Aksa Tufanı operasyonu ile Gazze savaşına dair ikinci bir okumaya duyulan ihtiyaç

İran on yıllardır, İsrail ve ABD ile doğrudan bir çatışmaya girmeksizin savaşma ısrarı gösterdi

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının sonuçları / Fotoğraf: AFP

İran'ın Gazze savaşı konusunda kafası hiç de karışık değil ama savaşa ilişkin tutumu, Batı'nın ve İsrail'in kafasını karıştırıyor. 

Görünüşe bakılırsa siyasi satranç oyununda İran, ABD'li Prof. Joseph Nye'ın "iki boyutlu satranç stratejisinden üç boyutlu satranç stratejisine geçiş" teorisini uyguluyor. 

Şöyle ki:

Bir yandan Hamas hareketinin İsrail'i sarstığı Aksa Tufanı operasyonuna şaşırdığını söyleyip duruyor. 

Diğer yandan ABD tarafından desteklenen İsrail savaşını durdurmak ve Hamas'ı korumak üzere baskı yapmak için doğrudan siyasi ve diplomatik, Devrim Muhafızları'na bağlı silahlı gruplar aracılığıyla da dolaylı yoldan askerî bir seferberlik yürütüyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ayrıca İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın aracılığıyla ABD'ye, "savaş alanını genişletmek istemediğini" iletiyor ama İsrail'in barbarlığı devam ederse kapsamlı bir savaşın "kaçınılmaz" hale gelebileceği konusunda da uyarıyor.

Bu, normal bir durum olmadığı gibi, klasik siyasete ait bir uygulama da değil. İran asıllı ABD'li uzman Kerim Sadcadpur'a göre, "İslam Cumhuriyeti, on yıllar boyunca ABD ve İsrail ile doğrudan bir çatışmaya girmeden savaşma kararlılığı gösterdi. Rejimin devrimci ideolojisi, ABD ve İsrail karşıtlığına dayanıyor. Ancak liderler, intihara meyilli değiller. Aksine iktidarda kalmak istiyorlar." 

Özel bir politik gerçekçilik türü. 

Şu an herkesin Aksa Tufanı konusunda ikinci bir okumaya ihtiyacı var.

İlk okumada izlenimler ve hızlı analizler, Gazze Şeridi'ndeki operasyonu bölgesel bir strateji çerçevesinde İran'ın bir darbesi olarak görmeye odaklandı.

Bu okumaya göre bu strateji; İsrail'in zayıf noktalarının ortaya çıkarılması, Hamas'ın Filistinli grupların 'efendisi' ilan edilmesi, Tahran'ın bölge ve dünya meselelerinde tekrar öne çıkan Filistin davası kartını elinde tutmaya devam etmesi, İsrail ile birkaç Arap ülkesi arasındaki İbrahim Anlaşmaları'nın sarsılması ve başka ülkelerin katılımıyla anlaşmaların kapsamının genişletilmesinin yoluna taş koyulması gibi çeşitli hedefleri gerçekleştirmeyi amaçlıyordu. 

İkinci okumada ise bazı sorular öne çıkıyor. Zira kurtuluş hareketlerinin mantığı, herhangi bir hareketin, belirli bir yolda başka adımlarla desteklenecek bir adım değilse şayet, işgal güçlerini sarsan Aksa Tufanı gibi büyük bir operasyonu gerçekleştirmemesini gerektirir. 

Yahya es-Sinvar'ın aklından neler geçiyor?

Muhammed ed-Dayf, 7 Ekim'de yaptığı "Ey Lübnan'daki, İran'daki, Yemen'deki, Irak'taki ve Suriye'deki kardeşlerimiz! Direnişinizin Filistin halkının direnişiyle birleştiği gün bugündür" çağrısıyla ümmeti savaşmaya sevk edecek bir operasyon başlatacağını mı hayal ediyordu? 

İsrail'in adı "Hamas'ı ortadan kaldırmak" olan, gerçekte ise Gazze'yi yerle bir edip halkını göç ettirmeyi hedefleyen savaşla verdiği tepkiye karşı koymak için ne tür bir hazırlık yapıldı?

Ve her şeyden önce Filistin Yönetimi'ne karşı darbe yapıp Gazze Şeridi'ni bu yönetimden ayırırken ve ardından Kahire, Mekke, Cezayir ve diğer yerlerde Arap arabuluculuklarıyla gerçekleştirilen tüm uzlaşma anlaşmalarını hayata geçirme konusunda başarısızlık gösterirken Hamas, ne gibi stratejik ve jeopolitik hesaplar güdüyordu? 
 


Gerçekler, bu sorulara bazı cevaplar verdi. 

Askerî lider Muhammed ed-Dayf'ın çağrısı, İsrail'i Lübnan'daki güney cephesiyle "meşgul etme", Yemen'den birkaç füze atma ve Irak ile Suriye'deki ABD üslerini bombalama faaliyetleriyle kısmen karşılık buldu.

Bunların hepsi de İran'a bağlı gruplar eliyle gerçekleşti. Ama İran, bu grupların kararlarında "bağımsız" olduğunu söylüyor.

Gazze savaşı, Batı'dan gelen destek ve Doğu'dan gelen ateşkes çağrıları ortasında oldukça tehlikeli bir aşamaya girdi.

Batı'da ve Doğu'da da ısrarla Washington'ın, Moskova'nın, Pekin'in ve Avrupalı başkentlerin "iki devletli çözüm" istedikleri ve ne İsrail'in yıkılmasına ne de Batı Şeria ile Gazze Şeridi'nde kapsamlı bir siyasi çözüm çerçevesinde Gazze'deki rolünü geri alması istenen Filistin Yönetimi'nin zayıflatılmasına izin verecekleri belirtiliyor. 

İronik bir şekilde muhtemelen Gazze savaşı, savaşın doğrudan tarafı olan ve iki devletli çözümü reddeden Hamas'ın ve Netanyahu hükümetinin istemediği bir şekilde sonuçlanacak. 

 

 

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU