Sudan... Savaş devam ediyor!

Tünelin sonunda ışık görünmüyor

Hartum yakınlarında, Hızlı Destek Kuvvetleri’ne ait makineli tüfek üzerinde Sudan bayrağı asılı / Fotoğraf: Reuters

Sudan'da barışı sağlama çabaları, 2 Ocak'ta ‘Hamduk-Hamideti Anlaşması’nın imzalanmasının ardından giderek karmaşık hale geldi. Bu anlaşma, Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi’nin (IGAD), Sudan Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el-Burhan ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) arasında doğrudan toplantı çağrısının önüne geçmek için imzalandı. IGAD, HDK Komutanı'nın toplantıya ev sahipliği yapacak Cibuti'ye katılmasını engelleyen teknik koşulları gerekçe göstererek bu toplantıyı erteledi.  Ancak bu teknik koşullar Hamideti’nin Addis Ababa'ya gelip Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu (Tekaddum) heyetiyle iki günlük toplantı yapmasına ve anlaşma imzalamasına engel olmadı.

Hamideti'nin, Tekaddum heyetiyle görüşmesinin ilk görüşme olmadığı biliniyor. Tekaddum'daki bazı medya çevrelerinin çekinerek duyurduğu gibi bu toplantının öncesinde hazırlık toplantıları yapıldı. Hamideti'nin uçağı Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi'den kalktı. Uçuş takibi sitelerinin ortaya çıkardığına göre Abu Dabi, savaşın başlangıcından bu yana çok sayıda Tekaddum liderine ev sahipliği yaptı.

Hamideti, anlaşmanın kendisine sunduğu medya platformundan yararlanarak, siyasi söylemini eski Başbakan Hamduk'un eşliğinde Tekaddum heyetinde tanıttı. Ama dahası, Tekaddum ile HDK arasındaki anlaşma açık siyasi hükümler içeriyordu. Bu siyasi hükümler anlaşmayı savaşın durdurulması, ateşkes ve sonrasında yapılması gereken insani düzenlemelere ilişkin bir uzlaşıya dönüştürdü. Hamideti bundan sonra daha çok, açık bir siyasi ittifaka benzer bir şeye dönüşerek, savaşan taraflardan birinin silahlarına dayanarak kendi siyasi tutumunu empoze etmeye çalışıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sahada değişiklik yok

Her halükarda aradan iki haftadan fazla zaman geçti ve HDK, Tekaddum ile yaptığı anlaşmada verdiği insani taahhütlerin uygulanması konusunda herhangi bir girişimde bulunmadı. Anlaşmada HDK milislerinin Tekaddum’un talebine yanıt olarak serbest bırakmayı kabul ettiği belirtilen 451 mahkum ve savaş esiri serbest bırakılmadı. Yardımların geçişi için insani koridorların açılması, kuşatma altındaki bölgelerde sivillerin hareketi, milislerin kontrolündeki bölgelerde vatandaşların dolaşımı için ortam hazırlanması konularında sahada herhangi bir değişiklik olmadı. Tekaddum medya kuruluşları ve liderlerinin milisleri savunmak için elini çabuk tutması, milislerin ihlallerini inkar etmesi ve insani yükümlülüklerini yerine getirmedeki başarısızlığına gerekçe göstermesi dışında hiçbir şey olmadı. Sanki bu yükümlülükler, modern çağın savaş kuralları ve yasalarının dayattığı yükümlülükler değil de milislerin kendilerinden bir hediye.

IGAD sekretaryası Hamideti'yi zirvesine davet ederek prosedür hatası yaptı

Anlaşmanın imzalanmasının ardından milisler aksine askeri operasyonlarına devam etti ve güçlerini Gedaref eyaletine, Nil Nehri eyaletine ve Merove bölgesine doğru genişletti. Paralı milisler, antik eserleri Kuş Krallığı'na kadar uzanan ve 2 bin 300 yıldan daha eski bir tarihi miras alanı olan En-Neka ve El-Musavvarat bölgesini işgal etti. UNESCO bu alanı 2011’de Dünya Mirası Listesine dahil etmişti. Sonuç olarak milisler siyasi talep ve emellerine ulaşmak karşılığında Sudanlıları, ülkelerini ve tarihlerini rehin alırken, Tekaddum bu esaret için siyasi gerekçeler sundu.

Sudan'daki duruma ilişkin gelişmelere karşı bölgesel ve küresel ilgi de kesilmedi. IGAD Sekreterliği, çatışan iki tarafın liderleri arasında doğrudan bir toplantı düzenleyerek krizin çözümüne yönelik çabalarını sürdürdü. Ancak Hamideti'nin açıklamasına göre, IGAD Sekreterliği HDK komutanını 18 Ocak Perşembe günü Uganda'da düzenlenen IGAD liderler zirvesine davet ederek prosedür hatası yaptı.

Hamideti, bir hükümet üyeliği olan kuruluşu temsil etmediği göz önüne alındığında (ki bu kuruluş, isminden de anlaşılacağı gibi "Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi" adı altında hükümetleri bir araya getirir), bu davet bir prosedür hatasıdır. Sudan Dışişleri Bakanlığı, bu davete itiraz etti ve önceki toplantının ertelenmesine dair makul gerekçelerin sunulmadığına da işaret etti. Bu durumu Sudan Dışişleri’nin IGAD ile Sudan krizi konusundaki ilişkilerini dondurması takip etti.

Her ne kadar iki generalin görüşmesinden Sudan kriziyle ilgili gerçek bir atılım elde edileceğine dair umutlar pek yüksek olmasa da IGAD sekretaryası için Hamideti'nin davetinin kendisi ile Burhan arasında bir toplantı yapılması olduğunu açıklığa kavuşturması daha etkili olurdu. Savaşı durdurmaya yönelik ilerleme sağlamak için gerçek bir istek ve siyasi irade varsa şayet Sudan Dışişleri Bakanlığı da bu protokol saçmalıklarının üstesinden gelmeli. Ancak bu muamele, her iki tarafta da savaşı durdurmaya yönelik siyasi iradenin bulunmadığını yansıtıyor ve bu da savaşın daha uzun süre devam etmesini muhtemel kılıyor.

Bölgesel girişimlerle uluslararası çabalar arasındaki koordinasyon veya entegrasyon mekanizmalarının eksikliğinin devam etmesi, bunların etkinliğini ve sahada gerçek bir fark yaratma yeteneğini zayıflatıyor.

Karanlık eğilim

Sudan'daki durum karanlık yöne doğru gidiyor. Patlayıcı bölgede güvenlik, barış ve istikrara yönelik artan tehlikeye rağmen bölge henüz yeterince ilgi görmüyor. Kızıldeniz'deki patlayıcı durumun yanı sıra, özellikle Etiyopya ile Somali arasında durum daha da ciddileşiyor. Peki durumun değiştiğine dair işaretler var mı?

Geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Sudan'daki Kişisel Temsilcisi (Özel Temsilci'den daha düşük bir rütbe) Cezayirli Ramtane Lamamra, Kahire, ardından Sudan Limanı ve ardından Kampala'daki ziyaretleriyle faaliyetlerine start verdi. Görünen o ki Sudan siyasi kulübünün geniş bir yelpazesiyle tanışmak için keşif ziyaretleri yapacak. Ancak Lamamra, Sudan'daki duruma çözüm bulmak için eylem stratejisini henüz oluşturmadı. Bazı Sudanlı politikacılar şimdiden ona şantaj yapmaya ve onun için ileri eylem planları belirlemeye başladı. Buna Tekaddum lideri Yaser Arman'ın şantaj kokan açıklamaları örnek olarak gösterilebilir. Port Sudan'daki Lamamra toplantılarını eleştiren Arman, “Bu toplantılarda dengeli bir yaklaşıma yol açabileceğine dair şüphe gölgeleri var. Toplantıları Lamamra’yı başarısızlığa sürükleyebilir. Bu, sivil sesi tekelleştirmeye yönelik basmakalıp bir taktiktir; Tekaddum ve ondan önce de Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri İttifakı’nın sorumlularını bağımlı hale getirmiştir” dedi.

Afrika Birliği, 17 Ocak'ta Sudan meselelerini takip etmek üzere yeni bir üst düzey komite atadı. Görev süresi birkaç hafta içinde sona erecek olan Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Musa Faki, Muhammed İbn Şambas'ın başkanlığını yaptığı üst düzey bir komitenin atandığını duyurdu. Bu komitenin diğer üyeleri arasında eski Uganda Başkan Yardımcısı Spesiosa Wandira Kazibve ve Eski Afrika Birliği Somali Özel Temsilcisi Francisco Madeira yer alıyor.

Sudan ve Güney Sudan'daki üst düzey mekanizmayla kıyaslandığında, komitenin eski veya mevcut bir başkanı içermemesine rağmen üst düzey olarak tanımlanması dikkat çekici. Bu komite geçmişte Afrika Birliği tarafından; Güney Afrika eski Devlet Başkanı Thabo Mbeki başkanlığında ve eski Nijerya Devlet Başkanı Obasanjo'nun üyeliğiyle kurulmuştu. Doğal olarak Sudanlılar bu komiteye büyük şüpheyle bakacaklar, çünkü Faki, görev süresi dolmak üzereyken bu komiteyi atadı. Faki Sudan'a her zaman kendi ülkesi Çad'daki başkanlık hırsları perspektifinden baktı. Çad şu anda Sudan'da sürmekte olan savaşın ayrıntılarına yoğun biçimde dahil olmuş durumda.

Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit, Sudanlı siyasi partileri önümüzdeki hafta Cuba'yı ziyaret etmeye ve kendisiyle görüşmeye davet etti. Görünüşe göre bu çağrının amacı, Sudan'da devam eden savaşı durdurmak için sivil güçleri ortak bir platform etrafında birleştirmeye yönelik yeni bir girişim başlatmak. Ancak savaşın taraflarına yönelik iki siyasi önyargı göz önüne alındığında, bu hedefe ulaşmak zor görünüyor.

Bölgesel girişimlerle uluslararası çabalar arasındaki koordinasyon veya entegrasyon mekanizmalarının eksikliğinin devam etmesi, bunların etkinliğini ve sahada gerçek bir fark yaratma yeteneğini zayıflatıyor. Bütün bunlar olurken, savaş, tünelin sonunda ne bir umut ışığı ne de bir ışık huzmesi olmadan, Sudanlıları öldürmeye, yerinden etmeye ve acılarını artırmaya devam ediyor.

 

Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

Şarku'l Avsat'ın haberlerine ulaşmak için tıklayın

DAHA FAZLA HABER OKU