Hacı Bektaş Veli’nin 753. ölüm yıldönümü vesilesiyle düzenlenen törende konuşan eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; "O çağının filozofu değil, geleceğin güneşidir" dedi. Hacı Bektaş'ın her karanlığın sonunun mutlak ışık olduğunu söylediğini belirten Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
Kimi zaman unutulan, kimi zaman onca kötülüğe uğrayan ama her fırsatta 'incinsen de incitme' diyenler 800 yıl önceden dünyamızı aydınlatmaya çalışan Hacı Bektaşi Veli'nin huzurunda ne diyeceğiz? Cellatlarla çocuklar aynı dünyada yaşamamalı. Analar ağlamamalı. Emek bölüşülmeli. Babalar da gülebilmeli. Ayrı gayrı olmamalı. İnsan üstün olacaksa kadın erkekten üstün olmalı. İnsan ayrılacaksa, Alevi Sünni, Türk, Kürt, siyah, beyaz diye değil; iyi ve kötü olarak ayrılmalı. 'Özünü bilirsen özürden kurtulursun' der Hacı Bektaşi Veli. O da biliyor ki okunacak en büyük kitap, insandır aslında. Ona göre insanlar ya arınacak birlik olacak ya da arınmadan sağılıp gidecekler. Evet biz arınacağız. Kötülükten, ihanetten, incitenlerden, menfaatperestlerden arınacağız. Sevgili dostlarım arındıkça azalmayacağız, arındıkça çoğalacağız. Arındıkça kardeşlik bağlarımız sımsıkı birbirimizi tutan ellerimiz güçlenecek. Arındıkça büyüyeceğiz. Arındıkça önce insan, sonra çağa çığır açan toplum olacağız. Bu bizim Hünkar Hacı Bektaş'a sözümüzdür. Bu bizim hünkar Hacı Bektaş'a, namus borcumuzdur. Arınmalıyız, ayağa kalkmalı ve haykırmalıyız, hep birlikte daha ileriye.
Törende bir diğer konuşmayı da İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu yaptı. İmamoğlu şu ifadeleri kullandı:
Ülkemizde de farklı sıkıntıların arttığı hatta tüm varlıkların can hakkını savunan Hacı Bektaş-ı Veli huzurunda söylemeye dilim varmıyor ama kedinin, köpeğin bile öldürülmesinin yasaya dönüşme çabasının gösterildiği günlerde Hacı Bektaş-ı Veli'nin huzurundayız. Bugün biz insanlar bütün canlıların vebali üstünde olan düşünen, üreten duygulanan sorumlu olan varlıklarız. Bütün bu sorunları çözme sorumluluğu her birimizin huzurunda, önemli bir sorumluluk. Sevgiyle, akılla bilimle bütün sorunların üzerinden gelmemiz gerekir. Ne yazık ki farklı meziyetler göstererek üzmeyi, kırmayı yok saymayı ve insanları kutuplaştırmayı ayrıştırmayı kan dökmeyi dahi düşünecek kadar ve buna kendi hakkıymış gibi davranacak kadar ileri seviyede şiddeti savunanların olduğu bir ortamdayız. Bu yol bize bir olmayı, iri olmayı, diri olmayı emreder. Bu yol bize bu memleketin yurttaşımızın hiçbirini dışarıda bırakmamayı bu vatanın her karış toprağının eşit hissedarı olmayı emreder.
Törende konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan şunları söyledi:
Milyonlarca Alevi yurttaşımızın yaşamış olduğu ibadethanelerini yasaklıyorlar, bugün canlı olan 30 milyon insanın ibadet ettiği Hacı Bektaş-ı Veli Dergahı gibi müzeye çeviriyorlar. Hacı Bektaş-ı Veli Dergahı bir müze değil, Alevi yurttaşlarımıza bırakılmalıdır. Alevi canlarımız bu Dergah'ta özgürce kendi inançlarını yaşamalıdır.
Bakın Türkiye'de ikili hukuk Kürtlere ve Alevilere uygulanmıyor. Dergah'ın hem cami hem cemevi var. Cami ibadete açık ama cemevi kapalı, bizler bu ikili hukuku reddetmediğimiz müddetçe camiler açık cemevleri kapalı kalacaktır.
Alevilerin ne yasal ne de anayasal hakları vardır. 30 milyon insanın inancının yasal bir güvencesinin karşılığı olmaz mı? Utanmadan başka bir şey daha yapıyorlar 30 milyon Alevinin inancını Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bir müdürlüğüne bağlamaya çalışıyorlar. 30 milyon Alevi o Kültür Bakanlığı'nın içine sığmaz. Aleviler rızalığı candan alırlar, sizden, saraydan rızalık almanızı istiyorlar.
Independent Türkçe