Dünyanın ‘en kötü insani krizlerinden’ biriyle karşı karşıya olan Sudan’da savaşın başlamasının üzerinden 500 gün geçerken uluslararası kuruluşlara göre aynı ülkenin evlatlarını yiyip bitiren savaş, ordu ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ‘yüz yıl sürse bile’ çatışmayı sonuna kadar sürdüreceklerinde direttiklerinden uçsuz bucaksız yeşili ve toprağı yok etti.
Sudan, 15 Nisan 2023 tarihinde ordu ile HDK arasındaki savaşın patlak vermesinden bu yana kademeli olarak parçalandı ve bazı eyaletleri ordunun kontrolü altına, bazıları ise HDK’nın kontrolü altına girdi.
Sudan'ı oluşturan 18 eyaletten 15’i savaş alanına dönüşürken savaş bölgelerinden nispeten uzakta kalan eyaletler bile çatışmaların neden olduğu krizlerden kurtulamadı.
Silahların ve marşların sesi yankılanırken savaşın tarafları siyasi bir çözüm için yapılan çağrılara kulak tıkadılar. Sivil güçler ilk kurşunun atılmasından bu yana krize askeri çözümün olmadığını belirterek siyasi çözüm çağrısında bulunuyorlar.
Kayıplar açısından, savaşın devam etmesi doğru rakamlara ulaşılmasını zorlaştırıyor. Ancak bağımsız bir oluşum olan Sudan Doktorlar Sendikası tarafından haziran ayında Şarku’l Avsat’a yapılan açıklamada şimdiye kadar 40 binden fazla insanın öldürüldüğü belirtildi.
Yıkım ve şiddetli çatışmalar siviller için uluslararası ve bölgesel endişelere yol açan bir insani kriz yarattı. Bazıları ülke içinde birden fazla kez olmak üzere 11 milyon kişi yerinden edildi, 2 milyondan fazla kişi de komşu ülkelere sığındı.
Açlık riskinin arttığı ülkenin 48 milyonluk nüfusunun 25 milyondan fazlası açlığa karşı insani yardımlara ihtiyaç duyuyor. Hastanelerin yaklaşık yüzde 80'i hizmet dışı kalırken altyapı, sivil ve hükümet tesisleri daha önce görülmemiş bir şekilde tahrip edildi.
Siyaset uzmanı ve aktivist Muhammed Latif, savaşın ilk 100 gününde 435'i çocuk olmak üzere yaklaşık 3 bin 900 kişinin öldüğünü ve 2 bin 500 kişinin yaralandığını söyledi.
Latif şöyle devam etti:
Savaşın 500 gündür sürmesiyle bu sayılar endişe verici bir şekilde arttı, ancak bu çatışan tarafları çatışmaları durdurmaya ikna etmedi.
Bu süre zarfında Sudan'ı önemseyenlerin ısrarla savaşı durdurmak ve bu kanlı ve yıkıcı çatışmayı sona erdirmek için müzakere masasına gidilmesi gerektiğini vurguladıklarını söyleyen Latif, “Ancak uzlaşmazlıkla ve anlaşılmaz nedenlerle savaşı sürdürme konusunda garip bir ısrarla karşı karşıya kaldılar” diye ekledi.
Sudan hükümeti ve ordusu, ABD, Suudi Arabistan ve İsviçre'nin girişimiyle bu ay Cenevre’de gerçekleşen Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Birleşmiş Milletler (BM) ve Afrika Birliği (AfB) gözlemci olarak katıldığı müzakerelere katılmayı reddetti. Gerekçe olarak da ‘Cidde İnsani Bildirisi’nin uygulanması ve HDK'nın halkın evlerinden çıkması gerektiği öne sürüldü.
Orduyu Cenevre’deki müzakerelere katılmamak için gözdağı vermekle suçlayan Latif, “Halkın kanı mı yoksa evleri mi daha değerli? Cidde Bildirisi her iki taraf için de bağlayıcıdır. Eğer ordu bunu uygulamaya istekli olsaydı, uygulama mekanizmalarına ulaşmak için müzakerelere giderlerdi” ifadelerini kullandı.
Sudan'da kötüye giden durum hayatın her alanına yansıyor. Şarku’l Avsat’ın bir kopyasına ulaştığı Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) tarafından hazırlanan bir raporda Sudan'daki durumla ilgili olarak şunlar yer aldı:
Mevcut durum, 16 ayı aşkın bir süredir çocukların yetersiz beslenmesinden salgın hastalıklara kadar ülkede giderek artan tıbbi ihtiyaçlara yeterli müdahalede bulunamayan uluslararası insani yardım kuruluşları ve bağışçılar için utanç verici bir andır.
Latif, orduyu ve HDK'yı insani yardım çalışanlarına ciddi kısıtlamalar getirerek insani yardımların ulaştırılmasını engellemekle suçladı.
MSF'ye göre Sudan’daki savaş ‘dünyanın en büyük yerinden edilme krizine’ yol açarken 10 milyondan fazla insanı, yani ülkedeki her beş kişiden birini evlerini terk etmek zorunda bıraktı. MSF, krize yönelik siyasi çözümler sallantıdayken, artan gıda fiyatları ve insani yardım malzemelerinin yetersizliği nedeniyle yetersiz beslenme vakalarının arttığını da ekledi.
Rapora göre MSF Darfur Acil Durum Koordinatörü Tuna Türkmen, ülkenin dört bir yanında çocukların yetersiz beslenme nedeniyle öldüğünü söylerken MSF'nin Sudan'daki Acil Müdahale Sorumlusu Claire Nicolet, MSF tarafından hastanelere tıbbi malzeme ve uluslararası personel getirilmesinin engellendiğini açıkladı.
MSF, en az üç eyalette kolera salgını da dahil olmak üzere sıtma ve suyla bulaşan salgın hastalıklarda artış olduğunu ve aşı kampanyalarının durdurulması nedeniyle çocuklar arasında önlenebilir hastalık vakalarının artma riski bulunduğunu açıkladı.
Yurtdışındaki mültecilerin içinde bulundukları koşullara da dikkati çeken MSF, Çad’ın doğusundaki Mitşi Mülteci Kampı’nda Ummu Adil isimli bir kadının kocasının bir yılı aşkın bir süredir kayıp olduğunu ve oğlu Halid’in gıda yeterisizliği nedeniyle ateşinin yükseldiğini bildirdi. MSF’nin aktardığına göre Ummu Adil, “Burada kendimi rahat hissetmiyorum ve durum iyi değil, Sudan'a geri dönmek istiyorum” dedi.
Sudan Kongre Partisi Başkan Yardımcısı ve Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu (Tekaddum) liderlerinden Halid Ömer Yusuf, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Savaşın bir gün bile devam etmesi halkın acılarının artması demektir. Tüm ülkeyi çöküşün eşiğine daha da yaklaştırırken birliğini ve egemenliğini kaybetmesi ve sosyal dokusunu parçalaması riskini arttırıyor” diye konuştu.
Ekonomik açıdan Sudan'ın kayıpları dehşet verici. Daha dört ay önce, Sudan konulu Paris konferansının arifesinde BM Kalkınma Programı (UNDP) Arap Ülkeleri Bölgesel Bürosu Direktörü Dr. Abdullah ed-Dardari, Sudan'ın savaştan sonraki bir yıl içinde gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 25'ini kaybettiğini açıkladı.
Sudan Maliye Bakanı Cibril İbrahim, geçtiğimiz şubat ayında savaşın neden olduğu kayıpları kesin olarak belirlemenin zor olduğunu kabul ederken, ülke için kaybedilen ekonomik fırsatlar bir yana toplam bilançonun 200 milyar dolara ulaşabileceği tahminleri yapıldığını söyledi.
Ülke ekonomisinin 2023 yılında çok önemli ölçüde, muhtemelen yüzde 40'a varan oranda daraldığını ve koşullar değişmediği takdirde bu yıl da daralmasının beklendiğini belirten Bakan İbrahim, “Gelirlerde bir azalma var ve bu doğal. Çünkü fabrikalar çalışmaları durdurdu. Bundan özellikle ülkenin batısındaki eyaletlerden yapılan ihracat büyük ölçüde etkilendi. Oradan artık ihracat yapılmıyor. Birçok projede ya üretim ya da nakliye faaliyetleri sekteye uğradı” ifadelerini kullandı.
Sudan Merkez Bankası, ocak ayındaki son verilere göre geçtiğimiz ulusal para biriminin yüzde 50'den fazla değer kaybetmesiyle birlikte bankaların varlıklarının yarı yarıya azalarak yaklaşık 45 trilyon Sudan lirasına gerilediğini açıkladı.
Geçen yıl bir doların 1100 Sudan lirasına (savaştan önce 600 liraydı) tekabül ederken şu an dolar kuru yaklaşık 2700 liraya ulaşmış durumda.
Sudan Merkez Bankası tarafından hazırlanan rapora göre bankaların varlıklarındaki gerilemenin yanı sıra savaşın başlamasından bu yana yaygın olarak görülen yağma ve sabotaj vakaları sonucu ülkede faaliyet gösteren 39 hükümet ve ticari bankanın şubelerinin yaklaşık yüzde 70'i kapatıldı.
Sudan'da tarım sektörü savaştan nasibini aldı. El-Cezire Projesi de dahil olmak üzere büyük boyutlu projeler, çiftçilerin kitlesel olarak yerlerinden edilmesi ve ülkede tarımın zarar görmesi nedeniyle hizmet dışı kaldı.
BM Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre ülke nüfusunun çoğunluğu için temel gıda maddesi olan tahıl üretimi geçtiğimiz yıl yüzde 40 oranında düştü. Bu düşüşün bu yıl da dramatik bir şekilde devam etmesi ve ülke nüfusunun en az yarısının işsiz kalması bekleniyor. Öte yandan bu durum, temel gıda maddelerinin fiyatlarının en az 6 kat yükselmesine neden oldu.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.