Filistin’de gazetecilerin yaşadıkları Gazzeli gazetecilerin tanıklığında “Gazzeli Gazeteciler Anlatıyor: İşgal Altında Yaşam ve Direniş” panelinde anlatıldı.
Press For Palestine-Filistin İçin Gazeteci Dayanışması tarafından Neslişah Sultan Kültür Merkezi İyi Fikir Atölyesi’nde yapılan panele, Gazzeli gazeteciler Riwa Aladini, Memduh Borno, gazeteci Fatih Er ile çeşitli kurumlarda görev yapan gazeteciler katıldı.
Gazeteci Fatih Er moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde konuşan Borno, “Şu anda en büyük hedef gazeteciler. Sesimizin duyulmasını istemedikleri için ve yaşananları göstermememiz için bizi hedef alıyorlar” dedi.
Gazeteciler varoluş mücadelesi sürdürüyor
Panelde bir selamlama konuşması yapan Press For Palestine-Filistin İçin Gazeteci Dayanışması Sözcüsü Cahide Hayrunnisa Çiçek, İsrail’in gerçekleri karartmak, işgal politikalarını perdelemek için insanlık dışı yöntemlere başvurduğunu ve gazetecileri hedef aldığını söyledi. 7 Ekim’den bu yana 172 gazetecinin katledildiğini, onlarcasının da hukuksuz bir şekilde cezaevlerine kapatıldığını aktaran Çiçek, “Filistin’de, özellikle Gazze’de gazetecilik, sadece haber toplamak ve gerçeği aktarmaktan öte, bir varoluş mücadelesine dönüşmüş durumda. İsrail’in, bölgedeki gerçekleri dünyaya duyurmak isteyen meslektaşlarımızı hedef alarak susturmaya çalışması, basın özgürlüğüne yapılan en büyük saldırılardan biridir. Bizler Filistinli gazetecilerin sesi olmaya, onların yaşadıklarını dünyaya duyurmaya ve tarihe not düşmeye devam edeceğiz” dedi.
Gazze’de hiç kimse güvende değil
Fatih Er moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde konuşan gazeteci Riwa Aladini, Gazze’de bir internet sitesi için çalıştığını ancak 7 Ekim’den iki ay sonra çocukları için ayrılmak zorunda kaldığını söyledi. Eşinin Türk vatandaşı olduğunu bu sebeple iki çocuğuyla birlikte Gazze’den ayrılarak Türkiye’ye geldiğini, 2 gün sonra da kardeşinin şehadet haberini aldığını aktaran Aladini, “Birçok arkadaşımın böyle bir şansı yok, bazıları da orada kalmayı tercih ettiler. Tüm bu korkunç ve kötü şeyler yaşandıktan sonra arkadaşlarım da ailelerini Gazze’den dışarı çıkmak istiyorlar. Gazze’de gıda bulamazsınız, doktor bulamazsınız. Hiçbir yer güvenli değil, hiç kimse güvende değil” dedi. Bölgeden ayrıldıktan sonra geride anne babası ile tüm ailesini bıraktığını ve ailesiyle iletişim kurmaya çalıştığını ancak onlara bazen ulaşabildiğini bazen de iletişim kurmanın haftalar sürdüğünü aktardı.
Sesimizin duyulmaması için bizi hedef alıyorlar
İzmirli bir annenin ve Gazzeli bir babanın çocuğu olarak dünyaya geldiğini aktaran Memduh Borno ise, “Gazze’de gazetecilik yapıyorum, burada ve dünyanın çeşitli bölgelerinde birçok savaşa tanıklık ettim ancak bugün yaşananlar tamamen farklı bir boyutta” dedi. Gazze’deki hayatın 2006’dan beri yarı normal olarak tanımlanabileceğini kaydeden Borno, “Bu bizim hayat biçimimiz artık, İsrail’in sizin için ne hazırladığına hazır olarak yaşamak gibi bir şey” ifadelerini kullandı. 7 Ekim’den bugüne 172 gazetecinin katledildiğini ve dünyada böyle bir olayın daha önce yaşanmadığını ifade eden Borno sözlerini şöyle sürdürdü:
Gazze’de daha önce de benzer şeyler oluyordu ama hiçbir zaman doğrudan gazeteciler hedef alınmazdı. Şu anda en büyük hedef gazeteciler. Sesimizin duyulmasını istemedikleri için bunu yapıyorlar, Gazze’de yaşananları göstermememiz için bizi hedef alıyorlar. Tekrar kendimize gelebilmek için büyük bir zamana ihtiyacımız olacak. Şimdi tek istediğimiz bu savaşın bitmesi, katliamların durdurulması.
Belgesel gösterimi ve fotoğraf sergisi
Gerçekleştirilen panel sonrasında ise TRT World yapımcılığında hazırlanan Gazzeli gazetecilerin ve halkın yaşadığı trajedileri güçlü bir anlatım ile gözler önüne seren, bölgedeki gerçekleri en çarpıcı haliyle görme ve hissetme fırsatı sunan ‘No Escape: Voices from Palestine-Kaçış Yok; Refah’tan Sesler’ belgesel gösterimi yapıldı. Ayrıca 7 Ekim’den bugüne Gazze’de öldürülen gazetecilerin fotoğrafları ve hayat hikayelerinin yer aldığı bir fotoğraf sergisi de açıldı.
Independent Türkçe
