İran'ın "Direniş Ekseni" stratejisindeki çatlaklar

Müttefik milislerin tek taraflı eylemleri ve zayıf hava savunma sistemleri, İran’ı eğer kendi topraklarında saldırıya uğramak istemiyorsa dikkatli bir seçim yapmaya zorluyor

Yemen'in Sanaa şehrinde Husiler tarafından düzenlenen İsrail ve ABD karşıtı gösteriden (Usame Abdurrahman/AP)

İran’ın bölgesel nüfuzunun temel unsurlarından biri olan ‘Direniş Ekseni’ stratejisi, Ortadoğu’da daha geniş kapsamlı bir savaş ihtimali güçlendikçe çatlama belirtileri gösteriyor.

Wall Street Journal’da (WSJ) çıkan bir habere göre bu strateji Lübnan, Irak, Suriye, Yemen ve Filistin topraklarında, hepsi de ideolojik olarak Tahran'ın Batı karşıtı gündemiyle uyumlu olan müttefik milislerden oluşan bir ağa dayanıyor. İran bu grupları finanse ederek, silahlandırarak ve etkileyerek kendi topraklarında saldırılara yol açabilecek doğrudan çatışmalardan kaçınırken, güç elde etmeye çalışıyor.

Ancak İsrail'in bu yıl İran'a yaptığı ikinci doğrudan saldırı olarak Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin Tahran'da düzenlenen saldırıda öldürülmesi, gerilimi tırmandırdı. Tahran şimdi kendi topraklarında doğrudan bir saldırıya yol açmadan başka saldırıları caydıracak kadar güçlü bir misillemede bulunma ikilemiyle karşı karşıya. Bu ikilem, misillemeleri, bölgeyi daha da istikrarsızlaştırabilecek müttefik milislerin farklı çıkarları nedeniyle daha da güçleniyor.

WSJ, İran’ın askeri stratejisinin asimetrik savaş konseptine dayandığını ve gelişmiş hava savunma sistemlerinden ziyade füzeleri ve İHA’ları kullandığını, zira bu yaklaşımın büyük kısmı İslam Devrimi'nden önceki 1970'li yıllardan kalma olan hava savunma sistemlerinin yetersizliğini telafi ettiğini yazdı.

İran'ın milislere olan bağımlılığının giderek daha riskli hale geldiği vurgulanan haberde, Lübnan'daki Hizbullah Hareketi, Irak'taki Haşdi Şabi (Halk Seferberlik) Güçleri ve Yemen'deki Husiler gibi örgütlerin kendi gündemleri olduğuna işaret edildi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre Hizbullah, Tahran'ın stratejik hedeflerini paylaşıyor olsa da Tahran’a Lübnan'ı yok edebilecek bir çatışmaya girmemesi konusunda uyarıda bulundu. İran’la yakın ilişkiler içinde olan Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed de Suriye'nin vahim ekonomik durumu ve içerideki güvenlik istikrarsızlığı nedeniyle bir savaşın içine çekilmekten kaçındığını ifade etmişti.

Öte yandan Husiler ve Iraklı milisler, daha agresif eylemler için baskı yaparken Husiler, İsrail ve ABD hedeflerine saldırıp, Kızıldeniz'deki ticari gemilerin seyrüsefer güvenliğini tehdit etti. Husiler sadece Heniyye'nin intikamını alma arzusuyla değil, aynı zamanda İsrail'in Hudeyde Limanı’na düzenlediği hava saldırısına karşılık olarak da büyük bir misillemede bulunmaya istekli görünüyorlar. Benzer şekilde, ABD güçlerini bölgeden çıkarmayı kendine görev bilen Iraklı milislerin eylemlerini yoğunlaştırması da Tahran'ın müttefikleri üzerindeki kontrolünü kaybetme endişelerini arttırdı.

Heniyye'nin Tahran’da öldürülmesi İran'ı zor bir duruma sokarken hem daha donanımlı İsrail güçlerinin misillemesinden kaçınmak, hem de müttefiklerinin saygısını ve Direniş Ekseni stratejisinin güvenilirliğini korumak için uygun bir misillemede bulunması büyük önem taşıyor.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat'ın haberlerine ulaşmak için tıklayın

DAHA FAZLA HABER OKU