"Suyun kanalizasyonla kirlenmesine rağmen organizmalar toparlanıyor"

Birleşik Krallık'ta bir araştırmaya göre, 2003'ten bu yana toparlanmaları yavaşlamış olsa da hâlâ devam ediyor

Yusufçuklar son 30 yılda toparlanan gruplardan biri / Fotoğraf: Reuters

Bir araştırma, Birleşik Krallık'ın (BK) nehirlerinde mevcut kirliliğe rağmen yusufçuk, salyangoz, mayıs sineği, karides ve solucan gibi omurgasız türlerin toparlandığını ortaya çıkardı.

Araştırmacılar, bu canlıların 1990 öncesine göre çok daha iyi durumda olduklarını ve bu eğilimin Avrupa'nın çoğu yerinde de söz konusu olduğunu belirtti.

Yakın zamanda yayınlanan bir Doğa Durumu raporu, BK'nın doğasının genel olarak kötüleştiğini ve yaklaşık 6 türden birinin neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ortaya çıkardı.

Araştırmayı yürüten Birleşik Krallık Ekoloji ve Hidroloji Merkezi (UKCEH), karada yaşayan birçok canlının, tatlı su canlılarının aksine daha fazla sıkıntı çektiğini belirtti. 

Ekip, Çevre Ajansı verilerini kullanarak, 1989 ile 2018 yılları arasında BK'da kaydedilen 223 bin kaydı analiz etti ve farklı biyolojik familyaların su kalitesindeki değişikliklere nasıl tepki verdiğini inceledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Yaylalar ve ovalar dahil olmak üzere, ülke genelinde izlenen her alanda bulunan tatlı su omurgasız familyaların sayısının, 30 yıllık süre boyunca ortalama 15'ten 25'e artış gösterdiği tespit edildi. 

Science of the Total Environment dergisinde yayınlanan ve Ulusal Çevre Araştırma Konseyi tarafından finanse edilen araştırmada, 2003'ten sonra kanalizasyon sularına ve pestisitlere en çok maruz kalan bölgelerde familyaların azalmasıyla birlikte hayvanların toparlanma hızının yavaşladığı belirtildi.

Söz konusu alanlarda yıllar içinde toparlanma görülmeye devam edildiği vurgulandı. 

Araştırmanın başyazarı, İngiltere Çevre ve Su Bilimi Merkezi'nden Profesör Andrew Johnson "Uzun vadeli izleme, ulusal düzeyde tüm nehir türlerindeki tatlı su omurgasızlarının biyolojik çeşitliliğinde, son 30 yılda önemli bir toparlanma olduğunu gösterdi" ifadelerini kullandı. 

Ayrıca "Avrupa Birliği politikalarının yönlendirdiği su arıtma ve restorasyon projelerine ilişkin mevzuatta değişikliklerin yapıldığı yıllarda, benzer eğilimler Avrupa'da da gözlemlendi" dedi. 

Profesöre göre, su kalitesinin artması, tatlı su biyolojik çeşitliliğinin iyileşmesine olanak sağlamada etkili olduğunu kanıtlıyor. 

Johnson "Bu eğilimler Avrupa genelinde de gözlendiğinden, atık su arıtma mevzuatındaki ve ilgili restorasyon projelerindeki değişikliklerle tutarlı. Su kalitesindeki yükseliş, tatlı su biyolojik çeşitliliğinin iyileştirilmesinde etkili olduğunu gösteriyor" ifadelerini kullandı. 

Profesör, "Söz konusu durum, iyi mevzuat, kaynaklar ve düzenlemelerle biyolojik çeşitliliğin azalmasını tersine çevirebileceğimiz anlamına geliyor" diye açıkladı.

Mayıs sinekleri, taş sinekleri ve caddis sinekleri gibi nehir kirliliğine karşı özellikle hassas olan biyolojik familyalar, diğer familyaların çoğundan daha iyi toparlanıyor. Bu familyalara ilişkin kayıtlar, 1989'da her bölgede üç familya bulunduğunu, 2018'de bu sayının 10'a kadar çıktığını gösteriyor.

Profesör Johnson son olarak "Birleşik Krallık'taki tatlı su omurgasızlarındaki bu iyileşmede kimyasal değişikliklerin veya su koruma önlemlerinin oynadığı rolü ve mevcut kirlilik seviyelerinin yaban hayatını ne ölçüde etkilediğini artık daha iyi anlamamız gerekiyor" ifadelerini kullandı. 

 

 

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU