Hastanede tedavi altındaydım. Birden sokaktaymışız gibi tankları görmeye başladık. Mermiler hastane duvarlarını delip geçti. Sanki hastanede değil hapishanedeydik; belki de savaş bölgesindeydik.
Bu sözler, İsrail tanklarının kuşattığı Endonezya Hastanesi'nden tahliye edilen Gazzeli Rula'ya ait.
Yaralı Rula, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde, Şifa ve Memadani hastaneleri hizmet dışı kalmasının ardından, Gazze'nin ve bölgede faaliyet gösteren son tıp kurumu olan Endonezya Hastanesi'nde tedavi görüyordu.
24 Kasım Cuma günü insani ateşkes yürürlüğe girmeden önce İsrail tankları Endonezya Hastanesi'ni kuşattı.
Bu, savaş uçaklarının sağlık tesisi çevresine düzenlediği bir dizi baskınla aynı zamana denk geldi.
Savaş alanı
Gazze Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Münir el Burş'un, İsrail'in savaş alanını sürekli ateşe maruz kalan Endonezya Hastanesi'ne taşıyarak içerideki yaralılar için tehlike yarattığını söyledi.
Burş, hastane ve çevresinde durumun çok zor olduğunu ve İsrail ateşinin 12 kişinin yerinden edilmesine ve düzinelerce yaralanmaya yol açtığını, bu arada cenazeleri defnedilmek üzere çıkaramadıklarını doğruladı.
İsrail, hastanede tedavi gören yaralıları ve hastaları tahliyeye zorladı. Sağlık çalışanları, hastaneyi tahliye etmek zorunda kaldı.
Uluslararası Kızılhaç Komitesi, Endonezya Hastanesi çevresindeki durumun ciddiyeti nedeniyle İsrail ile koordineli olarak yaralıların güneye tahliye edilmesi ve tıbbi bakım için Han Yunus şehrindeki Nasır Tıp Kompleksi'ne nakledilmesi için iş birliği yaptı.
Yapılan bir dizi görüşmeden sonra Tel Aviv bunu kabul etti.
Endonezya Hastanesi'nden tahliye edildikten sonra yaklaşık 200 yaralı Nasır Tıp Kompleksi'ne ulaştı fakat iletişim tamamen koptu ve oradan gelen haberler kesildi.
Hastalar, zorla yerinden edilme sırasında başlarına neler gelenleri Independent Arabia'ya anlattı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Patlamaların şiddetiyle yaralılar paniğe kapıldı"
İsrail'in hastaneyi kuşatmasının ardından zorla tahliye edilen yaralı Rula, yaşadıklarını şu sözlerle dile getirdi:
Endonezya Hastanesi'nden zorla tahliye edildim. Geçen perşembe gecesi İsrail tankları hastane binalarına top mermisi attı. Ayağıma şarapnel isabet etti ve ayağım kesildi. 5 saatten fazla süre kan kaybettim. Bombardıman ve hava saldırıları iki saatten fazla sürdü, mermilerin hastane duvarlarını delip geçmesinin ardından patlamaların şiddetiyle yaralılar paniğe kapıldı. Birden sokaktaymışız gibi tankları görmeye başladık. Hastaların yaralarının kanadığını ve yerlere kanlar aktığını gördüm. Baskınlardan ve top mermilerinden kaçmaya çalışırken, yaralıların ve mağdurların üzerinden tek ayak üzerinde yürüdüm, sonra bir köşeye oturdum.
Rula'ya göre top mermileri ve baskınlar Endonezya Hastanesi binasında ciddi hasara neden oldu ve yaralıların içinde tutulduğu bazı tesisleri enkaz haline getirirken, yangının yoğunluğu nedeniyle yaralılara ulaşmak imkânsız hale geldi.
"Üzerimize ateş açan bir keskin nişancı vardı"
Yaralılar Endonezya Hastanesi'nden Nasır Tıp Kompleksi'ne nakledildi ve Kızıl Haç araçlarıyla tahliye edildi.
Yaralılardan Bekir de yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
Hastaneden çıktığımızda sağlık tesisinin kapısında yaralılarla karşılaştık. Kızıl Haç ekipleri yanımıza gelmesine rağmen üzerimize ateş açan bir keskin nişancı vardı. Kapıda çok sayıda kişi öldü ve onları kurtarmak mümkün olmadı. Tanklar uzun bir sıra halinde duruyordu ve biz de bir koridorda onların arasında yürüyorduk. Askerler tankın topunu üzerimize doğrulttu, ben de bizi öldüreceklerini sandım. Yaralıların kimsenin yardımı olmadan kaçtığı sahne her zaman aklımdadır, çünkü her birimiz kendimizi zar zor kurtarabildik.
Askeri kontrol noktasında
Kızıl Haç otobüsündeki silah zoruyla tahliye edilen yaralılar güneye yöneldi ve İsrail askerlerinin o noktadan geçen herkesi aramak üzere konuşlandırıldığı insani koridordan geçtiler.
İsrail askeri kontrol noktasının önüne gelen Samir, şunu söyledi:
Askerler bizden otobüslerden inip tek sıra halinde durup üstümüzü aramak istedi.
"Beni daha fazla işkencenin beklediğini söylediler"
Sağ kolu kesilen Samir, kendisini otobüsten inmekten muaf tutmalarını istedi ancak askerler reddetti,
Samir, o anları şöyle anlattı:
Hava soğuktu, kimsenin yardımı olmadan beni zorla kıyafetlerimi çıkarmaya zorladılar. Daha sonra bana çamurun üzerine oturmamı emrettiler. Askerler benimle dalga geçerek 'sakat' dediler. Daha sonra içlerinden biri copu kaldırıp ampute olmayan ayağıma sert bir şekilde vurarak düşmeme sebep oldu. Daha sonra 'yönetimin tahliye edilmesi emrini verdiklerinde hastaneyi terk etmediğim için beni daha fazla işkencenin beklediğini' söyleyerek tehdit ettiler.
Samir'in ifadesine göre yaralılar bir sırada, doktorlar ise başka bir sırada toplanmış, sağlık ekipleri yaralıların tedavisiyle meşgul oldukları için onlarla iletişim kurmak mümkün olmamıştı.
"Tam tıbbi bakıma ihtiyaç duyan 400 yaralı var"
Kızılhaç kurtarma ekiplerinin kendilerine eşlik etmesine rağmen çok sayıda doktorun hakaret ve işkenceye maruz kaldığını söyleyen Burş, yaklaşık 5 sağlık çalışanının insani koridordan geçerken tutuklandığını doğrulayarak, tahliye yolculuğunun 4 saat sürdüğüne dikkat çekti.
Endonezya Hastanesi çevresinin, kapılarının ve elektrik jeneratörlerinin hava ve topçu bombardımanına maruz kaldığından bahseden Burş, enkaz altında sıkışıp kalan ve kurtarılmaya ve tam tıbbi bakıma ihtiyaç duyan 400 yaralı olduğunu aktardı.
İsrail tarafından ise ordu sözcüsü Avichay Adraee, şu iddialarda bulundu:
Hamas Endonezya Hastanesi'nin içinden, sağlık tesisinin dışında operasyon yürüten güçlerimize makineli tüfekle ateş açtı. Buna karşılık birimlerimiz doğrudan ateşin kaynağını hedef aldı. Biz müdahale etmedik. Sağlık tesisine top mermisi atmadık, tahliyelerini de talep etmedik.
Independent Arabia