"İstanbul'da halkın ittifakı, Şile'de Şile ittifakı kazanacak. İstanbul'da memur, işçi, emekçi, öğrenci, emekli kazanacak" diyen İmamoğlu; CHP'nin Şile adayına destek istedi. "İstanbul'da halkın ittifakı, Şile'de Şile ittifakı kazanacak. İstanbul'da memur, işçi, emekçi, öğrenci, emekli kazanacak" ifadelerini kullanan İmamoğlu sözlerine şöyle devam etti:
Bu dönem bizim için birçok şey önemli. Şehire özen, toprağa özen. Onların belediye başkanları Ankara'daki ne derse onu yapar. Şileli Özgür Kabadayı halk ne derse onu yapar, onu yapacak. Şileli kazanacak. Bir kişi bir avuç insan değil, hepimiz kazanacağız. İstanbul'da halkın ittifakı, Şile'de Şile ittifakı kazanacak. İstanbul'da memur, işçi, emekçi, öğrenci, emekli kazanacak. Bana oy versin vermesin milletim mutlu olsun yeter derken onlar, Ankara'daki mutlu olsun istiyorlar. Ne demişti? "Kimin parasını kime veriyorsun?" Ben de milletin parasını millete veriyorum dedim. Demeye de devam ediyorum.
İmamoğlu açıklamasında Cumhur İttifakı'n İstanbul adayı Murat Kurum'a gönderme yaparak, "İnsana saygı, şehre özen, doğaya özen, toprağa özen... Bunların anlayışı ne biliyorsunuz? Ankara'daki sus derse hepsi susar. Ankara'daki konuş derse hepsi konuşur, yürü derse yürür, 8 adım at derse 8 adım atar, 9'u atmaz" ifadelerini kullandı.
Bakanların seçim çalışmalarına ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul mitingine değinen İmamoğlu, şunları söyledi:
Bunlar isterse Ankara'dan 17 değil 27 bakanla gelsin. Bir de yetmedi aday var. Yetmedi üstüne seçilmiş herkesin cumhurbaşkanı olması gereken Cumhurbaşkanı var. Hoş geldi sefa geldi. Ne yapacağız? Güzel bir misafirperverlik yapacağız. Ne zaman? 31 Mart'ta. Nasıl? Oy farkı büyüyecek, oy farkı büyüyecek.
23 Haziran misafirperverliğinizi hatırlıyor musunuz?" diye seslenen İmamoğlu, "Yetmez onlara bu sefer. Daha fazlasını istiyorlar. Millet kazanacak millet. İstanbul'da halkın ittifakı kazanacak" diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu daha sonra Sözcü TV yayınına katıldı.
Uğur Dündar'ın sorualrını yanıtlayan İmamoğlu özetle şunları kaydetti:
Sonuçta biz bir kamu kurumuyuz tabii ki denetlenmeliyiz. Ama denetlenmelerin gerekçeleri olmalı. Ben bunların hepsi gerekçesiz demiyorum ama bazen bakan bir açıklama yapıyor ertesi gün bir bakıyorsunuz müfettişler geliyor. Ya da Cumhurbaşkanı bir açıklama yapıyor hadi bakalım bir ekip daha geliyor.
Bir de şunu belirtmek isterim 1019 adet soruşturma içinde neredeyse mülkiye müfettişlerinin araştırmaları, eski İETT, iştirakler, inceleme, araştırma, ön inceleme v.s. böyle farklı statülerde var.
Burada rutin denetimler vardır o rutin denetimleri ki bize de gelen, bizden önceki rutin denetimler... Onları çıkardığınızda aslında bizden önceki dönem yok denecek kadar az.
Kaldı ki iştiraklere yıllar yılı Sayıştay hiç gelmemiştir. Biz dönemimizde Sayıştay denetimi tabiri caizse bir hücum yaptı iştiraklerimize.
Günün sonunda ben şunu gönül rahatlığıyla söylüyorum; seçime 5 gün kala bu 5 yılın ortaya çıkardığı sonuç şu; ortada hiçbir şey yok, hiçbir şey bulamamışlar.
Günün sonunda hakkımızda açılmış 'ahmak' davası var. Oradan bir siyasi yasaklıkla ilerleyen bir süreç var. İstinafta o da. Onun dışında bir süreç yok. Kaldı ki bu 'ahmak' davası süreci içerisinde benimle ilgili kararı atanan 3. hakim verebildi.
5 yılın sonunda ben bahtiyarım. Kimse Ekrem İmamoğlu soruşturamadık diyemez. Vallahi Cumhuriyet tarihinin en büyük soruşturmasını geçirdik.
Paravan şirket dedikleri İmamoğlu İnşaat. Bu şirket neredeyse 3 nesildir ticaretle uğraşan bir aile şirketi. Bu şirketin tarihinde de güzel anektodlar var. Trabzon'da başlayan İstanbul Beylikdüzü'nde devam eden, vergi rekortmenliği sıralamalarına girmiş bir kuruluş.
Ben neredeyse 35 yıllık BAĞ-KUR'luyum. Binlerce kişi istihdam etmiş bir şirket. İmamoğlu İnşaat ticaret yapar. Kamu ile işi olmaz, usülsüz işi olmaz.
Ben kişisel mal varlığımın dışında gerek olmadan eşimin de mal varlığını açıkladım. Aynı zamanda şirkette hissesi olan bir insanım. Bu daha önceki beyanlarımda da var. Bizim gizlimiz saklımız yok.
Independent Türkçe, Sözcü TV