini söyledi. Kendisi de büyükelçiliğe davet etti. Büyükelçiliği de bir ziyarette bulunacağız. Ayrıca da ‘Konuşalım ve sizin Rusya ziyaretiniz de iyi olur’ dedi. Tabii bunu önce milletvekili heyetleri boyutunda yapmak lazım. Şimdi de Putin'i destekleyen Adil Rusya Partisi’nin bu ziyareti yapmaları önemli bir adım. Biz de milletvekili ve genel başkan yardımcılarımız düzeyinde ziyarette bulunacağız. Ardından da ben de giderim. Türkiye ziyaretinde de biz gidersek onlar da buraya geldiklerinde aynı Alman Cumhurbaşkanı gibi olabilir. Biz bu işleri, Türkiye gelecekte yönetecek parti olmanın özgüveniyle arttırarak sürdüreceğiz.

“81 il başkanının açıklaması, kurultay tartışmasını bıçak gibi kesti”

Özel, "31 Mart seçimlerinde büyük bir başarı elde ettiniz ama parti içinde zaman zaman yükselen ve parti içi muhalefet olarak tanımlanan bir kesimin rahatsızlıkları var. Kurultay tartışmalarını suni gündemler olarak mı değerlendirirsiniz, yoksa bunun bir karşılığı var mı" sorusu üzerine, "Bu tartışma belli bir noktada doygunluğa ulaştı, ben de bu tartışmaları kestiğimizi ve bundan sonra sürdürmeyeceğimizi söyledim. Bundan birkaç gün sonra da 81 il başkanı -ki kurultayda 35’i beni destekleyip 46’sı desteklememişti- ‘Genel Başkanımızın politikalarını destekliyoruz. Sokakta, vatandaşta bir kurultay talebi yok. CHP'nin iktidarının ayak sesleri var. Bunun için bu konudaki irademizi beyan ediyoruz’ dediler ve o tartışmayı bıçak gibi kestiler. Ben bundan sonra dönüp de bir daha aynı tartışmalara girmek istemem. Net bir şekilde de hep söyledim, kendim buna adeta siyaseten de iman ederim: Sokakta olmayan bir şeyin kurultay salonunda karşılığı, izdüşümü olmaz. Sokakta CHP'nin yönetiminden, politikalarından bir memnuniyet var. Bütün anketler bunu gösteriyor. O yüzden de bunun dışındaki her tartışma da partiyi aşağı çeker. Vatandaşın sorunlarını konuştuğumuz her ay, parti birinci parti oldu. Kasım ayında birinci parti olmadığımız hiçbir anket görmedim daha. İçe dönmenin ülke siyasetinde CHP’ye bir maliyeti var. Onun için bu tartışmaları biz geride bıraktık" ifadesini kullandı.

“Sosyal medyadaki parti içi tartışmalar parti içinden değil, parti dışından fonlanan bir mevzu”

Özel, “Sosyal medyada çok yoğun olarak CHP’de değişim ve kurultay rüzgarı estiriliyor” değerlendirmesine ilişkin şöyle konuştu:

Sosyal medyada yaratılmaya çalışılan gündemlerin çok suni ve birazcık sipariş ve birilerinin para bastığı, bu organik bir tartışma olmadığı için kimse de ondan etkilenmiyor açıkçası. Biz gülüp geçiyoruz. Bazen öyle operasyonel günler oluyor ve herkese yaymaya çalışıyorlar. Bir de bu parti içinden değil, parti dışından fonlanan ve CHP'de bir kargaşa varmış gibi gösterilmek istenen bir mevzu. CHP'de iç karışıklığın CHP'yi aşağıya çektiğini bilenler bu tartışmayı sosyal medyada fonluyorlar. Ama gerçek kişilerin yürüttüğü bir tartışmadan çok, bot hesapların, robotların yürüttüğü bir tartışma.

“Örgüt ne istiyorsa onu yaparız”

Özel, “Tüzükte bir değişiklik yapmıştınız, ‘Kongre süreleri en çok üç yıl olabilir’ diye. İl başkanları kurultayın 2026’da olacağını söylüyor, öyle mi olacak” sorusuna, "Bunu henüz gündemleştirmedik il başkanları toplantısında. Daha normal süresine bile çok var. Zamanı gelince gündemleştiririz. Ben örgütün sesini duyan, dinleyen, örgütle karar veren bir genel başkan olan yine örgütün sesini dinledim orada. Örgüt ne istiyorsa onu yaparız” yanıtını verdi.

“Ekrem Başkan, Mansur Başkan ve benim aramda samimi bir diyalog ortamı işliyor”

Özel, “Geçen hafta İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Ankara ziyareti oldu. Siz de ‘Ekrem Başkan ve Mansur Başkan ile yakın zamanda bir araya geleceğiz’ demiştiniz. Görüşme ne zaman olur” sorusuna şu yanıtı verdi:

Biz cuma günü, SODEMBEK toplantısında benim başkanlığımda, Yılmaz Büyükerşen'in onursal başkanlığında, birisi Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı sıfatıyla, bir tanesi Türkiye Tarihi Kentler Birliği Başkanı sıfatıyla cuma günü birlikteyiz. Cuma akşamı da hep birlikte eğer bir başka mani, yeni bir gündem, bir olağanüstü şey olmazsa hep birlikte bir yemek yiyeceğiz. O SODEMBEK’in içinde bütün büyükşehir belediye başkanlarımız var zaten. Çünkü her birinin bir görevi var. Ben ona çok özen gösterdim. Ayrıca bir başbaşa üçlü yemek de üçümüzün mutabık olduğu bir şey. Onun tarihini henüz belirlemedik, uygun bir zamanda uygun bir ev sahipliğinde onu yaparız. Ama orada samimi bir diyalog ortamının işlediğini söyleyebilirim Ekrem Başkan, Mansur Başkan ve benim aramda. Bir sıkıntınız yok.

“20 Aralık’ta belediyelerimizin 2024 karnesi gelecek”

Özel, cumartesi günü gerçekleştirilecek Belediye Başkanları toplantısına ilişkin olarak, "Toplantının gündeminde esas olarak kayyumlar ve buna karşı bütün CHP’li belediyelerin ortak tavır ve tutumu, bir hep birlikte güçlü bir itiraz. Esas gündemimiz bu. Bunun dışında zaten bizim bir eşgüdüm, yani doğru yapılan işleri yayma mevzusu var. Açık söyleyeyim, şu anda sahadayız anket şirketleriyle. Büyükşehirler bitti, illerin çoğu bitti, büyük ilçe belediyelerinin analizindeyiz. 20 Aralık tarihiyle bütün rapor gelecek. Belediye başkanlarımızın teker teker ve karşılaştırmalı performansları, çok önemli bir çalışma yapılıyor. CHP belediyelerinin 2024 yılı karnesi, aralık ayı sonunda. Ama sahadaki anketlerden gördüğüm şu var: Beklentinin çok ötesinde başarılı algılanıyorlar. Vatandaş memnuniyeti beklentilerimizin de ötesinde. Biz bunu zaten çok doğru bir ölçme değerlendirmeyle gerekenleri yeniden aday yaptık, değişmesi gereken belediye başkanlarını değiştirdik. Beklentilere göre adaylaştırmada anketlere çok önem verdik. Şimdi aynı yöntemle yine altı firma, hem dijital dinleme hem yapay zeka kontrolüne uyabilen firmalarla çalışıyoruz. Adayları belirlerken ve sahada takip ederkenki sistemi aynen ayakta tutuyoruz. Ve Türkiye'nin en büyük altı ve bizim standartlarımıza uyabilen firmasıyla çalışıyoruz. Anket başladığı ana kadar kim kime anket yaptığını bilmiyor bile. O kadar iyi bir çalışmamız var. Ben bir ara rapor aldım. Beklediğimin ötesinde bir memnuniyet var. Büyükşehirler ve il belediyelerinden bahsediyorum, ilçe belediyelerine yeni başladık" ifadesini kullandı.

Özel, şunları kaydetti:

Bu aralar kreşlere yapılan şey hamle ve sonra toplumsal tepkiyle birlikte gelen geri adım; CHP'li belediyelerin dün gece belediye iştiraklerinin borçlarının da kesileceği ki bu kanunen mümkün değil çünkü iki ayrı yapı ve birinin borcundan öbürü mesul tutulamaz. Bunların hepsi Tayyip Bey'in de sonuçları çok dikkatli ölçtürdüğü ve gerekli şeyi aldığını gösteriyor. Aynı resime bakıyoruz. Ama bence o çok yanlış bir tutum takınıyor. CHP'li belediyelerle öne çıkan hizmetlerde kendi belediyelerini yarıştırmak ya da kreş gibi bir konuda bizimle hizmette yarışmak yerine, bize engel olmaya çalışması. Ya da ‘Hadi bunların paralarına el koyalım. Hizmetleri aksasın. Milletin gönlünden düşsünler’ meselesi, bence ters teper. AK Parti milletin gönlünden düştü. Gönlünü alırsan geri girersin, gönül almak daha kolay. Ama şimdi bu tavırlarla gözünden düşüyor. Gönülden düşmekten korkmam kendi adıma, gönül kazanılır. Ama gözden düştün mü? Bir daha olmaz.

“'CHP belediyeleri öyle kolay kayyum atanabilecek belediyeler değildir’ noktasında ısrarımız var”

Özel, “Toplantının gündeminde kayyumlar meselesinin de olacağını söylediniz. Esenyurt’ta demokrasi nöbeti devam ederken Ovacık’a kayyum atandı. CHP’nin kayyum konusunda yol haritasında bir değişiklik olacak mı” sorusuna şu yanıtı verdi:

Etkin, net ve sert cevabımız durmadan devam edecek. Bir başka partiyi eleştirmek adına söylemiyorum ama geçmişteki kayyum uygulamalarında ilk birkaç gün tepki gösterip sonra bunu terk edip bunun sürdürülmemiş olması yeni kayyumların önünü açtı bence. Bunu kimseyi eleştirmek için söylemiyorum ve burada öz eleştiri de yapabilirim. Halkın iradesine bir darbe varsa onun kendi partinizden olup olmadığına bakmaksızın tepki vermek gerekiyordu. Biz bu dönem Hakkari'ye atanan kayyuma da aynı tepkiyi verdik Esenyurt'ta da verdik Mardin'de de verdik vermeye de devam ediyoruz. Ama ‘CHP belediyeleri öyle kolay kayyum atanabilecek belediyeler değildir ve bunu herkes görmelidir’ noktasında bir ısrarımız var. O yüzden hem Esenyurt'taki mücadele hem Ovacık'ı da kapsayan tepkilerimiz devam edecek. Bir de şundan memnunum, bunu teyit de ettim karşı taraf da ölçtürüyor, daha doğrusu ikimizin de itibar ettiği firmalar, Esenyurt'ta vatandaşın yüzde 80 bize hak verdiği, Türkiye'de de her geçen gün bu yapılan işe itirazın yükseldiği ölçülüyor. O yüzden biz pozisyonumuzu sürdüreceğiz.

“Tablonun aleyhlerine işlediğini gördükleri için tutum değiştiriyorlar”

Geçen dönem 49 belediyeye kayyum atanırken ilk günlerde tepkiler oldu ama daha sonra bu olağanlaştı, sanki bu kabullenilir gibi oldu. Siyaseten kabullenilmediğini biliyorum ama tepkiler sürmedi, sönümlendi. Bu da yenileri için ön açıcı oldu diye düşünüyorum. Öz eleştiri olarak da şunu söylüyorum: Biz de geçmiş dönemde kendi belediyemiz olmadığı için yeterince tepki vermedik. Bu dönem biz hem kendi belediyemize hem başka belediyelere atanan kayyumlara ciddi şekilde reaksiyon veriyoruz ve bunu sürdürüyoruz. Esenyurt'ta bir ayı tamamladık, ilk günkü ısrarla. Bunu ne kadar sürdürürlerse biz o kadar sürdüreceğiz. CHP, vatandaşa derdini anlatabilir bir pozisyonda şu anda. İlk atandığı gün şöyle bir şey vardı ölçümlerde: ‘Bir sebebi vardır.’ Şimdi bir sebebi olmadığı ve bunun bir haksızlık olduğu konusunda güçlü bir inanç yükselmeye başladı. Biz bunu görüyoruz. Bence bunu AK Parti de görüyor. Çünkü milletvekilleri, belediye meclis üyeleri sokulmazken sokuldu. Yapılanların bir haksızlık olduğu konusunda onlar da geri adım attılar. Ve tablonun aleyhlerine işlediğini gördükleri için tutum değiştiriyorlar.

“Biz partileri, seçmenlerine duyduğumuz saygıdan dolayı ayırmayız. Devlet Bey de bu noktaya geldi”

Özel, cuma günü DEM Parti Eş Genel Başkanlarının CHP Genel Merkezi’ne yapacağı ziyarete ilişkin soru üzerine, "DEM Parti bütün partileri ziyaret kararı almıştı. Hatta biz daha önce bir randevu verdik ama bir cenazemiz oldu, o yüzden müsaade isteyip cenazeye gitmiştim. Onlar tüm partileri malum dolaştılar, bize de gelecekler. Orada tabii DEM Parti’nin gündeminde de mutlaka kayyumlar ve bu yaşanan süreç var. Randevu talebine cevap verdik. Gayet normal bir şey yani. Bizden hangi parti randevu isterse veriyoruz. Artık  Devlet Bey de bu konuda normalleşti, öyle görüyoruz. Biz partileri seçmenlerine duyduğumuz saygıdan dolayı ayırmayız. Artık bu noktaya Devlet Bey de geldi. Bundan da fevkalade memnuniyet duyuyorum" diye konuştu.

“Parlamento dışında bir süreç yürütülürse bunun madden ve manen içinde olmayız”

Özel, AK Parti, MHP ve DEM Parti'nin bu süreçte bir araya gelmesi durumunda partisinin tutumunun ne olacağının sorulması üzerine, “Parlamentoyu dışlarlarsa bunu doğru bulmam. Parlamento zemininde buluşmaya karar verirlerse parlamentoda yapılacak böyle bir şeye katkı veririz. Ama parlamentonun dışlanmasına doğru bulmam çünkü toplumsal mutabakat bizim olmazsa olmazımız. Bu da bence anayasa yapmak kadar kritik bir süreç. Kırk yıllık çatışmalı bir süreci, Türkiye'ye çok şey kaybettirmiş olan bir terörü bitirme noktasında önemli. Bu toplumsal mutabakatta bizim CHP olarak ayracımız, belirticimiz veya kırmızı çizgimiz, mihenk taşımız; şehit aileleri ve gaziler bu sürece rıza gösteriyorlar mı? CHP’nin buradaki hatta doğru bir hat ve benimseniyor. Tut ki parlamento dışında ve parlamentoyu dışlayan geçen seferki gibi bir süreç yürütüldü. Bunu eleştiririz, doğru bulmayız ve bunun madden ve manen içinde de olmayız. Parlamentoya davet ederiz” ifadesini kullandı.

"Meclis’i odak yapan, samimi, şeffaf toplumsal mutabakat pozisyonumuzu çizdik"

Özel "Sizce, Bahçeli gerçekten Ortadoğu’da Türkiye’yi dışarıdan tehdit eden bir terör sorunu mu görüyor, yoksa Cumhur İttifakı bunu kullanıyor mu" sorusuna şu yanıtı verdi:

"B seçeneği. Tayyip Bey, ‘Seçimi kazananın söylediği her şey doğrudur. Her şeye o karar verir’ dedi ve 31 Mart'ta unvan maçını kaybetti. Psikolojik üstünlüğü kaybetti, gündem belirleme yetisini yerel seçim sürecinde de kaybetmişti ve devam ediyor. Böyle olunca gündemi ele almak için birkaç makro hamle yaptılar. Bunlardan bir tanesi Meclis Başkanı’nın da öncülük anayasa süreciydi. Arada teğmenler meselesi, başka mevzular sürekli CHP’nin tahrik edilmeye çalışıldığı birtakım gündemler yaşandı. İkinci büyük gündemi ele alma çabası olarak ‘İsrail'in bir sonraki hedefi Türkiye’dir’ sözünü önemli gördüm.  Üçüncü olarak da şimdi bu büyük yeni ve gündeme bomba etkisiyle düşen süreç yürütülüyor. Ben işin bir tarafında Kürt sorununun demokratik yollarla da çözülüp sorun olmaktan çıkıp terörün de gerekçesini ortadan kalkacağı ve bir yanda şehit cenazelerinin gelmeyeceği, annelerin ağlamayacağı bir süreç noktasında bunun karşısında duran bir pozisyonda olmayacağımızı söyledik. Ama Meclis’i odak yapan, samimi, şeffaf toplumsal mutabakat pozisyonumuzu çizdik.

“Cumhurbaşkanı'nın anayasa ile ilgili meselesiyle Öcalan çağrısını aynı paragrafta anmak siyasi hesap”

Devlet Bey her hafta pozisyonunu yenilemek, tahkim etmek, daha iyi anlatmak ve bu konuda yeni yeni şeyler söylemek suretiyle gündemi elde tutmaya çalışıyorlar. Temel yaklaşımım, geçen hafta Devlet Bey'in aynı paragrafta, ‘Ne var yani Abdullah Öcalan gelse, çağrıda bulunsa, terör bitse Cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmesi için de anayasa değişse bunun kime zararı var?’ Cumhurbaşkanı'nın Anayasa ile ilgili meselesiyle Abdullah Öcalan'ın terör bitsin çağrısını aynı paragrafta anmak bir siyasi hesap olduğunu gösteriyor. O yüzden sorunuza B şıkkı dedim. Ben burada Cumhur İttifakı'nın şu ana kadarki tutum ve tavırlarını samimi bulmuyorum. Çıkar hesabı içinde olduklarını düşünüyorum. Ben 24 yaşından beri meslek örgütünde, sivil toplumda, sonra siyasi partide yöneticilik yapıyorum, ömrümün yarısından fazlası bununla geçti ve benim bildiğim bir şey var: Başkasının planının parçası olmayacaksın. Kendine ait bir planın olacak. CHP'nin milleti de memnun edecek, devletin de çıkarlarını koruyacak bir planı var. O da Meclis üzerinden yürümektir. Başkasının planının parçası olmayız. AK Parti ve MHP'nin planının parçası olmayız.

Özel, "Peki sizce PKK, Öcalan’ın çağrısıyla silah bırakır mı" sorusu üzerine, "Bunlar bir siyasi parti liderinin cevaplayacağı değil; siyasi analiz yapan gazetecilerin, yorumcuların, Kürt meselesini takip eden akademisyenlerin yorumu. Benim burada bir yorumda bulunmam çok farklı yorumlara sebebiyet verebilir. Bir siyasi partinin genel başkanı olarak ben buna girmem. Bu tartışmaları bu konuda çalışan akademisyenlerle, yorumculara ve gazetecilere bırakıyorum" ifadesini kullandı.

“Devlet projesinden çok, Cumhur İttifakı projesi”

Özel, “25 Eylül’de DEM Partili üç milletvekili umut hakkı teklifi veriyorlar. Onlara sorduğumuzda, ‘Biz hep yapıyoruz’ diyorlar. Ama bu yasama yılında ilk defa verdiler. Ardından 1 Ekim’de Bahçeli el uzattı ve sonrasında her grup toplantısında el artırarak devam etti. Bunun arkasında görüşme trafiği olmadığına inanmak biraz saflık gibi geliyor. Sizce bu bir devlet projesi mi” sorusunu şöyle yanıtladı:

Bu kadar veriyle bu soruya cevap vermek kolay değil. Çünkü henüz hiçbir şey netleşmiş değil. Erdoğan bugün, ‘Bahçeli ile mutabıkız’ dedi. Geçtiğimiz hafta da Bahçeli'yi övüyordu. Bugün, ‘Bahçeli çok cesur bir çıkış yaptı’ gibi şeyler söyledi. Bunun ben bir devlet projesinden çok, Cumhur İttifakı projesi olduğunu düşünüyorum. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de terör sorununu bitirmek ve Türkiye'nin artık kaynaklarının buraya harcanmasına engel olmak noktasında devletin çıkarına ve milleti rahatsız etmeyecek bir çözüme sıcak bakacağını düşünüyorum. Devlet binalardan, kurallardan, kurumlardan oluşan bir yapı ama onu siyaset gelip yönetiyor iktidar partisi. Burada zorluk iktidar partisinin uzun süredir partiyle devlet ayrımını, devletin menfaatiyle partinin menfaatlerini birbirine karıştırmış olması veya iç içe sokmuş olması. AK Parti iktidardan düşerse devlete bir şey olmaz Türkiye’ye de bir şey olmaz. Hatta çok sağlıklı bir şey olur. Türkiye'de iktidarın değişebildiği meselesi Türkiye'deki demokrasinin varlığını dünyaya göstereceği için dünyanın Türkiye'ye bakışını, özellikle ekonomik olarak Türkiye'nin kredi notlarından tutun da doğrudan yabancı yatırıma kadar Türkiye'yi çok olumlu etki eder. Zaten iktidarların değişebildiği ülkeler gelişiyor, iktidarların değişemediği ülkeler gitgide fakirleşiyor dünyada. O yüzden iktidarın değişme meselesi Türkiye'nin felaketi olmaz.

“Tayyip Bey'in gidişini hazmedememek, bunun için her yolu denemek aslında milliyetçilik değil”

Devlet Bey çok milliyetçi ve ülkenin menfaatlerini düşündüğünü iddia ediyor. İktidarı değişebilen bir ülke zenginleşiyor, refaha kavuşuyor, huzura kavuşuyor. O yüzden Tayyip Bey'in gidişini hazmedememek, bunun için her yolu denemek aslında milliyetçilik değil. Gerçek milliyetçilik serbest ve adil seçimlerle iktidarın değişebilmesini temin etmektir. Bugün biri gider, öbürü gelir ama orada CHP gibi milletin itiraz etmediği ve devletin zarar görmeyeceği bir çözümü önermek bence doğru bir şey. Sırf Erdoğan iktidarda kalsın diye, Anayasa pazarlıklarına girişmek ve bunu bir terör örgütü liderini, özgürlüğü üzerinden pazarlık konusu yapmak doğru bir şey değil. Yoksa çatışmalı süreçlerin çözümlenmesi noktasında, müzakerelerin vardığı noktada taraflar karşılıklı adımlar atarlar. Bu olağan bir süreçtir. Ama bunu bir kişinin siyasi geleceğine, bir partinin iktidarda kalmasına endekslemek milliyetçilik değil."

“Aday belirleme yükünü 1 buçuk milyon kişiyle bölüşeceğim”

Özel, "CHP’nin en büyük sorunu en doğru adayı belirleme noktasında parti içindeki olası adaylar içerisinde bir çekişme var algısı. Parti içindeki ayrışmanın bu olası adaylardan kaynaklı olduğu da konuşuluyor. Bunu yönetmekte zorluk yaşıyor musunuz ve son noktada buna nasıl karar vereceksiniz” sorusu üzerine, "Tasvir edildiği gibi ya da sorunuzdaki kadar sorunlu bir alan yönetmiyoruz. Ama sonuçta 22  yıllık bir iktidarı değiştireceğiz ve o seçime giderken iç ve dış şartların çok kolay olacağını da iddia etmek samimi bir cevap olmaz. Ama zaten genel başkanlar, liderler böyle günler için var. Ben şunu söyleyeyim: Bu kararı tek başıma vermeyeceğim. Bu karara çok katılımcı bir şekilde ve partimin en azından bütün üyeleri, hatta daha da genişleyebilir miyiz çünkü tüzüğümüzde halk yoklaması da var, onu da koruduk. Ben adayı en katılımcı şekilde belirlemeyi düşünüyorum veya örgütümüze çeşitli sorular sormayı, adayı adayları sormayı ve onun eğilimlerini almayı da düşünüyoruz. Tek başıma vereceğim bir karar olmadığı için bir kişi yanlış yapar, ben bu yükü en az 1 buçuk milyon kişiyle bölüşeceğim. Öyle görülüyor. O yüzden de en doğrusunu hep beraber yapacağımıza inanıyorum" ifadesini kullandı.

Özel, şunları kaydetti:

Ayrıca, önce bir cumhurbaşkanı adayı belirlenecek ve iktidar değişecek. Sonra bir geçiş dönemi olacak. Daha sonra herkese makam, herkese mevki var. Fazlası var, eksiği yok yani. Şu anda o yüzden biz bu işin içinden büyük bir mutabakat, büyük bir iş birliği ve güç birliğiyle çıkarız. Ve sonra Türkiye'yi güçlü bir parlamentoyla ve güçlü bir yürütmeyle yönetmeye başladığımızda, gönlünden yönetmek isteyen herkese uygun bir makam ve mevki bulunur. Orada hiçbir sıkıntı yok.

“Mansur Bey'in, bütün CHP’nin içinde olduğu bir karar alma sürecinin sonuçlarına tüm yönleriyle saygılı olacağına inanıyorum”

Özel, “Mansur Yavaş’ın CHP aday göstermese dahi aday olacağına dair tartışmalar var. Bu noktada ne söylersiniz” sorusu üzerine, "Birincisi Mansur Bey bu sınavı iki kere atlattı. 2019 seçimlerinde İYİ Parti Mansur Bey'i aday yapmak, daha doğrusu Ankara'nın kendilerine verilmesini ve adaylarının Mansur Yavaş olduğunu söyledi. Mansur Yavaş, ‘Ben CHP'nin adayı olmalıyım’ diye söyledi. Bence doğru bir okumaydı ve seçim başarısını getiren bir okumaydı. Daha sonra 2023 seçimlerinde de hem Mansur Bey’e hem Ekrem Bey'e partilerinin kararının dışında davranmalarıyla ilgili bir çağrı yapıldı. Orada da net bir tutum takındı her iki başkanımız da. Mansur Bey bu sınavlardan geçti. Mansur Bey Türkiye'nin daha iyi yönetilmesine ilişkin bir iddiası, bir talebi var. Ve bu talep noktasında kendisinin de bir iddiası var. Bundan da daha doğal bir şey olamaz. Ama ben Mansur Bey'in, bütün CHP’nin içinde olduğu bir karar alma sürecinin sonuçlarına tüm yönleriyle saygılı olacağına inanıyorum, görüyorum. Bu konuda kendi beyanları da var zaten. Yani Mansur Bey, parti disiplini konusunda bugüne kadar bizi sukutuhayale uğratmış bir tutumu olmadı. Ben meseleye buradan bakıyorum. Mesele memleket meselesi. Mesele normal bir rejimin içinde olursunuz, iktidarda kimin gittiğinin önemi olmaz kimin geldiğinin bir önemi olur. Oysa bugün Türkiye’de toplumun tüm kesimleri için artık sürdürülemez bir iktidarın sonundayız. Burada kişisel davranamayız hiçbirimiz. O yüzden ben süreci sağlıklı yürüteceğimize ve hep birlikte kazanacağımıza yürekten inanıyorum. Her geçen gün de buna olan inancım artıyor" diye konuştu.

“Her kim iddia koymak isterse biz kimsenin önünü kesmeyiz”

Özel, “Günü geldiğinde Ekrem Bey ve Mansur Bey’in dışında başka isimler çıkabilir mi” yönündeki soruya da, "Bazen bazı arkadaşlarımızın sitemlerini duyuyorum, ‘Biz de varız, biz de varız’ diye. Her kim burada iddia koymak ve katkı koymak isterse biz kimsenin önünü kesmeyiz. Ama sonuçta nihai kararı, partinin en doğru adayı belirlemesi için bir yöntem belirleyeceğiz. O karara da hepimiz saygı duyacağız. Ben kamuoyunda iki adayın ismi öne çıktığı için bunu yapıyorum. Bir de kimsenin önünü kesmek zaten CHP’nin geleneğinde yok, kültüründe yok, olmaması lazım yani. Ama bana bugüne kadar hep iki aday soruldu. Üçüncü sorulduğunda üçüncüye de başarılar dileriz. Bize bu seçimleri kazanacak ve Türkiye'yi demokrasiye kavuşturacak bu sürece katkı sağlayacak yol arkadaşları lazım. O nokta çok net" yanıtını verdi. Özel, şunları kaydetti:

"Ekrem Bey ile yol arkadaşlığımı kimseden gizliyor değilim"

Bir de biz Ekrem Bey ile 2019’da ikinci seçimi kazandığında Ekrem Bey ile haberi yan yana aldık ve ilk birbirine sarılan iki kişi bizdik. O günden beri yol yürüyoruz. 2023’te seçimi kaybettik, ertesi sabah aynı duyguyla uyandık ve bu duygu ortaklığımız devam ediyor. Biz sorumluluk almak, fedakarlıkta bulunmak ama bu tarihin akışını değiştirmek ve bu iktidarı değiştirmek üzere yola çıktık Ekrem Bey ile beraber. Ben bu yol arkadaşlığımı da kimseden gizliyor da değilim Ekrem Bey de gizlemiyor. O yüzden iktidarı değiştirme meselesi kişisel taleplerin çok ötesinde bir mesele. Kimimize sorumluluk düşüyor, kimimize fedakarlık düşüyor. Ama herkesin bu Cumhuriyet’i yeniden demokrasiye kavuşturma, Türkiye'yi güçlü bir parlamentoya kavuşturmak, dünyadaki güçlü parlamentoyla yönetilen ülkelerin başardığı işleri başarma, AB’ye girme, milli geliri bugünkünün beş katına çıkarma, paranın satın alma gücünü 10 katına çıkarma gibi hayallerde hepimiz ortaklaştıktan sonra sorumluluk alan, sorumluluk alır, fedakarlık yapan fedakarlık yapar. Biz bu sınavlardan son birkaç yıl içinde başarıyla geçtik diye düşünüyorum.

"31 Aralık'a kadar emekli olanlar, olmayanlardan yüzde 30 faz maaş alacak. Bu konuda bir düzenlemeye ihtiyaç var"

Özel, emeklilik dilekçesini 31 Aralık 2024 tarihine kadar verenlerin, 1 Ocak 2025'ten sonra verenlere göre yaklaşık yüzde 30 daha yüksek emekli aylığı almasına ilişkin olarak, "31 Aralık'a kadar emekli olanlar, olmayanlardan yüzde 30 faz maaş alacak. Bu konuda bir düzenlemeye ihtiyaç var. Yani bu düzenlemenin yapılmaması, yapılmasından vazgeçilmesi ciddi mağduriyetlere sebebiyet verecek. Bu sadece emekli olmayanların mağduriyeti değil; kurumlarda, devlette faydalı olabilen, liyakatlı, birikiminin doruğunda, tecrübesinin doruğunda birçok kişi emekli maaşı yüzde 30 düşmesin diye bu aralıkta emekliliğini verecek. Burada opsiyonlar tanıyabilmek lazım. İsteyen emekli olsun, hakkını alsın ama olmayanı korumak lazım. Bu sadece kamuda bir sorun değil, özel sektörde de önemli bir sorun. Bankaların yöneticileri, örneğin gelecekte bankalarda çok üst düzeyde görev alabilecek kişiler, sırf bu yüzden kariyerlerini terk edip emekliliği tercih edebiliyorlar. Özel şirketler, teknoloji şirketleri boşu boşuna herkes eleman kaydediyor. Hatta bazı kayıt dışına kaymalar, yani emekliliği alıp açıktan çalışma meseleleri var. Devlet veya Meclis bunlara tedbir almak için var. Plan Bütçe bitecek, ‘Tatile gidelim. 7 Ocak'ta gelelim.’ Bu da tamam ama ne olacak? Belki insanlara şey söylenebilir: Biz 7 Ocak'ta bir düzenlemeyle bu mağduriyeti ortadan kaldıracağız. ‘Emekli olmak istemeyenler olmasın’ denebilir. Bunda partiler arası bir uzlaşı da sağlanabilir. Ya da Meclis bir gün çalışır, bu işi halledebilir. Hem vatandaşın mağduriyeti söz konusu hem kamunun ve özel sektörün" ifadelerini kullandı.

 

Independent Türkçe, ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU