Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 2 Ağustos'taki toplantısının ardından İran'da faaliyet gösteren Uluslararası El Mustafa Üniversitesi'nin tanınmamasına karar verdi.
YÖK, Kosova ve Ukrayna'daki 3 üniversite hakkında da aynı kararı verse de asıl dikkat çekici olan İran'daki üniversite ile ilgili oldu.
Peki bu karar neden alındı?
Independent Türkçe'nin YÖK kaynaklarından edindiği bilgilere göre kararın gerekçeleri şöyle:
- Komisyonda görevli akademisyenler yurtdışındaki üniversiteleri sürekli olarak inceliyor ve eğitim kalitelerini araştırıyor.
- İncelemeler sırasında İran'daki üniversitenin Türk yükseköğretim sistemine uygun şekilde faaliyet göstermediği anlaşıldı.
- Ortaöğretim eğitimi almayanların Uluslararası El-Mustafa Üniversitesi'nde yükseköğretime başlayabildiği tespit edildi.
- Üniversitenin, açık öğretimin ağırlıkta olduğu anlaşıldı.
- Dini ve siyasi suistimallerle lobi faaliyetleri tespit edildi.
Devrimi ihraç ediyordu
Aslında YÖK'ün aldığı kararın gerekçesindeki ağırlığın son tespitte olduğu anlaşılıyor.
Çünkü bu üniversite uzun süredir İran'ın ideolojik ve siyasi amaçlarına hizmet etmek için faaliyet gösterdiği eleştirilerinin odağındaydı.
Ruhullah Humeyni öncülüğünde gerçekleşen ve 1979'da Şah yönetimini deviren "İslam Devrimi"nin ardından İran'ın yeni molla rejiminin küresel politikalarından biri "devrim ihracı"ydı.
"Devrim ihracı"nın temelde Şii ideolojiyi dünyanın geri kalanına yayarak buralarda İran çıkarlarına hizmet eden gruplar ve topluluklar ortaya çıkarma amacı taşıdığı yorumlanıyor.
Tahran rejimi, Şii ideolojiyle harmanlanan bu politikayı hayata geçirmek için bazı araçlara ihtiyaç duyuyordu. En önemli odaklardan biri eğitimdi.
Uluslararası El Mustafa Üniversitesi'nin, bizzat Humeyni tarafından tasarlanan bu stratejiyi hayata geçirmek için çalışan kurumlardan biri olduğu vurgulanıyor.
Devrimin beşiği sayılan Kum kentinde, 2007'de birden çok kuruluşun birleştirilmesiyle kurulan bu üniversitede 110 ülkeden öğrenci eğitim görüyor.
Dünya İslam Üniversiteleri Federasyonu ve UNESCO'ya bağlı Dünya Üniversiteler Birliği üyesi El-Mustafa Üniversitesi'nin yüksek lisans ve doktora programları da var.
Doktora programları arasında "fıkıh usulü", "ehlibeyt tarihi", "Şia tarihi", "İslam hukuku", "tıp hukuku", "İslam felsefesi" gibi programlar bulunuyor. Üniversite bütçesi ise 300 milyar tümenden fazla.
"Üniversite, 50 milyon kişiyi Şii yaptı"
Üniversitenin 2018 yılına kadar başkanlığını yapan Anayasa Koruyucular Konseyi Üyesi Ali Rıza Arafi, geçtiğimiz yıllarda basına verdiği demeçte üniversite vasıtasıyla 50 milyon kişinin Şii olduğunu öne sürmüştü.
El-Mustafa Üniversitesi'nin 2010 yılında kurulan bir de "Türkiye temsilciliği" mevcut. Temsilcilik bünyesinde yayınevi bulunurken bir de dergi yayınlanıyor. Üniversitenin Türkiye ile birlikte 60 ülkede de temsilciliği bulunuyor.
"Medreselerle entegre bir eğitim sistemi var"
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara, Uluslararası El Mustafa Üniversitesi'nin Türkiye'deki çok sayıda üniversiteye işbirliği teklifi sunduğunu belirterek, "Suriye iç savaşından sonra Türkiye'deki üniversiteler ile El-Mustafa Üniversitesi arasında doğrudan bir işbirliği olmadı" diyor.
Kum'a yaptığı bir ziyaret sırasında Güney Amerika'dan Müslüman gençlerin de o üniversitede Şii olarak eğitim aldığına şahit olduğuna değinen Büyükkara, El-Mustafa Üniversitesi'nin Kum'daki medreselerle entegre olduğunu belirtiyor:
300 yıllık medreseler üniversite ile entegre olmuş durumda. Yani orada aslında medrese tahsili görülüyor. Dersler, Humeyni'nin de mezun olduğu El Fevziye'de ya da diğer medreselerde okunuyor. Birkaç küçük dersi de üniversite bünyesinde gören öğrenciler mezun ediliyor."
"Eski rektörün adı Hamaney'in yeri için konuşuluyor"
El-Mustafa Üniversitesi'nde açık öğretim sisteminin de yaygın olduğunu ifade eden Büyükkara, "Afrika'da ya da Asya'da kampüsleri olan bir yapıdan bahsediyoruz. İran'a öğrenci çektiği gibi başka ülkelerin başkentlerinde de bu eğitim görülebiliyor. Yaptırdığımız bir tez çalışması sırasında Mali'de Şia oranının yüzde 0'dan yüzde 10'a çıktığını gördük. Elbette tek sebep El Mustafa Üniversitesi değil ancak İran'ın yumuşak güç siyasetinin meyvelerini verdiğini anlıyoruz" diye konuştu.
"Hakan Fidan etkisi"
Üniversitenin Velayet-i Fakih ve Şia mezhebinin yaygınlaştırmak için tamamen devlet kontrolünde faaliyet gösterdiğini söyleyen Büyükkara, rektörlerin de rejimde itibar sahibi isimlerden seçildiğini ifade ederek, "Son zamanlara kadar üniversitede rektörlük yapan Ayetullah Arifi'nin ismi şimdi Hamaney'den sonrası için geçiyor" bilgisini verdi.
Üniversitenin, uluslararası tanınırlığa sahip olduğuna işaret eden Büyükkara, "Dünya standartlarında işleyen bir yapısı var. Kararın siyasi olduğunu anlıyoruz" ifadelerini kullandı. Büyükkara, üniversite ile ilgili alınan bu kararda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın etkisi olduğu kanaatinde.
"Devrim değerlerini anlatan bir yapıya ihtiyaç vardı"
İran uzmanı Arif Keskin, "Şii medreseleri aslında ‘ulusötesi' medreselerdir. Necef medreseleri de Kum medreseleri de öyledir. Her milletten insan eğitim alır. İlmi medreselerin bu özelliğine rağmen Tahran neden böyle bir yapıya ihtiyaç duydu? Neden dünya genelinde 100 şubesi olan, geniş şebekeleri bulunan böyle bir yapı kurdu" diye soruyor.
Keskin'e göre bu sorunun yanıtı şu:
"İlmi medreselerde evet Şiilikle ilgili dersler veriliyor ama ideolojik olarak İslam Devrimi'nin anlatılması oradaki din adamının iradesine bağlı. 1979 sonrası kurulan devletin değerlerinin anlatıldığı bir yapıya ihtiyaç var. Bu dev yapı, bunu garantiye almak için kuruldu. Aslında burası, İran'ın diğer kurumlarıyla birlikte mezhepsel yayılma projesinin bir parçası."
Üniversitenin tepesinde "Devrim rehberi" Ali Hamaney'in durduğunu, yöneticilerin de devletle derin ilişkilere sahip olduğunu vurgulayan Keskin, "Sonuçta burada eğitim göre bir insan hem mezhepsel hem de politik doktrinleri özümsemiş bir şahsa dönüşüyor. Camia'tül Mustafa da denilen bu yapı, İran'ın devrim ihracının çok etkin ve kendilerine göre yararlı bir kuruluşudur" dedi.
"Ajanlaştırma, devşirme ve güvenlik operasyonlarının merkezinde"
Burayı sadece bir üniversite olarak görmemek gerektiğini savunan Keskin, "Ajanlaştırma, devşirme ve farklı güvenlik ve askeri operasyonun merkezlerinden biri olarak da görmek mümkün" yorumunu yaptı.
Keskin, üniversitenin, İran'ın paramiliter operasyonlarındaki rolüne ilişkin bir sorumuza şu yanıtı verdi:
"Mezhepsel ritüelleri yaymak, örgütlenmek ve bu tür paramiliter grupların teşkilinde katkılarının olduğu açık. İran'ın, yurtdışında birçok paramiliter örgütü var. Bu örgütlerin yöneticileri arasında El-Mustafa Üniversitesi'nde eğitim gören kişiler olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla İran'ın paramiliter çabalarıyla birlikte politik örgütlenme ağını oluşturan yapılardan biri burası."
Üniversitenin İstanbul'un Zeytinburnu ilçesinde bulunan Türkiye temsilciliğine telefonla ulaşarak iddialarla ilgili bir yanıt istedik. Ancak haberin yayına hazırlandığı süre boyunca herhangi bir yanıt alamadık.
© The Independentturkish