Ukrayna’ya ilişkin gözlemlerimi savaşın üçüncü yıldönümünde yazmış, Batı’nın sağladığı silah yardımıyla hala topraklarının yaklaşık %80’ine hakim olan Ukrayna’nın 1000 kilometrelik bir cephe hattınn korumakta artan oranda zorlanmaya başladığını, Ocak ayında Ukrayna ordusunun Donbas’ta 35bin kişilik bir kasaba olan Avdiyivka’dan çekilmek durumda kaldığını, öte yandan, Ukrayna ordusunun son iki yılda Rusya’nın Karadeniz filosuna ciddi zararlar verdiğini ve Rusya’nın içlerine kadar girerek insansız hava araçlarıyla saldırılar düzenleyerek, Rusya gibi bir süpergüçle mücadele edebileceğini gösterdiğini belirtmiştim.
Aradan geçen yaklaşık altı ayda Rusya, Ukrayna topraklarında ilerlemeye devam etti, Donetsk ve Harkiv bölgelerinde kazanımlar elde etti. ABD Kongresi’nin onayından bir türlü geçememesi nedeniyle Ukrayna’ya yönelik yardımların aksaması ve silah altına alma yaşının 27’den 25’e düşürülmesine rağmen ciddi insan gücü eksikliğinin olması Ukrayna’nın cephe hattında Rusya’ya karşı mukavemetini doğrudan etkiledi. Yine de bu süreçte Ukrayna, ABD’den aldığı uzun menzilli füzelerle Rusya’nın içlerindeki bazı stratejik altyapı hedeflerini vurdu. Rusya sözkonusu saldırıların arkasındaki gücün Vaşington olduğunu vurgulayarak, ABD’nin savaşın bir tarafı haline geldiği yönünde açıklamalarda bulundu. Ukrayna’nın Batı silahlarıyla Rusya topraklarına yönelik saldırıları esasında Putin’in “bizim savaşımız Ukrayna’yla değil, NATO’yla” söylemini haklı çıkartacak adımlar oldu.
Dünya Bankası verilerine göre savaşın maliyeti Ukrayna için yılın başında 152 milyar ABD Dolarıyken, yılsonuna doğru bu rakamın 200 milyar ABD Doları seviyesine ulaşacağı değerlendirmelerinde bulunuluyor.
Ukrayna’nın riskli hamleleri
Yaklaşık 1000 kilometreklik cephe hattında çatışmalar belirli bölgelerde sürerken, 6 Ağustos’ta Ukrayna beklenmedik bir hamlede bulunarak, ülkenin kuzeydoğusundaki Sumi bölgesinin karşısında yeralan Rusya’nın Kursk bölgesine taarruz düzenledi ve birkaç gün içerisinde sınırın 30-35 km içerisine kadar ilerleyebildi. Böylelikle, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk defa Rusya’nın topraklarına bu denli geniş çağlı bir saldırı düzenlenmiş oldu. Ukrayna ordusunun ciddi bir dirençle karşılaşmaması ilerleyişini hızlandırdı. Kursk operasyonu sürerken Ukrayna ordusu Belgorod’a da girdi. Ukrayna medyası sınıra yaklaşık üç kilometre uzaklıkta bulunan Belgorod’un Poroz köyünde kamuya ait bir binanın önünde Ukrayna ve Gürcistan bayrakları açan Ukraynalı askerlerin videosunu “Yaşasın Ukrayna” yazısıyla servis etti. Videonun yayınlandığı tarihin Rusya-Gürcistan savaşının 18 yıldönümüne denk gelmiş olması ayrıca manidardır.
Sözkonusu saldırılara hazırlıksız yakalanan Rusya; Devlet Başkanı Vladimir Putin başkanlığında gerçekleştirilen Güvenlik Konseyi toplantısı sonrasında Belgorod, Kursk ve Bryansk bölgelerinde olağanüstü hal ilan etti ve sözkonusu bölgelerde “terörle mücadele operasyonu” başlattı. Putin saldırıyı “çok büyük bir prokovakasyon” olarak nitelendirdi. Alınan tedbirler çerçevesinde Kursk’tan yaklaşık 76bin Rus vatandaşı tahliye etti.
Rusya’nın Ulusal Terörle Mücadele Komitesi’nden yapılan açıklamada, ülkenin bazı bölgelerinde Ukrayna’nın istikrarsızlık yaratmaya çalıştığı belirtildi. Rus devlet haber ajansı TASS, Kursk’un Suca ve Korenevski yerleşimlerinde en az beş sivilin öldüğünü ve yaklaşık 30 kişinin yaralandığını duyurdu.
9 Ağustos Cuma günü Rus Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada "Merkez Askeri Grubuna bağlı birlikler ve çatışma bölgesine gelen ek birlikler, Kursk yönünde uçaklar ve topçularla düşmanın ilerleme girişimlerini engellendi. Ukrayna ordusu son günde 280'den fazla askerini ve 27 zırhlı aracını kaybetti" ifadeleri kullanıldı.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Direktörü Rafael Grossi de Cuma günü yaptığı yazılı açıklamada, çatışmaların sürdüğü Suca’ya yaklaşık 80 kilometre uzaklıkta bulunan Kursk Nükleer Santrali’nde bir kazanın çıkmaması için taraflara azami itidal çağrısında bulundu.
Ukrayna’nın operasyonları sürerken resmi yetkililerden 10 Temmuz akşamına kadar bir açıklama gelmedi. Cumartesi gecesi Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski yayınladığı video mesajında Ukrayna'nın savaşı “saldırganın topraklarına” doğru ittiğini ve Rusya’ya baskı uyguladığını ifade etti. Zelenski mesajında Ukrayna’ya destek veren müttefiklerine teşekkür etmeyi de unutmadı.
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon Sözcü Yardımcısı Sabrina Singh ise konuya ilişkin olarak, Ukrayna'nın, "kendini savunmak için" Kursk'ta harekete geçtiğini, Ukrayna ordusunun Rusya'nın Kursk bölgesine başlattığı saldırıların bölgedeki gerilimi tırmandırmadığını öne sürdü.
Askeri uzmanlar, Rusya’nın cephe hattından Belgorod ve Kursk bölgelerine takviye güç göndermesi gerekeceği, lojistik altyapısı zayıf olan Rus ordusu için bunun zaman alabileceği, Ukrayna’nın dikkati başka yöne çekerek cephe hattındaki baskıyı hafifletmeye amaçladığı, Batı’dan gelmeye başlayan silahlarla (geçtiğimiz hafta ilk F-16’lar teslim edilmeye başlandı) Rusya’nın son birkaç aydır ele geçirdiği toprakları geri almaya çalışacağıı görüşüne sahip.
Ayrıca, ele geçirilen toprakların ve savaş esirlerinin ileride bir müzakere unsuru olarak da kullanabilmesi mümkün, çünkü Ukrayna ABD’de Kasım ayında düzenlenecek Başkanlık seçimlerinde Donald Trump’ın yeniden seçilmesi ihtimalinden endişeli ve müzakere masasına oturulacaksa elinde bazı kozların bulunmasını istiyor olabilir.
Öte yandan, Belarus’tan gelen bir açıklama savaşın daha da kuzeye Ukrayna-Belarus sınırına yayılma riskini yeniden ortaya koydu. Belarus Devlet Başkanı Aleksandır Lukaşenko Cumartesi günü yaptığı açıklamada, Ukrayna ordusuna ait İHA’ların Cuma gecesi Belarus hava sahasını girdiklerini, bazılarının hava savunma sistemlerinin devre girmesiyle imha edildiklerini, bazılarının ise Rusya’ya doğru yöneldiğini duyurdu. Bir sonraki gün Belarus Dışişleri Bakanlığı Ukrayna’nın Minsk Büyükelçiliği Maslahatgüzarını Bakanlığa çağırarak durumu protesto etti ve iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri kesmekle tehdit etti. Aynı gün Lukaşenko sınırına asker ve füze sistemleri konuşlandırılması için Genelkurmay Başkanlığı’na talimat verdiğini söyledi.
Ukrayna’nın savaşı Rusya’ya taşıyarak tam olarak neyi amaçladığını şu noktada kestirmek pek mümkün değil. Zira, Ukrayna ordusunun kuzeydoğuda yeni bir cephe açmış olmasına rağmen, Rus ordusu Donetsk’te Sloviansk ve Kramatorsk’u ele geçirmek, ayrıca Harkiv bölgesinde Vovçansk’ı geçerek Harkiv şehrini almak için saldırılarını sürdürüyor.
Son gelişmeler Putin’i etkilemez, ancak Rus halkını doğrudan etkileyecek bir noktaya ulaşan saldırılar Rusya’nın ve gerekli görmesi halinde Belarus’un beklenmedik tepkilerine neden olabilir. Rusya’nın ABD Başkanı Joe Biden’ın “topal ördek” olmasını ve ABD’nin de seçim sürecine yoğunlaşmış olmasını bu noktada bir fırsata çevirmesi ihtimal dahilindedir. Gazze’deki savaşın bölgeye yayılma riskinin bulunduğu bu günlerde Ukrayna’nın bu hamlelerinin Ukrayna’daki savaşı Avrupa’ya yayma potansiyelinin bulunduğu gözardı edilmemelidir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish