Afrika'da ordular ayaklanıyor!

Afrika ordularının ayaklanma dalgası Gabon'da duracak mı yoksa bir virüs gibi diğer Afrika ülkelerine de mi yayılacak ve bir sonraki aday kim olacak?

Fotoğraf: Reuters

Batı Afrika ile Sahel ve Sahra ülkelerindeki son askeri darbe dalgası iki ortak faktörde birleşiyor:

Birincisi, eski Fransız sömürgesi olan ülkelerde gerçekleşmesi,

İkincisi ise askeri liderlerin Fransa'ya düşmanlık göstermesi.

Bu uzlaşı şüphesiz pek çok soruyu gündeme getiriyor.

Mesela Fransa'da Afrika kökenli göçmenlere düşman ırkçılığın belirginleşip yayılmasının bunda bir rolü var mı?

Yoksa darbecilerin Fransa'ya yönelik düşmanca eğilimleri bununla ilgisi olmayan başka faktörlerden mi kaynaklanıyor?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Fransa şu ana kadar dikkat çekici bir biçimde sükunetini korudu.

Diğer Batılı ülkeler gibi son dönemde seçilmiş demokratik rejimlere karşı yapılan darbeleri kınamakla, meşru yönetimin geri gelmesi ve darbecilerin kışlalarına dönmesi çağrısında bulunmakla yetindi.

Fransa, özellikle Nijer'de darbe liderlerinin verdiği ülkeden ayrılma direktifini açıkça göz ardı ederek büyükelçisinden başkent Niamey'deki elçilik binasında kalmasını istedi.

Fransa'nın bu kararı reddetmesi, kararın uluslararası alanda tanınmayan gayri meşru bir tarafça alınmış olmasına dayanıyor.

Fransa büyükelçisi şu ana kadar hâlâ başkent Niamey'deki karargahında mahsur durumda ve her iki taraf da pozisyonundan geri adım atmadığı için durum kötüleşmeye devam ediyor.

Aynı zamanda Nijer'deki darbe liderleri Mali ve Burkina Faso'nun yaptığı gibi henüz ülkedeki 1.500 Fransız askerinin geri çekilmesini talep etmedi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve hükümetinin, özellikle de darbecilerin bu ülkelerde faaliyet gösteren Fransız şirketlerine yönelik tutumlarıyla ilgili atacağı adımları kimse öngöremez.

Nijer, Fransa'ya uranyum ihracatını durdurdu ve bilindiği üzere nükleer santrallerinin faaliyetlerinin yaklaşık yüzde 15'i Nijer uranyumuna bağlı olsa da Fransa buna sessiz kalmakla yetindi.

Fransa, darbeden bir süre önce sanki yaklaşan tehlikenin farkındaymış gibi Moğolistan ile uranyum ithalatı konusunda anlaşma yapmıştı.

Ayrıca Afrika’daki Fransız varlığının beklenen iki alternatifi, yani Çin ve Rusya'nın tutumlarını da sorgulamak gerekiyor.

Peki Batılı ülkelerin bu konudaki tutumu nedir?

Afrika üzerindeki çatışmaların ve geniş doğal kaynaklarını ele geçirme rekabetinin günümüzde yoğunlaşmasının, bizi tarihte geriye, 21'inci yüzyılın başlarında sömürgeci-emperyalist rekabetin yoğunlaşarak "Afrika için Mücadele" (Scramble for Africa) olarak bilinen sömürgeciliğin yoğunlaştığı döneme götürdüğünü söylemek mümkün.
 


Ayrıca darbecilerin durduğu tarafta da sorular var ama farklı türden.

Örneğin Afrika ülkelerinde yaşanan ve son üç yılda sayısı 8'e ulaşan darbeler, Soğuk Savaş döneminde yaşananların karbon kopyalarından ibaret görülebilir mi?

Yani darbeler, bu ülkelerdeki çeşitli sosyal, etnik ve kabilesel güçler arasında iktidar ve zenginlik için girişilen bir iç çekişmeden başka bir şey değil mi?

Yoksa darbeler, askeri elitler arasında Fransız hegemonyası ile köprüleri tamamen atmayı amaçlayan bir başka Afrika bağımsızlaşma eğiliminin kanıtı mı?

Gerçeğe en yakın olan, Fransa Afrikası'ndaki Fransız varlığının, başlangıçtan itibaren, bağımsız ülkeleri Afrika Frangı aracılığıyla Paris'e bağlayarak, yani onları parasal özgürlükten mahrum bırakarak kalıcı olmak için var olduğudur.

Ayrıca burada ten rengi siyah, kalbi ve sadakati Fransız, yozlaşmış ve otoriter bir Afrikalı yönetici elit bulunuyor.

Paris'in istediğini alması ve yolsuzluklarına, kötülüklerine ve zulmüne göz yumması karşılığında bu yönetici elit uzun yıllar iktidardaki varlığını garantiledi.

Ancak Togo'daki son darbe bu konuda şüphe uyandırıyor, çünkü liderinin devrilen cumhurbaşkanının kuzeni olduğu ve yolsuzluğa bulaştığını kanıtlayan uluslararası raporların bulunduğu ortaya çıktı.

Bu ve diğer sorular artık güçlü bir şekilde yüzeye çıkıyor ve varlıklarını dayatıyorlar.

Genel olarak Batı'nın, özel olarak da Fransa'nın, Pekin ve Moskova'nın bu ülkelerde Fransa'nın mirasçıları olmayı arzuladıklarını ve bunun için yorulmadan çalıştıklarını görüp, eli kolu bağlı oturmayacağı göz önüne alındığında, neler olacağına dair net bir beklenti ve endişe var.

Şimdi soru şu: Darbe ve Afrika ordularının ayaklanma dalgası Gabon'da duracak mı yoksa bir virüs gibi diğer Afrika ülkelerine de mi yayılacak ve bir sonraki aday kim olacak?

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU