Ekrem İmamoğlu'nun avukatları Fikret İlkiz, Hasan Fehmi Demir, Tora Pekin ve Mehmet Pehlivan, tutukluğa itiraz dilekçesini İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği'ne sundu. Dilekçede, ''İmamoğlu’nun tutukluluğunun kaldırılması ile tahliyesine, hukuksuz tutuklamanın devamında ısrar edilmesi halinde dosyanın itirazen incelenmek üzere yetkili ve görevli Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi'' istendi.
İtiraz dilekçesinde, ceza soruşturmasının en temel zorunluluklardan birinin, yer, tarih ve zaman dilimi ile belirlenmiş, fiille suç oluşturan sonuç arasındaki nedenselliğin ve bu sonuca sebebiyet veren failin somut olgulara dayalı, apaçık bir şekilde ortaya konulması gerekliliği olduğu vurgulandı. Dilekçede, bu zorunluluktan hareketle mevcut soruşturmada örneğin, ''rüşvet isnadına ilişkin olarak, kimin hangi tarihte, ne amaçla, kime, kaç lira vermiş olduğuna, ihaleye fesat karıştırmak isnadına ilişkin olarak, ihalenin tarihi, konusu, hangi eylemle nasıl fesat yaratıldığı, kişisel verilerin ele geçirilmesinin nasıl, hangi tarihte, ne amaçla, kim tarafından gerçekleştirildiğine ilişkin somut olgulara dayalı tespitlere yer verilmediği'' aktarıldı.
İsnatların, bir yığın halinde, ferdileştirilmeden, soyut ve temelsiz bir şekilde öne sürüldüğü belirtilen dilekçede, "Bu yönüyle öne sürülen hususlara isnat değil, iftira kelimesi daha uygun düşmektedir. Söz konusu iftiraların güya güçlendirilmeye çalışılması amacıyla kanıt olarak öne sürülen enstrümanlar ise durumu soruşturma makamları bakımından daha da vahim kılmaktadır" denildi.
İmamoğlu’na yöneltilen ve isnada temel alınan 46 sorunun 17’si kimliği gizli tanık
Tanıklarla ilgili delillerin irdelendiği dilekçede, şu tespitler yapıldı:
"Zira Ekrem İmamoğlu’na yöneltilen ve isnada temel alınan 46 sorunun 17’si kimliği gizli tanık, 14’ü ise normal tanık (bunların isimleri de soruşturmada saklanmıştır) olmak üzere toplamda 31 soru tanık anlatımlarına dayanmaktadır. Soruşturmada bu tanıkların anlatımları bir bütün halinde okunmamış, kurgulanan sorular içerisine belirli kısımları seçilmek suretiyle yerleştirilmiştir. Böylece vasıtasızlık ilkesine uyulmadığı gibi, beyanların denetim olanağı da savunmanın elinden alınarak, vasıtaların eşitliği ve dolayısıyla adil yargılanma prensibi ağır şekilde ihlal edilmiştir."
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Tanık kendi yorumunu tanıklık olarak anlatamaz
Tanık anlatımlarının ceza muhakemesinde en az güvenilir kanıtlardan olduğu, bu nedenle tanığın maddi olayı beş duyu organı ile algıladığı şekilde gerçeğe uygun anlatması gerektiği vurgulanan itiraz dilekçesinde, "tanığın duyuları ile olay hakkında edindiği bilgilerden kendisinin aklı ile çıkardığı sonuçlar olan sübjektif intibaları tanık beyanı kavramına dahil değildir. Tanık kendi yorumunu tanıklık olarak anlatamaz" şeklindeki ceza hukukundaki ilkeler hatırlatıldı.
Kimliği gizli tutulan tanık beyanlarının, yan delillerle desteklenmeden hükme esas alınamayacağının da içtihat haline geldiği hatırlatılan dilekçede, "Tanıklar, anlatımlarının önemli bir kısmını da bizzat şahit olmadıkları olayları 'duydum', 'duyduğuma göre', 'öyle konuşuluyordu' şeklindeki muğlak ifadelerle aktarmış, hatta kimi ifadelerde 'kesin bilmiyorum ama olabilir' şeklinde yoruma başvurmuşlardır. Bu durum, tanık anlatımlarının kanıt niteliğini tamamen zayıflatmakta, ifadenin gerçeği yansıtmak yerine kurgulandığı izlenimini güçlendirmektedir" denildi.
MASAK raporları
Tutuklama kararının sözde gerekçelerinden bir diğerinin MASAK raporları olduğu belirtilen dilekçede, şunlar kaydedildi:
Söz konusu üç rapordan ilki Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı tarihten 15 gün önce, 4 Mart 2025 tarihli, diğer ikisi ise gözaltı tarihinden iki gün önce 17 Mart 2025 tarihlidir. Raporlar kişilere ilişkin malvarlığı, banka hareketleri, şirket kayıtları gibi tespitlere yönelik olup herhangi bir hukuki değerlendirme içermemektedir. Üstelik raporların tanziminde çok acele edilmesinden olacak ki bir kısım maddi tespitler de eksik ve hatalı olarak yapılmıştır. Gerek soruşturma aşamasında gerekse Sulh Ceza Hakimliği sorgusunda Ekrem İmamoğlu’na rapordaki tespitlerden hangilerinin, ne şekilde, hangi suçu oluşturduğuna ilişkin bir açıklamada bulunulmamış, dolayısıyla bu yönde bir soru da sorulmamıştır. Birtakım hukuki değerlendirmeler içeren mülkiye müfettişlerince hazırlanmış tevdi raporları da içerik olarak itibar edilebilir nitelikte değildir. Raporda, 'usulsüzlüklere kılıf yapma', 'haksız kazanç sağlama', 'gayri meşru işlemler', 'hileli olarak yürütmek', 'hukuksuzluklara göz yummak' gibi çok sayıda yargı belirten tespitler bulunmaktadır. Bu tespitler, mülkiye müfettişlerinin belirlenmesi sürecinde bağımsız ve özerk olmadığı gerçeği ve siyasetin araçsallaştırdığı soruşturmanın hedeflediği hukuk dışı amaçla birlikte değerlendirilmelidir.
İtiraz dilekçesinde, "suçun vasıf ve mahiyeti, müsnet suçun katalog suçlardan olması, kanunda öngörülen cezanın alt ve üst sınırı" gibi soyut ifadelerin, tutuklama kararına gerekçe olamayacağının ise izahtan vareste olduğu belirtildi.
''Tutuklama gerekçeleri içinde turpun büyüğü Ekrem İmamoğlu’nun 'kaçacağı ve saklanacağı' tespitidir''
Ekrem İmamoğlu'nun, "kaçma ve saklanma ihtimalinin yüksek olduğu" yönündeki tutuklama gerekçesinin de asılsız olduğu ifade edilen dilekçede, şunlar kaydedildi:
Soruşturmayı başlatan ve yön veren ifadeyle belirtmek gerekirse, itiraf edelim ki tutuklama gerekçeleri içinde turpun büyüğü Ekrem İmamoğlu’nun 'kaçacağı ve saklanacağı' tespitidir. Bahsedilen kişi, İstanbul’da yaşayan on altı milyon insanı temsil eden ve yapılacak ilk seçimde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nın en güçlü adayıdır. Bu yapanın bile inanmadığı tespit, soruşturmanın hukuk normlarına uygun olarak değil, siyasi saiklerle, bağımsız ve tarafsızlığını yitirmiş yargıç ve savcılar tarafından yürütüldüğüne ilişkin tüm beyanlarımızı tek başına kanıtlar niteliktedir. Hazindir. Bu gerekçelerle, somut olguların ortaya koyduğu, onlarca milyon insanımızın da farkında olarak tepki gösterdiği, başından sonuna kadar hukuken yasak usullerle yürütülen soruşturma neticesinde tutuklanmasına karar verilen Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğunun kaldırılması ile tahliyesine, hukuksuz tutuklamanın devamında ısrar edilmesi halinde dosyanın itirazen incelenmek üzere yetkili ve görevli Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep ederiz.
ANKA