İran seçimleri...Meşru sorular

Fotoğraf: AA

Rejimin şekli ve doğası, bugünü ve geleceği hakkında çok sayıda, büyük, karmaşık ve hassas olan meşru sorular var. Bazı detaylarda birden fazla cevap varken, diğer detaylarda ise cevap bulmak oldukça zor. Köktendinci bir reformist olarak da tanımlanabilecek, kafa karıştırıcı muhafazakâr bir davranışa sahip reformist Mesud Pezeşkiyan'ın içte ve dışta karmaşık koşullar altında cumhurbaşkanlığına gelmesi, bir önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde (2021) güç mühendisliği yaparak başarılı olan İran rejiminin toplum mühendisliğinde başarısız olduğunu doğruluyor. Rejimin tek doğası yeniden dayatılamadı, ancak siyasi çoğulculuğun barındırılması bir ölçüde başarıldı.

Ancak siyasi çoğulculuğun arkasında milliyetçi bir çoğunluk yatıyor. İran ulusu, İranlı halklar veya bu seçimlere kitlesel olarak katılan Farisi olmayan bir grup azınlık tarafından temsil ediliyor. Bu durum rejime bir dereceye kadar çoğulculuğa uyum sağlama zorunluluğunu dayattı. Rejim de Arap Ahvaz bölgelerinde en yüksek oyu alan muhafazakâr, köktendinci, annesi Kürt olan Azeri reformist Mesud Pezeşkiyan'ın gelişine izin verdi. Pezeşkiyan’ın kişisel yapısındaki etnik, dilsel ve kültürel aidiyetlerini açıkça ifade etmesi, cumhurbaşkanlığı performansında ona siyasi, sosyal ve sivil bir yol dayatabilir. Ayrıca, rejimin onu kuşatma, engelleme veya vaatlerinin bir kısmını uygulamasını engelleme konusunda ona yardımcı olabilir.

Onun zaferini kabul etmek, rejimi söz konusu özellikleri kabul etmeye zorlayabilir. Çünkü bunlar sadece kişisel değildir. Aksine, rejimin krizinin, siyasi, ideolojik ve milliyetçi merkeziyetçiliğinin ve merkeze kendi görüşlerini dayatan taraflarla ilişkisinin önemli bir parçası haline gelen genel özelliklerin bir yansımasıdır.

Seçimlerde ya da öncesinde devrimci rejim iki zorluğun farkına vardı. Bunlardan ilki İran toplumunun canlılığıyla yüzleşememesidir. Her türlü protestonun daha önce bastırılması bireyleri, grupları ya da hareketleri teslim olmaya itmedi. Önceki hayal kırıklıklarına, büyük tecrübelerin ve önemli figürlerin programlarını gerçekleştirememesine rağmen İran toplumu canlılığını korudu, çoğulculuğunu yeniden tanımladı ve bir kez daha inatçılığını gösterdi. İktidar yapısı içinde ortaya çıkan ya da kendini gösteren diğer ve daha tehlikeli zorluk ise tek bir doğa ya da tek bir çevre dayatmasının rejimi korumada başarısız olmasıdır. Zira bu durum, rejimin kusurlarını ve tehlikelerini ortaya çıkardı. Tek bir doğanın çelişkileri hızla patlak verdi. Üç yıldan kısa bir süre içerisinde, yani eski Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin seçim çalışmaları ile vefatı arasında ortaya çıktılar.

Bu kısa dönem, sadık karargâhın iktidar üzerindeki çatışmalarını ateşlemeye yetti. Bu karargâh içindeki güç merkezlerinin çatışmaları yakın gelecekte rejimin şeklini, doğasını ve nasıl devam edeceğini etkileyecekti. Ordu ve ideologlar arasında uyum ve denge gibi görünen şey, aslında farklı bir şeydi. Gelecekte zayıflamalarına yol açacak geçiş aşamasındaki pozisyonlar için şiddetli bir rekabet teşkil ediyordu. Mahsa Amini krizinden ve bunun İran rejimi üzerinde bıraktığı toplumsal etkiden başlayarak, dışarıdaki komplikasyonlara kadar son üç yıllık deneyim içeride ve dışarıda başarısızlıkla sonuçlandı. Uyumlu ya da benzer tek doğaya sahip otorite, çoklu doğaya sahip seleflerinin yaptığı gibi bunun küçük bir kısmını dahi çözemedi.

Uygulamada rejimin iki seçeneği vardı. Birincisi kendi içindeki rekabeti sınırlamaktı. Bu, kendi kanatları arasında korkunç sonuçları olacak şiddetli bir mücadele anlamına gelecekti. Diğeri ise siyasi bir reform programına sahip olmaması şartıyla reformist bir adayı başa geçirmekti. Bunun birkaç yorumu var. Bunlardan biri rejimin, reformcuları kırmızı çizgilerine bağlı bireyler olarak kabul etmesidir. Ancak rejim, reformcuların sadece rejime değil devrime de ideolojik sadakatlerinden şüphe duyduğu için onları proje olarak reddediyor. Buradaki devrimin de ‘rejimi korumak için içeriye bakan’ ve ‘rejimi ihraç etmek için dışa bakan’ iki yüzü var. Her iki yüzünde de Pezeşkiyan şu ana kadar onlar için herhangi bir tehdit oluşturmuyor.

Dolayısıyla bu aşamada rejim için en önemli şey iç işlerini yeniden düzenlemektir. Rejimin öncelikleri, kanatları arasında çatışmaların patlak vermesini önlemek ya da geçiş aşamasını tasarlayana kadar bunu ertelemektir. Çünkü rejim, Pezeşkiyan'ın artık sessiz olmayan bir halk çoğunluğu tarafından desteklenen bir barış gücü haline gelmesinden çekiniyor.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU