Tito'nun mirası: Yugoslavya'dan günümüze Balkan-Afrika ilişkileri

Sare Şanlı Independent Türkçe için yazdı

20'nci yüzyılın ortalarında, dünya siyasi haritasında önemli değişimlerin yaşandığı dönemde, Yugoslavya lideri Josip Broz Tito, bağımsızlık mücadelesi veren Afrika ülkeleriyle güçlü ilişkiler kurmayı hedefledi. 

Soğuk Savaş'ın iki kutuplu düzeninde, Batı ve Sovyet etkisinden bağımsız bir dış politika izleyen Tito, Afrika'da yeni bir güç dengesi oluşturmak niyetindeydi. 

Yugoslav lider, Batı ve Sovyet bloğu arasında sıkışan bağımsızlığını yeni kazanmış Afrika ülkelerine farklı bir alternatif sunacaktı.

Yugoslavya'nın Afrika ile olan ilişkileri, sadece ekonomik ve teknik iş birlikleri ile sınırlı kalmayıp, aynı zamanda sömürgecilik karşıtı mücadelenin bir parçası haline gelecekti.


Tito Afrika'da

1950'lerin sonlarında, birçok Afrika ülkesi sömürgecilikten kurtulmaya ve bağımsızlığını kazanmaya başladı.

Tito, bu dönemde Afrika'ya yoğun ilgi gösterdi çünkü bu ülkeler, Batı veya Sovyet etkisine girmeden bağımsız bir dış politika izlemeyi hedefleyen Bağlantısızlar Hareketi'nin potansiyel üyeleri olarak görüldü.

Buna karşın, Afrika'nın sosyalist eğilimli liderleri de Tito'nun ilgisine karşılık verdi.

Bağımsız Yugoslavya'ya resmi ziyarette bulunan ilk yabancı devlet başkanı Etiyopya lideri Haile Selassie oldu.

1961 Şubat'ında Josip Broz Tito, Afrika'daki yeni bağımsızlık kazanan liderlerle ilişkilerini güçlendirmek ve kurmayı planladığı Bağlantısızlar Hareketi'ne destek bulmak amacıyla Gana, Togo, Liberya, Gine, Mali, Fas, Tunus ve Mısır'ı ziyaret etti.

Bu önemli gezinin bir sonucu olarak aynı yılın eylül ayında Afrika, Asya ve Güney Amerika'daki 28 ülkenin temsilcilerini Belgrad'da bir araya getiren Tito önderliğinde Bağlantısızlar Hareketi resmen kuruldu. 

Temelleri 1955'te Bandung Konferansı'nda atılan Bağlantısızlar Hareketi, Yugoslavya'ya dünya sahnesinde önemli bir oyuncu olma fırsatı verirken, bağımsızlığına yeni kavuşan Afrika ülkelerine de uluslararası platformlarda seslerini duyurabilmeleri için imkân sundu. 


Yugoslavya Afrika'da neler yaptı?

Tito iktidarı süresince Afrika ülkelerine teknik destek, eğitim bursları ve altyapı projeleri sağladı.

Bilhassa Tanzanya, Cezayir, Libya, Mısır ve Gana gibi ülkelerle yakın ekonomik ve diplomatik ilişkiler kurdu.

Bazı Afrika ülkelerine askeri ekipman ihraç etti.

1960'ların sonlarına doğru Yugoslav uzmanlar Afrika genelinde inşaat sektöründe yer almaya başladı.  

Nijerya'da demiryolları ve Gabon'da kara yolları, Uganda'da havaalanı, Libya'da deniz tesisleri başta olmak üzere Afrika'nın dört bir yanında barajlar, okullar, hastaneler, binalar ve yollar inşa ettiler. 

Zambiya'nın başkenti Lusaka'da ülkenin en büyük gökdeleni olan FINDECO (Devlet Finans ve Kalkınma Şirketi) Yugoslav mimarlar tarafından inşa edildi.  

Nijerya'nın başkenti Lagos'taki Parlamento binasını ve Uluslararası Fuar kompleksini, Gana'daki modern üniversite kompleksini, Gabon'un başkenti Libreville'deki Konferans Sarayı'nı da Yugoslavya şirketleri inşa etti.

Yugoslavya traktörleri, tarım makineleri ve savunma sanayi ürünleri Afrika'ya ihraç edildi.

Tito, Afrika kıtasındaki en yakın müttefiki olarak nitelendirilebilecek olan Cemal Abdunnasır'ı defalarca ziyaret etti ve Süveyş Krizi esnasında Mısır'a askeri ve diplomatik destek sundu.

Cezayir'in bağımsızlık sürecinde en yakın destekçilerden biri Tito oldu. 

Libyalı tarihçi Khulud Ali Ghallali Libya'nın Yugoslavya ile bilhassa Başkan Tito döneminde çok yakın ve verimli ilişkiler geliştirdiğini belirtiyor:

Yugoslav inşaat şirketleri, Libya'da ciddi yatırımlar yaparak, Libya'nın altyapısının gelişmesine destek oldu ve özellikle sağlık alanında kapsamlı iş birlikleri yapıldı. Libya da buna karşın özellikle yetmişli ve seksenli yıllarda Belgrad'a yatırımlar yaptı, bölgedeki camilerin bakımını üstlendi. Bu ilişkiler Libya'nın o dönemdeki (Kaddafi) milliyetçi ve sosyalist devletlerle iş birliği yapma politikasına ve yönelimlerine dayanıyordu.


Afrikalı liderlerin Tito'ya yaklaşımı

Afrikalı liderler, Tito'yu sömürgecilik karşıtı mücadelenin destekçisi ve bağımsızlık yanlısı bir figür olarak gördüler.

Tito'nun Batı ya da Doğu bloğuna bağımlı olmadan Afrika ülkeleriyle ilişkiler kurması, bu ülkeler nezdinde güvenilir bir ortak olmasını sağladı.

Yugoslavya'nın bağımsız dış politikası, Afrika'nın yeni liderlerine kendi çıkarlarını önceliklendirebilecekleri bir uluslararası ortaklık modeli sundu.

Cemal Abdunnasır (Mısır), Julius Nyerere (Tanzanya), Kwame Nkrumah (Gana), Muammer Kaddafi (Libya) gibi sosyalist politikaları ile tanınan Afrika liderleri, Tito'yu yalnızca bir müttefik değil, aynı zamanda sömürgecilik sonrası dönemin önderlerinden biri olarak gördüler.

Tito'nun Afrika'ya yaptığı resmi ziyaretler, bu ülkelerde coşkuyla karşılandığı gibi çok sayıda Afrikalı lider de Yugoslavya liderine ziyarette bulundu.  

Tito'nun cenaze törenine Afrika'dan çoğu ülke dışişleri bakanı düzeyinde katılım gösterirken, bir kısmı da resmi heyet gönderdi.


Tito'nun ölümü ve Yugoslavya'nın dağılmasıyla değişen ilişkiler

1980 yılında Tito'nun ölümünün ardından, Yugoslavya-Afrika ilişkilerinde bir duraklama yaşandı.

Tito'nun ölümünden sonra Yugoslavya'nın iç siyasi ve ekonomik sorunları artarken, ülke yavaş yavaş dağılma sürecine girdi.

Bu dağılma Afrika ile ilişkilere de olumsuz yansıdı.

Ekonomik ilişkiler Yugoslavya'nın hammadde ihtiyacı nedeniyle devam ederken, siyasi anlamda ilişkiler geriledi.

Bölgedeki kanlı savaşlar ve yeni devletlerin ortaya çıkışı, bu ülkelerin Afrika ile olan diplomatik ve ekonomik bağlarını ciddi şekilde zayıflattı.

Yugoslavya'nın dağılmasının ardından ortaya çıkan yeni Balkan devletleri, kendi ekonomik durumlarını iyileştirmeye ve siyasi istikrar sağlamaya odaklanırken, Afrika ile ilişkiler gündemlerinde uzun süre yer alamadı. 

Buna karşın 1980'lerin sonunda Yugoslavya, Tito'nun stratejilerinin meyvesini topladı, Afrika ülkeleriyle yaptığı takas anlaşmaları sayesinde dünyanın en büyük kakao ihracatçısı oldu.


Günümüzde Balkan ülkeleri ve Afrika ilişkileri ne durumda?

Günümüzde, bazı Balkan ülkeleri, Afrika ile ilişkilerini yeniden canlandırma çabalarına hız kazandırmış durumda.

Hırvatistan'ın bazı Afrika ülkeleriyle deniz ticareti bulunurken, Kuzey Makedonya (başta Güney Afrika olmak üzere) eğitim ve kültürel iş birliğini tercih ediyor.  

Diğer Balkan ülkelerine kıyasla Afrika'yla en fazla ilgilenen Balkan ülkesi ise Sırbistan.

Sırbistan Yugoslavya'nın mirasçısı rolüne soyunarak Afrika ülkeleriyle ticari ve diplomatik ilişkilerini güçlendirmeye çalışıyor. 

2017 yılında Belgrad'daki Yugoslav Müzesi'nde, Tito'nun Afrika ziyaretleri süresince çekilen fotoğraflara, kendilerine Afrikalı liderler tarafından verilen hediyelere ve dönemi anlatan yazılara yer veren "Tito Afrika'da" temalı bir sergi düzenlendi.

Ekim 2021'de Belgrad, Bağlantısızlar Hareketi'nin kuruluşunun 60'ıncı yıl dönümünü kutladı.

Çoğu Afrika'dan gelen 40 dışişleri bakanının katıldığı zirve 105 ülke 11 kuruluştan yüzlerce katılımcıyı bir araya getirdi ve Avrupa'nın en büyük diplomatik buluşması olarak nitelendirildi. 

Ağustos 2024'te Sırbistan First Lady'si Tamara Vučić, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Eswatini ve Zimbabve'yi ziyaret etti. 

Sırbistan, Kosova ile ilişkisinde Afrika ülkelerinin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki oy potansiyelinden faydalanarak Kosova'nın tanınmamasını sağlamayı da umuyor.  


Balkan ülkelerinin Afrika ile ilişkilerinin geleceği

Günümüzün hızla değişen siyasi ve ekonomik dinamikleri içinde Balkan ülkelerinin Afrika'daki rolü, küresel ve bölgesel güçlere kıyasla daha zayıf durumda.

Uluslararası arenada etkin olmayı ve hızlı kalkınmayı hedefleyen Balkan ülkeleri, teknoloji ve sanayide kendilerine yeni yollar aramak zorunda kalacaklar.

Bu sahalarda üretim yapabilmek için gerekli olan hammadde kaynaklarının büyük bir kısmının Afrika'da olduğu göz önüne alındığında, Balkan devletlerinin Afrika ile olan ilişkilerini güçlendirerek bu kaynaklardan faydalanma ihtiyacı içine gireceği söylenebilir.

Afrika ülkelerinin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki oy potansiyelinin küresel güçlerin Afrika'ya olan yoğun ilgisinin bir diğer sebebi olduğu düşünüldüğünde, sık sık siyasi gerilimlerin yaşandığı ve tansiyonun yükseldiği bir coğrafyada bulunan Balkan ülkelerinin Afrika ile stratejik ilişkiler geliştirmeye yönelmek durumunda kalmaları beklenebilir. 

 

 

Kaynaklar:

https://afrinz.ru/en/2024/04/titos-african-diplomacy-how-yugoslavia-conquered-the-continent/#:~:text=In%20the%201960s%20and%201980s,as%20a%20matter%20of%20principle. 
https://www.researchgate.net/publication/326201019_Balkan-Afrika_Yakinlasmasinin_Donemsel_Niteligi 
https://www.politika.rs/sr/clanak/483210/Povratak-Srbije-na-kontinent-buducnosti 
https://muzej-jugoslavije.org/en/exhibition/tito-u-africi-slike-solidarnosti/ 
https://www.yuhistorija.com/int_relations_txt01.html 
https://www.new-east-archive.org/features/show/5337/red-africa-tito-presidential-tour-unofficial-scenes 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU