Protestolar: Bazen kazanırız!

Sokaklar "direniş" yeri olduğunda siyasi baskı güçlü olur

Irak Savaşı'na karşı çıkan binlerce savaş karşıtı protestocu, Washington Anıtı çevresindeki meydanda toplandı, 15 Mart 2003 / Fotoğraf: AFP

Dünya çapında milyonlarca kişi, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e yönelik saldırılarına karşılık İsrail'in başlattığı ve bugüne kadar Gazze'de yüzde 40'ından fazlası çocuk olmak üzere 14 bin kişinin hayatına mal olan şiddetli saldırılarını kınadı.

Bu öfkeli protestocular, Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona ermesini ve kuşatmanın kaldırılmasını talep ederek birçok başkent ve şehrin sokaklarına döküldü.

Bu küresel halk öfkesi, halkların kaderini kontrol eden siyasi karar alma koridorlarına da yayıldı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Protestocuların ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Savunma Bakanı Lloyd Austin'in ABD Kongresi'ndeki konuşmasını boykot etmeleri ve Gazze'de dökülen kanın sona ermesini talep eden sloganlar atmaları buna örnek olarak verilebilir.

Pek çok Batılı siyasetçi, yazar, gazeteci ve hatta Avrupa parlamentolarındaki temsilciler de öfkeli halkın sesini benimseyerek bunları hükümetlere aktarmaya çalıştı.

İspanya Sosyal Haklar Bakanı Ione Belarra, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine Gazze'deki soykırım konusunda uyarıda bulunan bir mektup gönderdi.

Fransa Parlamentosu'ndaki Boyun Eğmeyen Fransa Partisi'nin Parlamento Grubu Başkanı Mathilde Panot ise Gazze'nin kuşatılmasından, uluslararası hukuka aykırı olarak elektrik ve suyun kesilmesinden bahsederek Fransız hükümetinin İsrail'e destek veren tutumunu kınadı.

Ancak Gazze'nin bombalanması, ardından kara harekatıyla işgal edilmesi ve Şifa Hastanesi'nin basılmasının üzerinden 45 günden fazla zaman geçmesine rağmen bugüne kadar hiçbir şey değişmedi.

Gösteriler ve dayanışma sesleri ne İsrail'in top atışlarını durdurabildi, ne de yangın bölgesinde yaşayan Filistinlileri kurtaracak bir çözüm bulabildi. Acaba halkın düşüncesinin değeri neredeyse yok hükmünde mi?
 

Bağdat'ta palyaço kıyafeti giymiş Iraklı bir adam Protestolar yasak yazılı direğe vuruyor, 6 Kasım 2003.jpg
Bağdat'ta palyaço kıyafeti giymiş Iraklı bir adam "Protestolar yasak" yazılı direğe vuruyor, 6 Kasım 2003 / Fotoğraf: AFP

 

Protesto etmek yasal bir haktır, ama...

Larousse sözlüğü gösterileri, kamuya açık bir yol üzerinde belirli bir yerde düzenlenen ve protesto ya da sembolik nitelikteki popüler bir toplantı ya da geçit töreni olarak tanımlıyor.

Genellikle protesto gösterilerinin, bağırmak, slogan atmak, şarkı söylemek, alkışlamak, ıslık çalmak ve bayrak sallamak dahil olmak üzere çeşitli eylemlerle somutlaşan kolektif duyguları harekete geçirdiğini görüyoruz.

Protestolar, vatandaşların siyasi ve sosyal yaşamda düşüncelerini toplu ve kamusal olarak ifade etmelerine olanak tanıyan geleneksel demokratik araçlardan biri olarak kabul ediliyor.

Aynı zamanda protestolar, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı'nda temel bir özgürlük ve meşru bir insan hakkı olarak tanınıyor. Birçok ülke de bunu anayasasında tanıdı.

Rusya ve Hong Kong gibi bazı ülkeler protesto gösterilerini yasaklamaya başvururken, Fransa'daki yasalar (bunu 1935'ten bu yana yasalarında yer almıştır) göstericilerin keyfi olarak tutuklanmasına izin veriyor.

Kolombiya ve Senegal'de ise polis protestoculara gerçek mühimmatla ateş açabiliyor.

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty), birçok hükümetin bunu ülkedeki kamu düzenine yönelik bir tehdit olarak görmesi nedeniyle gösteri yapma hakkının tehdit altında olduğuna inanıyor.

Bu nedenle göstericiler bazen 'terörist' olarak etiketleniyor. Bu açıklama aracılığıyla yetkililer, protesto etme ve göstericileri tutuklama hakkını hukuka aykırı bir şekilde kısıtlayan yasaların kabul edilmesini meşrulaştırmaya çalışıyor.

2000'li yılların başından bu yana bazı ülkeler, sokak protestolarını bastırmak için silahlı kuvvetler ve askeri teçhizat kullanarak daha da ileri gitti.

Gösterileri caydırmak için güvenlik güçlerine zırhlı araçlar, askeri helikopterler ve insansız hava araçlarıyla (İHA) destek veren Şili de buna dahil.

Ayrıca Sudan ve Belarus gibi birçok ülkede kadınlara protestolara katıldıkları için tecavüz edildi.
 

Seul'deki Güney Koreli göstericiler, ABD'nin Irak'taki savaşını protesto eden gösteriler sırasında çevik kuvvet polisiyle arbedeye girdi, 20 Mart 2003.jpg
Seul'deki Güney Koreli göstericiler, ABD'nin Irak'taki savaşını protesto eden gösteriler sırasında çevik kuvvet polisiyle arbedeye girdi, 20 Mart 2003 / Fotoğraf: AFP

 

Protesto gösterileri neden bastırılıyor?

Sokaklar, 'karşı çıkma' yeri olduğunda siyasi baskı güçlü olur. Çünkü insanlar herhangi bir konudaki taleplerinin siyasi tercümesini anında almak için sokağa çıkıyorlar.

İktidardakiler sokaktaki sesleri görmezden gelmeye çalışabilir. Ancak belki de yeterli sayıda gösterici varsa yetkililer protestoları daha ciddiye almak zorunda kalabilir. Hatta tartışmaya ve belki de değişime kapıyı açabilirler.

Edwin Fourier Nicolay, Aix-Marseille School of Economics (AMSE) tarafından yayınlanan Le Journal bloğunda yer alan "Afrika'daki Gösteriler: Halkın mı yoksa iktidarın mı sesi?" makalesinde, "Kural koyucunun kamusal ifadesi bilgiyi yayar ve iktidarın uygulamasını alenen kınamayı mümkün kılar. Daha net bir ifadeyle, gösteriler vatandaşların siyasi eğilimlerini değiştirmekte ve geleneksel kurumlara karşı güvensizlik aşılamaktadır" ifadelerini kullanmış.

Güvenin azalmasının siyasi sistem açısından ciddi sonuçları var. Etkisi hızlı ve doğrudan olmasa bile sokağa çıkanlar bir dahaki sefere sandığa gitmeyecektir.

Buradan hareketle kamuoyuna, kamuoyunun kamusal yaşamdaki etkisine ve kamuoyunun değerini kanıtlama kapasitesine de değinebiliriz. Beşerî ilimlerle ilgili Fransızca yayın yapan Cairn.info dergisinde yayımlanan 'Dış Politika ve Kamuoyu' başlıklı bir araştırmanın işaret ettiği de budur.

Makalenin yazarları Foran Blanc, Sebastien Loiselle ve Amandine Scherrer, kamuoyunun uzun zamandır sorumsuz, kararsız ve bilgisiz olarak görüldüğünü, kamu işlerinin ve dış politikanın yürütülmesine katılmaya uygun olmadığının düşünüldüğünü ifade ediyor.

Ancak 1950'lerden bu yana, Amerikan siyaset sosyolojisindeki bazı eğilimlerin etkisiyle, kamuoyu siyasi karar alma sürecinde bir faktör olarak yavaş yavaş tanımlanmaya (ve bazen meşrulaştırılmaya) başlandı.

Araştırma, hükümetin kamuoyunu etkilemek değil, kontrol etme isteğinin savaş zamanlarında, siyasi karar alıcıların kendilerini bir iç cephe olarak gördükleri durumla karşı karşıya bulduklarında ortaya çıktığını değerlendirdi.

Bu nedenle, dış bir çatışmaya katılım, kamuoyunu yönetmek için iki dengeli sistemin kurulmasıyla ilişkili:

Birincisi bilgi yayınlarını kontrol etmeyi ve tartışmayı kısıtlamayı, etkilemeyi veya yönlendirmeyi amaçlıyor.

İkinci seçenek ise daha az açık ve zorlayıcı. İstikrarı bozduğu ve hatta tehlikeli olduğu düşünülen belirli fikir akımlarının tartışılmasına erişimi kontrol etmeye çalışır.

Kuşkusuz, ister kendi ülkelerinde farklı görüşlerle karşı karşıya kalsın, ister bu hareketlerden birinde kamuoyunun diğer ülkelerde büyük siyasi sonuçlar doğurması riski olsun, hükümetlerin uluslararası fikir hareketlerini yönetme girişimlerinde iş birliği yaptıkları giderek daha açık hale geldi.
 

Paris'teki göstericiler, Mahsa Amini'nin ölümünün ardından İran'da düzenlenen gösterileri desteklemek için 1979 devrimi öncesindeki İran bayraklarını sallıyor, 29 Ekim 2022 .jpg
Paris'teki göstericiler, Mahsa Amini'nin ölümünün ardından İran'da düzenlenen gösterileri desteklemek için 1979 devrimi öncesindeki İran bayraklarını sallıyor, 29 Ekim 2022 / Fotoğraf: AFP

 

Protesto gösterileri uluslararası kararları etkiliyor mu?

Aslında bu soruya net, spesifik ve tutarlı bir cevap vermek mümkün değil.

Zira bir protesto gösterisinin ulusal veya uluslararası düzeyde bir hükümet kararını ne ölçüde etkilediğinden bahsederken dikkate alınması gereken birçok standart ve veri var.

Bunlar arasında protestoların gerçekleştiği ülkenin politikaları ve hükümeti ile bu protestoların ortaya çıktığı krizin doğası yer alır.

Agnes Chariton ve Alice Le Dreu tarafından 2017 yılında La Croix web sitesinde yayımlanan 'Protesto halen bir amaca hizmet ediyor mu?' başlıklı makalede, Fransa'da 2016 yılında çalışma yasasına karşı başlayan ve biraz da şiddet içeren büyük gösterilerin yasa metninin yayınlanmasını engellemediğine dikkat çekilmiş.
 


Aynı şekilde bazı protestolar olmasına karşın 2013'te eşcinsel evlilik yasası da çıkarıldı.

Acaba protesto artık sadece sembolik bir eyleme mi dönüştü? Yoksa pankartlar ve sloganlarla sokağa çıkmaya halen gerek var mı?


Makale, sokağa çıkmanın ve toplanmanın, kamusal alanların talepleri duyurmak amacıyla "geçici olarak işgal edilmesi" anlamına geldiğini belirterek bu soruya yanıt vermeye çalışıyor.

Protestolar katılımcı sayısının fazla olması sayesinde görünür hale geliyor ve böylece bir ağırlığı oluyor.

Ancak protesto çok büyük olmadığı sürece tek başına yeterli değil ve hükümetler de bunun farkında.

Basit bir hesaplama yaparsak, organizatörlere göre 2016 yılında iş kanunu reformuna karşı düzenlenen gösterilere katılanların sayısının 400 bin kişiyi geçmediğini, polise göre ise bu sayının 223 bin olduğunu görürüz (25,8 milyon olan çalışan sayısına kıyasla çok küçük bir oran).

Dolayısıyla hükümet yasadan vazgeçmedi, bu da gösterilerin amacına ulaşamadığı anlamına geliyor.

Ayrıca, Haziran 1984'te iki milyon kişi (çok büyük bir sayı), özel okulları büyük bir kamu eğitim sistemine entegre etmek isteyen bir projeye karşı özel okulları savunmak için Paris'te yürüdü ve bunun sonucunda proje fiilen terk edildi.

Britannica Ansiklopedisi, kamuoyunun politika oluşturmayı etkilemede yerel düzeyde, ulusal düzeye göre daha etkili olduğunu belirtiyor.

Bunun bir nedeni, yolların, okulların ve hastanelerin durumu gibi yerel yönetimleri ilgilendiren konuların, hükümetlerin üst düzeyde ele aldığı konulara göre daha az karmaşık olmasıdır.

Bu, tek bir ülkedeki siyasi, ekonomik, sağlık veya sosyal sistemle ilgili yerel olaylar ve kararlar için geçerlidir.

Halihazırda siyasi baskıya maruz kalan ülkelerde hükümeti etkilemeye ne dersiniz?

Örneğin 2011'de Suriye'de milyonlarca Suriyelinin rejim değişikliği ve Beşşar Esed yönetiminin devrilmesi talebiyle sokaklara döküldüğü dönemi ele alalım.

Hiçbir şey değişmedi. Mahsa Amini'nin Eylül 2022'de Tahran'da ahlak polisi tarafından öldürülmesinden bu yana İran'da olanlarda da hiçbir şey değişmedi.
 

New York'taki protestocular, 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısının ardından İsrail bombardımanı altında kalan Gazze'deki Filistinlileri destekliyor.jpg
New York'taki protestocular, 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısının ardından İsrail bombardımanı altında kalan Gazze'deki Filistinlileri destekliyor

 

Protesto ve faydası hakkında

Peki krizlerde, savaşlarda ve çatışmalarda uluslararası kararlara karşı yapılan protestolar ne olacak?

Protesto düzenlemek işe yarayabilir mi?

The Guardian, Clea Scopelletti imzasıyla 14 Şubat 2023 tarihinde yayımlanan 'Protestocular 2003'teki Savaşı Durdur yürüyüşüne bakıyor' başlıklı makalede, 15 Şubat 2003 tarihinde Irak'a karşı savaş kararını engellemek için tarihi bir gösteri düzenleyen Louise Barter'dan bahsetti.

Tahminen 1,5 milyon kişi Londra sokaklarına dökülmüş, öfkeli bir şekilde hükümetlerinin kararını geri almasını talep etmişti.

Birleşik Krallık'ın başkentindeki bu buluşma, Roma, Madrid, Melbourne, New York, Cape Town, Buenos Aires, Mexico City ve Sao Paulo dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki yüzlerce şehirde binlerce kişinin bir araya geldiği küresel bir protestonun parçasıydı.

Protesto sırasında yapılan bir kamuoyu yoklaması Britanyalıların yüzde 52'sinin savaşa karşı olduğunu, sadece yüzde 29'unun savaşı desteklediğini gösterdi.

Ancak aynı makale, birçok kişi için protesto yürüyüşünün kalıcı etkisinin yalnızca hayal kırıklığı olduğunu belirtiyor.

Protestocular yan yana yürüyüp, 'savaşa hayır' sloganlarıyla şehri sarsmak için seslerini yükseltirken, gidişatı değiştireceklerini ve Irak'ın işgalini önleyeceklerini hissetmişlerdi.

Ancak sahada yaşananlar onların seslerinin hiçbir öneminin olmadığını gösterdi.

Zira o dönemde Londra gösterileri ve dünya çapında gerçekleştirilen diğer gösteriler, İngiliz ve Amerikan hükümetlerinin Irak'a doğru ilerlemesine engel olamadı.

Yakın zamandaki anılarımızdan Rusya'nın Şubat 2022'de Ukrayna'ya düzenlediği saldırıya dönecek olursak, başkentlerin ve uluslararası şehirlerin sokaklarının, Vladimir Putin'in politikasını kınayan ve Rus ordusunun Ukrayna sınırlarından çekilmesini talep eden gösterilerle nasıl dolup taştığını hatırlıyoruz. Ancak hiçbir şey değişmedi ve bugün, savaş hâlâ tüm şiddetiyle devam ediyor.
 

Yüzbinlerce kişi, özel okulları büyük bir kamu eğitim sistemine entegre etmek isteyen projeye karşı özel okulları savunmak için Paris'te gösteri düzenledi, Haziran 1984 .jpg
Yüzbinlerce kişi, özel okulları büyük bir kamu eğitim sistemine entegre etmek isteyen projeye karşı özel okulları savunmak için Paris'te gösteri düzenledi, Haziran 1984 / Fotoğraf: AFP

 

Geç olsa bile kazan

Birleşik Krallık'taki Kent Üniversitesi'nde ahlak felsefesi profesörü olan Richard Norman, Open Democracy adlı kuruluşun internet sitesinde "Tüm protesto nedenleri demokrasi için çok önemlidir" başlıklı bir makale kaleme alarak protesto ve gösterilerin uygulanabilirliği konusundaki görüşlerini ortaya koymuş ve yeterli sayıda gösterici olması halinde iktidardakilerin politikalarının uygulanamaz hale gelebileceğini açıklamıştır.

Örneğin, Birleşik Krallık hükümeti 1990 yılında düz bir seçim vergisi getirdiğinde, çok sayıda insan protesto etti ve vergiyi ödemeyi reddetti.

Reddedenlerin yargılanmasının imkânsız olduğu ve bunun kaos için doğrudan bir tehdit olduğu anlaşıldı ve hükümet vergiyi kaldırdı.

Norman'a göre, 1980'lerde Birleşik Krallık'ta Greenham Common'da nükleer seyir füzelerine karşı yapılan protestolarda olduğu gibi, sonradan da kazanabiliriz.

O zamanki protestolar füzelerin yerleştirilmesini engelleyememiş gibi görünse de ABD ve Birleşik Krallık hükümetlerini, Sovyetler Birliği de aynısını yaptığı için füzeleri yerleştirmek zorunda kaldığını söylemeye zorladı ve sonunda Mihail Gorbaçov iktidara geldikten sonra her iki tarafın da tüm füzeleri geri çekmesi konusunda bir anlaşmaya varıldı.

Greenham Common da artık halka açık bir park hizmet veriyor.

Norman, bazen kazandığımızı ama bunun için bir nesil gerektiğini gördüğünde çok iyimserdi. Norman, iyimserliğini şu sözlerle gerekçelendirdi:

O zaman gösterinizin hiçbir yere varmayacağını ve iktidardakilerin belirli bir zihniyete saplanıp kaldıklarını ve bunu değiştirmeyeceklerini hissedebilirsiniz. Ancak o zaman geçmişin düşüncesinden kurtulmuş yeni bir nesil ortaya çıkabilir. İşte o zaman protestocuların görüşlerinin sadece kamuoyu olduğu görülebilir. Bu noktada iki nesil boyunca eşcinsellere yönelik büyük değişimi düşünün.

 

 

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU