İsrail'in "Hizbullah'ın Mecdel Şems'e attığı füzeye" yanıt olarak Lübnan'a yönelik beklenen saldırısının doğası ve coğrafyası hakkındaki aleni müzakereler, daha öncekilerden farklı ve benzeri görülmemiş, tehlikeli gelişmeler taşıyor.
İsrail, Beyrut'taki Hizbullah kalelerine mi yoksa havaalanına mı saldıracak? Hizbullah bu saldırıların Husilerinkine benzer şekilde Tel Aviv'e füze saldırısı ile karşılık verilmesini gerektireceğini söyledi.
İsrail'in yanıtı bir tampon bölge dayatmak için Lübnan tarafındaki sınır şeridine bir karadan saldırı şeklinde olursa, kara savaşı genişler mi? Biden yönetimi Axios'a, sınıra yakın alanlarla sınırlı olsa bile Lübnan'a yapılacak kara saldırısının "İran'ı müdahaleye itebileceğinden" korktuğunu söyledi.
İran, Tahran'ın siyasi sözlüğündeki yeni bir ifadeyle, Lübnan'a karşı bir savaşa müdahale edeceğini ilk kez duyurdu: "Lübnan'a yapılacak herhangi bir saldırı, İran'ı müdahaleye itecektir." Gazze konusunda "topyekûn savaş" tabiriyle defalarca dalga geçen Biden'ın Savunma Bakanı Austin, aynı ifadeyi tekrarlayarak şunları söyledi: Lübnan'da İsrail savaşı kaçınılmaz ve kesin değil. Ancak çatışmanın büyümesi halinde, ABD'nin İsrail'i desteklemeye kararlı olduğu konusunda da uyardı.
Gerginliği artıran yeni gelişme ise Hizbullah'ın, Beyrut şehri ve havaalanı dahil olmak üzere varlık gösterdiği bölgelere saldırılması halinde Tel Aviv şehrine füzelerle saldıracağı tehdidiydi. Tel Aviv, İsrail'in en büyük şehri ve kalbi, angajman kuralları kapsamında kendisini kırmızı çizgi olarak kabul ediyor. Husilerin şehre yönelik saldırısı sınırlı olup bir kişiyi öldürmüş olsa da çatışmaya yeni bir boyut kazandırmış ve İsrail'in Hudeyde Limanına büyük bir saldırı düzenlemesine neden olmuştu. Hizbullah gerçekten de İsrail’in 12 kişinin öldürülmesine yanıt olarak gördüğü bir operasyonu gerçekleştirmesi halinde çatışmalarının kapsamını genişletmeyi düşünüyor mu?
İşgal altında bulunan Golan'daki Mecdel Şems’te bir futbol sahasının hedef alınması ve 12 kişinin ölmesinin, kentin hedefler arasında olmaması nedeniyle ya yanlış koordinatlardan ya da teknik bir arızadan kaynaklanan kasıtsız bir hata olması muhtemel. Saldırı ayrıca Netanyahu ABD'den İsrail'e dönerken meydana geldi.
İsrail İçişleri Bakanı Moşe Arbel, hata olsun ya da olmasın "Golan saldırısına yanıtımız, Husilerin Tel Aviv'e saldırısına verdiğimiz yanıttan daha az olamaz" dedi.
İran ise bir yılda iki müttefikini kaybetmeyi göze alamaz ve buna seyirci kalamaz. Bu nedenle Suriye, Irak ve Yemen'de kullandığı bölgedeki ana vekili Hizbullah'ı korumak için elinden geleni yapacaktır. İran Hamas’tan vazgeçti ve onu kaderine terk etti. Çünkü Gazze izole bir bölge ve Hamas, önem açısından Hizbullah ile kıyaslanamaz. Böylece Hamas İsrail karşısında tek kaldı, Tel Aviv de askeri kapasitesinin çoğunu yok etti, kendi kaderine terk edilen ve Tahran ile diğer bölge ülkelerinden sadece propaganda desteği alan liderlerinin yaklaşık yarısını tasfiye etti.
Bana göre en önemli gelişme, İran'ın teknik kabiliyetleri sonucunda bölgesel güç dengelerinde yaşanan gelişmelerdir. Hizbullah'ın Tel Aviv'i hedef alma niyetini açıklaması ve ondan önce Tahran’ın nisan ortasında insansız hava araçları ve füzelerle İsrail'e yaptığı büyük saldırı ile İran, İsrail'i gerçekten tehdit edebilecek belirleyici bir güç haline mi geldi?
İsrail'in güvenlik anlayışı, nükleer bir güç olması ve yüzölçümünün küçük olması nedeniyle birçok ülkeden farklılık gösteriyor. Kendisine yönelik saldırıları önlemek için büyük ölçüde caydırıcılık kavramına dayandığından yanıtı ve tepkisi tahmin edilemiyor. Lübnan'a yönelik saldırısı da caydırıcılık kaygılarına dayanıyor olabilir ve Mecdel Şems'te yaşananlarla hiçbir ilgisi olmayabilir. Keza amacı, Hizbullah'ın İran'dan gelen teknik gücünün büyümesini engellemek de olabilir. Zira İsrail, İran'ın müttefiklerini finanse etmesinden ve onlara gelişmiş balistik silahlar ve insansız hava araçları sağlamasından endişe ediyor. Bu, kapsamlı olmadığı ve altyapısını hedef almadığı sürece, Hizbullah'ın İsrail’in geçmiş saldırılarının çoğuna yanıt vermemesinin de açıklaması olabilir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.