Ağlamak, özellikle ilk aylarda çocuğun bildiği, anne ve babasıyla ve çevresiyle iletişim kurduğu ilk dil olarak kabul edilir.
Bir şeye ihtiyacı olduğunda, acıktığında, korktuğunda, kendini yorgun hissettiğinde onları uyarmak yapmalarını istediği şeye yönlendirmek üzere ağlar.
Bir çocuk ağladığında, yetişkin beyni onun ihtiyaçlarını bilmek, onlara cevap vermek ve onu sakinleştirmek için çabalar, dolayısıyla ağlama ve ardından gelen tepkiler, çocuk ile ebeveynleri arasında bir iletişim aracı.
Bu yeni doğmuş bir çocuk için geçerli, ancak çocuklarda orta yaşlara kadar uzanır çünkü ebeveynleri tarafından dövüldüklerinde bile iletişim kurmak ve istediklerini ifade etmek için ana dil olarak ağlamaya devam ederler.
Bu nedenle psikologlar, ebeveynlerin onları durdurmaya ve ağlamasını engellemeye çalışmamasını, aksine sabırlı olup onlara destek olmalarını tavsiye ediyor.
Ancak özellikle aileleri tarafından dövüldüklerinde ağlamayan çocuklar da var, bu da ebeveynlerin ve psikoloji uzmanlarının durup bu davranışı açıklamaya çalışmasına neden oluyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Dilin ayrıntıları
Yaklaşık 2 veya 3 yaşlarında çocuk istediğini veya düşündüğünü sözlü olarak ifade etmeye başlar ve dili yeterince gelişmediğinden, duygularını ifade edemiyorsa, bir şeyler onu rahatsız ediyorsa ya da bir şeyi istediği gibi yapamıyorsa ağlayabilir.
4 yaşına geldiğinde yavaş yavaş arzularını ifade edebilir, inlediğinde veya ağladığında yetişkinlerin ona arzularını vermek için her zaman koşarak geldiklerini fark eder.
Bu nedenle, bir şey onu tatmin etmediğinde ağlayacaktır, ancak ağlamanın, duyguları kontrol etmekte zorlanma ya da anlaşılmama hissine de işaret etmesi mümkündür.
5 veya 6 yaşındaki çocuklarda ise duyguları yönetmek ve arzuları ifade etmek zaten daha kolaydır ve ağlamalarının ardındaki mesaj, bu yaşta ebeveynlerinin kararlarını reddetmek olabilir.
Çocuk, kararları katı değilse sorgulayabilir ve hoşlanmadığı her karardan şikayet etme eğiliminde olur.
Bu durum doğal durumla alakalı ancak birçok ebeveyn bu yaş ve üzeri çocuklarını yetiştirme ve terbiye etme bahanesiyle dayağa başvurmakta.
Defalarca yapılan çağrılara ve çocuklara yönelik dayak ve şiddetin kötü sonuçlarına işaret eden çalışmaların varlığına rağmen bu uygulama dünya çapında hâlâ yürürlükte.
Sağlam inanç
Brookings Enstitüsü'ne göre, 2012'de Amerikalıların yüzde 70'inden fazlası, bazen bir çocuğu iyi, sert darbelerle disipline etmenin gerekli olduğu konusunda hemfikirdi.
Journal of Family Psychology'de yayımlanan bir makale, dünyadaki çocukların yaklaşık yüzde 80'inin dayağa maruz kaldığını belirtirken bu, bedensel cezanın çocukların davranışlarını yeniden yönlendireceğine ve çocuklarda ahlak ve itaati artıracağına dair sağlam inancın gücünü gösteriyor.
Ancak bilim bu düşünceyi desteklemiyor. 160 bin 927 çocuğu inceleyen verilere göre, çocuğa vurmanın davranış üzerinde düzeltici olanlardan daha uzun süreli etkisi oldu.
Amerikan Pediatri Akademisi çocuklara vurmaya karşı çıkıyor ve ebeveynlerin etkili disiplin stratejileri kullanmasını tavsiye ediyor; iyi davranışları övmek, kötü davranışları görmezden gelmek, iyi davranışlara örnek olmak gibi…
Vurmak, özellikle mevcut tüm baskılar nedeniyle hayal kırıklığının bir sonucu olarak yapılsa da çocuk için lokal bir acıdan çok daha fazlasına yol açabilir.
Çocuklara vurmak onların özellikle hafıza, esnek düşünme, öz kontrol ve geleceğe ilişkin vizyonlarını içeren bilişsel becerilerdeki gelişimlerine zarar verebilir.
Bu, Kaliforniya Üniversitesi'nden emekli profesör ve sinir bilimci olan ve SoftWired kitabının yazarı Dr. Michael Merzenich'in kanaati.
Karşı kontrol
Dayak sonucunda çocuğun tepkisi ağlamak olur. Tom Lotz, "Ağlamanın Tarihi" adlı kitabında şunları söyler:
Gözyaşları, dikkatimizi düşüncelerimizden bedenlerimize kaydırmamızı teşvik ederek duyguları yeniden yönlendirir.
Ağlamak, hissettiğimiz psikolojik acıyı, dikkatimizi başka yöne çevirerek hafifletebilir. Gözyaşlarımız, sıkıntımızı ifade ederken bile kurtarıcı ve özgürleştirici olabilir ve ağlamak, başlı başına tatmin edici bir fiziksel zevk olduğu için kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlayabilir.
Ancak dövüldüğünde ağlamayan çocuklar da var, çünkü bu duruma sessiz kalarak ve belki de direnmeyerek ebeveynlerine şaşırtıcı bir tepki veriyorlar ve bu nedenle ailelerini durumlarıyla ilgili kafa karışıklığına uğratıyorlar; çocukları duyarsız mı, inatçı ve kibirli mi, yoksa güçlü gibi davranıp zayıflığını göstermek mi istemiyor?
Bu nedenle ebeveynler kendilerini kışkırtılmış hissederek çocuklarına verdikleri cezayı ikiye katlayabilirler.
Psikoloji uzmanları bu davranışı çeşitli yönlerden açıklar; bunlardan en önemlisi, kişinin kabul edilemez sosyal kontrole tepki olarak yaptığı bir grup davranış olan karşı kontrol davranışı.
Çocuğun ağlamamayı tercih etmesi, vurma davranışını seçtiği için ebeveynleri veya çocuğa bakan kişileri cezalandırmanın bir yolu ve onların çocuk üzerindeki sosyal kontrol prestijini azaltıyor.
Sessizliğe hayır, ağlamaya evet
Anne ve babanın özellikle bu çocuğa dikkat etmesi gerekiyor çünkü o, dayak yemesi sonucu başına gelen psikolojik zarardan kurtulmak için memnuniyetsizliğini ve öfkesini çığlıklar atarak, ağlayarak ifade etme biçimini susturmuş.
Psikoloji uzmanlarına göre sessizlikleri; açıklama, yorum ya da gerekçelendirme yoluyla kendilerini ifade edememeleri ya da kendilerini savunacak bir yollarının olmaması nedeniyle korku ve gerginlikten kaynaklanıyor olabilir, dolayısıyla sessizliği tercih ederler.
Ya da dayak sonucu ağlamayan çocuklar, sessizliklerinin durumun çabuk sona ermesine neden olduğunu fark ediyorlar ve belki de yetişkinlerin davranışlarından ne istediklerini anlamak ve fark etmek için kendilerine zaman veriyorlar.
Çünkü ebeveynlerine onlara neden vurduklarını soran birçok çocuk var.
Psikoloji uzmanları, vücuttaki toksinleri uzaklaştırdığı, ruhu sakinleştirmeye yardımcı olduğu, acıyı hafiflettiği ve duygusal dengeyi yeniden sağladığı için birçok zihinsel ve fiziksel faydası nedeniyle ağlamayı sessizliğe tercih ediyor.
Ağlamak aynı zamanda çocukların bitkin enerjilerini atmasına ve iyi uyumalarına yardımcı olur, ayrıca küçük çocukların ve yetişkinlerin duyguları metabolize ederek onları sağlıklı bir şekilde salıvermelerine de yardımcı olur.
Ağlamak çok sağlıklı ve tüm kötü duyguları ortaya çıkarır.
Independent Arabia