İkinci İran Afrika zirvesi ve İran'ın Afrika siyaseti

Sare Şanlı Independent Türkçe için yazdı

İran, 26-29 Nisan tarihleri arasında ikincisini düzenlediği İran-Afrika Zirvesi'nde 30'dan fazla Afrika ülkesinden ekonomi bakanlarını ve çok sayıda iş insanını ağırladı.

Zirve boyunca, Afrika kaynaklarının Batılı güçler tarafından sömürüldüğünün altını çizen İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, "Batı, Afrika'yı kendisi için istiyor, biz Afrika'yı Afrika için istiyoruz" sözleriyle, Afrika'ya yaklaşımını ifade etti. 

Reisi, Afrika kaynaklarının Batılı ülkeler tarafından yağmalanmasının tarihi bir haksızlık olduğunu belirterek, İran'ın kıta ile kazan-kazan ilişkisi içinde olmak istediğine vurgu yaptı.

İran ve Afrika ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesinin hedeflendiği zirvede, İran-Afrika Ortak Tarım ve Su Kaynakları Komitesi kuruldu. 

İran-Afrika Zirvesi'nin ilki, Afrika ile ilişkilerin en yoğun olduğu Ahmedinejad yönetiminde 2010 yılında düzenlenmiş ve bu zirvede İran, Afrika ile ticaret ve yatırım, kalkınma yardımı, enerji işbirliği ve diplomatik ilişkilerin artırılması gibi konuları ele alarak, kıtayı önemli bir partner olarak konumlandırdığını vurgulamıştı. 


İran'ın kıtadaki geçmişi

Kıymetli madenleri, yenilenebilir enerji kaynakları, genç nüfusu, gelişmekte olan ekonomileri, yeni oluşan pazarları ile Afrika, göz ardı edilemeyecek kadar büyük ve etkili bir blok haline geliyor.

Tüm küresel güçlerin ilgisinin yoğunlaştığı Afrika kıtasına İran'ın ilgisi 16'ncı yüzyıla kadar uzanmaktadır. 

Her ne kadar kıtadaki geçmişi çok daha eskilere dayansa da İran'ın Afrika'ya yönelik dikkate değer adımları soğuk savaş döneminde attığı söylenebilir. 

Soğuk Savaş sırasında İran, Afrika ülkelerinin sömürgecilikten kurtulma çabalarını destekleyerek kıta ile ilişkisini güçlendirmeye çalıştı.

Bu dönemde İran, Afrika ülkeleriyle diplomatik ilişkilerini geliştirdi ve çeşitli yardım programlarıyla destek verdi.

Özellikle bağımsızlık mücadelesi veren ülkelerle dayanışma içine girdi.

İslam devrimi ile birlikte dış siyasetinde değişikliğe giden İran, Afrika ülkeleri ile siyasi ve ideolojik açıdan daha yakın ilgilenmeye başladı.

İran, Sudan gibi Müslüman ağırlıklı ülkelerle stratejik iş birlikleri kurarak, dini ve siyasi alanda etkisini artırmaya çalıştı.

Nijerya'daki Şii Müslümanlarla yakın ilişkileri ve desteği bu dönemde dikkat çekti.

Humeyni, Güney Afrika'daki apartheid rejimine karşı çıkıp ve Afrika Ulusal Kongresi'ne tam destek sözü vererek İran'ın Afrika'daki imajını "devrim ve direniş" üzerinden şekillendirmeyi hedefledi. 

İran'ın belki de kıtada en fazla emek verdiği ülke olan Güney Afrika ile ilişkisi 1994 yılında Nelson Mandela'nın başkanlığı esnasında iyice güçlendi.

Bugün Tahran'ın en işlek caddelerinden birinin adı Nelson Mandela bulvarıdır.

Güney Afrika'da İran medyası aktif bir şekilde yayın hayatını sürdürmektedir.

Öyle ki, Güney Afrika da uluslararası platformlarda İran'a destek olmaktadır, bunun son örneğini İran'ın BRICS üyeliğine vermiş olduğu destekte görebiliriz. 

İran'ın Afrika siyasetinde ana söylemi, "Batı'nın sömürgeciliğine karşı iş birliği ve direniş" oldu. 

İlişkiler siyasi ve ideolojik boyut etrafında şekillenirken, ticari ilişkilerin seyri o denli paralellik arz etmedi ve bilhassa son yıllarda ekonomik ilişkiler hayli durgun gitti.

Öyle ki kıtanın devasa pazarında İran'ın payı yüzde 0,5'in altında kaldı. 


Afrika ile ilişkilerin en yoğun olduğu dönem: Ahmedinejad iktidarı

Mahmud Ahmedinejad döneminde (2005-2013) büyük bir Afrika açılımı gerçekleşti.

Bu dönemde İran, nükleer santral ve ABD yaptırımları gibi hususlarda BM'de oy desteği ararken Afrika'yla ilişkilerden fayda sağlamayı amaçladı ve bu saikle kıtadaki Şii topluluklarla ilişkiyi ilerletmeyi hedefledi.

Liberya, Kamerun ve Fildişi Sahili gibi ülkelerde Şii kültür ve eğitim merkezleri açıldı.  

Afrika'ya sık sık ziyaretlerin gerçekleştirildiği ve ilişkilerin en canlı tutulduğu Ahmedinejad döneminde, Afrika'ya petrol ihracatı ciddi oranda arttı ve bazı ülkeler ile askeri ve güvenlik iş birlikleri yapıldı. 

Ahmedinejad sonrası Hasan Ruhani döneminde ilişkiler bir hayli sessiz ilerledi. Afrika'ya bu dönem boyunca hiçbir ziyaret yapılmasa da kıtadaki mevcut faaliyetler sürdürüldü. 


Ruhani sonrası yeniden artan ilişkiler

İbrahim Reisi, göreve geldiği 2021 yılından itibaren Afrika'ya yaklaşımını, "Yeni İran hükümetinde tüm imkânlarımızı Afrika ülkeleriyle iş birliğini derinleştirmeye adayacağız" sözleriyle ifade etti. 

11 yıl aradan sonra ilk kez Temmuz 2023'te Reisi, Afrika'ya yeniden açılımın ilk adımlarını atarak Uganda, Zimbabve ve Kenya'yı ziyaret etti ve "Afrika ülkelerinin uyanışlarının bir sembolü olarak sömürgeciliğe karşı direnişlerini" övdü. 

Kenya ziyaretinde Afrika'yı bir "fırsatlar kıtası" olarak tanımlarken, Zimbabve'de ise ABD'yi hem Zimbabve hem de İran'a karşı uyguladığı yaptırımlar nedeniyle eleştirdi.

Uganda ziyaretinde, "Batılı ülkelerin eşcinselliği bir medeniyet göstergesi olarak tanımlamaya çalıştığını" söyleyerek, Uganda lideri Museveni'nin, Batı tarafından şiddetle eleştirilen LGBTQ karşıtı politikalarını desteklediğini ifade etti.   

Reisi'nin bu üç ülkeyi ziyareti sebepsiz değildi elbette. Kenya ve Uganda'nın yakın zamanda nükleer enerji santrali üzerine planları bulunuyor.

3 ülke de yer altı kaynakları açısından zengin. İran da diğer küresel güçler gibi, enerji için hayati öneme sahip olan değerli elementlere ulaşmayı planlıyor.

Aynı zamanda bu ülkelere petrol ve petrokimya ürünleri ihraç etmek istiyor. 

Zimbabve diğer iki ülkeden farklı olarak 2010 yılında kendi topraklarında İran'a bir üs kurması için izin vermişti.

Yine aynı yıl sonradan iptal edilmesine karşın uranyum karşılığı petrol anlaşması imzalanmıştı. 


İran'ın Afrika'daki faaliyetleri

İran, tüm Afrika kıtasında etkin olma çabalarına karşın, bilhassa Doğu Afrika ülkelerine daha fazla ihtimam gösteriyor.

Doğu Afrika, Bab-el Mendeb Boğazı ve Aden Körfezi'ne yakın stratejik konumu nedeniyle İran için son derece önemli.

Diğer taraftan bölgenin dini (kayda değer Şii nüfus) ve kültürel dokusu, İran'ın yumuşak gücünü kullanmasına olanak sunacak verimli bir zemin anlamına geliyor.

İran, başta Nijerya olmak üzere, Afrika'nın çeşitli ülkelerinde Şii toplulukları bir araya getiren cami, medrese ve vakıflar kurarak bu alandaki yardım çalışmalarını daha çok ideolojik alanlara yönlendiriyor.  

Şiiliği ve İran'ın resmî ideolojisini yaymayı amaçlayan El-Mustafa Üniversitesi'nin Sahra Altı Afrika'da on yedi ana şubesi bulunuyor.

Üniversite'nin en önemli merkezleri Şii nüfusun en fazla olduğu Afrika ülkesi Nijerya'da.

İran, Afrika'da yayılma alanı olarak Şii mezhebine dayandığı için Afrika'da yaşayan ve sayıları azımsanmayacak kadar çok ve etkili olan Lübnanlı Şii toplumdan da destek topluyor. 

İran'ın bazı Batı Afrika ülkelerindeki Şii Müslüman isyancılara askeri destek sağladığı, bilhassa Nijerya'da kendisi için bir dayanak noktası inşa ettiği biliniyor.

2015 yılında hükümet güçleriyle girdiği silahlı çatışmanın ardından beş yıl hapis yatan Nijerya'daki İslamcı hareketin lideri Şii Şeyh İbrahim Zakzaky İran tarafından destekleniyor. 

İran'ın Afrika'daki tek televizyon kanalı olan Hausa Tv, Batı Afrika'da (Bilhassa Nijerya'nın kuzeyinde) en çok konuşulan dillerden biri olan Hausa dilinde ve İngilizce yayın yapıyor. Güney Afrika'da da İran medyası güçlü.


İran kendisini Türkiye ve Suudi Arabistan ile kıyaslıyor

İran Afrika'ya yönelik siyasetini şekillendirirken, Türkiye ve Suudi Arabistan'ı bir ölçüt olarak sıklıkla kullanıyor. 

Ancak Cumhurbaşkanı Reisi döneminde, İran-Afrika ortaklığı ilerliyor olsa da İran'ın bölgedeki diplomatik ve ekonomik varlığı Suudi Arabistan ve Türkiye'ye kıyasla sınırlı. 

İran'ın Afrika'da yaklaşık 20 büyükelçiliği bulunurken, Türkiye'nin 44, Suudi Arabistan'ın ise 35 büyükelçiliği var. 

Türkiye ve Suudi Arabistan, Afrika kıtasında çok daha kapsamlı ekonomik ve güvenlik ortaklıkları geliştiriyor.

Türkiye'nin 2022 yılında Afrika ile ticaret hacmi 40,7 milyar dolara, Suudi Arabistan'ın ise 45 milyar dolara ulaşırken, İran'ın kıta ülkeleriyle ticaret hacmi 1,2 milyar dolarda kaldı. 

İran, Suudi Arabistan ve Türkiye'nin ticaret hacminin çok çok gerisinde kalan bu rakamın, önümüzdeki üç yıl içinde 10 milyar dolara ulaşmasını hedefliyor.


Ekonomik çıkmaza çözüm ve etkin güç olma çabası: Silah tedariği

İran'ın Afrika'ya üst düzey diplomatik ve ticari ziyaretlerinin yanı sıra silah sevkiyatını içeren kapsamlı bir stratejisi var.

ABD ve Batı yaptırımlarından kaynaklanan ekonomik kaybını, Afrika ile ticari ilişkilerini ilerleterek telafi etmek istiyor.

Silah sevkiyatı ile bazı Afrika ülkelerinin siyasetine yön vermesinin arkasında yatan temel sebeplerden biri ekonomi. 

İran'ın, mali teşvikler yoluyla Somali'de bir vekalet ağı kurduğu ve 2016'dan bu yana bu ülkeyi Yemen'deki Husi milislerine silah aktarmak için kullandığı iddia ediliyor.

Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü (ISS) tarafından hazırlanan yeni bir rapor, silah kaçakçılığı ağının Etiyopya, Kenya ve Mozambik'teki El-Şebab ile bağlantılı gruplara da uzandığını ve Afrika Boynuzu çevresindeki güvensizliği körüklediğini ortaya koydu.

İran ile askeri anlaşmalar yapan diğer ülkeler arasında Cibuti, Sudan, Eritre ve Senegal bulunuyor.

İran yalnızca ekonomik saiklerle hareket etmiyor, tüm bu ülkelerle arayı iyi tutarak ve çeşitli faaliyetler göstererek Afrika Boynuzundaki nüfuzunu artırmayı da hedefliyor. 

Her küresel/bölgesel güç gibi İran da kıtada gerçekleştirdiği faaliyetlerine destek bulduğu kadar tepki de çekiyor.

Kimi Afrika ülkelerinde silah tedariği ile yol açtığı kaos, kimi ülkelerde ise yayılmacı Şii ideolojisi nedeniyle İran yeterince güvenilir bir partner olarak görülmüyor. 

 

 

Kaynaklar:

https://iramcenter.org/iranin-afrika-politikasinin-genel-cercevesi-2422 
https://www.akem.org.tr/post/analiz-i-ran-%C4%B1n-afrika-daki-yol-ayr%C4%B1m%C4%B1 
https://kriterdergi.com/dosya-afrikada-turkiye/iranin-afrika-siyaseti 
https://www.icwa.in/show_content.php?lang=1&level=3&ls_id=9950&lid=6356 
https://adf-magazine.com/2023/02/iss-report-iran-funnels-weapons-that-arm-horn-of-africa-extremist-groups/ 
https://foreignpolicy.com/2024/02/08/yemen-houthi-iran-weapons-intelligence-report/ 
https://www.rferl.org/a/iran-russia-africa-israel-terror/32917323.html

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU