Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu: Biz Esad’ı devirmek isteseydik en uygun zaman 2005’ti

Davutoğlu, “O dönemdeki 'dış politikanın mimarıyım' diye söyleniyorsa evet. Dış politikanın mimarıyım ve başarılı bir dış politika olduğuna da inanıyorum” dedi

Fotoğraf: AA

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Gerçek Gündem’e konuştu.

Davutoğlu,“Sizin için "Yanlış Suriye politikasının mimarı” deniyor. Kendinizi Suriye politikası konusunda eleştiriyor musunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi.

Mimar olmayı Suriye politikasına indirgemeyin. Büyük haksızlık olur bu. Suriye nihayet ikili bir ilişki ve önemli etkileri var… Ama o dönemdeki 'dış politikanın mimarıyım' diye söyleniyorsa evet. Dış politikanın mimarıyım ve başarılı bir dış politika olduğuna da inanıyorum.

Bütün bu mimari içinde Suriye özel bir yere sahipti. Ve Amerikalılara karşı Suriye'yi yıllarca bizzat ben savundum. Amerikalılar Suriye'yi 2005 harici suikastıyla izole etmek istediğinde Suriye'ye gizli şekilde gidip ayrıca Amerikalılara' Suriye'yi izole etmemeniz gerekir' diyen benim. Suriye askerlerini Lübnan'dan 2005'te çektiğinde 2006'da Türk askerlerinin Suriye üzerinden Lübnan'a gidişini de müzakere eden benim. Suriye'de bulunan Halid Meşal ile birlikte bütün o Gazze ateşkeslerini sağlayan da benim, 2009'da 2012'de...

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“Bu kadar ahlaksızca bir yorum olamaz”

Şimdi Suriye deyince öyle bir kere bütün Türk dış politikasını Suriye'ye indirgiyorsun. Suriye'de de sadece 2011'deki olaylar sonrasına indirgiyorsun. Peki ondan önce yapan kimdi? Bakın bu büyük ahlaksızlık. Çok açık söyleyeyim. Bir Türk akademisyen bir kitap yazıyor yurt dışında. Diyor ki ‘Suriye'yle Türkiye çok iyi ilişkilere sahipti. Ortak kabine toplantıları yapıyordu. Fakat daha sonra Davutoğlu'nun dış politikası etkili olmaya başlayınca Türkiye ile Suriye savaşır noktaya geldi.’ Bu kadar ahlaksızca bir yorum olamaz.

Neden? Çünkü Türkiye, Suriye ortak kabine toplantısının planlamalarını ben yaptım. Komisyon başkanlığını ben yaptım. O kavramı ben ürettim. Suriye'yle ilişkilerin o denli derinleşmesinin mimarı da benim. Bu kadar iddialı söyleyeyim madem mimar deniyor. Peki ne oldu da, bu kadar iyi giden ve bizzat benim de kurucusu olduğum ve bu yüzden ağır eleştirilere uğradığım Suriye ile ilişkiler bozuldu? Suriye halkına zulmeder hale geldi.

Amerika Suriye'yi dışladığı zaman Suriye'yi biz himaye ettik.

Şimdi ise öyle bir şey var ki Suriye konusunda bazı Esadperetsler, bakın onlara Esadperestler diyorum. Neden? ‘Bütün suç Türkiye'de. Esad'ın hiçbir suçu yok. Esad hiç yanlış iş yapmadı. Bir anda Türkiye Suriye'de iç savaş çıkardı’ diyor. Bu kadar basit mi ya? Arap Baharı diye bir şey yok. Suriye halkı ayağa kalkmamış. Mısır halkı ayağa kalkmamış. Tunus halkı ayağa kalkmamış da Türkiye orayı karıştırmış… Bu kadar basit bir denklem olur mu ya? Bir insanın böyle olması için ya kör bir ideolog olması lazım ya da hiç olay anlamaması lazım. Arap Baharı çıkmış. Bütün Arap sokakları karışmış. Suriye'yi korumak için biz sekiz ay, aralık ayından ağustos ayına kadar sekiz ay Suriye'nin yanında durmuşuz. Tavsiyelerde bulunmuşuz. Ve bizim düşüncemiz ne; Suriye yavaş yavaş biraz daha istikrarlı bir demokrasiye döner mi? Efendim Suriye bir şey ihraç edecekmiş. Bakın birer birer cevap vereyim. Amerika Suriye'yi dışladığı zaman Suriye'yi biz himaye ettik.

“Suriye'ye gittim Beşar Esad'ı desteklemek için. “

Yani Türkiye eğer Suriye'yi devirmek isteseydi Türkiye en uygun zaman 2005'ti. Neden 2005'ti? Hariri suikastı yüzünden Beşar Esad suçlanıyordu yani Hariri’yi o öldürdü deniyordu. Eğer Beşar Esad'ı biz devirmek isteseydik 2005 yılı en uygunuydu. Ben 2005-2006 yılında en az 10-15 kere Suriye'ye gittim Beşar Esad'ı desteklemek için. Amerikalılarla birebir alanda mücadele ettik Beşar Esad ve Suriye'yi korumak için.

Niye bunlar yazılmıyor? Niye tarih 2011 Ağustosundan itibaren başlatılıyor? Ondan öncesinin tarihini kim yazdı? Ondan öncekinin mimarı kim? Ondan önce mimarsam o dönemlerin mimarı da benim.

“Halkıyla barışırken bizimle problemi yoktu”

Peki Suriye halkı insan değil mi? Suriye halkının onuru yok mu? Suriye halkının demokratik talebi yok mu? Suriye anayasasının sekizinci maddesi. 'Suriye sınırları içinde Baas dışında parti kurulamaz, siyaset ancak Baas yapar’ diyor. Şimdi Türkiye'de demokrat olduğunu iddia eden, özgürlükçü olduğunu iddia eden bu iktidara karşı o mücadeleyi verdiğini iddia edenlerin aynı zamanda Beşar Esad'ın Baas rejimini savunmaları doğru mu? Peki biz bu rejimi mi değiştirmek istedik? Yok. Bizi ilgilendirmeyen bir şey. Ama halkıyla barışırken bizimle problemi yoktu. Halkıyla savaştığı zaman problem oldu. Halkıyla savaş neden çıktı? Halk dedi ki ya bırak ben de parti kurabileyim. Bırak ben de özgürce yazabileyim. Birinci şey bu. Savaşı biz çıkarmadık.

Suriye halkı bunları talep etti. Yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının insan hakları olarak talep ettiği neyse onu talep etti. Ne bir yabancı savaşçı vardı, 2012’ye kadar. Ne IŞİD vardı? IŞİD 2013’te doğdu. Peki iki yıl ne oldu orada? Şehirler yerle bir edildi. Düşünün ki daha 2011’in haziran ayında ben Suriye'ye son görüşmeye gitmeden o hafta denizden Lazkiye bombalandı, düşünün Türk donanması İzmir'i denizden bombalıyor. Ya akıl alacak bir şey mi bu? Ya da Türk Hava Kuvvetleri Bitlis’i bombalıyor. Ne yapardı Bitlisliler?

'Suriye bölündüyse sebebi esad politikalarıdır'

Şimdi ne yapacaksınız? Burada suçlu Türkiye mi? Kendimi savunmuyorum Türkiye'yi savunuyorum. Burada suçlu Erdoğan mı? Suçlu Abdullah Gül mü? Suçlu Davutoğlu mu? Kendi halkına kimyasal silah kullanmış bir rejimden bahsediyoruz. Suriye bölündüyse sebebi Beşar Esad'ın politikalarıdır. Orta Doğu'da siyaset oyunu ya hep ya hiç gibi tecelli ediyor. Orta Doğu'nun diktatörleri hepi korumak için hiçe gidiyor. Hep sahip olmak için en ufak paylaşmayı taviz gibi görüyorlar. Ama esas sorumlu Suriye'nin kendi içinde maalesef kendi halkıyla savaşan bir rejimdir.

Suriye meselesine gelince; hiçbir zaman Suriye rejimiyle diyaloğa karşı çıkmadım. Görevde olduğum sırada yani Suriye ile problem yaşandığında son görüşmeleri ben yaptım. Suriye istikrarlı bir yönetime kavuşmadan yapacağın görüşmeler sadece iki tarafın da içerideki baskısını azaltmaya yönelik görüşmeler olur.

Peki düzene nasıl gider? Beşar Esad’la samimi bir şekilde otur bunu konuş. 'Benim sınırlarım baskı altında. Benim senin toprağında gözüm yok' de. Mesela Türkiye'nin şunu demesinde hiçbir şey yok; Evet ben askerlerimi geri çekeceğim. Türkiye zaten askerini dışarıya gönüllü göndermedi ki mecburen gönderdi. IŞİD kapımıza dayanmasaydı, PKK, PYD kapımıza dayanmasaydı biz niye gönderelim asker oraya?

Bu kadar basite indirgenemeyecek kadar derin bir sorundur Suriye. Ve Türkiye'nin Suriye ile ilişkiler bağlamında atacağı her adım önemli. Ama hangi yöntemle, hangi söylemle? Suriye halkını rencide etmeden Türkiye'deki ve Suriye'nin kuzeyindeki rejimle problem yaşamış halkın da güvenini kaybetmeden bunları yapmak lazım. Ve asla da yalvarmamak lazım.

 

Gerçek Gündem  

DAHA FAZLA HABER OKU